neden hep geçmiş sanki daha az acı vermiş gibi bugünkü gözyaşlarından denizler oluşturuyoruz r diye sordum aklımdan geçen bir harfe. bu aralar insanlar boş konuşuyor, karışık konuşuyor, mübalağalı konuşuyor. harflerle direkt irtibata geçmek istedim. yan yana dizilip en güzel cevapları oluştursunlar istiyorum. olmayacak şeyler peşindeyim, biraz ölüp gelmeyesim var.
anıların sindiği o şeyler, anılar uzaklaştıkça, ayrılınca insandan, keskin bir hüzün bırakıyor. bu hüzünden sarhoş olmuş haldeyim. henüz geçmiş olan bir anılar zinciri var, bir daha asla gelmeyecek olan. yerini doldurmak mı? ney neye ne kadar benzer ki? bir oyalanmak işte, geçene kadar; içindeki ve dışarıdaki anılara benzeyen her şey.
--spoiler--
debra saçmalamasaydı iyiydi. ya nedir bu amerikan filmlerinde dizilerindeki üvey kardeş aşkı birlikteliği? lost'ta da vardı aynı. adamlar ensesti endirekt servis ediyorlar sürekli. hayır ne oluyor yani sonuçta? bi pislikten de uzak kalın. kimse hayatında bunu o sahne önünde yaşadığı gibi yaşamıyor. bundan etkilenen/tetiklenen bünyeler sonra dalıyorlar hayatın içine. 3. sayfalarda okuyoruz sonra. ya bunlar zevk falan olayını aşmış. hayvanlığı normallemişler bünyelerinde. drama izlemiyoruz, bir bilgi anlatılmıyor. deb'in fantezilerinden bir kuple. bu yani. sen kardeş gibi gör gel 30 yaşına aa aşıkmışım de.
bir 12.12.2012 kadar rakamsal simetrisi yoktur. dünya gözüyle 2.12.2002 olmuşsa da teğet geçmiştir yine. ortalaması yok bunun. bir zaman gelecek 2.12.2112 olacak işte ona rastlayacak kişiye selam ederim.
20. bölüm 4. part 7. dakikada salih ve vedat ın diyaloğu muhteşemdi. yok böyle bir şey.
ayrıca murat'ın mesut'u kıskanma sahnesini 3 kere izledim. şu söz var ya mübalağalı güzel: " ben yalnızca ahmet in mutlu olduğunu düşünürdüm, birden..."
kendini sultan mehmet han a benzetip at koşturmuş tarih bla bla yazanların demiş falan reklamında. biri de dedi mi "acaba bre be hey gafil kimsin lan sen?" ben oraya takıldım. kimyası nasıl işliyorsa artık bir itici elktromanyetik ağımlar falan. itimcirikli.
en iyisi çirkinliğin de vuku bulduğu 14-15 yaşları arasında takmaktır. şöyle en güzel çağ 18-19 da takılırsa o güzel ve çekici kahkahaların yerini ağız içi dolusu teller alır ki kötü bir şeydir bu.
tek çene önemli değil o kadar çift çene kötü. tek çene tecrübesine binaen, üst çene gayet iyidir. acıtır zorlar. her ay telleri sıkıştırma olayı var galiz sözler edilebilir. ortodontistin rahat tavırları ünitte acı çekerken acayip zorunuza gider. bir içsel hüzün yaşar insan.
estetik olayına girdiği için durum rahatlatıcı özelliği vardır aynı zamanda. iyi yönden bakılsın. bardağın dolu tarafı yani.
sonra aradan bir buçuk yıl geçer ve teller çıkar. aynanın karşısında dişler pırıl pırıl falan. tabii temizlik önemli. dişinde tel olup sararmış şeffaf telli insanları hayatımdan çıkarmışımdır. pisliği sevmem.
bir de işin acı yanı dişler çarpık olmayıp gayet iyi düzgün durumda iken içeride gömülü kalmış dişler için idealist bir ortodondist panoramik filmde bunu görüp ünite yatırıp hemen ölçü aldırıp mis gibi iki süt dişini çekip güzelim dişlerin üzerini telle kaplayıp damağı yarıp içerideki gömük iki dişe tel takıp 1 yıl boyunca o tellerle sürükleye sürükleye dişleri aşağı çekme olayı vardır ki işte bu benim başıma gelmiştir. 1 ayın iki haftasını acıdan ağlayarak yemek yiyememekten 43 kiloya düşerek 1,5 yılın geçmesine sebep olmuştur.
neyse ki içeriden gelen dişler acayip güzeldi.
bütün çarpık dişliler ortodontik tedaviye girişsin, sağlam bir güzellik katar dişler yüze. ok. kib. by.
ne güzel bir özellik aranması. komik gibi geliyor fakat allah korkusu önemli... biraz daha okuyunca böyle ilan mı olur lahn denilebilitesi de yok değil hani.
zeki olanın aptala olan tahammülsüzlüğü durumunda olan kadınlardır. mesela erkekler arasında da vardır bu durum. hatta bir erkekten daha zeki bir kadına dominant gibi bir kalıp kullanılır. zekanın bittiği yerde hakimiyette biter hani. ama erkekler bu durumun doğmasına erkeğin geri zekalılığı değil kadının dominantlığı der falan.
acayip bi dizi. kitabının verdiği huzur yok imiş. bir de içinde feyza ve şükran var ki dindar erkekleri ahh şöyle feyza gibi bir kız da bizim gibi munis erkeklerin peşinden koşsa vah vah gibi hallere sokmuştur. dizi ayrı dert dindar arkadaşlar ayrı dert. lan çevrendeki kızlara şükran profilinde olması için baskı yapıp feyza nın peşinden koşmak yakışıyo mu size? ha ama feyza sonra başını kapatacak tabii. çok etkileyici. heh. sonra bu erkekler derler ki şükran tipinde kızlara dini karalıyosunuz rujunuz dar pantolonunuzla. senin o arzulu kafan belki pardesülüye dönük olsa o rujda gider dar pantolonda kim bilir. sonuçta eşeyli üreyen canlılar yaşıyor bu doğada. kur yapmaya odaklı bir erkek ve kadın alış verişi. anladın? her neyse izleyebilmek için dindar bir erkek olunması gereken dizi. diğer türlü çekilir değil. amatör bir uyarlama.
bir tartışma ya da olumsuzlukta diğerleri gibi savunma refleksleri hırçın ve agresif değildir. onların kendini özel bir savunma planları vardır; politika ve belli bir süre bekleyip sonrasında tavrını tutarlı ve kabul ettirici bir şekilde ortaya koymak. bu sebeple ne kimse kendilerinden nefret eder delicesine ne de ona karşı bir üstünlük sağlayabilir. zekasını göstere göstere kullanmaz. insandır yengeç burcu kadınları. sinsilik olsa da en azından bu sinsilikleri birilerine zarar vermek için değil kendilerini kollamak içindir. kimsenin kırılmaması bundandır. ben severim yengeçleri. üzmeden had bildirir. entrikayı iyi oynar.
üç gündür üst üste kaza yapıyorum. sorun ne bilmiyorum ama kendimle ilgili bir araştırmaya gidince bu kazaları yaparken çalan şarkının ali atay'dan istersen olduğunu fark ettim. duygu yoğunluğum direksiyon başında savruk bu ara. dalgınlıkla yapılan kazalar tabii, büyük değil o kadar hala tek parçayım. hız kesemeyip karşı kaldırıma uçmak bir iki aracı çizmek falan filan.