kendini değiştirebilmesini bilen insan..
son zamanlarda sanat ve sanatçının yanında olmasıyla dikkatlerini üstüne çekmekte..
üstelik artık tadından yenmeyecek kıvamda*
bazı durumlarda da vücut hıçkırık refleksiyle reddedebiliyor.daha çekilen ilk nefesle birlikte başlayan hıçkırık,çekilen diğer nefeslerden hemen sonra periodik olarak devam ederek (nefes çekilmediği zaman olmayan) kişinin sigara içmeye devam etmesine engel olur.
bugün derse gelmediğinde yokluğunu hissettiğim insan..
bütün gün bitip tükenmek bilmeyen el kol hareketleri ve alaycı tavrı ile insanı canından bezdirir,ama bir gün ortada görünmese aslında o el kol hareketlerine nasıl da alışkın,nasıl da memnun olduğunu anlıyor insan.
dostluğu koruyucu,kollayıcı;insana yanında güvende olduğunu hissettirecek kadar sağlam,yokluğu "bugün bende birşeyler eksik" dedirtecek kadar sahici..
aşık olup da bir ilişki yaşanması muhtemel bir insanla konuşurken çok güzel,mutlu oluyor insan
ama platonik aşklarda nedense insanda o ilişkinin hiç başlamicagı hissi uyanıyor
ve o sana iyi yada kötü ne söylerse söylesin, sonunda hissettiğin tek şey üzüntü kalıyor
içimden geçenler içimden geçip gidiyor uzun zamandır,ama bir sebebi var
zor günler yaşıyorum.
belki aynı anlama gelen farklı bir cümle de kurabilirdim,ama sonuç değişmiyor,her seferinde aynı cümleyi kurarak özetliyorum işte:
zor günler yaşıyorum.nasıl zor günler açıklamak gerekirse anlatmaya halimin kalmadığı kadar..
aslında önemli olan yaşadığımın "zor günler" olması değil,sonu umutsuzca biten her deneyimde hepimizin yaşadığı o kendi görmek istemediğimiz kötü yanlarımızı görüşümüz,kendi çatışmalarımızla nasıl başa çıkamadığımızı farkedişimiz,kullandığımız savunma mekanizmalarının nasıl çöktüğünü,nasıl da ilkel,nasıl yardıma muhtaç,belki de içten bir dost omzuna ne kadar da ihtiyaç duyduğumuzu anlayışımız.
bir dahaki sefere böyle olmaz diye geçiştirip bir daha ki onlarca sefer de değişmediğimi üzülürek farkeden belliki ben değilimdir sadece.sanki zorla biraraya getirilmiş puzzledan bir çerçeveymişcesine,olmayacak sorunlara gereğinden fazla önem verip,taşlarımı yerinden oynatacak en küçük sarsıntıda çöküyor hayata olan bağlılığım.geri dönülmez,sert,olağanüstü kararlar alıyorum;en fazla ertesi gün devam ettirebildiğim.
mutluluk pamuk ipliğine bağlıymış gibi geliyor bazen.mutlu olabildiğim zamanlarda durmadan gülen yüzüm,sanki bu kısa sürebilecek zaman dilimini sonuna kadar kullanabilme isteğimden.
üzülerek farkediyorum ki sen; hakettiğinden çok daha fazlasını oluşturuyorsun hayatımın,haberin bile olmadan üstelik.demekki diyorum hayatım boyunca okuduğum tüm kitaplarlarla,dinlediğim her şarkıyla,izlediğim eleştirdiğim her filmle sana hazırlanmışım ben,tüm deneyimlerimle bir gün karşına çıktığımda tüm biriktirdiklerimi beraber paylaşalım diye
senin öyle bir düşüncenin olmaması ne acı
bir iftar vakti ramazan pidesi kokan sokaklardan,çeşit çeşit yemek kokuları karışmış kat aralarından geçip de anahtarı çevirip yalnız ve karanlık evine adım attığında anladığın durumdur.
ve o an inansan da inanmasan da,oruç tutsan da tutmasan da kalabalık bir aile sofrasına o an için nasıl da muhtaç olduğunu tekrar tekrar anlamaktır..
sözleri saf,kırlmış,yıpranmış,ne yapacağını bilemeyen ve yaş itibariyle hayatının en büyük sınavını verdiğini zanneden bir genci betimlerken,sert ve isyankar müziğiyle de o dönemin tüm karmaşalarını,çelişkilerini,gelgitlerini gerçekten hissettiren nil karaibrahimgil şarkısı..
aradan yıllar geçince "girdik,bitti" gibi kalıyor aklımızda,iyiki de öyle kalıyor ama şarkıyı dinleyince,o günlere dönünce gerçekten çektiklerimizin,korkularımızın yaşımızın ne kadar üstünde olduğunu bir kere daha hatırlıyor insan
daha tanışmadan bile kötü olamayacağı kestirilebilen,bir kere tanıştıktan sonra ise kendini bir daha hayatınızdan çıkmasını hiç istemeyeceğiniz kadar sevdiren çok nadir insanlardandır..kavga edilmeyecek kadar dengeli,saçmalamayacak kadar zeki ve alınılamayacak kadar sevimlidir.
siz sadece arkadaş,en fazla çocuk olup şımarabilirken ve sadece arkadaşlığıyla yetinmeye razıyken, o;gün gelir abi olur,sırtınızı sıvazlar;gün gelir baba olur,o an sizi gerçekten seven biri olduğunu hisseder,bir huzur kaplar içinizi..
ama bir de sanatın ve sanatçının karşıtı tutumları olmasa,işte ozamandan tadından yenmeyecek*
sorulunca kimsenin sevmediği,fakat albümüne şarkı seçme konusundaki başarısı nedeniyle çoğu insanın şarkılarını gizliden gizliye sevdiği kadın şarkıcı.
televizyon ve şov dünyası için biçilmiş kaftandır,bu kadar eleştirilmesi yanlıştır.
yonca evcimik'in "kendine gel" albümünden müthiş bir şarkı.söz ve müziği mustafa sandala aittir.mustafa sandal bu şarkıyı yaptığı en iyi şarkı olarak değerlendirmektedir
Albümleri sırasıyla
Abone 1991
Kendine Gel 1993
8 15 Vapuru 1994
Yonca Evcimik '94 1994
Hot For You 1995
Yaşasın Kötülük 1997
Günaha Davet 1998
Herkes Baksın Dalgasına 2001
Yoncimix Remixes 2002
Aşka Hazır 2004
Oldu Gözlerim Doldu 2005
türkiyenin ilk single albümü olma özelliği taşır.aynı isimli albümde 4,daha sonradan da "yoncimix" albümünde bir tane olmak üzere toplam 5 adet coverı mevcuttur
sabahtan akşama kadar cennet mahallesini yayına sokan,bazen ana haber bülteninin arkasından da aynı diziyi yayına sokan televizyon kanalı.
reha muhtar gitti,izi kaldı
toplamda 2 caddesi bulunan bir tatil beldesidir.yerleşim bölgeleri daha çok arsuz'da değil de siteler halinde olmak üzere iskenderun-arsuz arası 30km lik yol etrafındadır.
yazları faaliyet gösteren kendilerini reina falan zanneden küçük barlar,diskolar mevcuttur,buraya giden insanlar da kendilerini reinaya gidiyo zanneden güllü dallı motorlardır
nil'in diğer 2 albümüne göre daha az enstruman kullanılan,bilgisayar çıktısı son albümü *
şarkılar daha bir olgun ama özellikle "kamikaze" ve "siz" diğerlerinden biraz daha öne çıkıyor
uludag üniversitesinde hangi duraktan binerseniz binin sonunda mutlaka yaşayacağınız durumdur.kampüsten çıkışta son durak hastenedir ve o durakta her zaman bütün koltukları dolduracak kadar yaşlı yolcu mutlaka bekler.eğer o durağı atlatabilirseniz artık rahat bir nefes alabilirsiniz
birgün bilim teknikte bunun normal olmayan birşey olduğunu *okuyana kadar,herkeste var sandığım durum.arkadaşlarımın isimleri bana çeşitli renkleri çağrıştırıyor,ben de aynı rengi çağrıştıranları grupluyorum ister istemez kafamda.sinestezi güzel birşey,çünkü bir resim çizerken hangi duyguyu anlatmak istiyorsanız ona göre bir renginiz var.isimleri karşınızdaki insanın tipine göre değerlendirebiliyorsunuz *