mektuplaşmak konusuna haddinden fazla değer veriyorum. benimle mektuplaşmayı isteyecek bir sevgilim olmadı hiç ama bu yaşıma kadar; sıra arkadaşlarımla, dostlarımla hep mektuplaştım.
en büyük hayallerimden biri de hiç tanımadığım biriyle mektuplaşabilmek. hiç görmediğim, başka hiçbir şekilde iletişim kuramayacağım o kişiyi sadece, bana yazdıklarıyla, kendi cümleleriyle tanımak. bundan daha güzel ne olabilir? ama işte bu tüketim toplumunda ara ki bulasın böyle düşüneni.
yedi büyük günahı (oburluk, açgözlülük, tembellik, öfke, kibir, şehvet, kıskançlık) işleyen insanları tek tek öldürmeyi kendine görev edinmiş bir seri katil ve onu yakalamaya kendini adamış 2 dedektifin öyküsü. senaryo harika. oyunculara, hele ki kevin spacey'e diyecek lafım yok zaten.
çocukken doktor babasının ona sadece muayene etmek için dokunduğu zamanlarda kalbi küt küt atan, bu yüzden babasının onu kalp hastası zannettiği, saf ve tertemiz bir genç kızın hikayesi.
insanların yanında bir suflör olması ve onlara güzel cevaplar hazırlaması, fotoğraflardaki gizemli adamın sadece bir tamirci oluşu, amelie\'nin babasını seyahate çıkarabilmek için babasının cücesini hostesle bir yerlere göndermesi, kitapları basılmayan adamın sözünü duvarlara yazması, bir sebze bile olamayacak adam, kristal adam... detaylarıyla muhteşem bir film.
neslihan acu'nun oldukça değişik bir aşkı işlediği romanı. tarık ve aysel arasındaki aşk tutkulu olduğu kadar hastalıklı. yaşadıklarını hissettiren ama öte yandan ikisini de tüketen bir aşk.
kahvaltıların vazgeçilmezi. zeytinyağıyla karıştırılıp zeytinlerin üzerine döküleceği gibi ekmeği bana bana yenebilir. ayrıca yemeklere baharat olarak katılır. kullanım alanı en geniş baharatlardan biridir.
dizi çıtanızı über yükselten dizi. öyle ki bunu izledikten sonra diğer dizilerin bir anda gözünüzden düşmesi kuvvetle muhtemel. bitince hayatınızda oluşan boşluk ise dayanılmaz.
sevginin cinsiyetinin olmadığını gösteren film. iki erkeğin sırf toplum baskısı ve saçma salak önyargılar yüzünden aşklarını yaşayamamaları konu edinilir.