"sonra sen kendi yolunu çizdin
benim ilkokulda resmim zayıftı, pek bir şey çizemedim
bir işe girdim
beşiktaşta bir eve taşındım, ve sigarayı bıraktım
bulaşık makinam var,
alttan iki dersim var,
bir kitap projem var,
ve sen yoksun..."
Zamanın içinde bir zaman oluşturmalıydım
Bi anda heryerde bulunabilmek gibi
Anında yetişmek gibi ihtiyacı olanlara
Kendi bencilliğimde boğulmaktan öte birşeyler yapmalıydım,
Elim kolum bağlı oturmaktan başka hiç birşey yapamadım
Ya yarım olacaktı her şey ya da
Yarın ne getirecek diye uzaktan uzağa bekleyecektim
Kötü bir şey olmamasını dileyerek
Tedirgin bir umutla
Kendimle hesaplaşadurdum bir ara
Yapmak isteyip de yapamadığım ne çok şey var diye
içimdeki ses suskundu
Yapabildiklerini düşün dercesine
Oysa ne büyük nimetler vardı
Ne büyük başarılarım
Bir defasında sormuştu bana
hiç kendi başına ayakta kalabilmek için neleri feda edebileceğini düşündün mü? diye
O ana kadar düşünmemiştim
Yazıklar olsun bana ki gerçekten düşünmemiştim
Boğazımda bir şeylerin düğümlendiğini hissettim
Oysa ne kadar basit bir şeydi onun istediği
Ve benim kıymetini bilmediğim
Yokluğunu hiç düşünmediğim
Güneşin önündeki kelebek gibiydi o
Kıpırdayamayan ve güneşe de engel olamayan
Ufacık bedeniyle elinden gelen her şeyi yapan
Direnen sonuna kadar
Ve umudunu kaybetmemek için çırpınan
Ama durduramayan
Bense hiçbir şey yapamıyordum onun için
Güneşin alnında o günden güne kururken
Köşede elim kolum bağlı
Kaskatı kesilmiş donuk bir yüzle
Biraz hüzünlü ama sahte bir mutlulukla
Seyir defterime kaydediyordum olanları
Her bir anısı değerliydi
Her yeri görmeliydi kelebek
Ama yoktu kanatları
Ve kırılmak üzereyken umutları,
Ayakta tutan bir kozası vardı sadece
O da yok olmaya mahkûm
Yorgun ve biraz mahcup
kendimi kandırmaktan öteye gidememişim meğer,
yerine başkalarını koyabileceğimi düşünmüştüm...
özür dilerim...
sabahın ilk ışıkları ve heycandan uyuyamamamın sebebi tek...
kalbim duracak gibi...
karşımda görsem donar kalırdım ya da boynuna sarılıp ağlar...
gece gökyüzüne baktığımda onun gördüğü manzarayı görebilecek olmak bile beni bu denli mutlu ediyor...
eskiden dolunaya baktığımda onun da belki saatler sonra da olsa o manzarayı görebilme ihtimaliyle mutlu olurdum...
facebookta online olduğundaki yeşil ışık bile beni mutlu ederdi,
çok şükür derdim...
konuşmamıza gerek yoktu.
minik yeşil ışık yanmışa o biryerlerde ve iyiydi.
sayfalarca yazabilirim şu an, hiçbir edebi kaygı taşımadan, içimden taşanları sayfalarca yazabilirim...
Istemediği bir hayat yaşamak zorunda kalacaktır.üzerine düşen/yapması gerekenleri istediği için değil görevi olduğu için yapacaktır. Alışkanlık belki olur ama mutluluk ?