neden bilmesin ki. yemek yapmak/yapabilmek sadece kadinlara bahşedilmiş bir yetenek midir yoksa sadece kadinlar mi yemek yapmak zorundadir! konunun bekar olmakla, ogrenci olmakla bir ilgisi yoktur. Yemek yapabilmek insani bir gerekliliktir.
pismaniyenin neden izmit ile ozdeslestigi gibi sacma sapan bir sorunsal girdi aklima birdenbire. hemen chatgbt`ye sordum.
ozellikle 3. madde beni bitirdi. stratejik konum..
Pişmaniye'nin izmit'te popüler olmasının birkaç temel nedeni vardır:
1. Tarihi Kökenleri
Pişmaniye, Osmanlı dönemine kadar uzanan bir tatlıdır. izmit, Osmanlı imparatorluğu'nun önemli şehirlerinden biri olduğu için, pişmaniye gibi geleneksel tatlıların bu bölgede gelişmesi ve popüler hale gelmesi doğal bir süreçtir.
2. Yerel Üretim ve Uzmanlık
izmit, pişmaniye üretiminde uzun bir geçmişe sahip olan ustalara ev sahipliği yapmıştır. Bu bölgede nesiller boyunca aktarılan ustalık sayesinde pişmaniye, izmit ile özdeşleşmiştir. izmit'teki ustalar, tatlının ince tel tel yapısını ve lezzetini mükemmelleştirmiştir.
3. Coğrafi ve Kültürel Yayılım
izmit, istanbul ve Anadolu arasında önemli bir geçiş noktasıdır. Bu stratejik konum, pişmaniyenin hem kültürel hem de ticari olarak daha geniş bir kitleye tanıtılmasını sağlamıştır. Yolculuk edenler, izmit'ten pişmaniye alarak bu geleneği yaymıştır.
4. Markalaşma ve Tanıtım
Zamanla izmit'teki üreticiler, pişmaniyeyi bir izmit markası haline getirmiştir. Şehirdeki festivaller, tanıtım faaliyetleri ve hediyelik eşya kültürü, pişmaniyenin izmit ile anılmasını pekiştirmiştir.
5. Tatlı Kültüründeki Özgün Yeri
Pişmaniye, diğer tatlılara göre hem lezzeti hem de yapım süreciyle farklılık gösterir. Bu özgünlük, izmit'in tatlı kültüründe pişmaniyeyi özel bir yere taşımıştır.
Sonuç olarak, pişmaniye izmit'te hem tarihi hem de kültürel bağları sayesinde popüler olmuştur ve bu gelenek günümüzde de devam etmektedir.
zamaninda hayallerimi susleyen, sektore cag atlatan, ince, yer kaplamayan muthis bir tasarimdi. ogrenciyken yeteri kadar param olmadigi icin sahip olamadigimdir. artık anılarımızda yasıyor.
yeni bir ise basladigini duyuran kisileri bazen tebrik ederiz. bu tebrik, basariyi taktir etmek seklinde olunca anlasilabilir oluyor.
biraz once gordum, adam eski sirketinden ayrilmis benzer nitelikte bir firmada benzer bir pozisyonda ise baslamis. bazisi tebrik etmis. iste bunu anlamiyorum, burada tam olarak tebrik edilecek nasil bir durum olustu?
uzun zamandir sorun ve sorun tipleri uzerine dusunuyorum. sorun nedir? sorun sahibi olmak sorunlu bir durum mudur? hangi sorunlar gercekten sorundur?
kendi acimdan degerlendirdigimde, ilk once sorun diye nitelendirdiklerimizin hayatin bir gercegi olup olmadigini degerlendirmek gerektigine inaniyorum. peki bu durumdar hangileri hayatimizin gercegidir hangileri gercek birer sorundur? bu sorularin cevaplarinin pesinden gittigimde ise soyle bir gercekle karsilasiyorum: ne olursa olsun ortadan kaldiramayacaklarimiz hayatimizin gercekleri ancak diger taraftan biraz cabayla, kararlilikla, iyi bir planla, disaridan alinabilecek bir destekle cozulebilecek her sey birer sorundur. bununla beraber eger hayatin gercekleri olarak nitelendirebilecegimiz durumlarin varligini kabullenip bu durumlarin bize olan etkilerini yine biraz gayret, adanmislik ve dis destekle azaltabiliriz. en nihayetinde ulastigim cikarim ise su oluyor her defasinda: sorunun kendisinin bir sorun olmadigi, asil sorun o sorunla yuzlesmeyip onu ortadan kaldirmak icin gereken kararliligi gostermemektir.
lisedeyken kiz arkadasima o yilin ajandasina her bir gune ayri bir sairden olmak uzere 365 siir yazip dogum gununde hediye etmistim. 25 yil once nerden baksan kral hareketti ama kiymeti bilinmedi.
Bir gün birisi bir şarkı çalıyor ve yaşayamadıkların aklına geliyor demişti yaşadığını sanırken. insan keşke dememeye çalışırken yine de her istediğine kavuşamıyor ve hayat bazen birkaç melodiye sıkışıyor. Hayat dediğin anların toplamı değil mi zaten.
Yaşlı insanların yemek yerken çıkardığı hıçkırımkımsı ses ve bir yandan da yemeğe devam etmeleri. Ağız şapırdatma sesleri bunun yanında nispeten daha katlanılası.
Küçükken annem götürürdü. Çok mutlu olurdum başkasının yaptığı farklı yemekleri tatmak için. Yaştaş kız arkadaşlarımız olurdu. Meyve suyunun su gibi aktığı Evcilik oyunları neyin oynardık. Her hafta aşık olduğumuz zamanlardı.
Sonra büyüdük..
Ben hayatımda daha önce meteoroloji uzmanlarının hava durumunu bu şekilde verdiklerine şahit olmamıştım. Eğer kaçıp saklanmazsan öleceksin diyor açık açık.
uzun zamandir yolculuklarimda araba kullanirken yaptigimdir. hayatin olagan akisinda bazen yogunluk bazen de yorgunluktan kendimi veremedigim kitap okuma keyfime olanak saglar. okumak isteyip de okuyamadigim onlarca kitaba bu sekilde ulasip hem kendimi karakterlerle ozdeslestirerek olaylarin icinde bulup hem de yolculuklarimi daha keyifli hale getirebiliyorum.
sevgisiyi ifade etme şeklidir. kişiden kişiye gore degişiklik gosterir. kimisi dumduz seni seviyorum der gecer, kimisi hissettiklerini karşısındakinin de hissedebileceği şekilde dile getirir. kimisinin ağzı konuşur, kimisinin kalbi.
Neşet ertaş`in şener şen ile karşılaştıgında sarf ettikleridir mesela:
şener kardeşim, gozlerinden operim.
bu sana olan sevgim yüreğimde kalmadı şükür.
dünyana katılabildiysem ne mutlu bana.