arctic monkeys'in istisnasız en az bilinen ve buna karşı en kaliteli yapımlarından biridir. bırakın albüme girmeyi, doğru düzgün bir kaydı bile bulunmamaktadır. Bu durum, soda şişesiyle çekilmiş konser kaydını bulup, dandik ses kalitesiyle dinlemek zorunda bırakıyor bizi. Lakin ilk dinlemeyle 'tekrar' butonuna tecavüz ederken buluyorsunuz kendinizi. fazla gaz.
hala sevdiğin eski sevgilinin, çok orospuluk dönen bir ortamda mahallenin "her kızı sikerim rahat ol ;)" kafasındaki adamlarıyla herhangi bir mekanda check in yapması durumudur. içte içe bitirir adamı. katil olmaya son bir adım kalmıştır. her türlü muhabbet dönebilir. hemde doğru düzgün en azından senin kadar iyi tanımadıkları, sadece uzaktan uzağa yaptıkları "ne kadar tipsiz be" dedikleri adamlarla.
ama sen konduramazsın hala. bir bahane ararsın "tesadüf ya" demek için. halbuki check in'in saati bile aynıdır. eski sevgiline ne kadar güvensen de, yanındaki adamların orospu çocuğunun önde gideni olduğunu bilirsin. Güvenirsin, sikip atarlar.
takılır arkadaşım ya takılır. aksesuar değil mi bu takarım da takarım. saatini evde yada gittiğin ortamda saat var diye takmıyor musun amk? insana gayet yakışır, hayata bir nevi filtre takmış gibi olursun. hatta hafif sivri yüzlü insanlar gayet seksi, karizmatik olabiliyor bu sayede. yeter ki çıkmasın o gözlük.
güneş gözlüğünün her yerde takılabileceğini savunan insan cümlesi.
3. sezon 81. bölüm ki zannımca en iyi bölümdür, bu bölümdeki mecnunun leylayı market arabasında sürmesidir. ölüyorum şu anda gülmekten. lan nasıl kıydınız şu canım diziye..
Yani sırf leylayı ağza sıkmalı çikolata için bıraktıktan sonraki şu bakış http://galeri.uludagsozlu...mecnunun-en-komik-sahnesi için bile defalarca izlenebilir. Olaydan önceki diyaloglarla da oyunculuğun dibine vurulmuştur.
uppercut ve Murray's olanından sipariş ettiğim saç şekillendirici hede. Ya sahi türkiye de neden kullanan yok? bir de kullanan varsa mesaj kutumu harekete geçirebilir mi bir kaç bir şey sormam gerek.
Aylardır, bakın aylardır düşündüğüm, her birinin onlarca çalışmasını dinlediğim ve sonuca vardığım iki yetenekli insanın karşılaştırmasıdır.
abi buckethead be. kova farkıyla buckethead.
Vardır böyle tipler. üniversite başladıktan maksimum 3-4 hafta sonra ayrılırlar. çünkü yeni erkekler, yeni ortamlar edinmişlerdir. sen artık sıkıcısındır. kızların alayı böyle. Tiksiniyorum.
istanbul'da bir kitap evi çalışanlarının, kitap satın almak isteyen polise yaptıkları yersiz ve gereksiz serzeniş. bunun sonucunda kitap evi sahipleri bu gereksiz muhaliflerin işine son vermiştir.
Bir dönem oynadığım (2007-2012) istanbul Kıyamet Vakti oyunundaki, gittiğinde çalan müzikten midir nedir, rahatlatıcı, huzur verici yerdir. Fakat Buraya gitmek öyle kolay değildir. taş kanat adlı yaratık sürüsünü peşinize takmanız, en sonunda da ele başları bronzu geçmeniz gerekmektedir. bu olay 39 seviye de iken inanılmaz zordu. şimdi nasıl bilmiyorum.
Popülerliği bir kenara bırakırsak, gitar ve tuşe konusunda sanki Latimer'ın biraz daha önde olduğu karşılaştırmadır. Bu tabi ki kişiden kişiye göre değişir. Lakin emin olduğum bir şey var; duyguyu, ruhu müziğe yansıtabilme olarak bu adamların üstünde kimse yok.
Jefferson Airplane'in 1967 After Bathing at Baxter's albümünün 3. parçasıdır. insanı dinledikçe içine çeken, tekrar tekrar play tuşuna bastıran bir yapısı vardır.