her yıl 2000 öğrenciye burs dağıtan vakıf.
ayrıca her sene zorlu psm'de gençlik festivali düzenleyip birçok başarılı kişiyi konuşturuyorlar.
bu seneki festival geçen haftaydı.
doğa okullarında uzun yıllar genel müdürlük yapmış kişi. türkiye’de özel okul mantığını başka boyuta taşımıştır. okuldaki teknolojiyle, spor alanındaki bambaşka etkinliklerle, çağdaş ve teknolojiyi derslere dahil eden eğitim anlayışıyla ve bunların yanında üniversiteye geçişteki başarılarıyla özel okullar için çıtayı bambaşka yere taşımıştır.
dünyanın her yerinden, duvar yazılarının, grafitilerin, wall artların paylaşıldığı bir facebook grubu. yaklaşık 1000 üyesi var, herkes gördüğü güzel duvarların fotoğraflarını çekip paylaşıyor. tek kural kendi çektiğiniz fotografları paylaşmak ve paylaşırken lokasyon bilgisi vermek.
bi de link vermeyelim. duvara direkt foto post edelim. yeşili koruyalım. dağlar bizimdir.
***
31.05.2013'ten sonra çok değiştik.
direnişle ilgili internette bulduğumuz veya başkasının çektiği her türlü görseli biriktirebileceğimiz serbest kürsü diye bir albümümüz var artık. direnişle ilgili olduğu sürece kimse sana argadaş bunu niye koydun buraya demez, dedirtmem. google da serbest burada.
biber gazı zihnimizi açtı, cildimizi güzelleştirdi resmen. sokaklarda yaşanan güzelliklere kayıtsız kalamazdık di mi ehueh
sonracığıma,
kendi çektiğiniz fotoğrafları grubun duvarında paylaşmaya devam edebilirsiniz veya direniş albümünde paylaşıp caka satabilir, kıza falan yürüyebilirsiniz. o sizin bileceğiniz iş.
gelişmelerle tekrar karşınızda olacağız, bizi izlemeye devam edin.
özgür olduğunu düşünen türk kızının, çekici bulduğu bir adamla fuckbuddy olma çabasıdır.
sonunda kız adama aşık olur, başlarda gurur yapar söylemez, onun da kendisine aşık olmasını bekler. adamı aşık etmek için her şeyi yapar çünkü adamın da kendisinden hoşlandığından emindir. oysa ki adam yalnızca sevişmek ister, bunu baştan belirttiği için rahattır, kibardır.
bu kızların bir kısmı, adama hayır diyemez ama elle tutulur bir ilişkisi de olmadığından mutsuzdur.
diğer kısmıysa hamile kaldığını iddia eder, ucuz ajitasyonlar peşinde ilgi çekmeye çalışır.
kezban cool da, özgür de olsa sonunda kezban işte.
Vince Vaughn ve Owen Wilson'ın başrollerinde oynadığı, google temalı "komedi" filmi.
google gibi kocaman bir tema varken, bu kadar vasat ve hatta kötü bir film nasıl çekilebilir, ahanda böyle.
--spoiler--
gerek klavyedeki harflere basılırkenki çekim tekniği, gerekse "yapamiiciiim" deyip vazgeçip, son dakikada iyilerin kazanması olsun; ilk saniyesinden sonuna kadar tam bir amerikan filmi. klişe, klişe üstüne. inanılmaz dandik bir google reklamı, hani bence google para verip reklam çekse daha iyisini çeker, neden böyle bir filme ihtiyaç duymuşlar hiç anlamadım. genel olarak amerikan yapımı filmlere ön yargılı olanlardan değilim, örneğin benzer temada olan social network isimli filmi oldukça beğenmiştim.
--spoiler--
neyse, gerçekten çok çok boş vaktiniz yoksa izlemeyin. çok boş vaktiniz varsa da, hiçbir beklentiye girmeyin, gülmek dahil. türü komedi ya hani, sanırım bir kez bile gülümsemedim. yazık olmuş yani. ben ettim, siz etmeyin.
kimisine göre kitaba saygısızlık olsa da, aslında kitabı benimsemektir.
ne zaman ikinci el bir kitap alsam, köşeleri kıvrık, cümlelerin altı çizilmiş ve hatta bazı sayfalarda çay bardağının kalça izi çıkmış olsa; o kitap, kitaplığımın en güzel yerlerine konmayı hakedenler arasına henüz okunmadan girer. zira başkası bu kadar benimsediyse, ben de eminim benimseyeceğim.
ya çok acayip bir şarkı, ilk dinlediğim zamanlarda ihtiyacım olan şey yalnızca huzurdu. şarkı bana inanılmaz bir huzur veriyordu.
şimdilerdeyse, sürekli heyecanlıyım. şarkı da beni iyice gaza getiriyor. bambaşka şeyler hissettiriyor. mümkünse sabah yeni uyanıldığında, bası iyice açıkken dinleyin. o gün, altından kalkılamayacak bir şey yok gibi gelecek.
belçikalı triggerfinger grubunun vokali. aynı zamanda gitaristi.
1971 belçika, antwerp doğumlu.
bu vikipedisel tanımdan sonra asıl yazılmak istenense; seni doğuran anaya kurban olayım ve bilumum arabesk aşk sözleri be ruben. karizmana, aksanına, her bir şeyine hastayım. bana bir i follow rivers der misin?
taraflardan birinin diğerine hediye ettiği sekstir.
kendisini kötü hisseden karşı tarafa, kendisini iyi hissetmesini sağlama, egosunu tatmin etme amacıyla ya da tamamen aciz tarafa acıma nedeniyle lütfedilen sekstir.
bir ülkenin başbakanının yaptığı, yapmakla kalmayıp medyaya verdiği ultimatomla gerçeklemesini sağlamaya çalıştığı durumdur.
Batılı medya büyütmüyormuş. Vay anasını, büyütüyor olduk bir de. Ama doğru, askerlik yan gelip yatma yeri değil, illa birileri ölecek nasılsa. Kaç kişi olduğu ve hatta kim oldukları bile önemli değil, ölmüş bitmiş.
gay, lezbiyen, trans, biseksuel ve yakınlarının, nefret suçlarına ve ötekileştirmeye karşı saat 17.00'de / taksim'de yapacakları yürüyüştür.
en başta, 2008'de üsküdar'da babası tarafından öldürülen ahmet yıldız'ın onurlandırılacağı rengarenk bir yürüyüş olacaktır.
sevdiğim o filmde oynayan adam birkaç gündür rüyalarımın başrolünde.
önce beni mum ışığında romantik bir yemeğe götürüyor, sonrasında şemsiyesiyle ince yağan yağmurun altında yürüyoruz kol kola, evimin önüne geliyoruz, yukarı kahve içmeye davet ediyorum, eve girince ben üstüme rahat bir şeyler giyerken o da viskisini yudumluyor.
buraya kadar her şey izlediğim klişe romantik filmlerden olması gereken bir sahne işte. her şey yolunda yani.
sonra koltukta yanımdayken beni öpüyor, önce çekiniyor sonra kendimi kollarına bırakıyorum. derkeeeeeen telefonumun alarmı çalıyor, uyanıyorum. saati ertelemeye alsam da faydası yok, aynı rüyanın içine giremiyorum, öpemiyorum sevişemiyorum.
birkaç gündür aynı bu rüyayı gördüm durdum. tam aynı noktada uyanıyorum her seferinde. adam türk kızı gibi, gösteriyor ama vermiyor mübarek. neyseki yarın pazar, saatimin alarmı çalmayacak, istediğim kadar uyuyabileceğim ve rüyamı mutlu bir sonla bitireceğim bu gece, inanıyorum.
-----
pazar sabahı.
tanrım! o nasıl bir geceydi öyle?! inception denen şey neymiş yaşayarak öğrendim.
anladım ki, benim sert seks seven tarafıma aykırıymış bu romantik yemekler yürüyüşler falan. hem düşündüm, bu filmlerdeki tüm kadınlar her daim sütyen takıyorlar. bense nefret ederim sütyen takmaktan.
işte bu yakışıklı oyuncuyla misyoner pozisyonunda, sütyenimi çıkarmadan gerçekleştirdiğim orgazmsız seksten sonra daldığım uykumda mahmut abiyi gördüm. bakkal mahmut abi. "sevişek mi?" dedi bana, kikirdememe fırsat vermeden attı yatağa. sütyenimin kopçasını tek eliyle açtığı anda ilk orgazmımı oldum. sonrasıysa özgür kalmış memelerimin, özgür kalmış ruhumun, özgür kalmış arzularımın yansımasıydı sadece. "sağolasın mahmut abi, allah razı olsun" dedim, "haydi geçmiş olsun" diye cevapladı, popoma bir şaplak attı iğne yapmışcasına.
bu seks kokan rüyamdan romantik rüyama uyandım. bir de üstüne gerçek hayatıma geri döndüm, oflaya poflaya da olsa.
ve anladım ki, sütyenle romantizmin doğru bir orantısı var.
ve anladım ki, ben sütyen sevmediğim gibi sert seks seviyorum.
ve anladım ki, meme uçlarım da sevdaya dahil; memelerim hala sevgili.
I wanna pick you up, I don't care what time
I wanna drive real fast to some place in town
I wanna stress you out
I wanna make things hard
I wanna take your hand
I wanna leave this bar
I wanna wake you up on a driving train
that led it's tracks down inside my brain
I wanna hear your band
I wanna give it advice
I wanna meet your girlfriend, she sounds nice
I wanna take you home
I wanna feel my age
I wanna freak you out on a different stage
I wanna show my teeth
I wanna keep you fed
I wanna get you drunk and let it go to your head
so i guess this means we can't be friends
I wanna be unique
I wanna be your kind
I wanna make you hate me then change your mind
I wanna wear a skirt
I wanna make mistakes
I wanna kill you first then take your name
I wanna tear you apart
I wanna make your bed
I wanna break your heart
I wanna break your head