bazı müslümanların geleceğe dönük olumlu bir eylem yapmadan önce söyledikleri bir temenni ifadesi olan "allah izin verirse" ifadesi aslında islam'ın doğasına çok yanlış ve ters bir ifadedir.
çünkü bu ifade, allah'ın dünyada yaşanmasını istediği eylemlere izin verirken istemediği eylemleri engellediği anlamına gelir ki bu islam'a göre yanlış olmak zorundadır. çünkü bu durum allah'In dünyadaki tüm kötülükleri keyfi olarak engellemediği gibi bir anlama çıkmaktadır.
dolayısıyla islam'a göre bir olayın gerçekleşmesi allah'In izin vermesiyle değil özgür iradenin uygun biçimde tecelli etmesiyle alakalıdır. allah karışmaz, karışamaz. karışırsa ortada bir sınav olmaz, özgür irade olmaz, islam kendi kendini yok etmiş olur. söylediklerim karmaşık geldiyse eğer bir de şu ifadeye bakın,
"allah'In izniyle evime döneceğim." eve döndüm çünkü allah izin verdi.
"allah'In izniyle sokakta gördüğüm ilk insana tecavüz edeceğim." tecavüz ettim çünkü allah izin verdi.
malumunuz senelerdir var. tek tük olur böyle şeyler. dünya üzerindeki en sağlıklı insan topluluklarından bile katiller çıkmaktadır, bu da normaldir. tek tük olduğu sürece normaldir.
lakin ki sayının artması normal değildir.
sözlük yazarlarının gözleriymiş, elleriymiş bilmem nereleriymiş takip edemediğim kadar çok ifşa yaşanıyor.
bak erkekler de ifşa ediyor onlara neden çemkirmiyorsun diyeceksiniz, çünkü onların amacı belli. adamlar meme arıyor tiplerinden belli zaten bu. adamın kameraya bakışından am peşinde olduğu belli. sözlük insan barındıran bir yer olduğu için bir araç olarak kullanmak istiyor. bu yanlış olmakla beraber makul bir şey.
ancak ve ancak
bu ifşacı hatunların tek derdi mesaj kutularının övgü mesajlarıyla dolmasını istemeleri, olumlu olumsuz entry girilmesi. abazaların rüyalarına girmek istiyorlar bunlar. dostlar bu hastalıktır.
ne komik, ne agresif, ne de tutkulu insan.
düşüncelerini pek güzel anlatamaz süslü cümlelerle açıklayamaz
iş düşmedikçe birilerinden mesaj almaz.
karşı cinsle ilişkilerde başarısızdır.
ve bunun, iyi çocuk\iyi kız olduğu için böyle olduğunu düşünür.
insanları pek sevmez??
en mutlu olduğu yer evidir.
cumartesi gecesi pek dışarı çıkmaz.
vücut formu kötüdür.
risk almaz
neden bebek taklidi yapıyorsun arkadaşım sen konuşurken?
çocukluğunu falan mı yaşayamadın nedir? 20 küsür yaşındasın senin yaşıtlarının gerçek bebeği var canlı kanlı. ama sen hala konuşurken bebek taklidi yapıp ilgi çekmeye çalışıyorsun. üzerine çizgi film karakteri desenli taytlar giyip acayip acayip ayakkabılar tercih ediyorsun. sen behzat ç'deki şule misin?
neden üzerine kahve döktüğün zaman dudağını büküp "üüüü kahvemm dökeldüüeeeee" diyorsun. fotoğraflarda çocuksu pozlar vermek, biz "yine musmutluyuz kiii" tarzı çocuksu kalıplarla konuşmak "ponçik" gibi sıfatlar kullanmak nasıl bir kimlik bunalımının sonucudur?
galiba sen amansız bir sevgi ve ilgi açlığı yaşayan hastalıklı bir bireysin.
sen saçını girye boyuyorsun ki ilgileri üzerine çekesin, hem de utangaç yapılı içine kapanık bir insan olduğunu söylüyorsun. olmaz. sen çelişkiler insanısın.
yükseklik korkusuna sahip olup gökdelene tırmanmaya çalışansın.
ehliyeti olmamasına rağmen otobüs şoförü olmaya çalışansın.
genetik yapılarından mıdır nedendir bilinmez futbolcuların en efendi olanları bile kırmızı kart gördükten sonra kendilerini bozup hocam senin ben amk triplerine girerken zenci futbolcular kırmızı kart çıktığı saniye gururlu surat ifadesiyle dönüp arkalarını soyunma odasına giderler.
20 sene sonra şu an twitterda yapılan esprileri gördüğünüz zaman biz ne sikim şeylere gülüyormuşuz diyeceksiniz. kendinizden utanacaksınız.
twitterda ortaya çıkan mizah aşırı kalitesiz olmakla birlikte çok yeni olduğu için mizah anlayışı gelişmemiş insanlara aşırı komik gelmektedir.
şimdi liseli sözlük yazarları bilmez 90'lı yıllardaki mizah, ki o da felaketti, ilk ortaya çıktığında millet yerlere yatarak gülüyordu. kelime esprisi şeklindeydi. yani baya baya bildiğimiz "-hangi ceren? -tenceren" tarzı mizahtı. ne kadar ilkel ve rahatsız edici değil mi? ama sırf yeni olduğu için insanlara inanılmaz komik geliyordu. insanlar o esprilere deli gibi gülüyordu o zamanlar. şimdi duysalar "ıyy" derler. günümüzde de aynı durumu yaşıyoruz mizahi donanımı sınırlı insanlar bunu göremiyorlar.
edit: aksini iddia edenlere söylüyorum bana 10 tane gerçekten kaliteli, mizahi bakış açısı gösterin bu entryi komple götüme sokayım.
hayatta hiçbir zaman yüzde yüz mutlu olunamayacağını kavramış olduklarındandır.
dünyanın insanın mutlu olmasına imkan veremeyecek dizaynda olduğunu anlamıştır. mutluluğun aslında abartılan bir kavram olduğunu görmüştür.
normal insanların ancak başlarını yastığa koyduğu zaman hissetikleri boşluk hissini günlük hayatta da yaşarlar çünkü dünyanın gürültüsü, arkadaşlık ilişkileri, basit dertler diğerlerinin dikkatini dağıtabilir fakat onlarınkini dağıtamaz. her saniye yalnız hissederler.
çok garip insan.
kardeşi yahut abisiyle arası bozuk değildir. hiçbir zaman olmamıştır. hatta kavga bile etmemişlerdir ancak ne hikmetse hiç ama hiç iletişimleri yoktur. 2 kardeş türkiye nin 2 ayrı ucunda yaşasa da birbirlerini aramazlar, arama ihtiyacı duymazlar. arayıp konuştukları zaman inanılmaz sıkılırlar birbirlerinden fakat formalite icabı sorular sorar ve cevaplarlar.
iki tarafın zevkleri birbirinden tamamen farklıdır. biri en son ne zaman diğerinin esprisine güldü hatırlanmamaktadır.
iki taraf da içine kapanıktır.
en son ne zaman 2 kişi vakit geçirdikleri bilinmemektedir. ellerine fırsat geçmesine rağmen iki taraf da bahaneler uydurup kaçmaya çalışmıştır.
kardeşlerden birinin kafasını çok kurcalar bu durum. nasıl olabilir böyle bir şey gerçekten de anlam veremez. neden böyle olduğunu düşünür. sevmiyor mu abisini? seviyor sokakta biri abisinin -o kocaman 120 kiloluk adamın- kılına zarar verse tepesi atar, öfkeden kudurur. halbuki yaşar usta gibi, kariyerinde sarı kart bile görmemiş futbolcular gibi öfkelenmeyen tertemiz bir insandır normalde. bu da sevdiğinin kanıtıdır. değil mi?
hiçbir kenarından birbirine bağlanamayan 2 yapboz parçası gibidirler.
çok garip insan.
bugün kamuran amcamın beni takip etmeye başlamasıyla fark ettiğim durum.
şimdilik bir hareket yok. facebook gibi kolay değil tabi beğen butonu yok. "mention, hashtag" gibi yabancı olduğu kelimelere alışması için 2 3 ay süre verilmeli.
malum bugün bir patlama yaşandı ve insanlar siyasi görüşlerine göre, kendilerince olayı yorumlayarak twitler atmaktalar. kimisi kan aramakta, kimisi "bu işin asıl sorumlusu x'tir" şeklinde twitler atmakta. bir yandan videolar, fotoğraflar, gazete manşetleri paylaşılmakta. kısacası ülkedeki hemen hemen herkes bu konu hakkında konuşmakta.
fakat bütün bu kaotik ortamın arasında "artık günaydın diyen birine ihtiyacım var (gülücük)" diye bir twit görüyoruz ve şaşırıp kalıyoruz.