filistin sineması üzerine yaptığı eleştirilerle tanınan hamid dabashinin hayasızlığa karşı uçarılık olarak sinemasını tanımladığı elia suleimanın son filmi.
2011 yılı kutlu doğum haftası ve yıl boyunca efendimiz'in (sav) merhamet yönünün anlatıldığı etkinlikler için belirlenmiş konu başlığı. *
işte geçen yıl kutlu doğum haftası için hazırlanmış bir sinevizyon vardır ki beni benden alır. buradan ulaşılabilir: http://merhametpeygamberi.tumblr.com/
kendi hallerinde temelde kitap üzerine kurulu bir dernek.
iki haftada bir kitap okuma etkinliği yapıyorlar ve toplamda binlerce kişiyi farklı mekanlarda bir araya getirebilmişler. güzel şeyler yapıyorlar. fakat benim dikkatimi çeken ve aslında biraz da rahatsız eden kariyer üzerine çok gitmeler. kişisel gelişim meselelerine çok girmeseler iyi derim. süslü mekanlar, takım elbiseler, sol el cepte poz vermeler filan çok da bu toprakların havası değil. ufak tefek eleştirim olsa da iyi bir oluşum diyebiliriz. imkanı olmayan okullara kutu kutu kitap göndermeleri de takdire şayan.
adından da anlaşılacağı üzere google'ın web üzerine çalışanlar için sunduğu hizmetlerden bir tanesi ve en güzeli.
temel olarak site haritası üzerine çalışır ve sitenizin google tarafından denetlenmesini sağlarsınız. gerçek zamanlı trafik, sitenize gelen bağlantılar, anahtar kelimeler ve bir çok özellikle webciler için bulunmaz kaftan hatta olmazsa olmazdır.
web üzerine çalışanlar için diyorum ve iddia ediyorum ve bu hizmeti bilmeyen ve kullanmayan ben uzmanım demesin.
tam olarak bu cümleyi duymuş birinin hatırasını anlatıyorum:
evde maklube yapılmış ve mahallede sevilen bir arkadaş eve davet edilmiştir. lakin yemekte ne olduğu söylenmemiştir. arkadaş eve gelmiş ve üzerinde et bulunan pilavı görmüştür. demiştir: ulan bu ne? eti katletmişsiniz, hay ben sizin eti pilavın üzerine koyan zihniyetinize tüküreyim! * evet tam olarak bu cümle kullanılmıştır. ki bu arkadaş eti illa ki sade yiyen biridir ve tam bir et hastasıdır. etin yanına bir şeyin gelmesine tahammül bile edemez.
not: yazar burada zihniyet kelimesini olumlu manada kullanmıştır.
yusuf kaplan'ın medeniyet tasavvuru hakkında düşünen ve incelediği filmleri buna göre değerlendiren, etrafta çok gözükmeyen, istanbul'da ikamet etmediğine dair söylentiler bulunan yazar.
bazı noktalarda bakış açısını, yusuf kaplan, ayşe şasa, sadık yalsızuçanlar, ali murat güven, ihsan kabil'e yakın görebiliriz. her iki kitabında veya internet yayıncılığı anlamında telif ettiği yazılara baktığımızda ibn-i arabi'nin hayal, gerçeklik, vahdet-ül vücut ve daha bir çok fikri hakkında tefekkür etmeye çalıştığı farkedilir.
senaryo danışmanı öktem başol tarafından 2010 yılında hazırlanan, içerisinde senaryo yazım teknikleri ve film örneklerinin de bulunduğu kitabın ismidir.
pana film yayınlarından çıkmıştır. lakin kitabın kuşe kağıda basımı görsel olarak güzel olsa da kullanım açısından sıkıntılıdır. çünkü gerektiğinden fazla ağırdır.