selam. hayatımı yoluna koymayı başardım. şu sıralar mutluyum. yılbaşı ağacı aldım ve süsledim.
aslında her şey mükemmel seviyede düzelmiş değil ama artık her şeyle başa çıkabilirmişim gibi geliyor. işimden mutluyum. aşk beni artık üzmüyor, keyif alıyorum. kedilerim sağlıklı. kızım antidepresana başladı komedi analı kızlı kullanıyoruz. ben bu sefer sadece anksiyete yüzünden kullanıyorum. onun sebebi de iş. harika bir iş buldum ve elimden geleni yapıyorum burada uzun süre kalabilmek için. umarım ev konusunda da sıkıntılar yaşamam.
emre'yi seviyorum. (yazdıklarımı okuyan varsa sizin bildiğiniz emre değil, bu benim emrem başka. :d) artık sadece mutlu tarafını yaşayacağım emre'nin. beni üzmesine izin vermeyeceğim. o da şu sıralar değişti sanki, anlam veremedim. hadi hayırlısı. iyi yönde yani...
daha bakımlı olmak adına saç maşası aldım. umarım becerebilirim :d aman mükemmel olmasına gerek yok. dalgalansın yeter.
vejetaryen olduğumu söylemiş miydim? 2025 mart ayında 2 yıl olacak. vay be. zorlanıyorum evet. çünkü yiyecek bir şey bulamıyorum. sürekli kremalı makarna ve pizza yemekten kolestrol ve trigliseridim yüksek çıktı. balık yağı hapı kullanmam gerekti. benim oruç gitti mi? :d
bazen çok tembelleşiyorum, hiçbir şey yapasım gelmiyor. şöyle 1 ay tatilim olsa, eskişehir'e gitsem 1 ay kardeşim ve kuzenlerimle gezip tozsam. oh mis gibi olurdu.
tatlı bağımlılığım tekrar çoştu. bugün 6 tane ferrero rocher, üstüne milka lila pause yedim. biraz da. üzümlü milka yedim.
of iğrenç besleniyorum, 3 tane noodle yedim. midem bulandı şu an. ıyy. keşke her akşam erişteli mercimek yiyebilsemm. annem gelince ona söyleyeceğim yapsın.
...
annen için üzgünüm. hailie'nin bebeğini göremeden gitmesi çok üzücü oldu. umarım kolay atlatırsınız. umarım hailie ve bebeği çok etkilenmez.
---
dudağımın altında bir uçuk çıktı ve 15 gündür geçmedi. çünkü yolup duruyorum. 2 yılda 10'dan fazla uçuğum çıktı. benim bağışıklık hakkın rahmetine kavuştu sanırım.
kızım kollarımı fena çizdi, morardı hatta. antidepresanı hiç sevmedi. kucağımdan kurtulmak için beni tırmalıyor. (kızım dediğim kedim) ben de o çizikler kabuk bağladığında yoluyorum. onlar da iyileşmiyor bu yüzden.
başarabilirsem para biriktirip ingiltere'ye gideceğim önümüzdeki yaz. hadi inş.
eğer avrupa'da konser vereceksen oraya da gelebilirim tabii. ben sana halaaa aaaaaşığıııııım, işte taam burada karşııındayıııım. sjkdfhdj.
neyse uyumam lazım. oha saat 2 olmuş. sabah 7'de kalkmam lazım. öptüm bye.
ideolojinin, siyasi görüşünün ve düşüncelerinin umrumda olmadığı, daha doğrusu pek bilmediğim ve anlamadığım o lise yıllarıma dönmek istiyorum. şu anki halini sevmedim. düşüncelerini, yazdıklarını sevmedim. şimdi tanışmış olsaydık hiç anlaşamazdık. (ekşi'de yazdıklarından bahsediyorum.)
o yıllarda ben küçüktüm, bir liseliye göre de oldukça çocuksuydum. sen benim abimdin. seninle ve buşrayla konuşmak beni hayatın bütün kötülüklerinden uzaklaştırıyordu. o da benim ablamdı. sizleri çok seviyordum. hala nickaltı yazılarımızı okuyorum arada biliyor musun? ... buşrayla hala iletişimdeyim, görüşüyoruz. bir ara koptuk çünkü başıma neler geldi... anlatsam şok olursun. son dört aydır her gün konuşuyoruz, her hafta görüşüyoruz. ... şu an bir abiye de çok ihtiyacım var. buşra okusa x abin var ya zaten der, o abime haksızlık ettiğimi düşünür. evet biraz haksızlık ama o beni tam anlamıyor. sen anlıyordun abi. nasıl savaşacağımı, nasıl dik duracağımı anlatıyordun. şu an çok kötü bir durumdayım. dipteyim. rock bottom anlayacağın. berbat bir haldeyim. ne kadar umrunda olur bilmiyorum. aile kurdun, işine ve hayatına bakıyorsun. umarım mutlusundur. biz değiliz. biz ikimiz de çok kötüyüz. hayat her yerden vurmaya devam etti. o günlerde aile hayatım bok gibiydi ve şu an bu durumda olmamın en büyük sebebi de o yıllar aslında. ama yine de o günlere dönüp sizin küçük kardeşiniz olmak isterdim, sonsuza dek. hep 15 yaşımda kalsaydım keşke. sen bana şarkılar atsaydın, onları dinleyerek resimlerimi yapsaydım yine. hala dinliyorum arada o şarkıları. saian ezberimde kalmış. natalia da öyle. ... "ama" ile cümleye başlanmaz kuralını bilmeme rağmen yapıyorum bunu, her seferinde de rahatsız oluyorum. yine de yapıyorum. geçenlerde yine seni andık, belki kulağın çınlamıştır.
neyse. rahatsız etmek veya canını sıkmak istemedim. bana yazmak zorunda da değilsin. eski günlerdeki gibi nickaltı yazmak istedim sadece. nickaltlarımıza yazdığın bazı yazıları silmişsin, buna kırıldık bu arada. detroit'te yıldızlara falan bakacaktık üçümüz, o gün gelene kadar bir yerde saklan vs. demiştin. tam hatırlamıyorum. çok güzel bir yazıydı. keşke silmeseydin.
"this song is dedicated to all the happy people
all the happy people who have real nice lives
and who have no idea whats it like to be broke as fuck"
really they have no idea. and i am really broke as fuck.
i'll try to write english this time. cause nothing changes with turkish. and i should improve my english, right?
i'm sad. again. not really bad but... i feel unattractive. i can't get anyone's attention. i can't be the center of attention. i haven't heard a single compliment in months. i also gained weight, it has an effect too. but i didn't tell you what happened to me. i had a very bad year and what happened to me caused me to gain weight. i'll not tell you what happened. my english is not enough and i have no time for this. also thinking gives me anxiety. i have to go to gym, lose weight, get in shape. i need some plastic surgeries. i need to get my teeth done. (this is priority) but all of these needs money. i have no money.
i know you said:
"don't let 'em say you ain't beautiful"
but i'm not beautiful. i am a realistic person and i know it. aaand I need money to be beautiful. there were times when my weight was normal. nobody cared about me back then. it's sad not to be liked. it's sad not to be loved. i also feel incomplete because of a disease whose name I do not want to mention. i feel like I will be alone forever.
i feel so unlucky. i have no good family, i have no money, i have no caring friends, i have no lover, i have no beauty, i have no memory. but i have somethings. i have many diseases. some important, some not. but they are exhausting me.
too many bad things happened and still happening on my life. im tired. but i have two cats now. my babies. i love them and i have to live for them. one of them looking at me right now. she wants attention. like me. i'm giving all my attention to them. they are my kids. i can do anything for them. so i'll live. but life making me sick. and i know i'm not gonna live long. this stress is unbearable.
i just wish i could hug you before i die. but it is not going to happen, isn't it? cause im so fucking unlucky.
"my life is full of empty promises and broken dreams
i'm hoping things will look up"
saat 3.38. içimde bir muzurluk var. trollük yapasım var. çocuk gibi yaramazlık yapmak istiyorum. aslında moralim oldukça düşüktü, hatta berbattı bir aydır. bu gece neden böyleyim bilmiyorum, bir neşe var. ölecek hastalar, öncesinde birden çok iyi olurlarmış ya, öyle bir şey mi acaba? neyse konuyu depresifleştirmeyeceğim. sana hep depresif yazıyorum. senin de şarkıların depresif. lan senle ben ne çektik be eminemmm???? :d
seninle bir fotoğrafım olamayacak mı cidden? konserine gittim ama fotoğraf çekilemedim. çok üzücü oldu bu gerçekten. aklıma stan geldi bak. beni görmedin, konserindeki yüzlerce insandan biriydim sadece. ama emin ol benden daha aşık kimse yok sana. senin haberin yok ama seninle 2010'dan beri sevgiliyiz. posterlerin hala duvarımda. renkleri solmuş. sorun değil, çizer ve grafik tasarımcıyım. en harikalarını yapabilirim. ömrüm seni resmetmekle geçti zaten. kendi doğum günüm için hain planlarım vardı ancak senin doğum gününe alabilirim o hain planları. yine resmini çizip sana instagramdan mesaj atacağım. çok mükemmel çizeceğim bu sefer. yağlı boya mı yapsam? hmm... yağlı ile sadece balerin çizerim diyordum ama sen benim hayatımın anlamısın. seni de çizerim. şu dünyada en çok seni seviyorum, sonra da baleyi. seninle bale yapmak çok komik ve mükemmel olurdu. ahahha. buldum. seni balet olarak çizeceğim :d :d saat 3.48 oldu. büşraya dondurma yiyeceğim dedim ama kıçımı kaldırmaya üşendiğimden yiyemeyeceğim sanırım. bir de boş boş yenmez ki dondurma. bir şeyler izlemek lazım. ama netflix'teki her şeyi izledim. birkaç önerilen diziye göz attım ama sıkıcı geldiler. buraya gelmeden önce yeni bir diziyi de izledim. daha bir sezonu çıkmış, altı bölüm. izledim valla. acaba sen hangi dizileri izliyorsun? paylaşsana ya biraz.
tabii ki hayatım hala bok gibi. düzene sokamadım kendimi. bu saatte uyanık olmamdan anlaşılıyor zaten. günde 12-14 saat uyuyorum. çok saçma bir hayatım var. işsizlikten hep. nisan'dan beri iş bulamıyorum. ailem de çok fena baskı yapıyor. borçlarım var, ödenmesi gereken taksitlerim... valla aklıma geldikçe deliriyorum. ama bu gece aklıma çok getirmeyeyim. yine de haberin olsun. sana her şeyi anlatmazsam içimde kalır. bir gün buraya -sana- yazdığım her şeyi ingilizceye çevirip, seninle buluştuğumda sana vereceğim. gerçekten stan'in yeni versiyonuyum. mektup ben çocukken vardı. bana dijital stan diyebilirsin.
ben de stan gibi seninle olmak isterdim ancak şartlar aşırı imkansız. yani en önemlisi ben senin kızından bir yaş küçüğüm. bir de sen kiiim ben kim?? :d :d hayallerini mantık çerçevesinde kuran biri olarak asla seninle mutlu bir son hayal edemiyorum. :d anca şunu düşünüyorum, seninle aynı yaşta olsaydım, çocukluk arkadaşın olsaydım, belki birbirimize aşık olurduk. ama ben deshaun'a da aşık olabilirdim he. çünkü çok tatlı ve yakışıklı. (rip) senin yanında olurdum, sana destek olurdum. bunu isterdim. acı çekmeni istemezdim. ... neyse, daha mantıklı bir hayal kurmak gerekirse, çok çalışıp senin albüm, sosyal medya ve klip tasarımlarını yapmak isterdim. zaten grafik tasarımcıyım biliyorsun. e yani tabii ki after effects biliyorum. premiere pro'yu öğrenmeye başladım ya hallederiz. ingilizcem de baya gelişti aslında, dizi izleye izleye. baya baya bazen ağzımdan yanlışlıkla ingilizce bir şeyler çıkacak hale geldim. çünkü evde yalnız yaşıyorum. tek duyduğum ingilizce konuşmalar. kendi dilimi unutmam umarım deyip abartayım. :d :d
sen de tatlı seviyor musun? umarım seviyorsundur. sen de benim gibi tatlı canavarı ol, lütfeeen. beraber komik bir dizi açıp, sabaha kadar abur cubur yiyelim. cips olmaz, sevmiyorum. meyve olur bak. üzüm yiyelim ya. bir de kiraz. bir de çilek. şeftali var evdeeee, yoğurdun içine dilimleyip yiyeyim bari. ama üşenirim ona da ya. bilmiyorum. bu yazımı bitirdikten sonra belllki. ama saat de 4.05 olmuş. uyumam lazım bence. bir iki el brawl stars oynayıp uyumaya çalışabilirim. akşam altıda kalktım, nasıl uyuyacaksam?? ama uyumam lazım. telefonumda, saatler kısmında detroti saati de kayıtlı yıllardır. :d tam bir sapığım ben ya. ay korkma benden tamam mı? zarar vermem ya. kedi gibiyim zaten. kediler sever misin? sevmek zorundasın, çünkü ben çok seviyorum. ama bir keidm yok. çünkü evim çok küçük ve bahçesi yok. yazık olur hayvana. işim olduğu zamanlarda eve çok geç geliyorum bir de. yalnız kalır tüm gün yavrucak. ama ben bütün kedilerin annesi olduğuma inanıyorum. hepsini çok seviyorum.
gideyim artık ben. neden yazasım vardı biliyor musun? çünkü laptopımın klavyesine ice tea döktüğüm için bozuldu ve kablolu başka bir klavye almak zorunda kaldım. çünkü ağzına sıçtığımın lenevosu, en az 1270 tl tamir ücreti istedi. ben de ok kib bye dedim ve 60 tllik bir klavyeye merhaba dedim. laptop klavyeleri gibi ince değil, daha aralıklı. alışmam başta zor oldu. ama şimdi yazdıkça yazasımı getiriyor. çocukken annemlerin iş yerinde daktiloyla oynardım. o hissi andırıyor. çok eğlenceli. kendimi mahkemelerdeki zabıt katibi gibiyim şu an. o mesleğe mi geçsem acaba?
gideyim dedim, gidemedim. yine geçenlerde bir şeyler oldu. mekik çekeyim derken yanlış bir boyun hareketi sonucu kulak kristallerimi yerinden etmişim, 3 gün başım döndü, sonraki 2 gün de sersemledim. çok kötüydü çok. herkes dikkat etsin. benim gibi salakların mekik çekmesi yasaklansın bence. spor yapıp mutlu hissetmek istemiştim. onu da elime yüzüme bulaştırdım. şansım yok gerçekten eminem. çok şanssızım. tatil de yapamadım bu yıl. neyse zaten korona var. ama herkes denize gitti, ben kusur kaldım. :( üç tarafı denizle çevrili ülkemde denize giremedim be. öf. darlandım.
---
tamam bu sefer gidiyorum. sevgilim. :d hoşçakal. seni çok seviyorum. elbet bir gün buluşacağız. sana sımsıkı sarılacağım. boynuna atladığımda iki tur döndür beni havada, filmlerdeki gibi. söz mü? :d :d
whattsapp kullanmayı bilmeyen bir yazar kendisi. yoksa niye yazmıyor olsun ki? :d :d engelleriz kızım seni!!
-
gece gece canım sıkıldı, buraya geldim. herkes uyuyor. bir yarasa olarak çok yalnızım şu saatlerde.
çok tatlı istiyor canım son iki aydır. eminem'den hamileyim ya on yıldır, ondan aşeriyorum sanırım. :d ama iştahım pek yok. ama koca bir borcam tiramisuyu iki günde bitirebilirim. kendime bisküvili pudingli pasta yapıyorum ve iki günde bitiriyorum gerçekten. tiramisu da yapabiliyorum, eskişehir'deyken yapmıştım. ama annemle beraber yapmıştık, tek başıma uğraşamam. kek yapabilirim ama bak.
korona olmasaydı buluşurduk ve ben kek yapıp getirirdim. yanında da süt içerdik. kakaolu kekin yanına en iyi süt gider bence. benim kekim de dillere destandır hee. .ci o gün galataya çıkamamıştık, çok geçti. ama belki bir gün çıkarız beraber. ben altı yıldır buradayım ama geçen sene çıktım ilk defa. pek hoşuma gitmedi çünkü çok kalabalıktı. acaba sakin saatleri oluyor mudur?
senin gibi bol dalgalı saç istiyorum. çok güzel senin saçın. benim saçım da ne güzel uzundu ama geçen sene açtırırken yanmıştı ve kestirmiştim. ama nerdeyse dibine kadar yandığı için uzadığında tekrar alt kısmını kesmek zorunda kaldım. ya hep unutuyorum, size saçımı kendim kestiğimi söyledim mi? fotoğraf attım mı? attıysam da hatırlamıyorum. yarın bakayım, atayım ona göre. çok da güzel mükemmel kestim. istanbul'da sadece bir defa kuaföre gittim saç kestirmek için. pahalıydı. şimdi ekstra pahalı olmuş. zaten korona da var. dedim ben keserim ya. açtım videoları izledim kestim. neyse ne diyordum... dalgalı saç. gittim saç şekillendirici krem aldım. duştan sonra ıslak saça altlardan yukarı doğru sıka sıka sürdüm. pek işe yaramadı. çok hafif bir dalga oldu, çok sert oldu saçım. hoşuma gitmedi. oysa ben çocukken tam bir bonusmuşum. neden düzleşti saçım? :( kıvırcık olmak istiyorum beeen :( :( uzun saçlıyken senin verdiğin taktik bir nebze daha işe yarıyordu. artık kısa saçlıyım :(
çok üzdün beni eminem. çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. nasıl da heyecanlanmıştım ben telefon numaranı paylaştığını görünce. hasta halimi unuttum, iyileştim. sana yazacaklarımı kafamda toparlamaya çalışıyordum.
herkesle paylaştım bu yaptığını sevinçle. sonra denemek için sana "hi" yazdım. ve sen geri yazdın: "henüz senin ülkene cevap veremiyorum." mal mısın hayatımın aşkı? sen, koskoca eminem, nasıl ayarlayamazsın bunu? nedennnnn? bir ton telefon faturası geleceğini bile bile sana her gün yazmaya karar verdim ben o kısacık mutlu anımda. ağzına sıçayım senin.
böyle başladığın bir entrynde bana harika bir doğum günü mesajı yazmıştın. onu teyzemlere bile okutmuştum. "bir yerden kopyalamıştır, nasıl yazsın?" demişlerdi. seni tanımadıkları için doğal bir tepki. yine dönüp dönüp okuyorum nickaltımda bana yazdıklarınızı. seninle tamamen koptuk galiba. hep bir abim olsun istediğim zamanlarda çok sevdiğim bir abi olmuştun bana. büşranın da dediği gibi, biz hala buradayız ve hala seni seviyoruz. özlüyorum seninle muhabbet etmeyi, bana şarkılar atmanı. mt - uyu prenses'i hala dinliyorum. hep sen aklıma geliyorsun. o şarkıyı dinleyerek resim yapıyordum lisede. geçen de ajans işlerimi yaparken açtım. bu şarkıyı dinledikten sonra begonya tozları'nı açıyorum. sonra beynimde "requiem" başlıyor. şu anda olduğu gibi. sonra da aklıma bu şarkı geliyor: https://www.youtube.com/watch?v=9Bu15Kvq2-I bu şarkıyı bana ilk attığında aşırı beğenmiştim. sonra büşra bana biraz daha yavaş bir şarkı atmıştı, sen de hayır bak irem bu tarz seviyor diye bunu tekrar atmıştın. msn zamanları *
umarım yakında aramıza dönersin. ben hala senin kardeşinim.
sen benim ablama küf müf diyorsun; bak senin saklıköy bisküvini alır yerim, sana da bir tane vermem. * korona bitsin biz onunla bisiklete bineceğiz. sen de gel üçümüz binelim. seninle de tanıştığıma memnun oldum, daha iki kere konuşmuş olsak bile ısındım sana. yeni bir ailem olmuş gibi oldu. oley. yine üç kişilik bir ailenin en küçük üyesiyim. bana çikiletalar püskevitler alırsınız artık.
naber falan demeyeceğim çünkü yarım saat önce kapattık skype'ı. * balık yemediğimden hafızam kötüleşti, yazdıklarını tekrar okudum ve iade-i ziyaret yapmaya karar verdim. konuşmuş olsak da yazarak daha iyi anlatıyorum derdimi. balık deyince canım balık çekti şimdi bak, gece gece...
yazdığın yazılar için çok teşekkür ederim. eskiden nickaltımı da sizin yazdıklarınızı da kontrol eder öyle çıkardım buradan ama son zamanlarda sadece eminemle konuşup çıkar olmuştum. bu sebeple sen bana instagram'dan yazana kadar hiç haberim olmadı. hatta o gün bile haberim olmadı sonra gördüm yazdıklarını. yine eski günlerdeki gibi yazmışsın uzun uzun. o zamanlar siz uzun yazıyorsunuz diye ben de size özenip uzun yazıyordum. hoşuma da gidiyordu. yarışıyoruz sanki. bugün de dedin ya insanlara uzun mesajlar atarak ne çektirmişim diye. insan o kadar uzun mesaja kısa cevap vermeye de çekiniyor biliyor musun? * sen uzun yazınca biz de uzun yazıyoruz, sonra sen daha da uzun yazıyorsun. ... ama iyi ki böyle uzun uzun yazmışız. ne güzel anılar birikti. inşallah bu site kapanmaz da yazdıklarımız sonsuza kadar kalır. belki bir gün alakasız birileri okur da görürler arkadaşlığımızın ne kadar tatlı olduğunu.
seni çok çok kocaman seviyorum büşra. iyi ki tanışmışız. ayrı kalsak bile hayatlarımız paralel gitmiş. ve evet dediğin gibi belki de aynı günlerde ağlamışızdır sebeplerimiz farklı olsa da. bence kesin denk gelmiştir ya. ... eskiden, daha hiç sevgilim olmamışken insanların ilişkilerini anlayamazdım. davranışlarını mantıksız bulurdum. "madem şöyle oldu ayrılsanıza, madem böyle oldu barışsanıza. sevenler ayrılmaz, sevenler bunu yapmaz..." diye kolayca yorumlardım. bugünümde de sadece 1 sevgili görmüş geçirmiş olsam bile 2,5 yıl sürdüğünden, daha önce anlamadığım birçok şeyi anlamış oldum. psikoloğum da dedi zaten, her ilişkinin dinamikleri farklıdır diye. insanlık olarak bazen sevdiğimizden, bazen de çok alıştığımızdan göz yumduğumuz çok şey olabiliyor. mesela sen hayatta olan biten her şeye mutluyum üzülmüyorum diyorsun, bu güzel bir şey. mesela aşk konusunda da kimse mükemmel sevgili değildir belki ama bizler dostlarımıza bile kötü niyetli davranmadık. insanız sonuçta. aşk, yeri geliyor bazen her şeyi affediyor, affetiğini sanıyor. ama o ilişki, sonrasında bir daha asla eskisi gibi olmuyor bunu çok iyi anladım. ben bazen kendimi suçlardım olanlar için. artık suçlamıyorum. umarım şimdi çok mutlu olurum, olacağım, ki mutluyum. umarım sen de bana dediğin gibi sonunda nihayet rastlaşabildiğin ağacın gölgesinde çok mutlu olursun. mutlu olacaksın tabii! mutlu olacağız tabii! benim bürşam en süper mükemmel kadındır! keman bile çalıyorsun heyt be! .ci bu .ci de her sözlüğe girdiğimde aklıma geliyor.
şu an ne yazacağımı pek bilemedim, tam şu an tıkandım. sen bana çok güzel tavsiyeler vermişsin.. biliyor musun artık benim üzüntüm yok. çünkü ikimiz de güzeliz. sen hep bana "iyisin, güzelsin, prensessin, melek gibisin" falan derdin. ve evet bazen hayat bunu bana unuttursa da her seferinde yeniden hatırlıyorum; ben öyleyim. bazen kanatlarımın varlığını unutsam da her seferinde yeniden uçmaya başlamak gibisi yok. sen de öylesin büşra. gerçekten çok iyisin. bana karşı hep iyi oldun, hem sıcak davrandın bana. güvendiğim, sevdiğim, saygı duyduğum, özlediğim bir arkadaşım, bir ablamsın. hem saçların da çok güzel. sen o saçları bana vermeyecek miydin ya? öyle bir şey hatırladım sanki şu an. * seni hep havalı bulurdum eskiden, şimdi de havalı buluyorum. idolümsün bürşaaaa!!! hehehe.
yazdıklarımı kimse okumuyordur diye aklıma ne geldiyse öyle yazmıştım, ne yazdım lan acaba diye bir dönüp baktım, biraz utandım. okumasana yaa! ne okuyon bürşa yaa! günlük burası allah allah!! şaka şaka, iyi ki okumuşsun da tekrardan konuşmaya başlayabildik.
zayıfladım demişsin. kimse için böyle olacak kadar üzme kendini. döverim ben seni üzenleri.
cici bebe demişsin. tarifini vereyim hemen. 1 bardak süt, 5 tane falan bebe bisküvisi, birkaç tane badem, küçük muz, bir tatlı kaşığı bal. işte tam bir mama. akşamları yiyeceksin. *
"velhasıl son 3 senedir bakamaz olmuştum bulutlara. her ne kadar talihsiz bir zamanlama da olsa şimdi yeniden bakabiliyorum. çocukken bulutları insanlara benzetirdik, şimdiyse bazen bir insan buluta benzeyebiliyor." demişsin.
kalbim sıkışıyor. onunla tanıştığımdan beri arttı bu durum. biliyorsun ben zaten kalp hastasıyım da şu son 2 haftadır kalbim her gün sıkışır oldu. her gün ağladığım için sanırım.
ölümüm aşk yüzünden olacak. keşke olsa. ölsem gitsem. umursayanım da olmaz zaten. ooof of. çok kötü bir cumartesi geçirdim çok. şimdi de çok kötü bir pazar geçiriyorum. hadi hayırlısı. ne hayırı lan? artık ben müslüman değilim. yıllarca inandım, güvendim, sığındım allah'a. ama hayatım boka battıkça batmaya devam etti. ben de anladım ki dualarımı havaya ediyormuşum. neyse. evrene falan duamsı şeyler ederim. evrene mesaj gönderirim. ahaha aklıma aamir khan'ın pk filmi geldi. oradaki uzaylı dostumuz bütün dinleri deneyip her tanrıya dua ediyordu :d sonum bu olacak sanırım.
doğru tahmin, yine kalbim kırıldı. ne çektim bu erkeklerden... bu kadar ayran gönüllü ve duygusal olmasam olmaz mıydı?
kendisinin aynı nickle burada da yazarlığı varmış, görünce şok oldum. ben sekizinci nesilim ya o yedinci nesilmiş. bence yıl değil de ay farkı var aramızda. doğum günlerimiz arasında da 18 gün var zaten. yılı da aynı evet. ... yazdıklarının azımsanamayacak bir kısmını öncelerden okumuşum, ilgimi çeken, katıldığım ve oyladığım yazılardı. duyurusunu da görüp cevap vermeyi unutmuşum.
ismi b. tüm adını yazmayacağım, kendisi benden korkuyor ve onun hakkında yazmamdan rahatsız oluyor. her hikayeme baktığı için rahatsız olduğunu düşünmemiştim. bazen insanlar çelişkili davranıyor. yine de onu korkuttuğum için üzgünüm.
onda da bendeki çocuksuluk var, kullandığı kelimeler, bakışı, gülüşü... sinirlenişi bile çocuksu. sanırım bana benzediği için aşık oldum ona. ilk görüşte aşk. ilkinde belli etmedim ona, heyecanımı saklamayı başardım sanırım. ikincisinde çok heyecanlıydım, bunu gizleyemedim. bir daha da görüşemedik ne yazık ki. ben çok acele ettim ve beni yanlış anladı. yanlış tanıdı. lanet olası regl dönemim normalden 12 gün daha erken başladı ve her şeyin içine etmeme sebebiyet verdi. ... onu düşünüyordum hep, tıpkı filmlerdeki gibi. o aşık olma sahneleri gibi ağırlaştırılmış şekilde canlandı gülüşü aklımda. o tatlı ses tonunu bazen unutuyorum bazen hatırlıyorum. sevişirkenki nazikliği ve anlayışı çok tatlıydı. kendisi de çok tatlı zaten. bunun farkında, keşke olmasa. ama o şımarıklığı da o kadar tatlı ki. bir daha sevişemeyecek olmamız üzücü. teninin kokusu çok özel bir koku değildi ama yatıştırıcıydı. en çok aklımda kalan ise, koltuğa uzanıp tavana bakarak bir şeyler anlatırken gözlerinin parlaması. yeşil gözlü olsa ve on kilo daha zayıf olsa kendisini daha çok beğenirmiş. hahaha... sana tanıdık geldi mi bu laflar? bingo! benim laflarım bunlar, 48 kiloyken diyordum ya on kilo daha alsam ve mavi gözlü olsam diye... ben onda kendimi gördüm, keşke görmeseydim, onu unutmak çok zor olacak. ama bir daha asla ulaşmayacağım ona. ama eğer ki o benimle konuşmak isterse kapım ona hep açık. ha tamam belki de sarısın maviş birini bulana dekkk. "sarışın ve mavi gözlü değilim ama"; bunu iki üç kere söyledi. çünkü hayalimdeki erkeğin böyle biri olduğunu yazmıştım. yani sensin bu eminem. senden başkası yalan ya. üf valla sen hariç herkes üzdü beni. ... onu çizmiştim, çok da benzemişti, benzemek ne kelime aynısı oldu işte. biliyorsun bu konudaki yeteneğimi. liseden beri bu portre çiziminde hırslıyım. çizimlerime de ne kadar bağlı olduğumu herkes bilir. ama onun o sözlerinden sonra buruşturup defteriyle beraber çöpe attım. bana öyle üzücü şeyler söyledi ki. kendimi iğrenç hissettim. kendimden korktum, kendim olmaktan rahatsızlık duydum. bir daha yazarsam tiksinirmiş benden. sayesinde ben kendimden tiksindim. ama ben kötü biri değilim, sadece bu aşk konusunda aceleci ve çocuksuyum. sonuçlarını ve etkilerini düşünmeden hareket ediyorum. çok üzgünüm böyle olduğu için. gerçekten benim için mükemmel biriydi, kendi ellerimle kaçırdım onu. buradan tekrar özür diliyorum ondan, gerçi hiç okumayacak ama olsun. sen de okumuyorsun zaten eminem.
ilk görüşte aşkı ikinci kez yaşayışım bu, ilki lisedeki samet'ti. o anı hiç unutmuyorum, ilk aşkımdı, servisteydik ve o servis kapısının camını aralamış gülüyordu. kalbimin eridiği, istemsizce gülümsediğim o anı ölene kadar unutmam sanırım. tatlı zamanlardı. samet için yaptıklarımı b.'a yapsam beni savcılığa şikayet ederdi sanırım. gerçi samet ara ara beni cesaretlendirmişti, umut vermişti. ve iki yıl boyunca onu görme fırsatım olmuştu. her gün aynı servise biniyorduk zaten. ama b.'ı bir daha asla göremeyeceğim. bu yüzden kızıyorum kendime. acele edip onu kızdırmasaydım eğer nadir de olsa görebilirdim onu. takılmalık olarak başlayıp normal bir ilişkiye dönerdi belki. en azından onu tanımış olurdum. hiçbir şey olmasa bile bir şeyler olurdu yani.
atom fiziğine de profesörlüğe de lanet olsun. itliği, kumarbazlığı, serseriliği öğreneceğim. artık kötü bir insan olup, üzülmeyip, üzeceğim. bundan zevk de alacağım. çünkü böyleleri mutlu oluyor bu hayatta. böyleleri kazanıyor. kalbim artık minnoş bir ev kedisi değil, adı tekir olan bir sokak kedisi! hırçın, asi ve başı dik...
seninle konuşurkenki şizofrenliğimi seviyorum. bazı insanlar kendi kendilerine konuşur; sesli veya içlerinden. ben de seninle konuşuyorum işte. of yeter daha fazla turkce karakter icin harflere uzun basmaya katlanamayacagim. sen nasil hizli konusma ustasiysan ben de hizli yazma ustasiyim. mahkeme salonunda davayi yazili olarak kayda gecenlerin meslegi neydi hatirlayamadim su an ama ben cok iyi becerirdim bence o isi.
mustafayla ayrildik ya. hihi. evet baskasindan hoslaniyordum en son. hii ehemm... mustafa bende kalan birkac kiyafetini almaya geldi ve bi yarim saat kadar arabasinda konustuk. cogunlugunda ben agladim. onu cok sevdim. gervekten cok sevdim. halanondan kopamiyorum. konusmayi kesemiyorum. ama kendime saygimi korumam icin kesmem lazim cunku beni 59398599 kere aldatti. ama o da bir garip yani. cidden uzuldugunu gorebiliyorum. bensiz ne yapacagini dusunuyorum. bir anlik sinirle baska kisilere mesaj atiyor ama sonra bundan pisan oluyor. bak bu sozlerim onu affedecegim anlamina gelmiyor. onu affedemem. bunu haketmiyor. ama ondan kopamiyorum da. birinden hoslanmaya baslamistim ama mystafa geldiginden beri ondan sogudum. kendimi mi kandiriyordum acaba... asla, birini unutmak icin baska birini kullanan kisilerden olmak istemem. gerci zaten hoslantim karsiliksiz ve karsilikli olacagi da yok. ama yine de bir sucluluk hissettim. mustafayi tam olarak atlatmadan kimseyle ilgilenmeme karari aldim. ama korkuyorum ya atlatamazsam?? ozguvensiz ve bagimli biriyim. yani ona bagimliyim. kendime saygim da yok. bu kafadan cikmadan onu birakamam. ama onun o yasli gozlerini titreyen sesini nasil unutup da birakabilirim ki... kokusunu unuttum cidden. nerdeyse 2 ay sonra gordum onu ve kokusunu unuttum... bu gece cok mutsuzum. sanirim simdi aglayacagim...
derdimi anlatacak kimsem yok bu gece de. aslinda bu gece yine iyi sayilirim. nereye yazacagimi, kime yazacagimi bilemedim ve sana geldim. ... gecen gun internette birini begendim ve ilgimi belli ettim. instagramlarimizi birbirimize verdik. takiplesene kadar konusuyorduk, takiplestikten sonra konusma bitti. dogru anladin, beni begenmedi. ... ... uzun bir sure cok cirkin oldugumu dusunup ozguvensiz dolastim. su siralar guzelim diyordum. yeterince guzelim ve her sey dis guzellik degil, insanlari davranislarimla ve sohbetimle etkileyebilirim diyordum. spora da basladim ve ozguvenim baya artti, eskiye gore. ama bu aksam yasadigim bu begenilmeme durumu canimi cok sikti. kalbim kirildi. benim cok begendigim biriydi. oyle begendim ki ilk adimi ben attim. ama o beni begenmedi. ... tabii begenmez. kimi kandiriyorum? kendimi kandiriyorum. guzel falan degilim. ortalama bile degilim. o benim icin fazla yakisikli. zaten defalarca aldatilan bir insanim, guzel oldugumu da nereden cikardik acaba? psikologum ve arkadaslarimin beni gazlamasindan baska bir sey degil. onceki yazimda senle yasit olup seninle arkadas olmayi dilerdim demistim. sen de benimle arkadas veya sevgili olmazdin. sen de yakisiklisin. ben ise cirkinim. ortalama bir yuz guzelligine sahip olmak isterdim. bunun icin 4 estetik ameliyati gecirmem gerek. bir de dislerimi yaptirmaliyim. ama param yok. evet param yok. işim yok. hayatim bok gibi ilerlemeye devam ediyor. ... beynimde thelo na se do caliyor. bugun baya dinledim eski sarkilari. eski sarkilarin hepsini ezbere bildigimi soylemis miydim? simdi soyledim. ... diziler sayesinde ingilizcem gelisti. bir de hollandali arkadasim pascal sayesinde. senin konserinde tanismistik. gercekten cok iyi biri.
keske gercekten yaninda olsam su an ve sohbet etsek. her sey duzelecek my little stan desen bana. ıyyy tamam igrenc oldu ahahaha. giderek igrenc bir fan haline geliyorum. ama posterlerin hala duvarlarimda. annem sokmek istiyor, boya yapacakmis. asla izin vermem, cesedimi cignemesi gerekir.
cok da kotu degilim. normalde karalar baglayip agliyor olmam gerekirdi bu olayin ustune.
gercekten zor bir yil gecirdim. gercekten cok cok cok zor bir yil. keske hayat yuzume gulse. duygusal acidan cokmus durumdayim.
sen olsan her sey daha kolay olurdu.
sana bir gun sarilacagim ve butun bu mutsuzluklarim yok olacak. ve bu ani 4939494 kamera cekecek. ve projeksiyonla odamin duvarinda her daim oynatilacak bir video olacak. poster haline getirecegim. cerceveletip asacagim. kolye yaparim. tisortlerime basarim.
acaba bir kerecik opmeme izin verir misin ki? hihihi.
moralim bozuk. kimse beni anlamiyor. herkes olaylari isine geldigi sekilde gorup yorum yapiyor. benim cocuksulugumla, karakterimle dalga gecip beni kucumsuyorlar. seni ve ulkemdeki rapcileri dinleyerek buyudum ben. elestirel ve anarsik bir yapim var. asla yalan veya uydurma konusmam. cevrem kralcilarla dolu. hak hukuk nedir bilmiyorlar. arkadaslik, kalp kirmama, anlayis nedir bilmiyorlar.
sevgilimden yana da garip hissediyorum. hala icimde onu tam anlamiyla affedemedim. ona karsi bir isiniyorum bir soguyorum. davranislarini anlayamiyorum. bana olan sevgisinden suphe duyuyorum. ona guvenemiyorum. ya tekrar yaparsa diye.
kalbim kirik. herkes kirdi, kiriyor ve kiracak.
keske seninle en azindan arkadas olabilseydim. su an 22 degil de 46 yasinda olabilmek isterdim. seninle ayni yerde dogup buyuyup seninle arkadas olmak isterdim. he tabii icimdeki ergen seninle ask yasamak istiyor ama o ayri.
ask da degil aslinda. seninle cok yakin olmaya ihtiyacim var. seninle sohbet etmeye. senden tavsiye almaya. seninle eglenmeye. bir ay benimle best friend olur musun? beni uzenlerin etkisinden kurtar beni.
ingilizce ogrenmem lazim. hem de kisa surede. nasil yaparim bilmiyorum. su ingilizce uygulamasinin sirketinde ise girersem belki gaza gelir ogrenirim oradan yardim alarak. ya da kore ajansina girersem harika bir gelecegim olabilir. ama sanssiz bir insanim.
sanirim gorusecegiz. kirk kere dersen olurmus ya, ben en az bes yuz kere soylemisimdir gorusecegiz diye. bir de sarilacagim demistim.
aldim revival icin biletimi. hayal ettigim kadar sevinmedim cunku bu siralar hic iyi degilim. ama yine de yuzumde aptal bi gulumseme oldu. hani bir sey anlamayan ama yine de etrafina bakip gulen bebekler vardir ya, oyle.
dertler de anlattikca azalmiyormus bunu da anladim. neyse.
en onden bana yer ayirtmadigin icin darginim. sabahin korunde ilk satis saatinde aldim bileti ama yine de en iyi bolumden bilet alamadim. ben en onden izlemek istiyordum seni. neyse konser 18'de. ben 14'te orada olurum. bari bolumumun en onunde olayim.
herkesten, her şeyden nefret ediyorum. kendimden de. evet sen benim ağlama duvarımsın, katlan, alttan al. çok şımarığım değil mi? her şey istediğim gibi olsun istiyorum. ama önceden hiç öyle değildim. yıllarca hep alttan alan, alttan almak zorunda olan sabreden bendim. şimdi de hayat bana gülsün, benim istediklerim olsun istiyorum. olmuyor. hiçbir ilişkim iyi gitmiyor. ne ailemle ne sevgilimle ne arkadaşlarımla iyiyim. arkadaşlarımla yine fena değil ama aradığımı bulamıyorum. aslında baksan diğerleriyle de fena değilim gibi gözükür ama bence öyle değil. en kötüsü de kendim kendi istediğim gibi değilim. kafamda belirlediğim bazı hayallerim ve isteklerim var. öyle süslü hayaller değil şu an kastettiğim. ilişkilerimi etkileyeceğini düşündüğüm detaylar. bir cümle, bir kelime, ses tonu, vurgular. bunların hepsi benim için önemli. kurulan cümledeki kelimelerin sıralamasına bile takılıyorum. çünkü insanların bu sıradan davranışlarından ve konuşmalarından, bu detaylar sayesinde aslında ne demek istediklerini neyi kastettiklerini, dokundurmalarını, mış gibi yapmalarını, alttan alttan hatırlatmalarını, laf sokmalarını, utandıkları bi şeyi saklamaya çalıştıklarını, hangi konuda nasıl hissettiklerini her şeyi anlıyorum. bu bazen iyi bazen kötü. ben de bu yaşıma kadar çok şey yaşadım. bu huyumu kendi kendime edindim. her seferinde kendi davranışlarımı sorguladım, içimden kendi kendime itiraf ettim asıl sebebi bu diye veya bunu yaptım, dedim çünkü bu yüzden diye farkına vardım. böyle böyle alıştım başkalarının da sözlerinden davranışlarından asıl hissettiklerini anlar oldum ve yanılmadım. şimdi de işte bu yüzden mutsuzum. aslında ne kadar sevilmediğimi anlıyorum. bir tek annem seviyor, o da saf ve bazen beni sinir ediyor. ben de bir tek onu seviyorum. diğer insanlarla ilişkilerimi düşünürsem, kendi kendime itiraf etmek istemediğim hislerim var. çok düşünceliyim, bir kelime söylemeden, bir bakış atmadan önce karşımdaki kırılmasın utanmasın diye düşünüp davranırım veya o utanacağına ben böyle cevapsız kalırım daha iyi diyorum. bu benim tek iyi yönüm. ama bunu her zaman yapmıyorum bundan da nefret ediyorum. çoğu zaman çok anlayışsızım aslında. bunun nedenlerini de biliyorum. ... aslında sevmiyorum. ya da seviyorum ama başka istek ve hayallerin bunun önüne geçiyor. yetinemiyorum, mutlu olamıyorum. çok sevilmek ilgiye boğulmak istiyorum. herkes tarafından değil, onun tarafından. şımarmak istiyorum. çocuksuymuşum, bu huyumdan hoşlanmıyormuş. ben de senden hoşlanmıyorum o zaman gerizekalı. sen de çok yaşlısın, dede gibisin, için geçmiş. of yok böyle olmuyor. nickimi bildikleri için buraya sana kendimi anlatamıyorum. sana diyorum eminem. keşke seninle yüzyüze sohbet etme fırsatım olsa. umrunda olsa benim ne hissettiğim ne yaptığım ve her söylediğime psikolog bilgisiyle yorum yapsan. seninle bir bankta oturup konuştuğumuzu hayal ediyorum nedense. gece vakti ama kafanda şapka var, siyah kangol şapkan. siyah deri ceketin, düz beyaz bluzün, gri kapşonlü hırkan. kendimi hayal etmiyorum, sadece bağdaş kurup oturduğumu hayal ediyorum. zaten evde yemek yerken de sandalyede otururken ya bacaklarımı kıvırıp üstüne otururum ya da bağdaş kurarak. boyum kısa değil he aramızda bir karış yoktu diyim. giyersen air max tabii uzun olursun benden. bir topuklu giymeme bakar. uzanayım dedim ama karnımdaki o kötü his çok rahatsız etti. kötü bir şey yaşayınca, korkunca, gerilince, üzülünce hep karnımda o kötü his oluyor. mathildanın karnındaki yumru hissi gibi sanırım. benimki geçmiyor. yani geçiyor ama üç beş gün sonra tekrar oluyor. yaşamak anlamsız geliyor. senin konserine gitme seninle tanışma hayallerim bile anlamsız geliyor. sen kimsin ki ya? sahi sen kimsin eminem, sıradan bir insansın. bir üstünlüğün yok. sana değer veren benim. vermiycem değer falan. sana da kırgınım. o kadar resmini yapıp kafiye yazıp -ingilizce kendini tanıt deseler tanıtamam- doğum gününü kutluyorum ama bir görüldü bile yapmıyorsun. hayranlarını umurdamıyorsun değil mi? yaşlandıkça itici mi oldun ne? Buraya da gelmiyorsun, gerçi şimdi gelmek istesen bile sana vize veremiyoruz tatlım. çünkü siz de bize vermiyorsunuz. ee atara atar gidere gider. trump ve tayyip bile bize karşı. ne dersin ispanya'da buluşalım mı? yol, yemek ve kalacak yerimi karşılarsan olur tabii. gerçi çok ispanyolca bilmiyoruz ama olsun. hola diye selam verip bakışıp ayrılırız. senden ricam sevgilime diss atman. o zaten karşılık veremez. ... şu an internet sitenden bana mail geldi eminem hahah bi dk. sınırli sayıdaki ürünlerin için erken bilgilendirme talep etmiştim. 55 dolarmış sweatshirtün. ok eminem ok. bi hayat vuruyo bir de sen vur. 213 lira ne ya. tabii senin suçun değil. doların 3.8 hatta 3.9 olmasına sebep olanlar utansın. onun yetine giderim 5-6 tane kazak alırım be. ama almayı çok istiyorum. anneme yalvarsam mı? deneyeyim. neyse hoşcakal eminem. bir şizofrence sohbetimin daha sonuna geldim. ama bu sefer moralimi çok fazla düzeltemedin haberin olsun. karnımdaki his geçmedi. miş gibi yapayım ben de. adios.
naber? ben iyi degilim. on gundur dişim agriyor. doktora gittim dis tasindandir dedi, temizledi ama gecmedi. bu sehirde tanidigim doktor da yok ki. ... son bir aydir cok garip duygular icerisindeyim. sevgilimle aramiz cok kotulesti ama duzeldi. ama olanlara hala uzuluyorum. ... bu sozlugu resmen terketmisim, ama buraya senin icin yazdigim onca sey ne olacak? hesabimi silmememin tek nedeni bu. eksi'de yazarligim onaylandi var ya. cok sasirdim ama yazmiyorum. gecmisimiz burada yakisiklim. sevgilimi de buradan buldum zaten. cok sevgili abi ve ablami da buradan bulmustum ama artik hic konusmuyoruz. belki bunu okurlar hala yaziyorlarmis. uzuluyorum. bir hata mi yaptim? yanlis bir sey mi soyledim onlara? salakca bir davranisimi gorup mu sogudular benden? ya da hic buyumedigim icin biktilar mi? bilmiyorum. instagramdan hikayemi izlediler mi diye hep kontrol ediyorum. napiyorlar nasillar acaba? ben de ihmal ettim aslinda onlari. ne guzel sohbet muhabbet ederdik msn'den. guzel bi ani olarak kalsin madem. ama ben hala o eski prensesinizim bence ya. ya da biraz kotu birisi olmaya basladim sanirim. ergenligim bitmeyecek bence. bence ben buyumeyecegim boyle kaldim buga girdim. allah cevreme sabir versin ne diyim. bana da akil fikir versin. ... heyyt be eminemcim, sana marshall dersem daha samimi olur gibi geliyor ama ciks, sen eminemsin benim icin. dilim oyle alismis. seni de unuttum be kusra bakma. nerede o eski heyecanim askim? uctu gitti. buradaki bazi yazarlar ilerde bu hayranligin gider derlerdi de inanmayip kizardim. o eski heyecanim kalmasa da haa yerin bende ayri. bak, kimseyle konusmuyorum gelip sana yaziyorum, cevaplamayacagini bidigim halde. boylesi de guzel. sen de yaslandikca ergenlestin mi bana mi oyle geldi? ama hala sarkilarina bayiliyorum. hala dinliyorum. lose yourself'i ezberlemis olmaktan mutluluk duyuyorum. surekli onu acip sana eslik ediyorum. hehehe. senin kliplerini ben tasarlamak isterdim hep. websiteni ben yapayim falan. ne zormus he. leon icin bi jenerik yapmisim aklin hayalin durur. ahahah. saka saka. yaptim ama acemi isi tabii. leon da ne guzel film degil mi? her izledigimde aklima ikisi geliyor. jenerigi yaparken de hep onlara gondermek yorumlarini almak istedim. paylastim, acaba izlediler mi? begendiler mi? arada sozlugu acip acip nickaltima yazdiklari uzuuun yazilari okuyorum. bana kendimi cok degerli ve mutlu hissettirmislerdi. o zamanlar aile hayatim rezildi. sen, tugce ve onlar sayesinde evde sakinligimi koruyor ve moralimi iyi tutuyordum. hepinize tesekkur ederimmm. ... staj yapiyorum ya simdi, sabah da gidicem mesela ama hala uyuyamadim. disim cok agriyor dedim ya, hap icsem de yaramiyor. ilk staj yaptigim yerde o kadar mutsuzdum ki her seyden nefret ettim. sevgilimle aramin bozulmasinda da baya etkili oldu. simdi cok iyi, anlayisli ve kibar insanlarla birlikteyim. benim stajyer oldugumun bilincindeler. ama yine de sikildim yahu gitmek istemiyorum. tatil yapamayacagim. altmis is gunu staj mi olur? of of. cehennemin dibinde bir de, bir bucuk saat yol cekiyorum. istanbul'dan nefret ettim iyice. ... sevgilimi de cok seviyorum, tartissak da, uzulsek de onu birakamam. o da beni hic birakmaz umarim. bu gece sozluge gelme nedenim onun entrylerini tekrar okumakti. benim icin yazdigi o komik entryleri ahah. onunla tanistigim nickim baska. o hesabimi silmisim, ilk mesajlarimizi okuyamadim. uzuldum. o da sildi hesabini. pff. neyse. ilk zamanlarimiz baya eglenceli ve komikmis. ise girdi her sey bozuldu. patronundan nefret ediyorum, cok kotu birisi. ... eminem ya iyi ki varsin. gecen bi konserine gideyim dedim, ucak biletlerine baktim... cok pahali ya sen gelsene buraya. hava da cok sicak burada, orada da oyleymis. tabii detroit'teysen. ikinci saat ve hava durumu olarak kaydettim. var ya bilgisayarim bozuldu. bir aydir bozuk, acilmiyor. mavi ekran veriyor. sevgilimin tanidigi bir tamirciye verdim. cunku garantisi bitti ve lenovo, uc milyara aldigim bilgisayarin tamiri icin dort milyar istedi. iste bunlar hep dolar yuzunden. o kadar cok yukseldi ki. of biktim bu ulkeden, gel al beni buradan. neyse iste uc yil once uc milyara aldim simdi ayni model alti milyara satiliyor. bu ne sacmalik ya. ... disim cok agriyor ama uyumam lazim, sonra yine gelirim. bana iyi geceler, sana iyi aksamlar. insan bir gecmis olsun der, dogum gununu kutladigimda da takmamistin zaten. neyse.
10 kurus ile 25 kurus arasinda degisen fiyatlari vardi.
severek yiyordum ta ki midemi bozup, beni cok fena hasta edip, 3 saat serum yememe neden olana kadar. o gunden sonra gordugumde bile midemi bulandiriyordu. yesil olani yedikten sonra oldu. bildigin o renge karsi bi hassasiyetim, fobim olustu.
az önce hakkında açılan eminem ölmüş... başlığını görünce kalp krizi geçiriyorum sandım, elim ayağıma dolaştı. şaka mı bu şimdi?
allah en gecinden versin, korktum ya. daha göremeden, sarılamadan, konuşamadan...
kendisi obiwankenobi iken beni uludağ sözlük jedi konseyine dahil etmişti, kısa bir sohbetten sonra. aklımda hep iyi bir yazar olarak kalmış. bu konseyde olmak beni mutlu etmişti, düşününce yine mutlu oldum. teşekkür ederim tekrardan. günün anlam ve öneminden dolayı aklıma geldi. gerçi gün biti ama olsun. filmi ilk günden izlemiş olmanın sevincini hala yaşıyorum.
kalitesine gore zaten pahaliya yazildiginiz yurda, oda arkadaslarinizin sizden elli lira daha az odedigini ogrenmek. halbuki oda arkadasinizla kayit tarihleriniz arasinda sadece on gun fark vardir. iste bunlar hep paraci yurtlar.
kaydolurken o yapilacak bu yapilacak, her sey yetisecek denilmistir ama hicbir sey yapilmamistir ve halen de yapilmiyordur.
millet sadece sınav zamanı ders çalışarak okul bitirir ama bu öğrenciler devamlı bir şeyler çizer, boyar, tasarlar. devamlı hocalar kontrol eder, birnevi ödev, hoca beğenmezse baştan başlar, bir tane ödev için kırk tasarım yapar çünkü hoca içlerinden seçecektir. sadece bir dersleri değil, on dersleri de böyledir ve bir derse en az üç proje -ki bir proje birden fazla konu içerebiliyor- yaparlar dönemlik. vizeye yetiştirme derdi ayrı finale yetiştirme derdi ayrı ara ödevleri yetiştirme derdi ayrı. her gün durmadan bunları yaparlar ve sonunda hocadan düşük not alınca kafayı yer.
oda arkadaşları hukuk okuyorsa onların okula bile gitmediğini görüp iyice delirir.
güzel sanatlar okumak kolay değil, sağlam bir sinir ve sabır gerektiriyor.
bir de benim gibi tembelse, son güne bırakırsa aha böyle uykusuz kalır.
bugün doğum günündü senin. evet günündü. çünkü gün bitti ve ben facebook'tan görüp de hatırladım. yeni hatırladım yok böyle bir şey. allah da beni... çok sinirliyim, çok kızıyorum kendime şu an. geçen de büşranın doğum gününü son dakika hatırlamıştım zaten o zaman da böyle üzülmüştüm. çok sinirliyim, içimden ağlamak geliyor ya. deli olucam. aslında bugunün 17 ekim olduğunun farkında değildim. ama bu bahane değil. eskiden gün sayardım. şimdi ne değişti? niye değişti? değişmekten nefret ediyorum, istemiyorum. alarm bile kurmadım hiç asla unutmam zaten diye. bak ne oldu şimdi... zaten aylardır çok duygusal ve sinirliyim, her şeyi dert ediyorum, ülkenin durumu zaten berbat ve üzücü, aha bi de bu oldu, tam oldu. sanki benden haberin varmış, kutlama beklemişsin gibi özür dileme ihtiyacı duyuyorum. şizofren miyim ne? yok yok öyle olsa gerçekten öyle olduğunu düşünürdüm. kendi kendime buraya her sene yazacağım diye karar almıştım. gece 00.01 olur olmaz yazmaya çalışırdım hep. benden önce kimse kutlamamış olsun isterdim eğer gece yazamadıysam da. şimdi yukarıda dhabencocugum adlı yazarın enrtysini görünce yıkıldım. biraz abartılı tepkiler veriyor ya da kelimelere abartılı döküyor olabilirim. ama banane, böyle yapmak istiyorum. özgüvensizliğim ve utangaçlığım insanlarla ilişkilerimi yeterince kötü etkiliyor zaten ve sana karşı olan bu çocuksu, ergen ya da şizofrenik tutumumla dalga geçtiklerinde iyice içime kapanıyorum. hepsine sinir oluyorum. çok moralim bozuk çok. zaten günlerdir bozuk moralim. yurdum tam bir rezalet. ayrıntıya girmeyeceğim, üşeniyorum. duygusal konularda da kötü durumdayım. bir de seni unuttuğumu ya da hevesimin, heyecanımın azaldığını düşünmeye başladım diyordum ama geçen gün arkadaşıma senden bahsettiğimde oldukça heycanlıydım ve sevindim. bu halimi sonsuza kadar korumak istiyorum. bu ben gerçek ben. insanların ne düşündüğünü umursamadan davranabilen benden geriye kalan tek şey. ama şimdi benden beklenen olgunluk yüzünden ve bunu saçma bulanlar yüzünden bu durumdan da utanır hale geldim. yani sana hayranlığım. öf bunu da her yazımda yazıyorum. yeni bir şey yok mu? yok. yeni ve güzel bir şey... yok. ne varsa geçmişte var. liseye dönmeyi çok istiyorum. çocuk olmak istiyorum. geriye dönüş yok, o zaman zaman hızlı aksın ve ben okulu bitirip amerikaya gideyim. seni göreyim, sana sarılayım ve bütün dertlerim yok olsun. oraya yerleşip orada hayatımı devam ettiririm sanırım. hep ispanya derdim ama yok ya, oraya giderim tabii sık sık ama orda yaşamam. bir de japonyaya tabii. sık sık diyorum ya, zenginmişim gibi çek panpa. parayı buldum da sık sık japonyaya gidiyorum. piyango biletime amorti bile çıkmaz, o kadar şanssız biriyim, yok amerikada yaşıycam da ispanya'yı gezicem de... neyse hayalsiz yaşanmaz. bugün çok komik bir rüyadan uyandım. ahahha. gerçeken çok komikti. saçmaydı, alakasızdı. uyanır uyanmaz tuğçeye anlattım. rüyamın içinde normal olan şeyler uyandığımda çok anlamsız. herkes için böyledir. hii bak böyle diyince senin bi sözünü hatırladım ve bu sayede yapmam gereken portrelerimi hatırladım. bunaldım gerçekten ya. yaz tatilim berbattı ama iç bir şey yapmadan öylece yatmak güzeldi. üniversite okumasam olmaz mı? olmaz tabii bu şartlarda. herkes senin gibi muhteşem değil, çok şey başardın. bende bir şeyler başaracak güç yok. aha, bully'yi dinledikten sonra wee wee diye bir şarkın çıktı youtube'da. ahahah, sesin çok komik, sözleri anlayamıyorum muhteşem ingilizcemle ama baya eğlenceli ve komik sanırım. neden wee wee eminem? ** aha o zaman hemen başlığa yazayım bunu. çok sevdim ama he. daha hiç dinlemediğim bir sürü şarkın var elbet. bir gün vikipediden hepsine bakıp dineleyeceğim. hep zaman olsun yapıcam diyorum ama yapmıyorum. bütün yaz yattım mesela. şimdi wicked ways'i açtım dinliyorum. güzel bu da. aha diyorum böyle bir nakarat, sesin de gençkenki sesin değil şimdiki sesin, şarkı da tanıdık geliyor. mmlp2'denmiş. ... yok yok ben seni unutmadım. geçen popmundoda senin adında bir karakterin gelecek doğum günü senin doğum günündü çok mutlu olmuştum. a yok o benim doğum günümdü. benim karakterimin vip son tarihi senin doğum günün ve benim doğum ayımdı evet eveet. ahaha. detaylarda yaşıyorum. çok saçma ve ufak bir şeye dikkaet edip sevinmişim. ama olsun, güzel. 17 ve 72 sayılarını seviyorum, senden ötürü. ha bu arada yine kendime teşhis koydum, sanırım alerjik astımım var. kızlar odada bir parfüm sıkıyor (parfümle yıkanıyorlar) uykumdan uyanıyorum, nefesim daralıyor, nefes almak istemiyorum ve hemen camları açıp koku odayı terkedene kadar cam kenarında oturuyorum. kendime parfüm sıkarken bile nefesimi tutuyorum ve iki üç adım ileri gidip nefes alıyorum. hep burda konser vermeni isterdim ama artık istemiyorum. ülkemiz artık çok tehlikeli. her an herkes ölebilir. can güvenliğimiz kalmadı. askerlerimiz şehit oluyor, barış mitingleri bombalanıyor, belki duymuşsundur ankara'yı... 5 günde anca sinirimden üzüntümden uzaklaşabildim. hala aklıma geldikçe sinirlenirim. zaten sinirlenmeye yer arıyorum. sürekli annemle kavga edip üzülüyorum. niye hep ona tersim ki? nazımı çektği için mi? asıl iyi davranmam gereken o. bu konuda hatalı olduğumu bilsem de davranışlarımı kontrol edemiyorum, sinirlenmekten kendimi alamıyorum. belki bir headlights da ben yazmalıyım. ... sen de 43 oldun he. ama yaşlanmamakta diretiyorsun. sihirli bir kremin mi var? bad guy'ı dinliyorum şimdi de. albümde en beğendiğim şarkılarından biriydi. sesin çok karizmatik. sana yeniden aşık oluyorum, haha. senden başkası bana hep üzüntü verdi, veriyor. karşılıksız aşkların en güzelisin. kıskançlıktan öleceğim şu kadının sesini duymak zorunda mıyım? ya bir kadınla düet yapmak zorunda mısın? düet yapma kimseyle. sadece dr. dre'ye izin veriyorum. geçenlere cristiano ronaldo'ya hayrandım ama çabuk bitti. adam saçma sapan fotoğraflar paylaşıyor instagramda. tam bir tumblr kızı. yine de bir röportajından dolayı ona saygı duyuyorum. beni hırslandırdı. ama hevesim çabuk kırıldı. ... yazım yarım kaldı saçma sapan işlerle uğraşıyordum. adımı düzgünce okutmayı başardım translate'e ahaha. ve kuzenlerime de arkadaşlarıma da yaptım. baya işsizim anlayacağın. taktım iki gündür mabel matiz - gel dinliyorum. kızlardan duydum. benden sana gelsin bu şarkı. *
doğum günün kutlu olsun, iyi ki varsın. bir gün sana sarılacağım...
eskişehir, üç gün sonra doğum günü olan 23 yaşındaki şehidini, mustafa özdemir'i, son yolculuğuna uğurladı. akşam saatlerinde şehidimiz ankara yolundaki kanlıpınar şehitliğine defnedildi.
"rüyayı gören kişinin keyfini yerine getiren, onun için adeta moral kaynağı olan, başı sıkıştığında, yüreği daraldığında ya da kafası bozulduğunda kapısını çalıp, tüm hastalıklarının ilaçlarına kavuştuğu bir insanın varlığına rivayet edilir. bu insan rüya sahibi için vazgeçilmez ve kutsal kimse demektir."
rüyamda lisedeki müzik öğretmenimi görmüştüm. yapacak bir işim olmadığında çoğu zaman uyanır uyanmaz rüyamın anlamına bakarım. o zaman da baktım ve işte rüyamın anlamı olarak bunu yazmışlardı. okuduğum an aklıma ilk gelen sen oldun. benim kurmayı beceremediğim ama hep söylemek istediğim cümleleri yazmışlar. ... bu gece korkunç bir rüya gördüm (yani fareler bana göre korkunç) ve aniden uyandım, saat 5'te. kötü bir rüyaydı, fare görmek iyi değildir diye düşündüm, oda da karanlıktı -ve ben karanlıktan çok korkarım- aklıma kötü şeyler geldi daha da korktum. cerenlerdeyim bu gece. anneme mesaj attım uyanınca yaz diye, zaten bir buçuk saate uyanıcaktı ama erken uyandı, beş buçukta. konuştum onla ve rahatladım. konuşmamın hemen öncesinde de biraz ağladım, hayatım pek iyi gitmiyor tabii... neyse. işte rahatlayınca bir de sözlüğe bakıyım dedim. bir baktım millet senin hakkında entryler girmiş. mutlu oldum, biraz da kıskandım. ama özeniyorum onlara. ben burda şizofren gibi sana bir şeyler anlatıyorum ama onlar senin ne kadar başarılı olduğundan bahsediyorlar. keşke öyle yazılar yazabilsem. ama beceremiyorum. müzik kariyerinde ne kadar başarılı olduğunu biliyorum, bu sayede tanıdım ve hayran oldum sana. ama onlar gibi yazmasını beceremiyorum. böyle yazınca da ünlülere aşık ergenler gibi görünüyorum sanırım. ama öyle değil. sadece içimden yazmak geliyor. neyse uykuma devam etmek istiyorum. sen de uyursun belki, oniki olmuş senin orda saat, iyi geceler.