ve ne düşünüyor,
beni mi?
yoksa
ne bileyim
fasulyanın neden bir türlü pişmediğini mi?
yahut, insanların çoğunun
neden böyle bedbaht olduğunu mu?
o şimdi ne düşünüyor,
şu anda, şimdi, şimdi?..
ikinci şahsın ağzından, üçüncüye birinci için söylenendir. endişe bildirir. ikinci şöyle der; kalbi ölüm kadar soğuk, bazen o öldü de kendi dahil hiç kimse fark etmiyor mu diye düşünüyorum. üçüncü cevap verir; endişelenmene gerek yok, kendisi için en iyisini yapıyor tıpkı hastalıklı bir hücrenin yayılışını önlemek için yapılan tıbbi bir girişim gibi.
kalbini soğutarak ömrünü uzatıyor,
bırakırsa kül olacak biliyor.
kalabalık bir arkadaş grubuyla gidilen sazlı sözlü eğlencelerde, bir kişi çıkar ve bunu söyler illa. ortama daha bi neşe katmak için sıradaki şarkıyı herkese armağan eder. yeterince gaz alınmıştır ve hep bir ağızdan coşulur.
herşeyin bittiği yeri keşfetmektir, kül olmak. keşfin uğursuz büyüsüne kapılmadan, ruhun kendine özgü mucizesiyle dönüş yolunu bulmasıdır yeniden doğuş.
kendi kendini doğurmaktır belki de sancılı ama her seferinde daha güçlü, kabuk tutacak, iyileşecek ama sancısı hiç dinmeyecek yaralarla, geride bıraktığınız halinize bakıp kanlı gözyaşları dökülür gözlerinizden. gözünüzde ki yaşları yeniden doğuşun, yenilmemiş olmanın zafer sarhoşluğu siler. yüzünüzdeki çizgilerde şifrelersiniz, hangi yangınlarda kül olduğunuzu, yaşama dahil olma savaşınızı. o zaman bir anka kuşu geçer aklınızdan kendini külünden yaratan.