müslüman ülkelerde islamofobi, amerika'da ise terör propagandası yapmakla itham edilen dizi.
üçüncü sezon için onay çıkmış. ne zaman yayınlanacağını bilmiyorum ama ilk iki sezonu izlemeyenlere kesinlikle tavsiye ederim.
konu genel anlamıyla geçen haftaki boston saldırılarını anlatıyor desem yeridir. kimin elinin kimin cebinde olduğu anlaşılmayan uluslararası bürokratik işleri tüm çıplaklığıyla anlatan, dönem dönem partizanlık yapan bir dizi olmakla beraber daha iyisi yapılana kadar en iyisi budur diyoruz.
Bûka Bârâne; bir ilkokul sınıf fotoğrafındaki öğrencilerin hikayesini anlatan belgesel. Fotoğraf 89 yılında, Yüksekova'da çekilmiş. Bu çocuklar savaşla ilk kez yüzleşen çocuklar kuşağından...
Metin yazarlığı irfan Aktan'a ait. irfan Aktan iletişim Yayınları'ndan çıkan Kürt Vatandaş adlı kitabın yazarı.
Filmin Ankara gösterimi bu çarşamba günü Tayfa Kitap Cafe'de yazarıyla söyleşi imkanı tanıyan bir etkinlikle yapılacak. Bir sonraki gün ise istanbul Bilgi Üniversitesi, Dolapdere Kampüsü'nde izlenebilir.
Karadenizde yaşamı ve doğayı katleden sözde enerji projelerine karşı isyan eden, havasını toprağını deresini vadisini savunan insanların Karadeniz de ki ekolojik yıkımı tartışarak, mücadelelerini yükseltmek için çeşitli atelyelerde bir araya gelip fikir üretecekleri forum...
Program ve tanıtım metinleri şöyledir;
Sirti lacivert hamsilerin ve misir ekmeginin zaferi icin
KARADENIZ FORUMDA 2-3 Mart 2012
Karadeniz isyandaydi, "Bu sese kulak verin" diyerek yoldan ciktik...
Karadeniz'de yasami yok eden sozde enerji ve kalkinma projeleri, dogayi, kulturleri, yasam alanlarini tehdit etmeyi; karsisinda da Karadeniz direnmeyi ve mucadele etmeyi surduruyor.
Sirketlerin ve iktidarin dogaya, yasama, emege yaptigi saldirilara karsi mucadelenin geldigi noktayi degerlendirmek icin 2 -3 Martta bir araya geliyoruz.
Iki gun boyunca farkli atolye ve oturumlarda Karadenizde yasami yok eden tum girisimleri ele almayi, atolye birikimlerini ortaklastirmayi, deneyimleri paylasirken mucadeleyi buyutmenin yollarini aramayi amaclayan Karadeniz Forumu, yasami savunan tum birey, cevre ve yapilarin katilimiyla anlam bulacak, tum kesimlere acik olacaktir.
Simdi, bu sese daha guclu ses katma zamani !
Tum katilimcilarin ayni zamanda konusmaci olacagi, Karadeniz'in sesinin ozgur cikacagi forumda; suyun, ormanlarin, doganin, yasamin her alaninin talan edilerek ticarilestirilmesine karsi mucadele eden, Sinop'ta, Igneada'da ve Akkuyu'da yeni bir Cernobil olmasin diyen, HESlere, termik santrallere, zehir sacan endustriyalizm ve madencilik faaliyetlerine karsi direnenleri; hukukculari, akademisyenleri, sanatcilari, gazetecileri, yazarlari, ogrencileri, kisacasi dogaya ve yasama sahip cikan herkesi bir araya gelmeye, birlikte tartismaya ve uretmeye cagiriyoruz!
Her turlu oneri, katki ve katiliminiz icin:
karadenizisyandadir@gmail.com
forumkaradeniz.wordpress.com
twitter.com/karadenizisyan
facebook.com/karadenizisyandadir
facebook.com/groups/karadenizisyandadir
FORUM PROGRAMI
2 Mart 2013 /Cumartesi
10:00 - 12:30 Oturum - Karadeniz'de Neler Oluyor?
Kolaylastirici: Cemil Aksu
Sozde enerji ve kalkinma projeleriyle yasam alanlarina el koyma planlarinin arenasi haline getirilen, kapitalizmin dogasini tamamen katletmek istedigi Karadeniz'e genel bir pencereden bakilip; Karadeniz uzerinde uygulanmak istenen politikalarin gercek amaclari ve hedefleri tartisilarak "Karadeniz'de neler oluyor?" sorusuna bu oturumda cevap aranmaya calisilacak.
12:30 - 13:15 Ogle Yemegi
13:30 - 15:30 Atolye Mucadele
Doga ve yasam icin mucadele edenlerin bir araya gelerek, bugune kadar yapilan mucadele deneyimlerinden cikardiklari sonuclari aktaracagi ve mucadelede eksIk kalan seylerin konusulacagi atolyenin hedefi bundan sonra mucadelenin ne sekilde ve nasil yukseltilebilecegini tartisarak yeni donem icin bir mucadele anlayisi ve yol haritasi ortaya koymak.
15:45 - 17:30 Atolye Hukuk
Kolaylastirici: Av. Efkan Bolac
Dogayi ve yasami savunan avukatlarin katilimiyla gerceklesecek atolyede, zulme karsi direnme hakkinin mesrulugu uzerinden, enerji ihtiyaci soylemiyle yasam alanlarimiza yonelen saldirilara karsi durusun yasal dayanak ve olanaklari tartisilarak, ozellikle giderek artan HES, Termik, Nukleer karsitlarini kriminalize etme, baski, gozalti, tutuklama uygulamalarina karsi soylem ve pratikler uretme, elde edilen hukuksal kazanimlarin uygulanmamasi ya da tamamen elden alinmasi pratiklerine birlikte cozum uretilmeye calisilacak.
3 Mart 2013 / Pazar
10:30 - 12:30 Atolye Medya
Kolaylastirici: ismail Saymaz
Medyanin doga ve yasam mucadelesiyle etkilesiminin tartisilacagi bu atolyede, mucadele dilinin nasil olmasi gerektigi, sirketlerin ve devlet politikalarinin karsisinda mucadele anlayislarinin medyada ne sekilde yer almasi gerektigi tartisilacak. Medya patronlarinin ayni zamanda bircok sozde enerji yatiriminin da sahibi oldugu dusunuldugunde, atolye bundan sonraki surecte mucadelenin kamuoyunda nasil yer alacagina isIk tutmayi ve mucadelenin kendi alternatif medyasini da olusturmayi hedefliyor.
12:30 - 13:15 Ogle Yemegi
13:30 - 15:30 Atolye Sanat
Kolaylastirici: Aysenur Kolivar
Doga yoksa yasam da yok. Yasam alanlari yoksa, ben de yokum! Benim dilim, benim kulturum, benim tarihim, benim muzigim de yok... Yasama sahip cikan tum sanatcilar, Karadenizli sanatci, aydin, yazar, ressam, muzisyenler, mucadelelerini sanatlari yoluyla icra edenler bir araya gelerek, doga ve yasam mucadelesine sanatcilarin hangi sekillerde katki sunabileceklerini ve kendi alanlarinda neler yapabilecekleri tartisilacak.
kendisini kullanmadığım halde mesaj kutumu spam mesajlarla dolduran yazarlara sahip sözlük. bayram mesajından, yarışma oylamasına, öykü sayfası linklerinden ebesinin damına yolculuk yapmamı istiyor. biraz daha beklesem penisini büyütmek ister misin ya da jigolo lazım mı abi, diye mesajlar gelecek.
ayıkın ulan. açın başlığınızı. ilgimi çekerse zaten ben bakarım. mesaj ışığımı yakarak küfür yediğiniz yetmiyormuş gibi bir de heyecan yaptırıyorsunuz.
çatıda film çekicez. kriterlerim 22-30 yaş arası pozitif, alımlı ve mümkünse alkol alabilen kadınlardır. ilgilenenler pm, dm, atsınlar. olmadı sms için numaramı rica etsinler. mayolu boy fotosu şart. ha bir de, çüklüler ilgi alanımıza girmiyor.
Türk aydını modernleşmenin yalnızca şekilsel algısıyla bakarak okuduğu Anadolunun gerçeğini ne yazık ki görmekte çok geç kaldı. Konuttan giyime, yeme içme birikiminden gündelik yaşama kadar binlerce yılda üretilen insanlık kültürünü, medeniyet iddiasına karşı savunmaktan geri durdu. Kendi kültüründen utanan, üstünü örten ya da acımasızca eleştiren bir tavır takındı. Köklerinden ve yaşadığı coğrafyanın bütünselliğinden koparılarak silikleşen insanların yarattığı toplumun geri kalmışlığının faturasını halka kesti.
Ya acıma duygusuyla kurtarılacak bir cehalet aradı, ya da kendi yalnızlığının öfkesini kusabileceği bir kusma kurnası!
Bakın Yeşilçama, Metin Erksana kadar Anadoluda köy gerçeğinden habersiz. Kovboylar gibi silah kullanan, yumruk yumruğa sokak dövüşü yapan kaytan bıyıklı bıçkın köylüler...
Nabizadenin kendi gerçeğinden bakarak betimlediği, pis kokulu, çamurdan ve çam gövdelerinden mürekkep olan Karabibik gibi köylülerin damlarından bugün tek örnek kalmadı. Bir kaç yıl öncesine kadar Demre ovasında bulunan kerpiç evlerin ve portakal bahçelerinin yerini hepsi birbirine benzeyen betonarme apartmanlar aldı."
uludağ sözlük yazarlarının iplemediği eylem. sorsan arap baharı hakkında ahkam keserler. ankarayı aşmış izmir, izmit, istanbul ve çeşitli illere sarkmıştır. birçok öğretmen ve memur ağır yaralıdır.
karakter sınırına takılmadan yazabilseydim "borçlarından ötürü kendisini asan bahçıvana rağmen evet demek" diye bir başlık açacaktım. 11 karakter fazla gelmiş fikirlerimi tamamıyla ifade edebilmeme.
Önce haberi okumak lazım sanırım;
"
Türkiye / Son dakika << Önceki haberSonraki haber >>Yorum yaz
10 yorum Arkadaşına gönderSitene ekleSayfayı yazdırAA+-
işyerinin önünde kendisini astı
14:46 | 02 Eylül 2010
ADANA/DHA
ADANA'da borçları yüzünden bunalıma giren bahçıvan 45 yaşındaki isa Üğüten, istediği borç paranın verilmemesi üzerine çalıştığı işyerinin giriş kapısına kendisini asarak yaşamına son verdi.
Yavuzlar Mahallesi’ndeki Atlı Spor Kulübü Tesisleri’nde’nde 15 yıldır bahçıvan olarak çalışan isa Üğüten, son dönemde maddi olarak zor günler geçirmeye başladı. Ücretinin bir bölümüne haciz gelen isa Üğüten, çalıştığı işyerinden borç para istedi. iddiaya göre Atlı Spor Kulübü yönetimi bunun mümkün olmadığını söyledi. Bunun üzerine dün gece saatlerinde kendisini iple spor kulübünün tabelasının önüne asan Üğüten, yaşamına son verdi. Bu sabah kulübün bekçisi tarafından asılı halde bulunan isa Üğüten'in cesedi, polis tarafından bulunduğu yerden indirildi. Üğüten'in cebinden, bazı kulüp yöneticilerini suçlayan not bulundu.
Adli Tıp Kurumu'na götürülen Üğüten'in cesedi, yapılan otopsinin ardından yakınları tarafından teslim alınarak Sofulu Mezarlığı'nda toprağa verildi."
Haberi okuduk. Şimdi lafım "boykot" diyenlere, "evet" diyenlerin zaten bu bahçıvanı bu hale getiren düzene karşı bir sorumluluk, bir vicdan muhasebesinde olduklarını düşünmüyorum. Oysa "boykot" diyen insanlar zaten bu gidişattan rahatsız olan insanlar. Boykot diyenler ne "12 eylül 80'i ne de 12 eylül 2010'u kabul etmiyoruz" diyenler. tamam ben de kabul etmiyorum. Ama ben aradaki farkı görebildiğimi düşünüyorum. 12 eylül 80'in mimarı olan ideoloji bugün eksiklerini kapatmak için kendi yaptığı anayasaya dava açmış. bugünün yasa yapıcıları, kendilerini bugüne getiren yasaların yetersizliğinden bahsederek anamıza daha fazla ellemenin, ya da babamızı daha fazla ezmenin derdindeler. tabii ki ona da hayır, buna da hayır. Ama, ama bir fark var!
Bugün işçi 12 eylül yasalarından daha fazla ezilir hale gelmiş. Bugün evine yarım kilo domates, bir ekmek götürmenin yeterli olduğunu düşünen bir bahçıvan, yarım kilo domates iki ekmeğin borcundan dolayı kendisini asar olmuş. Bugün o bahçıvanın taburesine tekmeyi basanlar senden evet ister hale gelmiş. evet istemiyorsan karışma, protesto et, küfret ama benim tekerime çomak sokma der olmuş.
Bunun bir demokrasicilik oyunu olduğunu en az ben de biliyorum. Bu bir oyun, bu ezilenin un ufak olması gereken bir oyun. Ya dışında kalır izlersin ya da ben bu oyuna izin vermem dersin. Sen bilirsin!
sırf bu sebepten eksilenir. pardon hayır'lanır ama neyse...
sikimde olmayan gerçektir. akp'nin ve gölgeye saklanma zahmetinde bile bununmayan ağlak imam'ın yükselişinin engellenmeyeceği boktan bir referandumdan bahsediyoruz. demokrasicilik oyunu oynuyoruz. sankş referandumdan önce örgütlenmemişler hastanelerde, emniyet müdürlüklerinde, okullarda, camilerde, basın yayın sektöründe, askeriyede...
referanduma ne gerek var. suyu alan değirmeni zaten döndürmüyor mu?
biraz evvel benimle antlaşma yapmaya gelen ve genel detaylarda antlaştığımız ups müşteri temsilcisiyle görüşme yaptım. Kendilere antlaşmamızın belirsiz bir süreliğine oplmayacağını, ancak işten atılan işçilerle alakalı gelişmelerin seyrine göre davranabileceğimi, söyledim.
"Ama siz konuyu bilmiyorsunuz, onlar taşeron işçiler ve işten atılmadılar, grev yapıyorlar" diye tuhaf bir açıklama yaptılar.
"X hanım, ben de sizin taşeron bir işçi mi, yoksa kadrolu bir personel misiniz bilmiyorum. sizin haklarınızı önemsediğim için bu kararı aldım." dediğimde teşekkür edip suratıma telefonu kapadılar.
yani yurtiçi kargonun kazığını yemeye devam edeceğim direniş olmuştur kendisi.
(bkz: #9216870) numaralı yazıda demiştim artık ups ile çalışıyorum diye. Bugün sözleşmeyi imzalayacaktım. yukarıdaki süreç yazılı olarak sorulacak, muhtemelen cevap veremeyecekler ve sözleşme imzalanmayacak. mng ile de ege ve akdenizdeki ormanlık araziler yüzünden sorunluyuz. aras'la mı çalışacağız şimdi?
D&R mağazalarına gidip sorduğunuzda kitabın yaklaşık 5 yıldır baskısının olmadığını öğrenirsiniz. iki farklı dönemde, iki farklı yayınevi tarafından, iki farklı ekşi sözük kitabı yayımlanmış, her ikisinin de baskısı yükenmiştir.
Yani neymiş; ekşisözlük'ün bir kitabı olduğunu bilmeyen yazarın makarasıdır. bombanın patladığı andır. yazıktır yazara...