büyük bir çelişkidir. yabancı değil yerli malı kullanmak isteyen ancak elini attığı birçok malın yeşil sermayeye ait olduğunu gören kişinin yaşadığı hayal kırıklığıdır.
bu ülkenin refah seviyesinin düşmesinin 'milli bayram kutlamak' ile hiçbir bağlantısı yoktur. refah seviyesi ayrı, milli bilinç ayrı bir olgudur.
ülkenin refah seviyesinin düşmesine yüzlerce sebep sayabiliriz, örneğin ekonomimizin dışa bağımlı hale 'getirilmesi', anlamsız yere imf'ye borçlandırılmamız, ekonomik-sosyal yatırımlar yapmak yerine din-iman söyleminden başka bir halt üretemeyen amerika kuklası bir iktidar vs vs...
farklı etnik kökenlere sahip milyonlarca insanın bir milli bilinç etrafında toplandığı ülkemizde, milli bilincimize sahip çıkmak için karnımızın tok olup olmamasına bakmak yersizdir. Bu ülkeyi canlarını feda ederek bizlere emanet eden atalarımızın yokluk-yoksulluk dinlemeden mücadele verdiklerini hatırlatmak gereklidir bunu unutanlara.
türkiye'de mazlumu oynamanın her koşulda prim yaptığı...
- öhü, müslümanım diye beni cummurrrbaşkani yapmiyorlar agabey, öhü..
- öhü, inancım var diye beni kampüse sokmuyorlar abla..öhü..
- ah benim mazlumum, ezilmişim, emrahım küçüğüm ezdirtmem seni ben kimselere!!!
al oyum senin olsun, al tüm milli gelirlerim sana feda olsun, oğluna gemi alırsın oyuncak niyetine...
sanal muhtıra ile silkelenip kendisine getirilmeye çalışılan dini bütün parti, muhtemelen yeni iktidar döneminde bir askeri darbeye sebebiyet verecektir. hayırlısı olsundur...
etrafımda gelişen tüm bu rezaletten aklı başında olan her türk evladı gibi ben de çok ama çok utanıyorum.
meydanı boş bulmuş mollalar ülkemde, iliklerine kadar maddi manevi sömürülmek için yanıp tutuşan cahiller çoğunluğu sağlamış. Senin dış güçlerin sömürüsünden kurtardığın bu millet, dini inançlarını ve milli hazinelerini gözlerinin içine baka baka sömüren bir avuç zavallıya kanmış.
Oturup üzülüp yenilgiyi kabullenmek niyetinde değiliz atam, yazık değil emeklerine, bak biz varız. senin ilkelerini ve fikirlerini öğrenerek aydınlanan gençleriz biz. Her zamankinden daha çok mücadele ederek fikirlerini yaşatacağız.
sozluk yazarlarının kuraklık hakkındaki korku ve düşüncelerini dile getirdikleri zaman dilimini takriben başlayıp, tesadüfün böylesi dedirten doğa olayıdır.
hem sosyal hem inek öğrencilerin okuduğu okul. idareciler ve öğretmenler, pek kendilerini yorma gereği hissetmezler bu okulda çünkü onlar istemese de öğrencileri başarılı olacaklardır zaten. öğrencilerini rahat bırakma yolunu seçerler, pek üstlerine varmazlar ki bu son derece doğru bir taktiktir. herkes mutlu olur.
dar karanlık koridorların tavanlarında kadın hapishanesi olduğu zamanlardan kalma parmaklıklar vardır bu güzide okulun. bahçesinin ortasında da yine aynı zamandan kalma koca bir su deposu.
nev'i şahsına münhasır bir okuldur, iyi ki orada okumuşum denilesidir...
filmler için ses efekti yapan ses mühendisi Phillip Winter, yönetmen arkadaşı Friedrich Monroe' dan aldığı yardım çağrısıyla portekiz'in başkenti lisbon'a gitmek üzere yola koyulur...
film, kısaca, monroe'nun sinema tarihi ve felsefesi üzerine ilginç yorumları ile winter'ın kenti seslere odaklı algısı üzerine kurulu.
film boyunca, Madredeus adlı portekizli müzik grubu büyüleyici müzikleriyle ve oyunculuklarıyla filme katılmaktadır.