marilyn monroe' nun kıyıda köşede tanınmamak için kullandığı takma ismi.
aynı zamanda chuck palahniuk' un snuff türkçesi ölüm pornosu olan kitabında sheila isimli sekreterin gerçek ismi.
su götürmez bir gerçektir.
ekşide çaylaklıktan çıktıktan sonra bir daha buraya uğramayan bir sürü yazar vardır.
yani burası binevi ekşi sözlük çaylak onay listesi gibi bir şey.
not: evet ekşiciyim, şimdi saydırabilirsiniz.
edit: ayrıca ben burda yarım gün falan bekledim yazar olmak için. oysa ekşi öyle mi? 1 buçuk seneden aşağısı kurtarmıyor. sonrası kalite zaten.
bilginin pahalı ve kaliteli bir şey olmasıyla alakalıdır. bu sebeple kitapların pahalı olmasını doğru bulasgfsdg. şaka şaka.
evet gerçekten çok pahalıdır kitaplar ve buna bir çözüm gerekiyor.
bunu çözecek şey ise yayınevleridir, lakin günümüz yayınevleri bu sorunu çözmekten ziyade tam tersine gittikçe kitapları pahalılaştırıyorlar. sonra da okumayan bir gençlik ortaya çıkıyor.
benim önerim internet sitelerinden alışveriş yapılması yönünde, çünkü her zaman indirim oluyor.
bayan kelimesi "bay" kelimesinden türediği için ve kullanıldığında çok küçükte olsa bir aşağılama sezdiren kelime olduğu için yerine "kadın" kelimesi tercih edilmelidir.
dünyaya güzel eserler bırakmış, toplum tarafından "manyak" "alkolik" diye nitelendirilen, eserlerinde her şeyi açıkça yazabilen iyi bir yazar. bugün de ölüm yıl dönümüymüş, bize de saygıyla anmak düşer.
popüler kültürün kurbanı olmuş güzel eser.
kitapçılarda bakıyorum da birkaç tane farklı yayınevinden çıkan bir sürü kitabı var. tamam, olmasın demiyorum ama günümüzde popüler olan bir şeyin bokunun çıktığını da biliyoruz.
(bkz: game of thrones) (bkz: the hunger games) (bkz: the lord of the rings)
keşke yukarıdaki eserler de, küçük prens de bizimle sessiz sakin yaşayabilseydi.
gece dinleyeceksin böyle muhteşem şarkıları.
insanı alıp başka diyarlara götürüyor resmen. dinlerken ayaklarımla ritim yapmamam neredeyse imkansız, ve bazı yerlerinde o gitarın tiz sesiyle çıkardığı ritim insanı bitiriyor zaten. aynı zamanda çok yoğun bir duygu silsilesi yaşatıyor insana.
1) ülkemizi 10 yılda dünyanın en büyük değil 5, ilk ona bile sokamadığı,
2)yüzde yüz yerli malı arabanın yüzde yüzü yerli değil,
3)yüzde yüz yerli malı nükleer uçak gemisi yapıp da ekolojiyi bozacağı,
4)3. köprüyü yaptıracağı
5)büyük hava limanına gerek olmadığı,
6)zaten dünyada en fazla cami olan ülke türkiye olduğundan en büyük caminin bir anlamının olmadığı,
7)çok sağlam duble yolların arabaların amasörlerini haşat ettiği,
8)herkesin fikrine saygılı olmadığı(can dündar),
9)ülkeyi esaret altına aldığı,
10)namaz kılan başkanın nasıl namaz kıldığının bilinmemesi,
11)aklı başında bir müslümanın zaten allah' tan korkması gerektiği,
12)suriye, yunanistan acaba komşumuz değil mi,
13)ancak orta doğuya yön verebilme kapasitesi olduğu,
14)andorranın bile bize artistlik tasladığı,
15)bütün ahırları ahır olarak bıraksaydı da hayvancılık gelişseydi,
16)toplumdan aykırıları dışladığı
geçen hafta renklilerle beraber bütün beyazları makineye atmamla içinden çıkmış olduğum grup.
evet, hepsi mavi oldu. ve atletlerin her tarafında aynı mavi renk tonu var ve gayet hoş durdu. bilseydim böyle olacağını daha önceden yapardım.
bugün şahit olduğum bir olayı yazmak istiyorum zira benim için fazla hüzünlü.
markete girdim alacağımı aldım kasaya doğru ilerlerken önümdeki 4-5 yaşlarındaki küçük bir çocuk raftan bonibon alarak babasına gösterdi ve "bu ne" dedi. evet evet o küçük çocuk bonibonu bilmiyordu ki, bu küçük bir çocuk için büyük bir eksikliktir. hadi onu geçtim babasının verdiği cevap daha içler acısı:"bırak oğlum onu sana göre değil" dedi.
ulan bonibon o çocuğa göre değilse kime göre?
küçüklüğümüzü yiyip bitiren, her bakkala gidişimizde mutlaka bir tane aldığımız, uyuşturucu hap diye kafaya diktiğimiz o mükemmel çikolatalı küçük şeyleri yeni nesil bilmiyor. utanç verici.
1- 1984
2- cesur yeni dünya
3- fahrenheit 451
4- karanlığın sol eli
5- buz ve ateşin şarkısı serisi
6- mülksüzler
7- androidler elektrikli koyun düşler mi?
8- ses sese karşı
9-otostopçunun galaksi rehberi
10- sineklerin tanrısı
eğitim sistemi: içinde bulunduğumuz eğitim sistemi yüzünden birçok genç daha erken yaşta hayattan nefret etmeye başlıyor.
toplum baskısı ve tabular: bu ikisini tek olarak ele aldım çünkü tabularımızı toplum baskısı yüzünden yıkamıyoruz, böylece içe kapanık gerçekten ne istediğini söyleyemeyen gençler ortaya çıkıyor. istediklerini yapamıyor, özürce düşünemiyor ve "kendi" olmaktan çıkıp başkasının istediği birine dönüşüyorlar.