Sarılabilseydim keşke, sarılıp bütün yaralarını sarabilseydim. Sarılıp doldurabilsem keşke o kalbindeki boşluğu.
Sadece beklemek çok zor. Belki bir gün hiç ayrılmamak üzere...
sanane diye cevap vereceğim yazar.
şu ülkede kadınların giydiğine, yaptığına ettiğine laf ettiğiniz kadar açıp iki satır kitap okusanız refah seviyesi iki katına çıkardı.
az önce gözlerimi kanatan durum. bugs bunny şortu, uzun beyaz çorabı ve kırmızı terlikleriyle otobüsten inen adam. soruyorum sana bu rahatlığın kaçıncı seviyesi.
nedensizce sevmek karşılıksız sevmekle karıştırılıyor bence birini seversen eğer birgün gülüşünü seversin, sana bakışını seversin, söylediği bir kelimeyi seversin, samimiyetini seversin, seversin de seversin işte ama bunları yaparken karşılık beklemezsin.
yani sen elmayı seviyorsun diye onun da seni sevmesini bekleyemezsin.
sana sarılmak bütün yaralarıma ilaç sanki
omzunda uyumak en büyük huzur
ellerini tutmak dünyanın en değerli hazinesini avuçlarımda taşımak gibi
gözlerine bakmak evrendeki bütün yıldızlara aynı anda görmek
seni sevmek çölde su
seni sevmek bütün dünyaya kafa tutmak belki
seni sevmek, seni sevmek işte ölesiye...
edit: şiir değil de daha çok iç dökülmesi diyelim.
sırt çantası ise ve kitapları taşımaya uygunsa cidden saçma ama bazı kitaplar aşırı kalın (buna örnek olarak pearson accounting kitabı) bu kitabı bir yıl boyunca her hafta derse giderken taşıdım hala bel fıtığı Olmadığıma şaşırıyorum. sonuç olarak bazı kitapları çantada taşımak hayli zor.
abimle oyun oynamak mahallede misket oynarken onun kazandığı bilyeleri toplamak. gizlice bisikletini kaçırmak el ele tutuşup okula gitmek. en ufak bir şey olsa koşa koşa gelip elimden ilk tutan düştüğümde ilk kaldıran olması vel hasılı kelam abimle çocuk olmayı özledim büyüdükçe uzaklaşıyor insan birbirinden.
allah var güzel kız ama gram beyin olmadığı kanısındayım. türkiyede de beyin para etmiyor zaten nerde boş beleş insan var hepsi fenomen bitane de adam akıllı birini görmedim.
hadi eyvallah.