yoklugundaydım, hiçliginde, canımı acıtan sensizliginde... dokunmak yok, görmek yok, duymak yoktu artık seni.. yoktun işte varlıgınla beni mutlu kılan sen artık yoklugunla acıtıyordun canımı. hayat öyle bişeydi ki var olan insana yokmuş gibi davranmak durumunda bırakıyordu bizleri bazı bazı.. susuşum gitmeni istedigimden degildi çaresiz kalışımdandı.. sustum ve yine gittin, gitmeye hep megilliydin...
rejimlerin, verilen sözlerin hep bu güne ertelenmesiyle bi başlangıç ve önem teşkil eden gündür. ama tarafımca sevilmezler, pek bi sırıtır haftanın başı olarak...
kendilerini ve çevrelerini cok iyi kandırabilme yetisine sahip olan bu insanlar, çalışcaklarına inanmasalar da etrafa öyle bi izlenim verirler, ''sabah erken kaldır beni anne açık kafayla daha iyi oluyo çalışmak'' diyip usulca sınav öncesi uyurlar, zaten bellidir ki tembel oluşu annesine sabah erkenden kaldırma eylemini yükler, kendisinin kalkması mucizedir hatta annesinin seslenmesiyle kalkıp çalışması da mucizevi bi durumdur, olan anneye olur sabah erkenden uykusundan mahrum kalarak...
tebrik edilesi rahatlıga sahip olan, her sınıfta bulunan ve olmazsa olmazlardandır... onlarsız bi hayat, onlarsız bi sınıf, çalışkan insanların dört bi yanı sarıp sarmaladıgı, çıt sesinin dahi çıkmadıgı, gülme eylemini gerçekleştircek espirilerin havada uçuşmadıgı, gayet otumsu bi sınıfın ortaya çıkması demektir ki bu durum gayet sıkıcı olur...
uyku düzeninin altüst olması halinde gece odasında ugraşlar bulup geceyi daha güzel kılmak ve sıkılmamak adına pc veya tv başında kitlenen çocuga anne-babanın seslenmesiyle ortaya çıkan durumdur... 'hala yatmadın mı sen?' sitem içerir, kızgınlık vardır biraz tonlamada, çünkü her normal insan gibi gece olunca cocugunu yatagında bulmak ister ebeveynler...
ilişkiler artık güvensizlik üzerine kurulu oldu ki karşılıklı olarak insanlar her yönden, saçmalıkta olsa, güvence altına almak istiyor kendini.. şifre de bunlar arasında arada bi kontrol amaçlı kız ya da erkek tarafından msn'e girilir kim var kim yok ne gelmiş ne olmuş ne bitmiş bakılır, hatta bulunan küçük saçmalıklarla kavga dahi çıkarılabilir. evet evet kavga konuları arasında yerini alır bu durumda. saçma mıdır bu eylem özel hayata tamamen saygısızlık, sizinde olmadık yerde gerilmenize neden olucak bi durum mudur, evet öle olsa da vermemeniz halinde daha büyük kavgalar yaşamananıza neden olabilir, seçim sizin...
nedense içmeyi tam 3 sene önce bırakmış oldugum ama soguk kolaya iç çekerek aa ben neden içmeyi bıraktım ki sigara mı bu diye kendime sordugum öyle bir içecek işte...
elif şafak'ın baba ve piç'ini okuduktan sonra meraklandıgım ve kitaplarını alarak tez elden başladıgım kitap.. hayatta ne yapmasını bilen, kimsenin dalga gecmesine fırsat vermeden en katı şekilde kendiyle ilgili gerçekleri dile getirebilen şişko bir bayanın hikayesi olsa gerek..
insan evladının mayasına beklenti tohumları ekilmiş, her yerde kendini gösteren.. sevgi, aşk, arkadaşlık, dostluk.. seni seviyorumda da içten içe olan bişidir ki cevabını duymak istemedigini, bildigini ya da beklenti içinde olmadıgını söleyen insanın karşısında bile susmanız onun sessiz sorusunu cevapsız bırakmış olmanız anlamına gelir.. sonuna soru işareti almayan, tonda bir soru belirtisi taşımayan gizli sorulardandır ''seni seviyorum'' cümlesi, ne kadar öyle olmaması gerekse de...
hoşçakal vedaların ardından sölenir; belki dönüşü olur o gidişin ama bazen de yok olur, gittigiyle kalır hoşçakalla yetinmek zorunda kalırsın, budur vedanız bitişiniz...
acıtıyordu sensizlik içimi. peki yaa sen varken nasıldım soruyorum kendime pek de mutlu edemezdin yaa beni..can acıtırdn, üzerdin, kırardın ama hayatımda oldugunu bilmek bile yeterdi. gittin bile bile gittin hoşçakal demedin başta belki de cesaret edemedin kolay degildi o sorumlulugu almak ama gitme vaktin gelmişti biliyordum bir rüyaydı gidecektin bu nedenleydi belki senleyken bile taşıdıgım hüzün.. senlee yaşadım hüznü sensiz yaşadım hüznü mutlu olmayı beceremedim ben, dalıp gitmelerim seni bogdu zamanla noldu dediin, zaman zaman hiç sormadın bile ne halde oldugumu, kolayı seçtin ve gittin... düşünüyordum bazen acaba çok mu güçlüyüm herşeye ragmen durabiliyorum yanında yoksa çok mu güçsüzdüm gidemiyordum gitmem gerektigi halde... cevap açıktı, kendimi kandırmama gerek yoktu, evet zaafımdın, sensiz ya da senle güçsüzdüm, konu sen olunca zayıftım, tutunamıyordum sensiz hiçbiryere... usulca gitmeni bekledim, tükenmiştim... gitmeye hep megilli olan sen, istegini dile getirdiginde sadece sustum gözyaşımı görmekten hoşlanmazdın onu dahi dökmedim sustum ve gittin..
yoklugunda sana defalarca yazdım...
bu yazıyı da şimdi sana yazdım...
eylemleriyle istekleri arasında derin bir uçurum olan erkek tipidir. evlenecegi kızda bu durumu şiddetle isterken sevgilileriyle ne yapsam kar mantıgıyla hareket eden zihniyetlerdir.
yaratılış destanında gök tanrı olan ve yeryüzünü yaratmakla sorumlu olan ana tanrı tarafından sanırsam görevlendirilen tanrıdr; ama biraz kendileri saf olsa gerektir ki erlig adındaki kötü ruhun tüm kötülüklerine ragmen yalvarmasına karşılık dileklerini yerine getirir, gider erlige istegi üzerine toprak falan verir...
vahu her genc kız tarafından okunan ama seneler gecince ahh o kitap serisi mii ıyt diyen insanların, zamanında kendilerinden gecerek bir sonraki kitabın basımını merakla bekledikleri, serra adındaki genclige adım atan bir kızın başından gecen olayları, aşkını, hayatını bizlere aktaran, gecmişime ihanet etmeyecegim hoş kitap daha dogrusu kitap serisi....
her gencin muhtemelen başına gelen bir durumdur...artık saflıgını kaybeden insan eski halini özler duruma gelir elinde degildir giden gitmiştir yani eski saflık, temizlk artık yoktur; bunların geri getirilebilme gibi bir durumu da söz konusu degildr, bundan pişmanlık duyan ve eskiyi özleyen insanın keşkeleri artar...
birçok insanda mevcut olan uyku düzeninin bozulmasıyla beraber gece yatmaz sabah kalkmaz (kalkamaz) insan modelinin doguşuyla beraber olması muhtemel olan eylem...