abi kısayol demişsin. pencere kapatmak gibi günde 2 milyon kere yaptığımız bir aksiyon için kısa yol demişsin. alt + f4 birbirine çok yakın, çok uygun, çok pratik tuşlar mı sence? bunu kim düşündü acaba? hangi ileri zekalı insan bunu programlayacak levıla geldi orada? iş bu kısayol için tuş seçmeye gelince "bunu insan kullanacak, bunların parmakları eklemleri şöyle, ona göre bir kolaylık yapalım" diye düşünmeye basmamış kafası. ya da o sırada bir uzaylı fantazisindeydi, belki insanların geleceği hakkında başka hayalleri vardı, bilmiyorum. alt ve f4'e birlikte basmak gerçekten hayatımı kolaylaştırdı, buradan sülalesine teşekkür ediyorum.
Keşke nefes almak demek egzoz solumak demek olmasaydı,
keşke ezan niyetine uzun hava türküsü çığıran amatör türkücüler gibi bağıran müezzinlerin sesini duymak zorunda olmasaydım, keşke bir avrupalı gibi, bir alman gibi, bira içmek istediğimde parasını düşünmeden alabilseydim. (Bir 50'lik tuborg neden 6 lira, NEDEN)
bu yazar kızımızın nice abiileri de bu cümleyi duymayı tercih ederlerdi,fakat : "kızım söylesene jetonu yuttuğunu, ne tekmeliyon aleti" demek durumunda kaldılar.
haftasonu boyunca ders çalışırsın. internet de kesik. Tamam, gelir bi zaman. Arıza kaydı bilmemne. Kaydı kaydı, bi türlü yapılamadı. Pazar akşamı olur, hala internete girememiş, mühim soruların cevaplarını bulamamışsındır. Ama haftasonu boyunca anlamadığın cümlelere bakarak saatlerini geçirmişsindir, sırf vicdan..Pazar akşamı olur, internet hala yok. Kontak atar, özne kişisi kendini dışarı da atar, gitar hiroya dalar bünye. Oooh mis. Pazartesi sınava gitmezsin. Nedeni belli : "internet kesikti, çalışamadım hocam". (bkz: internetin zararları)
Rüyada bi yerde aniden ayaklarınınzın dikenlere batması, kedinin ayaklarınızı kendine "misyon" seçtiğine;
yüzünüzde anlamsız hisler, geçmek bilmeyen kaşınmalar, kedininin yüzünüzü yıkamakta direttiğine, nerden geldiği belli olmayan "patapatapata" sesler, kedinin delirip evde ordan oraya koşmaya karar verdiğine delalet eder. Bunun gibi saçmasapan şekillerde uyandırıp, "maaooww" diye gözlerinizin içine bakan kediyi hala sevmek, tamamen insanüstü bir olaydır. Kedi ile birlikte yaşayanlar bu mucizeyi sürekli yaşarlar.
Ayrıca, ayaklardaki dürtüme cevap olarak, yarı bilinçle hareketlenme sebebiyle kedinin savrulma ve yere düşme sesi de, farklı bir uyandırma efektidir.
Kediler tarafından güzel uykunuzdan ne zaman uyandırılacağınız hiç bir zaman belli olmamakla birlikte, gündüz hayalini kurduğunuz şeylerin rüyada keyfini çıkarırken, kedi dürtümleri ile o güzelim senaryo mundar olur.
Ama o aptal tüy yumaana sarılıp, motoru çalıştırınca* yine mutlu huzurlu bi uyku başlar..*
öldü diye türkan saylan a saygı beklemek saçmalıktır tabii ki. türkan saylan kişisine değil ama herhangi birine, saygı duymanın sebebi, ölene kadar olan zamanını nasıl geçirdiği ile ilişkilidir bence.
Türkan Saylan kişisi de saygı duyulacak şeyler yapmıştır sanıyorum ama herkesin algılama kapasitesi kendine göre tabii.
gün süresince, aniden aklınıza gelen dialoglar sayesinde anlık sırıtışlara sebep olur. çevrenizde insan varsa, açıklaması zor durumlar meydana gelir. yolda yürürken tanımadığınız adamlara* sırıttığınıza uyandığınız anda tehlikenin farkına varırsınız.*
düün, yenideeen diye başladığı andan itibaren, hipoz eden şarkıdır benim için, bu aralar "yeniden" şarkısı.
bana yazılmıştır, yazarının haberi yok. şimdilik...
tüy dökmüyosa, kendi tüylerinin sorumluluğunu alıyosa,yatakta bi zararı olmaz,keyfi olur. yatağımı paylaştığım hayvanattır. yatarkenki pozisyonunuza göre vücut kıvrımlarınızı sıfırlayarak yerleşir. hareket ederseniz yüzünüze bakar noluyo anlamında, kalkar ordan başka bi kıvrıma.. mutluluktur, keyiftir vallaha.
sözlüğe yazı yazıp başlık açabilmek için; yazma, kelime bilgisi gerekmediğini, parmakların tuşlar üzerinde şöyle bir gezinmesi ile niyet edilen cümlenin döküleceğini düşünen kişinin yazdığı başlık.*
sözlükte cinsellikle ilgili anahtar kelimelerden başlık açan, ya da bunları gördüğü anda entry için dalan, cinsel sağlığından şüphe duyduğum yazar aktivitesi.
inandırılmak için kurulan her türlü düzene, senaryoya rağmen, senin kişisel değerlerinin çirkin yöntemlerle kendi çıkarlarını düşünen insanların yanında duramayacağı, hatta yanına yaklaşmasının senin için bi değeri olmadığı fikrine sahip olan insan. siyaset insan fikrinin ürünü oldukça, bu durum hiçbir anlam bulmuyor bazı realist beyinlerde..
bi baba var, bi de mecburen, kızı.
Baba, klasik, geleneksel tipin modern olanı. Kız da, ne olduğunu bilmeyen,bilmek de istemeyen bi tip.
Bunlar arada buluşup konuşurlar iki insan, nevizadedir mekan genelde.
Baba, senelerdir, klasik nasihatlarını öğütler kızına. Kız da, ne desin,bu kadar ters gelen fikre ya susar, ya da karşı çıkar, kavga çıkar.. Sonra söner alevler. yine devam...
her seferinde kızın düşündüğü "Tamam baba sence öyle ama bence öyşe değil". Babanın söylediği :
- hep kendi bildiğini yapıyorsun, kimseyi umursamadan.
Senelerin özeti bu.
e daha naapacağıdım, tabii ki kendi bildiğimi yapıcam!? Sen kendi bildiğini yapmadın mı ? Başkalarının dediğini kendi bildiğinden çok umursayana, önem verene, "yaşıyor" der miyim ben?
Önceki zamanlarla şimdi arasındaki tek fark, kızın,: evet baba, ben hayatı kendim için yaşıyorum ve kimseyi de umursamıyorum, gelecek planı gelecek gelince yapıcam, varırsam oraya ,diyerek geleceğe yetiştirilmesi gereken ideal insan değil de, yaşayan kendisi'nin şimdilik sadece bi kısmı olduğunu hatırlatmasıdır.
Tamam, babalar kızlarının iyiliğini ister bu konuşmalarda.Ama kızları ne zaman kendini hayatta kalabilecek tam bi insan gibi hisseder ve bunu başarabilcek durumdadır, işte o zaman babanın gözünü açmak lazımdır diye düşünüyorum.
Bir yandan onu da anlıyorum, yazık, bi tane kızı var, onun da malzemesi iyi değil heralde, tam tutmamış, elinde kalıp var, işleyemiyor, kalıba girmiyor hamur. zorlayınca da bi patlıyor, dünyayı batırıyor. Adamcağız, istediği çocuğu göremedi bi türlü.
En son konuşmamız şöyle bitti,
23 yaşındaki kızının hayat anlayışından kendi bakışıyla endişe duyduğundan; çaresiz bakışlarla :
-Kızım, büyü artık..
- Benim, senin dediğin şekilde büyümemi görmeye ne senin ömrün , ne benim ömrüm yeter baba..
bu kadar sevdigim kimse olmamıştı, onu farkettim. kedim genelde başına buyruk, sırnaşık olmayan, mesafeli, uzaktan seven bi kedidir, benim gibi*. Ama bi de canı isteyince mırmırmır çevremde dolanıp, oturuyosam yanıma gelip inatla bitişip, ya da üstüme çıkıp uyuması var. Olduğum gibi kalıyorum uyanmasın kuzum diye. Susuzluk ve fazla su birikimi* rekorları kırdım. Tek elle klavye tuşlamalar, kullanmadığın elinle yemek yemeler.. bu benle eğleniyi mi yoksa yahu? şşt, kaklen* üstümden!
kompleks kelimesini hatırlatan mahluklar. boyutları komik olduğu için sinir tavırlarıyla insanlardan hayvanlardan hınç çıkarmaya çalışıyolar. yazık, tipleri de bişeye benzemiyor. genelde yımışak mizaçlı insanların psikopat tüylüleri olarak görev alırlar.
uyumam lazım,diyerek uyunmadığını bünyemin bana ispatıdır : günlerdir 1-2 saat geriye çekmeye çalışsam da ancak 6 gibi uyuyabiliyorum. uyku eksikliği saldırganlığımı arttırıyor. geceden sabaha çıkarken, bunları toplayınca hayatımın gidişatı kayıyor ulan.
kendi kendime hoşlaştığım insanı uzaktan tanıyanların tarifinde kullandıkları tanım. *
-Bu adam en az senin kadar soğuk, buzdolabı gibi, napican bunu amaan.
iyi ya işte gerzek, vıcık vıcık olmadığı için sevdim ya ben onu.
çıkma teklifi ile hiçbir yere çıkmayacak olan insandır. Bunu alnına yazmadıkça, erkek türü vazgeçmeden denemeye devam edecektir muhtemelen ve maalesef.
Bu tshirt çeşitli tasarımlarla ve çeşitli dükkanlarda karşınıza çıkabilir. Bunu alan, giyen kişi ;
1-Önüne gelene köle olacak kadar çaresizdir,ya da
2- ingilizce bilmiyordur, tek ilgilendiği tshirt rengi ve fiyatıdır.
Bu tshirt ile gördüğüm son kişi 40 yaşlarında bir teyzeydi. ikinci ihtimalin gerçekleştiği bir durum olduğunu sanıyorum.
adamı gördüğüm anda hiçbişi düşünmeden o çirkin suratını dağıtmak isteyecek kıvama geldim bu reklamlar sayesinde. umarım kendi kendine yok olur ortadan.