eğer elli kişilik sınıfta sekiz kız varsa
1. sınıfta hepsi bi arada gezer;kantine mi inilicek sekizi birden wc ye mi gidilicek sekiz kızda, anfide hepsi yanyana oturur arada hiç boşluk bırakmadan
2. sınıfta herkes kaynaşmıştır artık sekizli içinde gruplaşmalarda başlamıştır sekizide kantine inmez misal arkadaşıyla inecek güvene kavuşmuştur artık
3. sınıfta illaki bişey olur sekizli bozulur herkes kankasıyla takılır yada henüz bozuşmadığı diğer kanka grubuyla
4. sınıfta herkes tek kalmıştır tabi arada şanslı olan birileride çıkabilir.
yazın güneşin altında, kışın soğukta olmamıza aldırmadan her cuma günü istiklal marşından sonra illa bi konuşma yapardı müdürümüz ata özer.ama dönemin ilk cumasıysa eğer yeni gelen öğrencileri motive etmek için 11 zayıflı karnesinden başlar sonra geldiği bugünden bahsederdi mutlaka.mezun olup da bu konuşmayı bilmeyen yok gibidir herhalde.her kayıt dönemi istifa etti dedikoduları gibi bu da şehremini lisesinin vazgeçilmezi arasındadır.
ayrıca;
Trapholt Müzesi'nde açtığı bir sergide 'izleyicileri ölüm ve yaşam arasında bir tercih yapmak üzere kendi vicdanlarıyla baş başa bırakmak amacıyla' blenderlara su doldurup içlerine Japon balıkları bırakmış,ve blenderların fişlerini takıp sergilemiş...
Grönland adasındaki bir buzulu ABD'nin Grönland'a bıraktığı nükleer atıkları protesto etmek amacı ve turistlerin çevreye zarar verdikleri düşüncesi ile kırmızya boyamış...
Estetik ameliyatları protesto etmek amacıyla Liposuction yaptırarak göbeğinden aldırdığı yağlardan yapılmış olan 48 adet köfteyi sergisinde makarna yanında insanlara ikram etmiş...
sahildeki bi sahneden diyalog
tophaneli tayfur: hayat esrarengiz ve biz hep firardayız kendimizden...
salih : vay be! hani rakı şişesinde balık olsamdan daha baba laf ettin tophaneli
tophaneli tayfur: ne güzel laflarımız vardı da kayboldu gitti salihcim...
'beslerken tammm, yerken hammm' evet aynen böyle de yazmışlar.reklamlar o ürünü tüketicek kişi için,tamam,ürün bebekler için bunu da anladık ama gidip marketten alacak olanda o değilki.ne gerek var böle gereksiz şirinleşme çabalarına.
ayşe özgünlü danone reklamları.
kıvamı nasıl,rengi nasıl,neden bozulmuyo gibi sorulara maruz kalan tesisteki steril amcanın her cevabından sonra , ayşe özgün'ün şaşırarak ' aa aynı evdeki gibi' demesi insanda bulantı hissi uyandırıyor.tamam anladık,mesaj alındı çok doğalsınız*.
boys anılar'ın oynadığı namlı et ve süt ürünleri reklamı vardı bide klip tadında.küçük çocuklar,ağaçtan sarkan sucuklar,mini etekli kızlar ve 'ah çekecek inleyecek namlı namlı diyecek..'diye şarkı söyleyen boys anılar.iğrenç mi,komik mi yoksa reklamın iyisi kötüsü olmaz mı karar veremedim.
girişimciye destek kredisi gibi bişeyin reklamları dolaşıyor şimdi.konu aynı işletmeciler farklı ve yaptıklarını anlattıkça devleşiyorlar.madem bankasın,madem insanlarda güven duygusu yaratmak istiyorsun neden sürekli büyüyen bir adam ve ona zıplayarak soru sormaya çalışan bi muhabir oynuyor reklamlarında.
nedense çoğu temzilik ürünü reklamları yıllardır temzilenmiyormuş izlenimi veren banyolarda çekilmekte ve kadın keşfettiği bu yeni ürünle banyosunu hemen temizlemekte.ama bence izleyicide * ne kadar müthiş bi ürün yerine,bu kadın banyo bu hale gelene kadar nerdeydi düşüncesini uyandırıyor.
yıllar yılı değişmeyen calgon reklamları diyebilirim gönül rahatlığıyla.makinasının yeni olduğunu iddaa eden üzgün ev hanımı ve calgonu kullanmasını söyleyerek makinayı alıp giden tamirci.yıllar geçti oyuncular değişti replikler ve senaryo hala aynı.