porsuk
197 (mavi jojoba tanesi)
on birinci nesil silik 20 takipçi 489.66 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    buz gibi amına koyim ya

    1.
  1. ali baba ve yedi cüceler fragmanının final cümlesi.

    o kadar tatlı söylüyor ki yalaruun!
    0 ...
  2. kürt nüfusun türk nüfusa yapmayı düşündükleri

    1.
  3. yorraami yey kokko cambo yorramiy...
    0 ...
  4. kadınların anlayamayacağı tuvalet konusu

    1.
  5. bu konunun detaylarına inmek için önce sistem gereksinimlerini belirtmekte yarar var,

    1. alaturka tuvalet.
    2. bir adet yetişkin erkek.

    şimdi arkadaşlar, size de olduğuna eminim, zıçarken fikiniz illa ki bir tafa yatıyordur. o esnada zıçarken de ona feat. yapan işeme olayını gerçekleştirme esnasında bi yöne yattığı için de bazen istemdışı siz de sağ ya da sol ayağınıza işiyorsunuz ve ardından maşrapa ile su doldurup terliğin üzerinden boca ediyorsunuz. ayağınız bir su birikintisi içinde zıçmaya devam ediyorsunuz.

    bunu kızlar eminim anlamayacaktır...
    0 ...
  6. göğüslerin büyümemesi

    1.
  7. uzun zamandır muzdarip olduğum konu. ah ahh dostlar yok mudur bunun çaresi silikon haricinde?

    bir süredir içime dert oldu, yaşıtım olan kızlarda diyarbakır karpuzu gibi iken benimkisi dümdüz hep. ne yapayım ne edeyim derken anneme konuyu açma ihtiyacı hissettim ve olayı anlattım, şöyle bi baktı, amına kodumun manyağa dedi. mutfağa gitti...

    babama açtım konuyu, la oğlum bi siktir git diyip tersledi. anlamıyorum ki ben nerede yanlış yapıyorum.

    (bkz: allah ım neydi günahım)
    5 ...
  8. bayram arefesi karı lazım diyen arkadaş

    1.
  9. merhaba arkadaşlar. yine bir porsuk iyi ama çevresi kötü dramına hoşgeldiniz...

    uzun zaman önce başımdan geçen ibretlik hikayemi sizlerle paylaşmak istiyorum. günlerden bir gün, florya ormanında mangal yaparken, arkadaşlarla bir yandan twerk yapan türk kızı olur mu üzerine yaptığımız hararetli tartışmalar sonunda, daha milli formayı üzerine geçireremiş atalay adlı arkadaşın garip tavırlarına maruz kalmıştık.

    kendisi, abi pc ye format lazım mı diyebilmesi yüksek ihtimalli bir tipe sahip, etine sıska, dar omuzlu bir çocuktu. ne kadar seksi olabilirine girmeyeceğim, bunu sizlerin vicdanına bırakıyorum.

    atalay twerk yapan türk kızı varsa da format atınca düzeleceğini iddia etmekteydi her defasında. bizlerse kasayı yan yatırsa daha hayırlı olacağını düşünmekteydik. karadelik gibi muhabbeti vardı ibişin, o teknik şekilde anlattıkça, twerk yapan hatun gözümüzde adeta windows 98 e dönüşmüştü. odalarda ışıksız, mangalda etsiz kalmıştık resmen bu muhabbet sonrasında...

    +yav atalay iyi hoş güzel de şimdi karşımıza twerk yapan bir hatun çıksa hala aynı şeyi mi düşünürdün?
    -nereden çıkacak abi bu saatte, gökten kalça yağsa bizim kafamıza gay porno cdsi düşer.

    yine dönüp dolaşıp lafı pc ye getirmişti.

    o gün bayram arefesiydi ve bizler içki içmeyip sadece mezelerle karnımızı doyuruyorduk. mezeye fazla kaçıran atalay karı karı diye inlemeye başlıyordu. lan oğlum yapma etme kandil gecesi dediğin laf mı diye telkin etmeye çalışsak da nafileydi. daha fazla ortamın tadı kaçmadan mekandan ayrıldık. atalayı da evine bırakmıştım.

    1 hafta hiç ses seda çıkmadı tabii, sonra ise kara haberi geldi;

    anlattığına göre iri göğüslü, latin amerikalı bir cin musallat olmuştu buna. gece gündüz buna twerk yaptığını iddia ediyordu. çocuğun asıl balatayı sıyırdığı konu ise cinin instragram hesabını patlatmasıydı.

    onun hesabından ayakları ters biçimde twerk yaptığı videolar paylaşmıştı. atalay o halde hem çok komik hem de çok iticiydi.

    siz siz olun arefe günü haydariyi fazla kaçırmayın arkadaşlar...
    2 ...
  10. uzun zamandır regl olmamak

    1.
  11. beni strese sokan, zaman zaman ağlama krizlerine meylettiren olay.

    uzun zamandır bu problemle boğuşuyordum, bir kere dahi bu dönemi geçirmez miydim ki?

    en sonunda dayanamayıp babama konuyu anlattım, şöyle bi baktı, amına kodumun manyağa dedi, kağveye gitti...
    5 ...
  12. hoşlanılan kızın bordo memeli çıkması

    1.
  13. bir kadın çizeceksin derken pastel renklere fazla abanmış olmalılar diye düşünüyor insan...

    vakti zamanında tanışmak için binbir takla attığım bir kız vardı. o beni zaten amuda kalkık halimle sevdiğini söylemiş birlikte olduktan sonra. ciddi ciddi kapoyeracılar gibi taklalar atardım önünde. ne pis bir huyum varmış arkadaş diyorum şimdilerde kendime.

    asuman, şarkılara konu olan asuman. ne de güzel tombul meminktoları vardı. gözümün önünde gitmiyor hala da...

    okulun kafeteryasında tanışma şerefine nail olduktan sonra, uzun süren flört döneminin ardından kan bir yerden toplanıp hücum ediyor, kıza bunu nasıl söylerim diye kara kara düşünüyordum. o da halimden anlamış olacak ki bakıp bakıp gülüyordu. bir gün tek yaşadığı evini göstermek için davet edilmiştim. aslında bundan istifade edip meminktolarını emikleyebilirdim, kim bilir belki de terslerdi beni, deneyip görecektim...

    evine vardığımda, soyun geliyorum dedi. yok ulan bu başka bir hikayeydi, neyse.

    evine vardığımızda, bak burası banyo ve tuvalet diye tek tek odaları gezdiriyordu, bir anda gayriihtiyari depozito ne kadar sorusunu sormuştum. makara geçtiğimi düşünerek gülüp geçti halime tabii.

    içeri salona geçmemi istemişti, birazdan geliyorum diyerek içeri geçti. 15 dakika sonra geldiğinde gözlerime inanamamıştım, üzerine babydoll vardı ve resmen beni sevişmeye davet ediyordu. hiç tereddüt etmeden hücum marşı eşliğinde hatuna salvolar yapmaya başladım. derhal üzerini soymaya başladım. göğüslerine dokunmak için can atıyordum adeta...

    o da ne? kızdaki meme uçları çok garipti. rengi mor, dairenin büyüklüğü eskiden cipslerden çıkan bardak altlığı gibi kocaman olan süper taso kadar büyüktü. bu manzara karşısında ne yapacağımı bilememiş, nedense bir tiksinme gelmişti. prezervatif alma bahanesiyle evden ayrıldım ve telefonumu da anında kapattım.

    o gün bugündür, ne zaman iri göğüslü bir hatun görsem acaba ne renk diye bir soru sorarım kendi kendime...
    9 ...
  14. sevgilinin sizi duşa çağırması

    3.
  15. bugün bir iddiaya girdik. kazanırsak ne istersem yapacağını söyledi. bende pek şans yok ya diyerek kabul ettim.

    neyse uzatmıcam, tüm tasolarımı köktü humuna koyim. lan bari ash i ver!
    1 ...
  16. firefox developer edition

    1.
  17. geliştiriciler için sunulmuş olsa da son kullanıcının da kullanabileceği firefox bir başka sürümü.

    yalnız günden güne ağırlaşan firefox bu sürümünde gayet akıcı. firefoxsever olup da ağırlıktan şikayet edenler için biçilmiş kaftan.

    zenmate kurulmuyor yalnız, onun yerine alternatif vpn eklentileri de işinizi görüyor.

    https://www.mozilla.org/t...irefox/channel/#developer
    2 ...
  18. kürtler gitsin ganalılar gelsin

    1.
  19. adamlar çalışkan ve temiz insanlar. en azından en büyük yapacakları illegal iş torbacılık olur. onu da kimyasal olmayan mallarla yumuşattık mı alın size amme hizmeti.
    4 ...
  20. meme çatalından akan teri emmek

    1.
  21. çok tatlı duruyordu halbuki...

    daha 35 indeydi ama bana kalırsa en verimli çağlarındaydı. ara ara gözlerimin içine bakıyor ya sen hayırdır der gibi bakıyordu, uğraş verdiği işinden alıkoymak istemiyordum, zaten de o esnada daha da seksi geliyordu gözüme...

    ve bağrı açık giyinmiş olması ile daha da dikkatimi çekiyordu, adeta tv programında çatalı görünce dönüp dönüp bakan ozan orhon gibiydim...

    o kasvetli çalışma ortamına adeta renk veriyordu bunun yanında sıcağın etkisiyle terin vücudundan aktığına şahit oluyordum, amen yareppi, tabaktaki kokteylde son falan fındık gibi gözüm ondan başkasını görmüyordu o an.

    yeter artık diyerek üzerine atladım rıfat abinin, demir sopayla kovaladı orospu çocuğu... bu kadar seksi olacak ne vardı ki hem, sorsan sapık da biziz abaza da...
    4 ...
  22. masaj salonunda mutlu sona 5 kala

    1.
  23. bu heyecan arayışları bende yeni yeni huylar peydah olmasına sebep oluyor aslında.

    bir süre önce telefonuma gelen mutlu masaj salonu smsine riayet ederek, verilen adresi mesken tutmaya başladım. sıkı pazarlık yaparım zira, her şey dahil 50 liraya aylık abonmanlık almıştım. ben hep 50 liralık uçarım zaten hep...

    gerçi ayın belli bir gününden sonra adil kullanım kotası tadında kısıtlamalara tabi olurdum, saki suki yok, masaj yoktu. direkt mevzuya giriyordum. o kadar süre git gelden sonra mekanın kadrosunu galatasaray ın 2000 yılı kadrosu gibi ezbere sayabiliyordum;

    handan, alev, esin, gökçe, kalede kova yaşar...

    gel zaman git zaman, gide gele gide gele artık oranın bir elemanı olmaya başlamıştım. çıkan müşterilere kolonya dağıtıp, reception da duran duran abiye kahve servisi yapıyordum. bazen elime 20 lira tutuşturup gönderdikleri oluyor, ertesi gün ise o parayla receptiona yaklaşıp, kafeye gelen bebeler gibi "abi 20 liraya kaç saat oluyor" minvalinde pazarlıklar yapıyordum. sağolsun handan kırmıyordu beni...

    bir gün yine orada takılıp, ana makinada cs 1.6 oynark... bir dakka bu başka hikayeydi.

    neyse, bir gün orada takılıp muhabbet ederken, bir gürültü koptu. polis baskına gelmiş, ortamda panik havası vardı. polisler geldiğinde direkt bana yöneldi, sen de müşterisin, götürün bunu çekti yanındakilere. aman amirim buranın çalışanıyım desem de pek inanmadı ama bir süre duraksayıp bu da düğmecilere hizmet ediyormuş diyerek ekip aracına gönderdi.

    karakolda verdiğim ifadede, bak doğru söyle jop sokarız tehdidiyle, tüm bildiklerimi anlattım, handan a nasıl yaklaşılır, esin in muamelesi nasıl diye tek tek hepsini deşifre ettim. beni ertesi sabah saldılar. bir süre mekana uğramadım. daha sonra ise ne var ne yok merakıyla gittiğimde ise beni götüren polislerin orada olduklarını gördüm. eh amirim artık bi posta ısmarlarsınız demeye dötüm yemediği için allah işinizi rast getirsin, sizin işiniz de zor diyerek mekanı terkettim...
    3 ...
  24. sigara içerken pedere yakalanmak

    1.
  25. 15 ya da 16 yaşındayım o aralar. kanımız deli kaynıyor, merak ettiğimiz her şeyin peşine gidiyoruz o aralar.

    o ara arkadaşlar arasında bir sigara içme fursayı baş gösterdi. bakkaldan dal alıyor, sırasıyla birer nefes çekerek döndürüyorduk aramızda. tabi acemilikten komik duruma düşen arkadaşlar da yok değildi. bir keresinde kerem diye bir arkadaş derin bir nefes alıp içine çekmeye çalışmış, öksürük krizine girip eve gitmişti. bir tanesi de yeni gelinin tuttuğu tarrak gibi tutuyordu sigarayı. emanetçiydi zaten pezevenk.

    gel zaman gir zaman ritüel haline gelen bu olay alışkanlık haline dönüştü. ben artık arkadaş grubundan dal alıyor, aldığım bakkal da eroin satıyormuş havasında tedirginlikle sigarayı veriyordu bana.

    +bak oğlum bunun cezası var, yakalanırsak ebemizi zükerler.
    -köyde ebe yoktu fırlatma doğduk fuat amca bişiy olmaz.

    eve giderken arka sokaklardan dolanıp gidiyor, bir yandan da etrafı kesiyor, tüttüre tütüre gidiyordum. bir an duraksadım kim var kim yok diye derken kulağımda bir el hissettim;

    karşımda peder vardı!

    +nabıyorsun lan sen?
    -valla ağız dudak alışkanlığı içime çekmiyorum.

    evet peder benden hesap soruyordu. arka sokaktaki kilise den tanıdık olan pederin nasıl olur da sokağından geçtim diye kendime galiz küfürler saydırıyodum içimden.

    nasıl bu durumdan yırtarım derken bana zorla istavroz çıkarttı, yarın kiliseye beklediğini, gelmezsem babama söyleyeceğimi söyledi. amen diyip oradan ayrıldım.

    eve varmadan içimden kelime i şahadet getirip sigaramı söndürdüm.

    sonra da vay efendim neden camiye gitmiyorum diye babamdan dayak yemeye başladım. o günden beri sigaraya tövbeliyim...
    3 ...
  26. yolda giderken erkeklerin sözlü tacizine uğramak

    1.
  27. saçlarımı yapmış, makyajımı tazelemiş, topuklularımı giymiş ve yola çıkmıştım bir cumartesi günü. frapan olduğumun farkındaydım ve insanların tepkisini çok merak ediyordum eminim ki tüm gözler üzerimde olacaktı...

    öğleden sonrasıydı vakit. gideceğim yere hızlıca varmak için koşar adımlarla ilerlerken, arkamda bir erkek grubunun belirmesiyle, nereye gideceğimi şaşırmıştım. sürekli kendi aralarından bağıra bağıra konuşup, benim duyacağım şekilde laf atma girişiminde bulunuyorlardı. arkamı bile dönmeye cesaret edemiyordum ve giderek yaklaştıklarını hissediyordum.

    adımlarımı daha da hızlandırmış, tavşan atlet gibi tempoya bağlamış gidiyordum. işin garibi yoldan geçen insanlar da dik dik bakıyordu. esnaf gördükçe kapıya çıkıyor, gözleriyle beni takip ediyorlardı.

    iyice daralmıştım. neden böyle oluyor acaba bende mi bir şey var diye durup düşünmeya başladım. kendime göz atmam gerekiyordu. ilk gördüğüm kuaföre dalıp direkt koltuğa oturduğumda yanıma hemen kuaförün kalfası yanaştı.

    +abi saç mı sakal mı?

    bu soru karşısında dumur olmuştum, evet traş olmayı unutmuştum ve o gün şunu anlamıştım,

    bu ülkede kadın olmak çok zormuş...
    3 ...
  28. google translate ile kız düşürmek

    1.
  29. zamanında yapılıp aslında çok da başarılı olmayan hadise.

    eve yeni internet bağlatmışım, harıl harıl kurcalıyorum sağı solu. yabancı hayranlığı genetiğimizde var sanırım. rus, latin, slav falan derken yabancı arkadaşlık sitelerinden hatun kovalıyordum.

    bir tane finli bir hatunla konuşma fırsatı buldum. finlandiyali olduğunu anladığım için direkt damardan girmek istemiştim, o kadar muhabbet ederken, bir yandan google nin nimetlerinden yararlanıyordum, dil dile değmeden dil öğrenilmezmiş olayının şehir efsanesi olduğunu o gün anlamıştım. zaten salyada gramerin işi ne allasen? o kadar muhabbetten sonra dur lan kızın daha adını sormadık diyerek, bu sefer google translate e bakıp "yoo dostum yooo bu sefer olmaz" diyerek ben bilirim havasında bakış atarak sekmeyi kapattım ve ilkokuldan aldığım ve bunlar benim gerçek hayatta ne işime yarayacak dediğim şeyi gerçekleştirmek üzere olmanın gururuyla olaya girdim;

    -hejj!
    +o what is your name?
    -lotta, you?
    +jari litmanen

    bu muhabbetten sonra bana kaç kez milli olduğumu sordu, şaşırmıştım. demek onlarda da bu kavram vardı diyip 3 dedim, güldü. o günden sonra da daha konuşmadık...
    3 ...
  30. sevişirken ev kedisiyle burun buruna gelmek

    1.
  31. nasıl kafam kıyak, nasıl da eve koşar adımlarla gidiyoruz. hatun kendi evinde ağırlayacaktı üstelik. deplasmanda oynarken genelde stres yaşanırken ben de bildiğin para üstünü fazla almış müşteri gibi seviniyorum. masraf yok daha ne olsun diyorum içimden. sevincim yüzüme vuruyor, hatuna pokerde flush royal yakalamış gibi bakıyorum.

    +porsuk, çok mu heyecanlısın gözlerinin içi parlıyor.
    -dolardır o.
    +efendim?
    -sevinçten diyorum, gözlerim doluyor.

    binaya girmeden, asansöre binip önsevişmenin girizgahını orada yaparım diyorum ama hatunun giriş katta oturmasıyla bu fantezim başlamadan sona eriyor...

    eve hışımla giriyorum, kardeşinin intikamını alan cüneyt arkın gibi saldırıyorum adeta.

    tam soyunmaya başlar iken evde yalnız olmadığımızı farkediyorum; evin kedisi ile göz göze geliyoruz. yapma evladım yapma yavrucum diye bakıyor resmen.

    +ya şunu dışarı salsana, dikkatim dağılıyor.
    -aman boşver gel sen gel!
    +ama böyle yaparsan gelmeyi bırak yola çıkamam ben, çıkar şunu allasen ya...
    -öff tamam tamam.

    kediyi dışarıya salıyor, oh be rahatladım derken gözüm pencere ilişiyor. kedi bu sefer piliç çevirme yapan fırına kemal sunal gibi her an ekmek banacakmış gibi bakıyor.

    artık iyiden iyiye hevesim kaçıyor, kaçan heves bir takım yerlerimin sönmesiyle son buluyor. hatun da bunu anladığı için kalkıp gidiyor. ben de üzerimi giyinip çıkıyorum evden. tam o ara çıkarken kedi ile kapıda karşılaşıyoruz, sinirimden tekmeyi sallıyorum hayvana. hayvan havaya uçmuş roket takımı gibi gözden kayboluyor.

    o günden sonra instragramda kedisiyle poz vermiş hatunları takip etmeyi bırakıyorum zaten.

    sonra da vay efendim niye hayvansever değiliz, hayvan hayvan değil ahlak zabıtası köpeoğlusu...
    3 ...
  32. menopoz arefesi size asılan teyze

    1.
  33. yok azizim yok, teen kategorisi kavramının sadece kadınlara mahsus olmadığını anladım. kadın milleti de genç seviyor. tabi bir yerde onlar da haklı, hangi kadın slip mayo giymiş fedon u seksi bulur ki hem? donun altında son kullanma tarihi geçmiş tel kadayıfların olduğundan eminim onların da haberi vardır.

    hayır yanlış anlaşılmasın, fedon abimizle sirtaki ile başlamış twerkle bitmiş bir gece geçirmedim, benim sadece iyimser bir tahmin sadece...

    günlerden bir gün, alt komşu halime teyze ile elinde poşetlerle kapıda karşılaşmış. benden yardım etmemi rica etmişti. turabi olmaya gerek yok, tabii ki düşünmeden eline düğün arabası kesen suriyeli gibi yapışıp, kıvrak bir bilek hareketiyle poşetleri kaptım elinden...

    halime teyze, yalnız yaşayan. chp li, koltuk altlarının giydiği askılı tshirtünden sarktığı, kısa saçlı, buruşuk bir ablaydı.

    bu iyiliğim karşısında, teşekkür etmek istemiş, eve vardığımızda göğüslerini okş... bi dakka bu o değildi.

    neyse azizim, kendisi beni içeriye davet edip, bir şeyler ikram etmek istediğini söyledi. tamam diyerek içeri girmiştim. 2 dakika sonra elinde cevizli sucuk ile gelmişti. açıkçası böyle bir ikram beklemiyordum. bir an durduğumu farkedince "al al, direkt mala gider" dedi.

    iyice afallamış haldeydim, neyse diyerek cevizli sucuğu elime aldım. yedikten sonra ise kendisinden müsaade istedim, fakat onun beni bırakmaya niyeti yoktu. ikramların arka arkası kesilmiyor, mesir macunları senin, kuş lokumları benim habire bir şeyler tıkıştırıyordu ağzıma. bir an kendimi merakl köfteci filmindeki gerdek öncesi kampa sokulan zühtü gibi hissetmiştim.

    ve artık beklenen son geliyordu, yediklerim etkisi gösteriyor, sola kayan alet cebimde iphone 6+ gibi belirmeye başlıyordu. sorarsa taksitle aldım diyip kıvırabilirdim, ancak yerimde duramamaya başlamıştım.

    daha fazla sabredemeyip, müsaade istemeden koltuğumdan fırlayıp eve geçtim hemen.

    bir yandan osbir çekiyor, bir yandan girdiğim şoku atlatmaya çalışıyordum, gözlerim dolmuştu, kendimi resmen cinsel obje gibi hissetmiş, ben dildo olacak adam mıydım diye kendime sorular sormaya başlamıştım...

    finalde artık ikimiz de ağlıyorduk...
    6 ...
  34. mesajlaşılan hatunun dul çıkması

    1.
  35. senin bu zamanları, facebook diye bir site bulup yeni üye olmuşum. tabi mağara soğuk muydu diye sormuştu arkadaşlar.

    nedir ne değildir derken, buralarda çok karı kız oluyor aga diyenleri duydukça haldır haldır hatun arayışına girmiştim. nadir gelişen osasuna atağı tadında umutlarla mesaj atıyorum, dönüş yok.

    ne desem boş, yaptığım serenatın haddi hesabı yok, mark görse karıyı boşayıp beni alırdı. gerçi yazdıklarımı google da çevirirse o da cevap vermeyebilirdi, ingilizce şarkı çevirisi gibi etkisi renksiz ve uçucu oluyor o zaman.

    en sonunda izmir tarafından bir hatuna, milf denebilecek bir kadına umutsuzca mesaj atıp günlük işlerime yoğunlaştım; monitöre dil atmakla meşguldum o aralar.

    aradan yaklaşıp 1 gün geçtiğinde mesaj kutumda beliren kırmızı ikona, iftar vaktinde tvde okunan ezanla oruç açan sabırsız birey gibi saldırmıştım.

    evet en son mesaj attığım hatundan gelmişti mesaj, direkt kendinden bahsediyordu. dul olduğundan yaşına kadar her şeyini anlatmıştı. sanki işe alıyoruz humuna koyim özgeçmiş gibi kendinden bahsetmişti.

    yarın gel başla dedim...
    4 ...
  36. sözlükten karşı cinsle mesajlaşmak

    1.
  37. yok yok, bu sefer olanı biteni değil de tespitimi sunmak için bunu söylüyorum.

    eğer birisiyle konuşurken karşı cins olduğunu hisseden taraf, mesajlarının sonuna ":)" gülücük işareti koyuyorsa, yavşıyor ekmek çıkar kafasındadır. gülücüğe odaklan mesajı veriyor olabiliriz...
    2 ...
  38. iri göğüslü akpli kız

    1.
  39. hayır hayır! beni siyasi görüşü ilgilendirmiyor. asıl mesele siyasete olan bakış açısı benim için. bir de meme çatalı tabii ki...

    uzun zamandır tanıdığım ama bir türlü sevişme konusuna giremediğim hatuna, en sonunda niyetimi belli edercesine yaklaşmaya başlamıştım. aslında onu nasıl tava getireceğimi biliyordum. koyu bir ak parti sempatizanı olan aygül, akp ye yapılan her komplimana karşı zaafı olan biriydi. konuyu ne yapıp edip siyasete getirmem gerekiyordu, ancak gözlerimi o iri göğüslerinden ayıramıyordum. bu da durumu farketmiş olacak ki üzerine şalını atmıştı. artık konuya girmeliydim,

    +aygül, aslında akp çok rerörrö bir parti, hani rerere olduğu bir yana aslında bir hayli örerer.
    -hmm, demek sen de destekliyorsun...

    bunu derken gözleri parlamıştı. ama çabuk olmalıydım, zaman kaybetmeye tahammülüm olmadığı gibi evdeki biten peçetelerin hesabını babama veremiyordum, vileda sopasıylan dövmeye kalkıyordu sürekli...

    konuyu ne yapıp edip, sevişmeye getirmeliydim ve can alıcı bir cümle döküldü dilimden;

    -AK pARti iKTiDARA GELEMEZSE ÜMMET i MUHAMMED BENi züksün aygül. dayanamam bu duruma...
    +?!?!

    dediğim beklediğimden zıt bir hale dönüşmüştü. lgbt ak parti gençlik kolları kartvizitini masama bırakıp oradan hemen ayrıldı...
    2 ...
  40. otostop çekerken sizi alan kamyoncu

    1.
  41. (bkz: köyde cinlere karışmak)
    öncelikle bu hikayenin devamıdır...

    ertesi gün evden habersizce ayrılmaya karar vermiştim.

    sabah erkenden çıkıp, anayola doğru koyulmaya başladım. yolda gördüğüm araçlara el ederek otostop çekmeyi düşünüyordum. her el edişimde kornaya basıyorlardı. lan oğlum bizde ya selam verirler ya uyarırlar korna ile niye korna çalıyorlardı ki?

    çok geçmeden bir tane kamyonet durdu, nereye yeğenim diye sordu klasik kamyoncu amca modeli olarak, gideceğim yeri söyledim. yakınında bırakırım diyerek atla dedi. amcada rıdvan dilmen saçı, cengiz kurtoğlu bıyığı, cemil ipekçi tangası vardı. bi dakka lan ne tangası diyordum kendi kendime. alı moruna karışmış bir tangaydı. arada vites değiştiriyordu elini içine sokup sokup. iğrenmeye başlamıştım... ummadığım anda elini burnuma doğru uzattı.

    +maşşakların terledikten sonra parmak atıp koklamıyorsan bizden değilsin yeğen.
    -??!

    işin garibi snıff snıff diye koklamak gibi bir gaflete düşmüştüm. allah ın cezası donunda cinayet işlemiş gibiydi resmen, lanet bir koku vardı...

    daha fazla dayanamayarak kaptan ben ineyim diyerek müsaade istedim. indirmedi huruspu çocuğu. panik olmuştum.

    baktım feryat figan fayda etmeyecek, anladığı dilden konuşmaya başladım. gay bir abi vardı, msn adresini vereceğimi söylemiştim. hemen kabul etti ve ardından şu soruyu sordu,

    +peki dötünde kıl var mı?
    -açmadım ki abi nereden bileyim?!
    +tamam neyse...

    diyerek beni indirdi. ulan ne badireler atlattık, kamyoncunun fantezisine kurban gidicektim az daha.

    indiğimde ise farkettiğim bir konu vardı, bindiğim yerde tur atmış huruspu çocuğu, aynı yerde indirmişti... dolap beygiri çıktı pezevenk...
    2 ...
  42. hamile kaldığını öğrenmek

    1.
  43. tüm bulgular bunu gösteriyordu, üstelik emin olmak için aldığım testte max çubuğundaki gibi çift çizgiyi de yakalamıştım.

    inanması zor bir durumdu benim için, nasıl olur, neden neden neden diye kendimi yiyordum. kime ne açıklarım, nasıl izah ederim diye kara kara düşünüyordum. ya kimden deseler ne derdim peki?

    onca düşüncelerin arasında bir çocuğa sahip olacağımı düşünmek bir yandan da bana buruk bir mutluluk veriyordu. eli yüzü nasıl olur, bana mı benzer, acaba cinsiyeti ne diye sürekli düşünüp durdum. çaktırmadan ara ara hamile reyonuna girip, aldığım kıyafetlerle kabinlere doğru koşuyordum ve insanlar bana sanki hamile olduğumu anlamışçasına garip garip bakıyordu. o kadar insan içinden bir tek ben mi kaldım sanki diye bir yandan da kızıyordum insanlara içten içe...

    canım triliçe çekiyor, bir yandan da toprak aşermeye başladığımı farkediyordum. dönüşü olmayan yollara girdiğim gibi gece gece rıfat abiye manavı açtırmış olmanın izahını yapamıyor olmak da yüreğimi yakıyordu...

    bu kadar şeyden sonra artık inceldiği yerden kopsun diyerek olayı ilk olarak anneme anlatmaya karar verdim, annem bu itirafım sonrası şaka yaptığımı düşünerek beni terlikle kovaladı. ciddi olduğumu da farkedince de nasıl olur, babana ne deriz sonra, nasıl açıklarız diye başımın etini yemeye başlamıştı, bunu ben yapacaktım. ben söylerim diyerek konuyu kapattım.

    akşam ise babam eve gelmiş, askılı atleti ile kıvrak bilek hareketleriyle zap yapıyor bir yandan da benden sürekli bir şeyler istiyordu. hamile insana yapılır mı bu diyerek içten içe kızıyordum kendisine... böyle olmazdı...

    en sonunda keyfinin yerinde olduğu bir vakti yakalayıp, karşıma alıp konuyu açıkladım, inanır mısınız güldü sadece güldü ve dudaklarından şu cümleler döküldü;

    "silüsünü hala almadın mı pezevenk akşam akşam maytap mı geçiyon" diyerek tersledi...

    daha sonraları öğrendim ki niyazi bakkaldan aldığım test zikirmatikmiş...
    2 ...
  44. gece gece üst kattan gelen orgazm sesleri

    1.
  45. bu sesler ya üst kattan ya da yan komşudan geliyorsa bu sesi çıkaranlardan hiç biri sözlükte yazmıyor demektir.

    zornoya devam, anlaşıldı...

    edip akbayram : başlık başıma püskülü ben olayım...
    4 ...
  46. facebook ta babanım diyen birisiyle karşılaşmak

    1.
  47. hassiktir be rıfat abi nidası attıracak kadar trajikomik bir durumdur.

    üniversitenin ilk zamanlarında, kızlar gerçekten veriyor mu sorusuna yanıt ararken, kaçak kablo bağladığımız wireless ağından facebook ta gezinmekteyim. o esnada öğrendim zaten. kızlar isteyince veriyor; notları.

    neyse günlerden bir gün gene facebook ta dolaşırken tanımadığım, ancak profiline girdiğim kadarıyla evimize yakın bir yerde oturan bir adamın "napıyosun" diye mesaj atmasıyla stresli dakikalara ev sahipliği yapmaya başlamışımdır.

    iyidir ama çıkaramadım?
    -telefonun niye kapalı?

    bu ne lan?! şaka mı derken cebimden kağıtları çıkardım, hoca dedi bu ne? dur lan bu başka bir hikayeydi. her neyse bir baktım telefon ciddi ciddi kapalı. lan dedim kahin mi nedir bu? sanal kahinle karşı karşıya geldiğimde ilk işim bu hafta fener ne yapar diye sormayı her ne kadar iç geçirdiysem de tuhaf bir durumun verdiği gerginlik ile elim ayağım alexis texas görmüş rıfkı abi gibi titremeye başladı, ne süzerdi be. neyse rıfkı abi boşaldıysan çık bu arada, sözlük kasıyor bunu okuyorsan şayet.

    allah allah diyorum, ne yazsam diyorum, yazıp yazıp siliyorum. tabi o zaman görüldü diye bir şey yok. ölü taklidi yapsan gidecek ama insan merak ediyor. kimsin abi yazabiliyorum sadece.
    cevap ise kanım dondu şerefsizim capsini verdirecek cinsten;

    -baban ben aç telefonunu, dedi.

    elim ayağıma dolandı resmen, balıkesir in çılgın eşeklerini izlerken yakalanan liseli gibi triplere girmeye başladım. neyse ki zar zor toparlanıp telefonu açtığımda ise babamın aslında arkadaşının hesabından bana yazdığı gerçeği ortaya çıktı.

    ya manyak herif, konunun nereye gideceğinden bihaber hâlâ hatır soruyor, ben orada götüm götüm ediyorum adam neler peşinde. dedim zkerim böyle işi. poker de chip var mı dedim, konu kapandı.
    3 ...
  48. faruk giray

    1.
  49. periscope ta 8 yaşındaki bir kızın gözlerini bağlayarak, yaptığı cinsel istismarı canlı yayınladığı iddia edilen kişi. henüz kanıtlar yok ama büyük bir söylenti mevcut şu sıralar...
    1 ...
  50. menopoz arefesi size yazılan teyze

    1.
  51. yok azizim yok, teen kategorisi kavramının sadece kadınlara mahsus olmadığını anladım. kadın milleti de genç seviyor. tabi bir yerde onlar da haklı, hangi kadın slip mayo giymiş fedon u seksi bulur ki hem? donun altında son kullanma tarihi geçmiş tel kadayıfların olduğundan eminim onların da haberi vardır.

    hayır yanlış anlaşılmasın, fedon abimizle sirtaki ile başlamış twerkle bitmiş bir gece geçirmedim, benim sadece iyimser bir tahmin sadece...

    günlerden bir gün, alt komşu halime teyze ile elinde poşetlerle kapıda karşılaşmış. benden yardım etmemi rica etmişti. turabi olmaya gerek yok, tabii ki düşünmeden eline düğün arabası kesen suriyeli gibi yapışıp, kıvrak bir bilek hareketiyle poşetleri kaptım elinden...

    halime teyze, yalnız yaşayan. chp li, koltuk altlarının giydiği askılı tshirtünden sarktığı, kısa saçlı, buruşuk bir ablaydı.

    bu iyiliğim karşısında, teşekkür etmek istemiş, eve vardığımızda göğüslerini okş... bi dakka bu o değildi.

    neyse azizim, kendisi beni içeriye davet edip, bir şeyler ikram etmek istediğini söyledi. tamam diyerek içeri girmiştim. 2 dakika sonra elinde cevizli sucuk ile gelmişti. açıkçası böyle bir ikram beklemiyordum. bir an durduğumu farkedince "al al, direkt mala gider" dedi.

    iyice afallamış haldeydim, neyse diyerek cevizli sucuğu elime aldım. yedikten sonra ise kendisinden müsaade istedim, fakat onun beni bırakmaya niyeti yoktu. ikramların arka arkası kesilmiyor, mesir macunları senin, kuş lokumları benim habire bir şeyler tıkıştırıyordu ağzıma. bir an kendimi merakl köfteci filmindeki gerdek öncesi kampa sokulan zühtü gibi hissetmiştim.

    ve artık beklenen son geliyordu, yediklerim etkisi gösteriyor, sola kayan alet cebimde iphone 6+ gibi belirmeye başlıyordu. sorarsa taksitle aldım diyip kıvırabilirdim, ancak yerimde duramamaya başlamıştım.

    daha fazla sabredemeyip, müsaade istemeden koltuğumdan fırlayıp eve geçtim hemen.

    bir yandan osbir çekiyor, bir yandan girdiğim şoku atlatmaya çalışıyordum, gözlerim dolmuştu, kendimi resmen cinsel obje gibi hissetmiş, ben dildo olacak adam mıydım diye kendime sorular sormaya başlamıştım...

    finalde artık ikimiz de ağlıyorduk...
    1 ...
  52. bir fakir olarak zengin kızına aşık olmak

    1.
  53. o zaman daha orta okuldayım, öyle çat diye birinden hoşlanıp zart diye yürümek benim için o yıllarda galatasaray ın feneri kadıköy de yenmesi kadar zor ve ya imkansız...

    yaz tatili olmuş, günde 3 tane mahallede maç yaptığımız zamanlar. mahallede ecem diye bir hatun vardı. benden 2 yaş büyüktü ama tatlı, iri göğüsleri vardı. tabii ki konumuz bu değil.

    hatun esmer güzeliydi, ancak yaz geldiği vakit arap daşşağına dönerdi; yine de çekiciydi. ailesi varlıklı, ben ise "anneeaa beşüz ver, dönen salıncağa binecem" diyen velet modundaydım. dayının döndürdüğü salıncağı çevirmek için bile millet sıraya girerdi, ruhumuz amele monaco...

    bu kızı ara ara görür, derin derin iç çekerdim, o zaman çekmek konusunda bir uğraş edinmemiştim henüz, ona bağlıyorum o yıllar, neyse...

    durumu anneme anlattım, halı yıkıyor bir yandan da musluğu aç kapa diye komut veriyordu. aç kapa aç kapa dicey olacaktım neredeyse. bu durumu da atlatıp anneme içimi dökmem gerektiğini hissettim...

    +annea, bir kız var mahallede. çok güzel kız ama bizim gibi değil, zenginler...

    bu söylediğim şey karşısında annem şaşırmış, ne diyeceğini bilememişti. halıyı rulo şekli yapıp, içine hortumu soktuktan sonra bana baktı, "amına kodumun fakiri" dedi, komşuya gitti...
    7 ...
  54. sizi çorap eşleştirmekle tehdit eden anne

    1.
  55. dünyanın en büyük azaplarından birisiydi resmen.

    henüz orta sona gidiyor iken karşı komşunun kızına baban penis(tenis anagramı da yapıyoruz o yaşlar) oynuyor mu sorusunu sürekli sormuş, kız da merak edip aynı soruyu babasına sorduğu vakit, kızın karşısında esefle kınanmıştım. zaten o gün bugündür ne zaman elime alsam o kızın babası gelir aklıma...

    neyse olay bununla kalmayıp, anneme yetiştirilmişti konu. tabi ben o zaman hala dışardayım, olayın rehavetini üzerimden atmış piç rıdvan ın tasolarını nasıl kökerim diye hain planlar kuruyordum.

    aradan 1 saat geçti geçmedi, annem beni çağırdı yukarı gel ekmek alacaksın diye.

    -e anne atsana parayı camdan?!
    +yukarı gel yukarı!

    oflaya poflaya yukarı çıkmıştım, annem beni kapıda karşılamış. geç içeri dediği vakit bir boklar olacağını ise çok geç anlamıştım.

    ZBAM!

    kafama yediğim sanırım terlikti, yani o efektin terliğe ait olması mantıken öyle olması gerekiyordu.

    hunharca darp ediliyordum annem tarafından. böyle bir dayağı en son aldığım 3 kilo patatesi taşıyan poşetin yırtılıp yol boyunca 3 er 5 er düşmesini farkemeden eve geldiğimde yemiştim. halbuki eve yaklaştığımda öyle hafifliyordum ki...

    anneaaa yapma ne olur diye feryat figan eder iken, geç içeri diyerek molayı almayı başarmıştım. 2 round ise onun istediği gibi başlıyordu;

    al bu çorapları tek tek eşleştirip bük!

    çaresizce kabul etmiş, ama kodumun çoraplarının renkleri birbirine çok yakın olduğu için bildiğin ryu dan depik yemişe dönmüştüm, zaten annem sağolsun bi adouket çekmediği kalmıştı. o sersemlikle saatlerce uğraştıktan sonra bir aydınlanmanın geldiğini farkettim...

    adeta çakralarım açılmıştı. avatar state e geçip tüm çorapları hunharca büküyordum... çoraplar kısa sürede bükülmüştü.

    evet, son çorap bükücü artık benim...

    o gün bugün halen de çorapları evde ben eşler, bükerim...
    5 ...
  56. köyde cinlere karışmak

    1.
  57. o sene 4 zayıfla güç bela liseyi bitirmiş, babam da ceza olarak beni köye postalamıştı.

    o zamanlar babaannemler sağ iken sürekli köy yeri ufak olduğu için halamlara da uğrardım. hatta halamlarda daha çok vakit geçirdiğim için bazen eve geciktiğimde oluyordu. bu gecikmeler yer yer 10 11 i buluyordu.

    her zaman ki gibi üzerinde hangi mühendisin imzası var diye düşündüğüm o bağcık efektli lastik ayakkabı ile halamlardan dönüyordum. köyün akşamı da şehir gibi olmazdı, bildiğin stephan appiah siyahı olurdu etraf.

    sallana sallana yürür iken uzaktan bir ses geldiğini duydum, davul zurna çalıyordu bildiğin. köyün dışında düğün mü var diye merak edip hemen gittim. baktım ki halay çekip, davul zurna çalan insanlar var. ama nedense yüzlerini seçemiyorum. ayrıca elazığ halayına bağlamışlar 3 metreyi halayla geçince derece yapıyorsun o derece ağır giden bir havayla halay çekiyorlardı.

    iyice merak edip yanlarına sokuldum, beni görünce hepsi durup bana baktılar, ürkmüştüm. sonra kolumdan tutup beni halaya soktular. halay başladı ancak bir türlü ayakları tutturamıyordum, onlarınki geriye bakarken benim ki ileriye bakıyordu. onlara ayak uydurayım derken özürlü medine dilencisi gibi olmuştum adeta.

    sonra bir terslik daha farkettim, yüzlerinde karartı vardı ve ne için oynadıkları da belli olmuyordu. bu durum beni kıllandırmış, biraz daha detaya inmek istemiştim. gözlerinin ateş gibi parladığını farketmemle birlikte, halaydan çıkıp korktuğumu belli etmemem gerektiğini bilerek orayı terk etmem gerektiğini farkettim.

    oradan moonwalk yaparak uzaklaştım. arkadam ise eni cini vokke diye bağırıyorlardı...
    10 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük