Bu gece katıldığı burada laf çok isimli programda kendini ağır satmak adına -varsa- vicdanı ile çelişecek kadar cool davranmaya ve snob görünmeye kendini zorladığını gözlemlediğim kişi.
Reha Muhtar'ın belki de tüm ömrü boyunca söylediği en doğru ve alamet-i farikası olan bir cümlesi var: "Her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsanız..."
Yaşatıldığı ortamı hayatın merkezi zanneden sübyanların tanıyormuşçasına hakkında yorum yaptığı Uğur Dündar televizyon ekranında gözüktüğü anda o sübyanların akıl hocaları ve dedeleri dahi onu izler.
Vicdanlı insanların Dünya'sındaki özgül ağırlığının yüksekliği sebebi ile vicdansızlar dahi anlattıklarına kulak kesilir.
Adından mütevellit cankardeş'dir ve güzel çocuktur, bizim evlattır.
izmir'i anlayamamışların eleştirdiğidir.
Ona söyleyeceğim tek şey:
Kardeşim her ortamda kendin gibi ol ve hiçbir şeyi kafana takma...
Serdar Öztop performansının hemen öncesinde Okan gitarist babalara bar taburesi taşıttı iki arada bir derede. Yok mu o sandalyeleri taşıyacak prodüksiyondan adamların Okan? Tamam saygı gösteriyorsun bu güzel insanlara ama keşke özen de göstersen.
Bu arada 'rating'i olmasa da medya planlama şirketlerinin bir dünya reklam yağdırdığı, ayrıca reklam sektöründeki kişilerin iyi bilebileceği gibi 'sundu- sunar'ı çok değerli olan ve de yakında bir başka kanala 'transfer' edilecek dizidir.
gittiği ülkelerde ve bulunduğu ortamlarda çekim öncesi öğrendiği bilgileri sanki doğduğu günden beri o bilgileri biliyormuş gibi anlatan ve bunu sempatik anlatımı ile meşrulaştıran biri gibi geliyor bana, konu iz tv ise bir coşkun aral veya wilco samimiyetini yakalayamıyorum kendisinde; blöfçünün el kitabı'nın ali ağaoğlu versiyonunu izler gibi hissettiriyor bana kendimi ancak bir ali ağaoğlu değil
türkiye'deki müzik sektörünü esir almış 5-6 şirketin müziği üreten insanları içerisine düşürmeye çalıştıkları acınası durumdan haberi olmayan ya da bu durumu çıkarları öyle gerektirdiği için yok sayarak ahkâm kesenlere karşı en samimi ve en net tepkiyi bu ülkede bir tek teoman koyabildi, helal olsun!
aç gözlü, insan postuna bürünmüş, tüccar zihniyetli ve kendini önemli sayan tüm yapımcı müsveddelerine kapak olsun.
benim bir bebeğim var, henüz 30 günlük.
annesinden süt emiyor ve büyümeye çalışıyor. onun geleceği ile ilgili hayallerim var. çok masum ve narin bir bebek. allah'ın annesi ve bana hediyesi.
ona bir tokat atacak birini düşündüğüm anda dahi vücut kimyam değişiyor. onun canına zarar verecek birine yapabileceğim şeyleri düşünmek bile istemiyorum. allah esirgesin.
işte benim bebeğim gibi 13 ailenin bebeği dün öldürüldü.
bu çocuklar aileleri tarafından devlete emanet edilmişken öldürüldüler.
evini basan karıncayı bile öldürürken vicdan azabı yaşayan insanların evlatları allahsız, şerefsiz, vicdansız kişilerce öldürüldü.
devlet yönetiminde söz sahibi olan ne kadar adam ve kadın varsa bu katledilen bebeklerin yaşayan ölüye dönmüş ailelerine hesap vermek zorundadır.
kim yapmış, nasıl yapmış, neden yapmış?
bunların hepsi boş.
o çocuklar devlete emanetti. hesabını da o devlette yetki ve sorumluluk sahibi her adam ve kadın verecek.
komşunuz çocuğunu emanet etse ve o çocuk düşüp kafayı yarsa vicdan azabından ölürsünüz. işte dün o çocuklardan onüçü öldü.
bu toplumda yaşayan her iki kişiden biri, bu devleti yönetenlere oy verdi. bugün oy veren kişi ile oy vermeyen diğer kişi bir oldu ve ölen çocukların hesabını soruyor sizlerden ey yöneticiler.
bu cinayetin hesabını bu rezaleti yapanlardan sormak boynunuzun borcudur!
24 isimli kanalda denk geldiğim ve 'olay yeri' isimli programında izlediğim kadarı ile tv dünyasından uğur dündar ile yazılı basından arda uskan arası bir ekolü benimsemiş tam bir muhabir; arada meriç köyatası'nı hatırlatan uyuz edici tavırları da yok değil.
"sayfalarca küfürler ve beddualar yazan kişilerin şu hayatta başka derdi yok mu acaba?" diye düşündüren magazin figürü.
tutuklu vekiller, tbmm'deki yemin krizi, kadıköy'de içki içenlere bıçaklı çete saldırısı, 5 temmuz günü şehit edilen askerler, futbolda şike skandalı gibi konularda verilmeyen tepkiler ayşe özyılmazel'e verilmiş.
magazine bulaşmanın elalemin ağzına sakız olmakla bir olduğunu bile bile magazinel olmak için her yolu denemiş ve deneyen birisi ayşe özyılmazel.
gazetedeki köşesini kendi kariyerini parlatmak için kullanan birisi ayşe özyılmazel.
birilerine 'çakma' fırsatını yakaladığı anlarda köşesinden defalarca ahkam kesen ve aklınca doğruculuk ve ahlak savunuculuğu yapmış birisi ayşe özyılmazel.
hırs basmış gibi her alanda fırsat kovalayan birisi ayşe özyılmazel.
lakin küfürü ve sayfalarca 'telin'i hak etmemiş birisi ayşe özyılmazel.
"Geldim dize, eğdim boynumu; oynamayın tamam yenildim!" repliği ile Kenan imirzalıoğlu'nun tüm oyunculuk kariyerinin nirvanasına ulaştığı dizidir. Ayrıca lost çok bozdu ancak kerem deren ve pınar bulut hiç bozmadılar.
türkiye'de yaşayan insanlar var. bu insanlara 'halk' diyoruz.
bu halkın da ortak bir geçmişi, yüzyıllarca birlikte yaşanmışlığı ve ürettiği-kazandığı-uzlaştığı değerleri var.
(ailenin kutsallığı, huzurun değeri, vefa, şefkat, iyi ahlak, samimiyet, çalışkanlık gibi)
aynı türkiye'de -hiç bir parti ayrımı yapmaksızın- iktidar ya da muktedir olabilmek için kurumsal olarak siyaset yapan partiler de var.
bu partilerin iktidara gelme ya da muktedir olma hırsı ile vicdansızlaştıkları her dönemde ısrarla halkın esas gündemini ortaya koyan, insanı insan yapan değerleri -adeta bir çalar saat gibi- insanlara hatırlatan bir adamdır yılmaz özdil.
popülist değildir, ustaca uyutulmuş vicdanınızı uyandırmaya kurulu ve pili hiç bitmeyen bir çalar saattir.
Bilmesi gereken şey şudur:
tokî başkanı orada bulunan o kadar insana hitaben "sevgili galatasaraylılar" diye söze başlayıp hemen devamında gs seyircisiyle dolu gs stadinda gs yönetiminin ne kadar berbat olduğu hakkındaki kişisel parlak fikirlerini açıklamaya geçmeseydi o stadyumda başbakan yuhalanmazdı.
bu olay resmen bir iletişim faciasıdır ve bir suçlu aranacaksa fazla uzağa gitmeye gerek yoktur.
oraya kutlama yapmak için toplanmış on binlerce 'taraftar' insanı düşüncesizce kızdırarak, kendi eliyle kendi başbakanına içerisine gireceği bir cehennem hazırlayan tokî başkanı bu talihsizliğin en büyük sorumlusudur.