liseli ergenlerimiz Dalga geçmeyi "trollemek" olarak adlandırmışlardır. Bu türler kendilerince laf sokmaya ve dalga geçmeye çalışarak bu eylemden mutluluk duyarlar, komiklerine kaçar.
Ak parti televizyon kanallarında Evet Oyu Reklamları yayınlarken bir sorun olmuyor fakat birileri sosyal medyada Hayır Oyu için videolar çektiğinde tutuklanıyor. Anlam verilemeyecek kadar saçma!
(bkz: çift yarık deneyi) parçacık gözlemlenirken farklı davranıyor gözlemlenmezken farklı davranıyor. Bunun üzerine derince bir düşünmek lazım
Edit= Sadece dincilerin saldırgan davrandığını sanıyordum fakat bazı ateistler de saldırgan yorumlamalar yapabiliyormuş. (bkz: yobaz her kesimde yobazdır)
Kuantum fiziğiyle aynı anda hem yok hem de var olma ve iki boyutlu parçacıkların 3 boyutlu cisimleri oluşturması evrenin hologram olma durumunu ortaya koymuş olmasıyla birlikte öldükten sonra beyindeki düşünce ve anıları oluşturan parçacıkların var olmaya devam edebileceği gibi gerçeklikler sonucunda ilerleyen zamanlarda kuantum fiziği alanındaki bilimsel çalışmalarla ateizm görüşünün tamamen çürüyeceğini düşündüğüm olaydır.
Yetişilen coğrafyaya ve zihniyete göre farklılaşan karakteristik yapılar nedeniyle (genelleme yapmıyorum) sorduğu kişinin karakterini çözümlemektir amaç.
(bkz: izmirin neyi meşhur)
Hayır deizmde evreni tanrı yönetmez. Benim savunduğum fikirde evren tanrının kendisi biz de dolaylı olarak onun parcalarıyız. Bu tanrı kendi parçalarını bir bütün olarak kendi sistemi içinde yönetiyor. Evrensel çekim dedim dua vs. Evren karşılık veriyor. Deizmde dua yoktur.
Başlıktan da anlaşılacağı üzere buldum. Yani uydurmadım, bulmak olan bir şeyi keşfetmektir. Ateizm'i araştırdım diğer dinleri araştırdım okuduğum lise imamhatipti zaten. Düşündüm niye onlarca din var? Neden bizimki doğru?
...
Dedim en iyisi ortaya karışık yap oradan bize. Sonuçta bütün dinlerin ortak bir noktası, bir ana teması vardır; iyi bir insan olmak ve bunun karşılığını almak. Tabii bu her dinin ortaya çıktığı bölgelere göre o zamanın ve o coğrafyadaki insanların anlayacağı şekilde basite indirgeyerek, benzetmelere başvurarak, sembolikleştirerek ve hikayeleştirerek anlatılagelmiştir ki hepsinde verilen ana mesaj aynıdır. Bunun vahiy yoluyla gökten aşağı süzülmesine gerek yok doğada yalnız kalıp sorgulayan, düşünen insanlar bazı insanlar belli bir noktadan sonra aydınlanarak (bilgiye erişmek, fark etmek, keşfetmek ne derseniz deyin) bunu insanlara anlayacakları şekillerde anlatmışlar ve eklemeler (bidatlar) vs. ile dilden dile bazı farklılaşımlar ile günümüzdeki din şekilleri halini zamanla almıştır.
...
Benim inanç düşünceme gelecek olursak panteizmle benzerlik gösterir ama aynı değildir, ateizmle benzerlik gösterir bir noktada aynı değildir, keza islam, budizm vs.
Bu konu çok uzar sadece tanrıyı açıklayıp gidicem. Tanrı hep var olan ve hep varlığını sürdürecek olan boşluktaki, yokluktaki bir enerji kütlesidir. (Enerji deyince elektrik gibi saçma sapan düşünmeyin.) Atomun en küçük yapı birimi olan enerjiler farklı biçimlerde sıkışıp birleşerek varlıkları meydana getiriyor, bu en küçük enerji parçası aslında yokluktaki büyük bir enerji kütlesi. Kendi içinde bir araya gelerek evreni oluştuyor (dünya, insanlık vs.)
...
Bilimin kanıtladığı şekilde yine dünya üzerindeki bazı maddeler de bir araya gelerek ilk canlıyı oluşturmak suretiyle bugünkü insanoğlu ve canlılar halini alıyoruz. Sonuç olarak Tanrı eşittir evren diyebilirim. Evrensel çekim yasasını bilirsiniz bilmeyenler google'dan araştırabilir. Evrene içten dileklerle mesaj vermek, istemek sonucu beyin dalgalarının yaydığı enerjiyle (evren zaten kendi içinde bir sistemi, döngüsü, zincirlemesi var) bu istek bu döngü içerisinde sana karşılığını döndürüyor. Birçok din bunu dua vs. şeklinde işler zaten. Genel olarak bu tanrıya ister Allah ister Evren ister başka bir şey deyin.
...
Önemli olan evrenin döngüsünde sen bir insan olarak çok küçük bir varlıkken yaptıkların ve en ufak davranışların bu zincirleme etkileşim döngüsünde, evrende büyük bir sistematiğe kadar etkisini dokundurmakta.
Suriyeli olma yollarından geçmektedir. Şayet olabilirseniz ileride çocuğunuza bağlanacak 1200 lira bursta yanında promosyon olarak gelmektedir.
(bkz: nasıl suriyeli olunur)
"gezgin olacağım, özgürlük, doğa, otostop" derken "ne otostopu?" diyen peder bey ve valide hanım'ın "oğlum s*erler bir tarafınızı, ne otostopu" gibi sözleri eşliğinde, ailenin rızası olmadan çıktıktan sonra 3-4 araba ile geldiğimiz noktada artık kimse durmaz ve hava kararır, aç, üşümüş ve yorgun vaziyette otobanda kaldıktan sonra keşke s*selerdi en azından karnımız tok sırtımız pek geziyor olurduk deyip bitap vaziyette geri döndüğümüz gurur ezilmesi.
Nedense hep başıma gelir. Biriyle tanışırım alakasız yerde, beklenmedik şekilde. iyi derim sosyallik olsun. 2 hafta sonra çocukla her gün telefon'da konuşur olmuşuz. "Niye aramıyorsun lan? ben aramasam arayacağın yok" der bir de. Ulan ben ailemi bile ayda bir kez arıyorum, o da evlatlıktan reddedilmediğimi garanti altına almak için.
Bir de bunların zorla "şuraya buraya gidelim hadi gel" versiyonları vardır. Onlara göre sizin hiç bir zaman işinizin gücünüzün olma lüksü yoktur. Neredeyse evden kolluk kuvvetleriyle aldıracaktır.
Şirket açıp "kendi işimi yapacağım" hayaliyle giriştiğimiz, skilleri yanlış verip olmadı bu diye kapatıp yeni serverda baştan bir daha açmamızla devam eden hadise. Bu kez de itemleri dizememişsindir, kapat tekrar aç. 5. ayda 4. şirketimizle tam gaz devam. Muhtemelen bir dahaki aya yeni güncelleme de gelir.
yazarın yazamama durumu. ister reklam yazarı, ister senarist, ister uludağ sözlük yazarı ol; "ne yazsak şimdi" dediğin anda bir türlü gelemeyen ilham.
(sözlükte ilk entry'i yazarken de iş başvurusu yapıyormuşum gibi hissettiren durum)