yakın zamanda yaşadığımız soma felaketinden sonra milletimizin duyarlı ergenlerinin ne kadar acı duyduklarını karşılarındakilere de duyurabilmek amacıyla yaptıkları edebiyattır.
yaşanan bu felaketten dolayı özellikle twitter ve facebook tarzı sosyal paylaşım sitelerinde çok manalı, zeka gerektiren, emek isteyen ve okuyanları göz yaşlarına gark eden bu tarz paylaşımlar çoğalmıştır.
so"r"ma, so-mahvolduk, somaliye değil somaya.... tarzında örneklerine herkes şahit olmuştur.
bu elim faciadan sonra yapılan bu tarz zırvalamaların arkasında benim gördüğüm şey kesinlikle acı değil, benim gördüğüm şey, bu tarz insanların yakın çevrelerine," ne kadar duyarlı olduklarını" zeka sosuyla sunmaya çalışma şekli. malesef böyle bir felaketten rant elde etmeye çalışanlar sadece siyasi partiler veya terör grupları değil birey olarak sensin de aynı zamanda. peki susalım mı? diye soran arkadaşlar çıkabilir. onlara tek cevabım sus, ve atla git soma ya. acıyı ve hüznü gör, yapabileceğin bir şey varsa yap. ama lütfen orada background da acılı aileler ile selfie çılgınlığı tarzında fotoğraf çekme. gittiğini twitter da söyleme, foursquere de @madenOcağı with bilmem kaç other paylaşımı yapma.
velhasılı kelam, bu elim olayda baştan sona kim sorumluysa hesabını versin, şehitlerimiz huzur içinde yatsın,allah acılı ailelere sabır versin, tiki canlara ve klavye delikanlılarına da bir kaç gram akıl ve vicdan ihsan eylesin...
tanım gereği; ülkemizin şu an içinde bulunduğu eylemler yumağı ve bir sosyolojik hareket olan gezi parkı olayları kapsamında medyaya çokca yansıyan kişlerin fenomen olma çabaları ve bunu başarmalarıdır.
selam canlar. bildiğiniz üzere ülkemiz şu sıralar tatlı sert bir dönem geçiriyor. Hatta tatlı başlayan eylemler polisin acı müdahelesi ile alevlenmiş, sert bir hal almıştır desek yanılmayız sanırım. fakat bu eylemler sırasında olayın özünden koparak bu hareketi bir anti-otoriter, anarşist bir eyleme çevirmeye çalışanların sayısı artmış, bunun yanında v for vendetta yı izleyip \"remembeğ, remembeğ dı fift novembeğ\" çığlıkları atarak, gülen adam maskelerini takan bebeler eylemleri panayır haline getirmiştir. malesef ülkemin çeşitli yerlerinde bu hareket, süslenip püslenerek kız/erkek aramaya çıkılan kına gecelerine dönüşmüştür.
tüm bunların dışında gezi parkı eylemlerinin büyük bir olaya dönüşeceğini sezip, \"türk baharı\" nın Tank Mani -yeni baharın reklam yüzü- olmak amacıyla insanlar yeri gelmiş hayatlarını tehlikeye atmışlardır. Bu kapsamda ilk akla gelen örnek fenomenleri şu şekilde sıralayabiliriz.
bu ablamız fenomenler arasında en masum olanıdır zannımca. hani direnişle falanda çok bi ilgisi yok gibi duruyor. Gaz sıkan polise \"yav yapma hüseyin, bi gören duyan olacak, ne derler sonra\" masumiyetinde trip atıyor sanırsın normalde. yinede kedisini tebrik ediyoruz, daha olaylar bu kadar yaygınlaşmadan önce samimi bir şekilde gidip gazını yemiştir.
bu ablamız reuters e çıkan kırmızılı ablamızı kıskanmış, ben ondan daha güzelim hem daha direnişçiyim diyerek siyahlara bürünmüş, devrimin rengi siyah olur zati diyerek tomanın önüne geçmiştir. hem öğle duşunu almış hemde taklitçi bir fenomen olmayı başarmıştır.
ahahaha, olum bu adam tam bir fenomen oldu. bize otoriteye nasıl karşı çıkılır onu öğretti. neymiş? bu adam gibi karşı çıkmayacakmışız. şaka bir yana kendisine \"headshotman\" diyenleri kınıyoruz, akıbeti umarım çok kötü olmamıştır. ama \"erkeksen vur\" kahamanı olan \"olum bak git\" çocuğunda olduğu gibi haklı yada mağdur olduğunu düşünmüyoruz.
bu iki angara bebeside tamamen yanlışlıkla olay yerinde gibi görünüyorlar. polise teslim olmak amacıyla yaklaşıyorlar sanki. ama polis adım atma \"headshot\" manyağı yaparım seni diyor. bu angara bebeleride atara atar yaparak üstüne yürüyorlar. amcamın şemsiyeyi niye hiç açmadığı ise sanırım herkesce malum.
sırada uykusu gelen adam var. bu arkadaş gün boyunca direnmiş, vakit epeyce olunca da \"bi beş dakika uyuyayım şurda, ama kesin kaldırın ha yarın çok önemli bir direniş var, bunda da direnemezsem babam beni keser\" diyen üniversiteli modunda korkak adımlarla polisin önüne uzanıvermiştir. polis şeyine bile takmayarak fena bozmuş tam olarak fenomen olamamıştır.
bu kız kim hiç bilmiyorum. sadece duruşundan anaokulundan çıkmış yolda tazyikli suya maruz kalmış bir kız çocuğu edası var. olayın devamında \"anneeeee bana su sıktılar öğğğ\" diye ağladığını düşünüyoruz.
Kanuni Sultan Süleyman'a, kültür edinme aracı sadece diziler olan beyinsizlerin taktıkları isim.
kızlay a baharın gelmesine daha çok var, kar altında anlayacağınız hala varoşlar. telaş içinde insanlar, kimi bir işi var halletmeye çalışıyor, kimiyse takmış koluna sevgilisini millete caka satıyor. hava iyiden iyiye soğuyor akşama doğru. bir kız telefon kulağında, gel misafir ol dercesine haykıra haykıra konuşuyor. sınavdan yeni çıkmış garibim. "yarış atı gibi hissediyorum kendimi taam mı" tiki canlarından biraz. arkadaşına soruların ne kadar zor olduğundan bahsediyor.
-kızım garip garip sorular vardı ya, kanuni sultan süleyman ile yavuz sultan selim in akrabalık derecesini falan sordular...
+aaa süleyman kim ya?-sanırım-
-ya hani yok mu şu hürremdeki süleyman...
+ha tamam tamam.-sanırım-
daha sonra ne mi konuştular? bilmiyorum, koşar adım uzaklaştım bu beyninin kullanma ruhsatı olmayan amelelerden.
kanuni ile yavuz un akrabalık derecesi ne mi? konuyu hiç anlamamışsın, baştan bir daha oku...
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
adlı bir cengaver olarak telefon ediyorum.
hakiki cinayetler işleniyor görüyorum.
isa görüyor, şeyhim görüyor, ben görüyorum.
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
yüzyıl şilisinden bir dazz javulcusu inliyor tam arlarımda
hiç durmadan kentlimağlup kıyasıya mağrur ve mor
bir çocuğum şimdi pişman olmak için
birbiriylebağlantılıyüzbinlerceyılım vor.
seni sevmem
bu savaşı
kesintiye uğratmaz
ama ordan bakma!
bu, werther'in
leş kanını
gül kılar.
birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
otobüsler olacak, tirenler, bütün öldürülmüş cumhuriyet şehirleri
saçlarım uzun olacak, bıyıklar, gözlükler, gideceğim
çığlıklarla düzülmüştür aşk şiirleri.
gideceğim ensk ökümde devlet denen şirk,
beb gözüğümde kent gördükçe kırılan gıçlar,
ve bir dizeyi haklar gibi terli ellerim
bu çağın açısını dik tutacaklar.
bana bir öpücük verin yoksa galip döneceğim
ufka bir kesin ordum akıverecek
elimde çözülecek makina ve cinayet
marşlar yazıp halkımla söyleyeceğim yoksa.
inanmışım kaybetmek esrarıdır olmanın
çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum.
ipimden kurtulmuşum kaybediyorum.
birleşmiyor ellerimiz haykırıyor trapez
tanklar tank olup geçiyor üstümüzden
helvetius haklı, devlet şaşkın, piyanist kara
memleket sana rağmen ket vururken yarama
şu çıplak çocuk şu tüyük bürk şairi ben
-ve emir "kun" diyor; doğuruluyorum-
"bu ülke"den daha bıçkın tamlama bilmiyorum.
bana bir öpücük verin yoksa şair öleceğim
ikdildar tohmekecek sözüme yoksa
ve bir dizenin tan yerini ağartamsıysa
ellerini tutarım ki kudurtucudur.
bunun için gözlerinin meryem hali sevgilim
gözlerinin meryem hali gerçek yurdumdur
ki zuhrettiğinde ilk formuyla isa yeniden
ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorumdur.
ben bu çağdan bir kere de şerefimle geçeceğim
lazım gelen gülleri göğsüme gömmüşüm
birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
bunu daha çok küçükken bir film de görmüştüm!
ah laikse aşkımız biter elbet bir kışbaharyaz günü
gözlerin uçurumlar kaydeder avuçlarıma
bir çınar gövdesini bir hamle daha yayar
üç içbükey komodin silah çeker vurulur
sen gidersin, denklem düşer, ben aşk olduğumu ağlarım
bir kelebek konduğu yerde bir mayın olduğunu anlar.
ben dünyaya karşı durmak ile meşhurum
olma. yokluğun bulunmama larcivert lavlar akıtır.
nasıl çekip gitmiş bir şaman
çekip gitmiş, bir şaman değilse en çok
benim gibi sonsuz bir at
hiç koşmuyorken de attır.
biliyorum lir sızmıyor şakaklarımdan
ve yüzümde şeyh çıldırtan yarıklar da yok
annem beni hep çok sevdi, kız gördüm mü ağlıyorum
modern bir alışkanlıktır ölmek, seni doğasıya seviyorum
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
mıknatıssız bir pusula olarak
ah muhsin ünlü
--spoiler--
endülüs devleti'nin son emirliği olan gırnata'nın son sultanıdır. Aragon Kralı Ferdinand'a elhamra sarayının anahtarlarını teslim ettikten sonra şehri terk etmek için kendisine kısa bir süre tanınmıştır. ve gırnata ya veda günü geldiğinde asırlar önce tarık bin ziyad ın muzaffer gözlerle baktığı şehre Padul dağı eteklerinden mağlup olmuş son hükümdar olarak bakarkenn duygulanır ve gözünden yaşlar gelir. bunun üzerine validesi huri ayşe fatıma tarihe geçecek o zehirden acı sözleri söyler:
"erkekler gibi müdafa edemediğin bu şehir için şimdi kadınlar gibi ağla, sana ağlamak yakışır."
ayşe kulin* veda isimli romanında bu sahneyi büyük dedesi ahmet reşat'ın 17 kasım 1922 de padişah ın cuma selamlığına gelmeyerek malta ya doğru yola çıkması üzerine gözyaşlarına hakim olamadığı o sahneye benzetir.
halbuki bu sahne o cuma sabahı dolmabahçe açıklarında bekleyen ingiliz gemisine doğru yola çıkan son sultan vahdettin in geminin güvertesinden geri dönüp baktığı sahneye ne kadarda benzer. sadece bu değil kaderleride benzer son sultanların...
zall 30 aralık 2005 cuma günü ilk entry yi girerken sözlük yazarlarının o sıralar yaptıkları eylemlerdir. ilk entry saat 07:16 da yazıldığı için çoğu yazar bu saatlerde büyük ihtimal uyuyor olacaktır. dolayısıyla saat çok fazla dikkate alınmamalıdır.
mesela ben o tarihlerde lise son sınıfta olmam sebebiyle harıl harıl öss sınavına hazırlanıyor olmuş olmam gerekir. dahada detaylı bir şey aklıma gelmiyor.
türkçeye çılgın hırsız olarak çevirilen despicable me adlı universal pictures 2010 yapımı filimde 3 kız kardeşten en küçüğü olan agnes i canlandırmıştır. kendisi de canlandırdığı karakter kadar sevimli bir bebedir. 7-8 yaşlarında olasıdır.
her hangi bir eğitimci sıfatıyla yazmış olduğu kitabı, zorunlu kalmadıkça ders verdiği öğrencilere satın aldırmak sureti ile okutmaktan imtina eden hocanın değişmez mottosudur. onurlucadır, takdire şayandır. yeri geldiğinde kendi notlarını fotokopi çektirip dağıtan diğergamdır.
yaşanmış örneğide mevcuttur;
öğrencilerin isteği üzerine kendi kitabını uygun fiyatlarla öğrencilerine temin eden bir hocanın, "hocam o kadar da kitabınızı sattınız, bırakmazsınız artık bizi ehi ehi" insanınakarşı, hocanın serzenişidir. bilahare hocanın kitabı enlemesine ikiye bölmesiyle diyalog sona ermiştir. (bkz: idris bal)
2011 genel seçimlerinde milletvekili aday adayı olmak için öğretim üyeliğinden istifa etmiş prof. dur. iyidir, samimidir, candır aslında. ayrıca unutulmaz repliği için (bkz: hoca kitap satmaz)
bir veya birden fazla er kişinin, bayramda sıkıntıdan kurtulmak amacıyla yaptıkları eylemdir. ebeveynlerin tepki tepikleme olasılığı mevcuttur. dikkat edilmelidir.
rütbe esasına bağlı devlet kurumlarında, soruşturması devam eden personelin, soruşturması sonlanıncaya kadar rütbe alamaması fakat soruşturmaya müteakip tenzil cezası almaması şartıyla rütbesinin iade edilmesi olayıdır.
tenzil-i rütbe esasının uygulamada var olması kayd-ı şartı ile aslında olmaması gereken ve fakat an itibari ile uygulmada mevcut olan idari işlemdir.
an itibari ile saba tümer'in programında söylediği sözdür. devamında "türkiye de sportif kimliğimlede örnek olabileceksem ne mutlu bana" söyleminde bulunmuştur. eyvallah abi diyoruz ne diyelim sadece (bkz: dünyada messi, türkiye de mustafa sarp) diyorum.