suriye koca bir nufusa sahip geniş toprakları olan bir devlet. devrimden sonra pek çok ihtiyaç ortaya çıktı ve halk bunu haliyle yönetimdekilerden bekleyecek.
sermaye, para: körfez ülkeleri ve suudilerde var.
altyapı, devlet ve ordu tecrübesi: türkiye de var.
uluslarası kabul: abd ve ab de var.
terörsüz hayat:kürtlere ve amerikalılara bağlı.
e bu güçler suriye de birbiriyle çatışıyor. suriye yi sen yönetsen ve ülkeyi ne olursa olsun düze çıkarmak zorunda olsan ne yaparsın.
önce arap ve suudilere yanlarsın. parayı alırsın.
sonra türkiye ye döner altyapı, devlet ve ordu ile ilgili yardımını alırsın, ülkeni devlet haline getirirsin.
sonra batıya yanlar, dünya çapında meşruiyet kazanırsın.
kürtlere yanayıp terör yapmamalarını sağlarsın.
valla olay bu.
son zamanlarda suudilere büyük bir yanlama var. ben kızmıyorum. devletler böyle işliyor.
insanoğlu iyilik yapma yetisine sahip değildir de o yüzden yapılan sözde iyilikten sonra ortaya çıkan olaylar kötülükmüş gibi algılanır.
misal hurdacılık yapan birine sermaye verip daha temiz sayılan bir işe sokarsın.
bu yaptığını ne sebepe yapmış olursan yap biyik bir riski üzerine almışındır.
adam orada batabilir, borçlanıp elindeklieri kaybedebilir. sonra döner sana senin yüzünden oldu bunlar diyip en azından moralini bozar ya da daha ileri gider.
bu yüzdendir ki zenginler kimsenin hayatını dğeiştirecek işlere girişmezler. misal adamın fakir akrabası vardır. onun hayatını değiştirecek kadar para
vermez. e zengin adam akıllı adamdır. genellikle bunun kökeninde cimrilik değil, kimsenin hayatına karışmamak dusturu vardır.
diğer yandan da iyilik tanımı olmayan bişeydir. hastasını iyileştiren doktorun amacı asla iyilik değil işini yapıp getirilerinden faydalanmaktır.
sessizce gidip mahalledeki veresiye defterini satın alan adamın asıl düşüncesi bir gün biri görür de ne kadar iyi adam derler diye umut etmesidir.
hatta iyi bir şeyler yapan birine bile yolunda rahat ilerlesin diye yardım etmek riskli bir durumdur.
kısaca, insan başkalarına faydalı olabilecek kadar güçlü bir yaratık değildir. yapabileceğin en büyük iyilik kendini, ahlaklı, çalışkan, hak yemeyen, yasalara uyan bir insan olarak yetiştirip, iy bir hayat için para harcamaktır.
bunu yaptığında gerçekten hak eden insanlar o harcadığın paralardan haklarını, çalışkanlıkları ölçüsünde alacak ve bundan hiç bir zarar görmeyecektir.
not: bi iyilik yapında artılayın lan. zuhahahahah.
öldü diyorlarda yanlış düşünüyorlar bence.
şahsımda en az 30 tane ferdi kaset ve plağı var. mümkün değil böyle bir durum.
piyasda en az 500 tane şarkısı vardır. bunu milyonlarla çarpmak lazım çünkü çoğu kişinin arşivinde var.
e nasıl öldü?
reyiz başka bir hayata geçerken en yakın dostu olan halka büyük bir hediye vermiş. tgrt haberden izlediğime göre tüm müzik parçalarını telif olmaksızın herkesin kullanımına açmış.
helal reyiz. yeni hayatında da süper olacağından eminim.
eskisi gibi değildir. hayli seviyeli esprileri var.
isimlerini pek bilmiyorum isim hafızam yok ama bi tane laz kızı var. cidden süper. bir tane de gözlüklü ankaralı var. annesini konu ediyor. o da süper.
izlenirler, bence.
çok harika bir ifadeye sahip olan kızlardır.
burun yüze, çok önemli karakter katar.
hepsine sevgiler saygılar. bunu hakediyorlar çünkü cidden güzeller.
trt müzik te bol bol raslanabilecek şarkıcılardır. aklınıza gelebilecek her türlü sanatçısını taklifini bulup kanala doldurmuşlar. tabi taklit olduğunu söylemiyorlar ama sesleri falan aynı.
açıkcası çok itici.
yaratıcının işi gücü yokta evrende mikrop büyüklüğünde olmayan bi canlı topluluğu için mahkeme falan kuracak sonra da canlı canlı yakacak falan.
adam olursan bu dünya cennet, adam olmazsan cehennem.
kurnazlık, can yakıcılık, haksız davranışlarınız, istekleriniz falan hayanızı cehenneme cevirir.
olur.
daha detaylandırırsak istanbulun tüm sokak ve caddeleri dümdüz bir şekilde denize ulaşmalıdır. bu hem hava kirliliği hem denize ulaşım hem de navigasyonsal anlamda çok faydalı olacaktır.
misal şişliden vurucan dozeri kabataş, eminönü ne dik dik yollar yapıcan. valla bak. çoh güzel olur.
heyecanla beklediğimiz konser. hade bakalım. bi roman havası da çalsalar fena olmaz. sonuçta polka çalıyorlar. aynı şey.
polka benzer türkü benzer roman havası
bu eşitlik ispatlıdır.
gerekliliktir. bunu yapmazsak, önce kendilerini sonra ailelerini sonra da bütün ülkeyi uçuruma götürüyorlar.
ilkokul mezunlarını hor gör
bilgisiz olduğu halde kitap okumayanları hor gör
terbiyesizce ve adap dışı davrananları hor gör.
kaba insanları hor gör
bozuk şive ile konuşanları hor gör.
şimdi diyeceksiniz ki pilot kendini beğenmiş ya da bunlara düşman. tabi ki hayır benim yakınlrımda bile insanlar bol miktarda var. onları sevmiyor olmam imkansız ama evde ya da kavede oturup vakit öldürüceğine, açık lise ile lise mezunu olsun, kitap okusun. konuşmasını düzeltsin. davranışlarını düzeltsin.
bu hor görme onlar için büyük bir motivasyon kaynağı olacaktır.
iyilikle söylemeyi deneyin ama sonucun sıfır olma iktimai yüksek. horlarsanız içindeki güç onu yukarılara itecektir.
kavramı olan ama kendisi olmayan hayali varlık.
bir de bunun üzerine bilim kurmuşuz.
halbuki ne akıp giden bir şey var ne de gelecek olan.
bütün olay işlem sıraları ve bunların gerçekleşmesi için gereken şartlar.
bu işlem sıraları ve gerçekleşme şartlarını değiştirdiğinizde zamanın olmadığını görürsünüz.
misal istanbul dan ankara ya 1 depo benzin harcayarak 4 saatte gidiyorsun.
e sonsuz depo benzin kullanarak git. zırt diye ankara dasın. e ne oldu zaman ihtiyacı.
ya da zaman nerede.
valla kafamı bozmayın. bükerim zamanı apışıp kalırsınız.
öncelikle belirteyim. bilimsel bulgulara inanılması ve bunlara göre hareket edilmesi gerektiğine inanan biriyim fekat zaman zaman şöyle bir geri çekilip evrensel insan tecrübelerini de kullanırım.
hani şöyle, misal bilim dengeli beslenme iyidir der ortalama insanda buna benzer bir kural bulmuştur. azı karar çoğu zarar. bu kural sadece tecrübelere dayanır ve bilimle çelişmez.
şimdi bilimsel araştırma sonuçları ilk insansı varlıkların afrika da izler bıraktığını ve oradan dünyaya yayıldıklarını söyler.
geriye çekilip insani tecrübelerle bakıldığında ise bir varlık nerede çoksa orada ortaya çıktığı fikrindedir.
mesela yangının nereden başladığını bulmak için en öok yanan yere bakılır çünkü orası en uzun süreli ısıya maruz kalmış ve en çok orası yanmıştır. yangın bittiğinde bile bu fark anlaşılır.
şimdi insanların çoğu çin be hindistan a yığılmışken, hayat afrika da başladı demek biraz şüphelidir.
maalesef bazı etkin güçler bilimsel verileri kendi amaç ve imajları doğrultusunda değiştirebilmekte beya saklayabilmektedir. bu durum türk tarihi için de geçerli. bunu ilber hoca dan duydum yani bazı avrupalı araştırmacılar tarihi tarafsızca aktarmıyorlar minvalinde bişeyler anlatmıştı.
yani söyleyeceğim şudur.
insanlığın çin ve hindistan da başlayıp dünyaya yayılmş olma ihtimali çok yüksektir.
e o zaman da hepimiz çinli ve hintlilerin sanıldığından daha yakın akrabalarıyız.
valla bi ürün ülke çapında ilgi görüyorsa güzeldir.
ben bunu cantık la yaşadım.
ilk önce lan noolcak şte kıymalı pidenin başka bi versiyonu dediydim. sonra bursa da köklü bi cantıkcıda yedim. adını tam bilmiyorum da osmangazi de böyle bi caminin arkasında ufakca bi dükkan. adam koca koca kütükleri yakıyor fırında. neyse başladık yemeye, anam bi baktım, pidenin kenarlarını büyük bi zevkle kemiriyorum. harikaydı cidden.
sonra başka bi şehirde yedim. aynı his olmadı. tabi bursa dakini gördüm ya adama dedim, pişkin yap şöyle, bir iki yanık olsunüstünde. yaptı getirdi. epey yaklaşmıştı, bursa dakine.
yani kısaca, yenir. kendine özgü bir tadı var. değer yani.
şimdi çevremde de var, kafaya çok takan sürekli düşünen.
bi konuyu kafaya 3 günden fazla takmak abesle iştigaldir. ya gereğini yapacaksın ya da unutuacaksın.
kafaya takmanın ne faydası var ki?
gereğini yap.
bu konularda basit ama faydalı bir yaklaşım var.
olmamış şeyleri olmuş gibi düşünmemek. bu kadar basit bir yöntem.
ihtimaller ancak planlamalar için düşünülür. herhangi bir plan yapmayacaksan ihtimallere aşırı takıntılı olmayacaksın.
ya olursa, düşüncesi zararlıdır. hasta eder. ya olursa diye düşünürsen, daha hızlı gerçekleşme ihtimali olan o kadar çok şey var ki? şurda şuraya adım atasın gelmez.
yanlış anlaşılmasın. deprem ihtimali elbette her an var ama tedbir almadan kuru kuru düşünmekle bu ihtimal azalmıyor. kendinize işkence etmeyin.
olmamış şeyleri olmuş gibi düşünüp hayatınızı karartmayın.
akılcı davranın aklınıza gelen ihtimallere karşı tedbir alın.
gerekliliktir.
yanlış anlaşılmasın maksat toprak kazanmak falan değildir.
şu bir gerçek ki şu an balkan devletleri oralarda ne kadar hak sahibi ise biz de hak sahibiyiz çünkü biz oralarda 500 sene kaldık. şimdiki devletlerin halkı da taş çatlasın 700 senedir oralardalar. hepsi başka yerlerden oralara gelmiş insanlardır. malumunuz balkanlar da roma imparatorluğu mirasıdır.
eskiden oralarda slav mlav yoktu. yunanlıların bile kökenleri başka yerler, roma imparatorluğuyla ilgileri yok. karışık bi halk.
e 700 yıl kalanla 500 yıl kalanın paylaşım oranları hakca mı, şu an 700 kalanın aldığı %100, 500 yıl kalanın %0 olmaz yani.
ayrıca biz türklerin palazlandığı yerlerden biri de balkanlardır. yani istesek de istemesek de bir yanımız balkanlı.
ben yıllardır yazarım. oralarda olmamız, bunun için çalışmamız lazım çünkü bizden haksızca koparılmış yerler, rus, avrupa işbirliği ile politik oyunlarla ve binlerce cana mal olarak bizden kopardılar.
cana zarar vermeden benzer yöntemlerle çalışmalara başlamamız lazım. konjontür çok uygun.
ruslar meşgul, avrupalılar ruslardan öcü gibi korkuyor. oraların halkı avrupa ya yerleşme derdinde. oralar türk ü bekliyor.