Atanın yüzü suyu hürmetine ağızlarını kapamaları gereken insanların, atatürk'e saygısı olmayan insanların yaptığı eylemdir.
Ekonomik göstergelere 'allahlarına tapar gibi tapan' başka bir cins görmedim ben. Birileri şunlara ekonominin ne olduğunu öğretse de ' sen göstergelere değil, sonuca' bakacaksın dese.
Herkes aç perişan bunlar hala tutturmuş bir istatistiki gösterge, uşaklık etmeye devam edin, 'ülke satılıyor' sözünden kendinize göre enteresan anlamlar geliştirip, 'durun' diyeceğinize, bir de bu insanları eleştirin.
Dahil olduğum ve çok da sevdiğim sözlüktür. Çünkü yazarların bir çoğu aydındır. Şöyleki burda tayyip'e iki laf etsen bin eksi alıyorsun, orda bin artı bir kaç eksi. Üstelik tasarımı çok güzel iç açıcı renkler, farklı seçenekler söz konusu, 'entry' nin kaç kişiden eksi artı oy aldığını görebiliyorsun.
Kimse boşu boşuna laf atmasın, uludağ üniversitesinde okuduğum için uludağ sözlükle başladım ama orda devam ediyorum. Çünkü burdaki yazarların kasveti beni boğuyor bir de anlamayana laf anlatmak zor be üstad.
kaf dağının ardında küçük mü küçük şirin mi şirin bir ülkede, kara cahil bir kitle yaşarmış, bu yüzdendir ki, başlarına daha konuşmasını bilmeyen, ağzından çıkanı kulağı duymayan, ona buna kabadayılık etmekle siyaset yapıldığını zanneden bir başbakan almışlar. Sonra birileri bunun sonunun gelmesi gerektiğine inanmış, birlik olmuş 'gandi' yi içlerinden yaratmışlar. Adam öyle akıllı , öyle bilgiliymiş, o kadar sakinlikle ve belgelerle konuşuyormuş, başbakanın tam aksine o kadar oturaklı ve beyefendiymiş ki, birileri bunu çekememeye başlamış. Başbakanın bütün yalanlarını bir bir ortaya çıkaracağı için, referandum denen bir oyun ortaya çıkarmışlar, çünkü iktidar elden giderse bittiklerinin resmini görmüşler, bu yüzden saltanatlarını kurmak, işçiyi daha da ezmek, daha da sömürerek güçlenmek için 'evet' oyu istemişler. Fakat bu 'gandi' o kadar dürüstmüş ki, birilerinin yalanlarını söylemekten, ülkenin daha nice nice sorunları olduğundan halka yakınmış. Bakmışlar ki, halk elden gidiyor, kitleler halinde gandi'nin yanına bir geçiş söz konusu ne yapalım demişler ve sonunda çamur at izi kalsın mantığıyla,
_bu adam cahil çıktı demişler.
Lakin kendi cehaletlerini bir kez daha ispatladıklarını _cehaletin kör ettiği gözlerden dolayı_ görememişler.
Birilerinin lükse olan merakı yüzünden batıyoruz ya zaten, birilerinin özelleştirmeye ve kapitalistleşmeye olan hayranlığından satılıyor ya ülkemiz, ya siz zaten satılmış bir ülkede, yabancıların direktifleriyle yaşayıp gidiyorsunuz, ha birileri için, namus, erdem, onur , haysiyet çok önemli olmadığı, taptıkları şeyin başında para geldiği için bunu biz anlayamıyoruz.
Devlete ait ne kaldı sorsa insanlar kendine? Sosyal adalet yok, hizmet yok, sosyalizmi millet hala bir barakada elektriksiz susuz yaşamak sanıyor neden?
çünkü şu cümleyi duymak istemiyor, Abd ve onun kapitalist uşaklarının emri altında yaşayanlar anlayamazlar ki,bazıları bu düzene karşı çıktıklarında sefalete mahkum edilseler de, hala direniyorlar.
Arabanı da al, bilgisayarını da, pahalı markalardan da giyin, birilerinin uşağı olarak bunları yaptıktan sonra neye yarar ki kardeşim?
Dünyanın bütün baskısı üzerinde olan bir ülkede, sosyal düzeni bu kan emen vampirlere karşı sürdürmeye çalışan bir ülkede başarılanlar birilerine batar.
Şöyle ki, iki kere ikinin dört ettiği gibi, bu düzen sen dünyanın dahilerini de yetiştirsen, beğenmeyecektir, neden? Çünkü sistemin tam zıttı bir misyon üstlenmişsin ve bunun için savaş veriyorsun. susturulmaya, bastırılmaya mahkumsun. Çünkü sen zengin para babalarının en korktuğu düzenin evladısın.
Cumhuriyet Gazetesinin 2008 bahar dönemindeki, Küba Yazı Dizisi, tavsiyemdir.
Lakin dedim ya, görmeyen göze ne yapsan nafile bu bir sağlık problemi değil, zihin problemidir.
Güzel bir alay cümlesidir. Görmeyen göze ne taksan da nafile, bu bir sağlık problemi değil, zihin problemidir.
Birileri hala küba ile türkiye'yi karşılaştırıp, yıllardır aynı söylemleri -cahillikten- dile getirip duruyor. Yok o zaman sosyalizm komünizm niye batmışmış!
Yıllardır aynı vızıltı da, acaba o güzel beyinlerini azcık yorup da, kübanın bu kapitalist düzen içinde ABD gibi bir baskının köşesinde neler başarabildiğini anlayabiliyorlar mı?
Anlayamazlar, dedim ya bu bir zihin problemi, çünkü anlamak istemiyorlar.
Destekleyin kardeşim AKP'yi , destekleyin tepemize çıkarın, siz öyle bir milletsiniz ki, eşiniz benzeriniz yok! illa bir yudum suya muhtaç hale geleceksiniz ki, o zaman aklınız başınıza gelsin.
He tabi kadrolaşarak, ben AKP'liyim sayın başkanım diyip el ayak yalayarak bir eliniz yağda balda yaşayacağınızı biliyorsanız, siz de haklısınız tabi ne diyeyim.
Kampüsün ortasında oturan ama mini etek giymiş kızdır. Büyük ihtimalle dikkat çeker:
Kızımız narin ve güzel bacaklara sahipse,
Erkekler-
_off abi şu güzelliğe bak yaaa
_Tövbe estağfurullah tövbeeee...
_Çok ince be abii..
_Ben ömrümde böyyylessiiiini görmediiimm...
Kızlar_
_ay gerizekalı güzel mi sanıyor kendini?
_Aman açmış heryerini oturmuş ,ben de açsam bana da bakarlar
_dikkat çekmenin de bir adabı olmalı , bu ne be?
_Bu tarz insanlara acıyorum, hayatı anlamadan , ölüp gidiyorlar.
Anaokulunda;
_Resim dersinde, el ele iki sevgili çizmektir.
ilk okulda;
_Onun ismini kullanarak cümleler türetmektir.(sınavda bile)
Ortaokulda;
_Sınava çalışırken, kitapta isminin geçtiği yerleri farklı bir renkle çizmektir.
Lisede;
_Öss kitaplarının boş kısımlarına onun adını yazmaktır.(liseliye her gün sınav)
Üniversitede;
_'Bana ne yabancı mahkeme kararının Türkiye'de kendiliğinden sonuç doğurmayacağından, önemli olan güzel gözlümün kalbindeki aşk kararıdır' diyip hayallere dalmaktır.
Neden sonuç ilişkisi kurulduğunda bir nedenden binlerce sonuç doğabileceğini gösteren durumdur.
Neden: Akp'nin her boku kendine bağlaması
Sonuç: Ülkenin bok içinde yüzmesi.
Sonuç: Akp'nin bok kokması.
Sonuç: Bokluktan, yokluk doğması.
Sonuç: Boktan hayatlar silsilesi.
Sonuç: Umudun içine sıçılması.
Sonuç: Herşeyin boka sarması.
Her ikisinde de kişinin duyguları uçtadır. ikisi de kesinlik içerir.
Evlenirken;
Göklerde uçacak derecede mutlusunuzdur ve evlenmeye %100 eminsinizdir.
Boşanırken;
Onu bir daha görmek istemeyecek kadar nefret duyarsınız ve boşanmaya %100 eminsinizdir.
Tarifsiz bir hissin içinde uçarken, dilinizden kelimelerin dökülmesiyle bir tarife sebebiyet vermenizdir. En doğal ve saf olanı ' hayatımda hiç böylesi mutlu olmamıştım.' Yani bu mutluluk denen şey öylesi bir şeydir ki, her defasında hayatınızda daha önce hiç yaşamadığınız hissi uyandırır.
Son günlerde 'günaydınımmm, nar çiçeğimmm, sevdiğimmmm' şarkısını dilime doladığım, hayatımı dolduran bir ses, gerçek bir sanatçı. Hüzne doymak bilmeyen ruhumu kadife sesiyle rahatlatan, 'çok güzel sesi var, çok şahane, ay aman da müthiş' cümleleriyle tasvir edilemeyecek bir güzelliği var.
Sadece türk kızlarına özgü olmayıp genel anlamda bayanlara özgü bir problemdir. Bu da erkek egemen dünyanın dayatmasıdır. Kadınlar hassas varlıklar ve siz beyler , gözünüzü dört değil beş açıp , yanınızda sevdiğiniz insan varken üstelik , köşedeki mini etekli uzun bacaklı hatuna bön bön baktığınız zaman, duygularımızı incittiğinizin farkına bile varmıyorsunuz. Kadın da bu durumda size güzel görünmek için değil, o an kırılan duygularını toparlamak için, kilo verme çabasına girişiyor. Bir kere daha tekrar edeyim, sadece türk bayanları için geçerli değil bu durum.
somut ve soyut olarak adlandırılabilcek kavramdır. Somut yanı, dudaklarda çatlamaya yol açar ve su içtiğin anda geçiverir. lakin, susuzluk yürekteyse , çatlayan yüreğin ilacı zor bulunur.
ilgi alanlarının hemen açılmasına sebep olan mesleklerdir.
Genelde ilk tercihler cerrah, ünlü bir avukat, iyi bir endüstri mühendisi bunlar paraya bakan kız arkadaşlarımın seçenekleri.
Bir de etikete bakanlar var ki onların seçenekleri de, akademisyen, gazeteci, müzisyen, yazar.
Sağ'ın solu devirebilmesi için kullanabileceği tek koz, onun da yalan olup olmaması önemsiz. Kanmayın böyle şeylere, sol aydınlığın gücüdür, binlerce inançlı solcu var..siyaseti dine alet ediyorlar işte!
Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile çalışan sistemdir. içinde bazen hemcinslerini bile şaşırtan ayrıntı yığınları mevcuttur. Ve çözüme ulaşmayan her bir ayrıntı , ileride karşınıza devleşmiş bir sorun olarak dönüverir.
