'beni silik yapmazsanız zorla kendimi sildirecem. başlıklarla sol frame'in ebesini sikecem. herkesin huzurunu kaçıracam. tüm bunlar olmadan en iyisi siz beni silik yapın!'
bunun tek nedeni ise uludağ sözlük'ün artık sözlük olmaktan çıkıp, ne yaptığı belli olmayan amaçsız, gereksiz bir site haline gelmiş olmasıdır. bilgi edinmek şöyle dursun, sol frame'de akıp giden başlıklar bile sadece din, siyaset, cinsellik temalı başlıklar. öyle bir hale geldi ki başlığı görünce dahi yine sinir bozucu bir entry ile karşılaşacağımı biliyorum ve tıklamaya çekiniyorum!
bu sözüm ona 'sözlük'ün bu hale gelmesinin tek nedeni para kazanma hırsıyla her önlerine geleni yazar yapan moderatörlerdir. ayrıca; google'da aradığınız kelimelerle ilgili çıkan sonuçlarda bir bakıyorsunuz ilk sayfada uludağ sözlük var. tıklıyorsunuz 'böyle bir başlık yok' yazısıyla karşılaşıyorsunuz. zall artık hangi ayarlarla yaptıysa sözlük daha çok tıklansın, cebime daha çok para girsin diye böyle bir yol bulmuş. bu modların ticari çakallıklarından sadece biri. sayabileceğim onlarca icraat var ki buna benzer!
ben bana hiçbir şey kazandırmayan, hatta başlıklarına bakınca asabımı bozan bir sözlükte yazar sıfatıyla görünmek istemiyorum. ekşi sözlük'le karşılaştırmaya kalkışmadım daha önce ama anladım ki ekşici piç olmak uludağ sözlük'te yazar olmaktan kat be kat iyidir.**
moderatörlerden son isteğim umarım yerine getirilir, yoksa kendimi nasıl sildireceğim tecrübelerimle sabit.
etliye sütlüye karışmadan, asalak gibi yaşamını devam ettiren ve büyük ihtimalle böyle devam ettirecek en boş sözlük! tüm sözlükler 15 mayıs 2011 sansüre karşı protesto yürüyüşü ile bu kadar yakından alakalı iken uludağ sözlük'te siktiriboktan başlıklar almış başını gidiyor! moderasyonu desen ticari kaygılarla kendi kendilerini sindirmiş ezik durumundalar!
ses çıkarılması gereken mevzularda çıt çıkarmamak ama an gerzekçe mevzularda cır cır ötmek sadece uludağ sözlük'te var! bugüne kadar bunu hiç dillendirmedim ama ger-çek-ten burası ergen ruhlu moderatörlerin ve ergen liselilerin sözlüğü olmuş durumda!
eskiden bir kaç tane de olsa kayda değer entry, başlık görürdük sol frame'de. arık o devir de kapandı. keyfine göre entry silen, keyfine göre çaylak yapan, paranın köpeği olmuş moderatörleri ve lise 1, lise 2'ye giden yazarlarıyla yayın hayatına devam edecek olan gereksiz sözlük. eskiden itü mü uludağ mı dediklerinde uludağ seçilirdi şimdi itü bile uludağa tur bindirmiş durumda! eğer bazı şeyler değişmeyecekse bu sözlüğün artık 'sözlük' olarak anılmaması gerekir.
hadi şimdi sidik yarışınıza devam edin. insanlar sokaklarda!
çok komik olaylara tanık olmamızı sağlamaktadır. (#11667546) hahahahhaa... lider denilen kişi t.c. 'devleti'nin başbakanı. lakin magazinsel siyaset bunu da istediği gibi sunma çabası içerisinde. başbakanı devlet adamı olarak görmezken kılıçdaroğlu'nu devlet memuru olarak göstermek abeslikten, ucuzluktan başka bir şey değildir. ne diyim gençler heba oluyorsunuz burada. gidip sizde kim kiminle nerede, kimin eli kimin cebinde tarzı haberler yapsanız, siz de rahatlasanız biz de rahatlasak.
kimi gariplerin 'korkuyor' gibi abuk bir gerekçenin arkasına saklandığı mevzudur efendim. tabi olmamış şeyleri olmuş gibi göstermek de bu provokatörlerin en iyi bildikleri iştir. kılıçdaroğlu, erdoğan ile görüşse hangi mevzuyu açacak çok merak ediyorum. şu 'kayseri belediyesi' davasını mı gündeme getirecek? hani şu elinde hiçbir kanıt olmadan, tamamen haksız gerekçelerle, iftira atarak suçladığı belediye var ya, hıh işte o! ama yoook tabi o eğer böyle bir görüşme olsaydı elbet yeni 'dalavereler' bulur onlarla kuru gürültü yapardı.
kimse gelip de bana 'senin başbakanın korktuğu için bu adamla yüzleşmiyor' demesin. tayyip erdoğan benim olduğu kadar 74 milyon kişinin de başbakanıdır ve ben elimden geldiğince beni 'dünyada temsil eden' bir adama korkak dedirtmem!
ne korkaklık ne de acziyettir. bu ülkenin başbakanının ağır sorumlulukları vardır. siyasetini olması gereken yerde meydanlarda, mitinglerde yapar. ana muhalefet lideri ise sidik yarıştırma hevesi içerisinde olduğundan ve sorumluluğu başbakana oranla alt seviyelerde olduğundan, magazinsel siyaset yapma peşindedir. tv'ye çıkıp karşılıklı konuşma isteği de bu yüzdendir.
recep tayyip erdoğan'ın akp genel başkanı kimliğinin yanısıra, başbakanlık kimliği de vardır ki bu onu kat be kat sorumluluk sahibi yapar. misal; abdullah gül cumhurbaşkanı olarak hiçbir siyasi tavır sergilememeye çalışmaktadır. çünkü hangi partiden çıkmış olursa olsun artık devletin temsilcisidir ve tarafsız olmak zorundadır. başbakan ise yeri geldiğinde hem tarafsız hem de ak parti'li olma görevini yerine getirmeye çalışmaktadır.
eğer erdoğan kılıçdaroğlu ile tv'ye çıkarsa klıçdaroğlu'nun partisindeki, yani chp'li vatandaşlarını ötekileştirmiş olur. bu da doğal olarak kaçınılması gereken bir tavırdır. zira ötekileştirme denilen hadisenin ne denli olumsuz sonuçlara sebebiyet verdiği gözler önündedir.
son olarak; ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak ülkenin önde gelen liderlerini, başbakanım ile ana muhalefet partisi başkanını karşı karşıya oturmuş, seviyeyi düşüren sözler sarfederken görmek istemiyorum. ve tekrar ediyorum siyaset yapılacak yer meydanlardır, halkın arasıdır. aptal bir kutunun içindeki, aptal bir program değil.
zevkli eylem. hangi salak kafa anneler günü diye maça gitmekten vazgeçer ki? anneler günü bütün gün ananızın dibinde mal gibi oturmanız gereken bir gün değildir. e mi yavrularım?!
tekrar çaylak olmuş. bakalım bu seferki kaç gün sürecek. anlamadığım şey, ukte servisinin .mına koyan yazarlara hiçbir yaptırım uygulanmazken bu yazarın sadece ukte doldurdu diye sürekli çaylak yapılması! uktelere şöyle bir göz atılsa aslında ne kadar yanlış ve vurdumduymaz şekilde oraya -atıldıkları- görülür. bu yazar bu yanlışı gündeme getirme çabası içerisinde ve moderasyon tarafından sürekli önü kesilmekte.
bundan evvel bir kere daha ekşi sözlük'e kapanma davası açılmıştı. o zaman da söylemiştim yine söylüyorum. eğer ekşi sözlük kapanırsa sıra diğer sözlüklere de gelecektir. burada esas mevzu zaten o site kapatılmış bu site kapatılmış değil. rezilliğin adı 'sansür'! eğer uludağ sözlük'te ben kendi yağımda kavrulurum, ses çıkarmam, her şeye boyun eğerim diye düşünen varsa bir zahmet bu taraftan uzak dursun. sonra da hep birlikte bakalım sıra kime gelecek?
yüzleri güldüren, trt'yi izlettiren, tadı pek hoş olan dizi. umarım ilk bölümlerdeki sevimliliğini muhafaza eder ve trt tarafından özel bir kanala satılmaz.
eğitim verse de vermese de parasını çatır çatır alan öğretmendir. yok efendim zorluk çekermiş, bokmuş, kokmuş bahane. bu tür bahanelerle kendini bir bok zanneden varsa sünger beyinlidir! asıl en rahat edeceği yer orasıdır çünkü güneydoğu'da okuyan öğrenci saygılıdır, edeplidir, nerede durması gerektiğini bilir.
islam dinini benimsemiş insanlara 'müslüman' denir. islamiyetin bazı şartları vardır, müslüman kişi için bu şartlar farz kılınmıştır. müslümanlık ya da herhangi bir din o dine inanan insanlar tarafından kutsal sayılır. tüm dinler tek bir yaratıcıdan bahseder. kesiştikleri nokta budur. yani 'allah'. * eğer müslümanlıktan soğudum diye ortalarda dolaşıyorsanız, hoşgörüyü en alakasız yerlere çekmeye çalışıyorsanız ve milyonlarca insanın dinine, benliğine hakaret ediyorsanız gerçek yobaz yahut örümcek kafalı sizsiniz demektir.
ve maalesef ki ülkemde inandığı dinin ibadetlerini yerine getirmek bile sözüm ona yobazlık sayılıyor. had bilmez birkaç densizin yaptığı saygısızlık dönüp dolaşıp tekrar ve tekrar müslümanlığa hakaretle devam ediyor..ediyor..ediyor...
ne güler yüzlüsü ne sevimliliği! bu kızı gördüğüm anda kanalı değiştirirdim. sanatçı mı diyorsunuz siz buna! hangi hakla? vatana millete ne yararı oldu? insanlara ne yararı oldu? ölmeden önce yaşadıkları 'duygusal yakınlaşma' bile mide bulandırıcı. bugüne kadar tek faydası insanlara 'ölüm'ü hatırlatmak oldu o kadar.