bir Fenerbahçe taraftarı olarak, GALATASARAY Üniversitesi öğrencisi olmaktan gurur duyacağım hiç aklıma gelmezdi. eylem yaparken, kendilerine saldıran güvenlik görevlilerini sakinleştiren, o kalabalığa rağmen ÇiMLERE basmamaya özen gösteren, şiddetten uzak, küfür etmeden, hakaret etmeden, yaratıcı fikirlerle eylemini gerçekleştiren ve her şeyden önemlisi, bu denli duyarlı ve kararlı öğrencilere sahip bir okulda okumaktan gurur duyuyorum.
has erkekmiş. kıçımın kenarı. senin içinde bu davranış sadece kıza yaranma olarak vücud buluyorsa kusura bakma ama o senin fesatlığın kardeşim. şahsen çoğu zaman hiç bir beklenti içine girmeden sadece nezaket olsun diye yer veriyorum.
burada ''islam'da cevapsız soru yoktur'' veya ''siz anlayamıyorsunuz'' gibi saçma salak cevaplar verileceğine asıl kafa karıştıran, cevapsız diye nitelenen sorulara cevap vermeye çalışmayan adam, çevresinden gördüğü için müslümandır bence. bunu yapanlar gerizekalı, futbol takımı fanatikleri ile ayı statüdedir. yaptıklarının hiç mantıklı bir yanı yoktur. aklını kullanmaktan, yorum yapmaktan şiddetle kaçınır, korkarlar. düşünmeyi sorgulamayı yasak kabul eder. gerçi düşünecek aklı zihni var mıdır, bu da tartışılır. ayı zamanda bu adamlar, bu entry'i sonuna kadar dahi okumazlar, çokta eksiyi basıp gitmişlerdir.
eğer hukuki olarak iki devlet birbirine savaş ilan etmişse, 1'er kişi bile ölse bu savaştır. hatta ölen olmasa bile savaştır.
(bkz: kuzey kore vs güney kore)
fakat devlet olmayıp, herhangi bir resmi üsse sahip olmayıp el altından elde ettiği teçhizatla kaçak kaçak şerefsizce saldırlar yapıp sonra kaçan insan müsveddelerinin yaptığı asla ve asla savaş değildir.
türkiye'nin kuruluşundan beri girdiği hiçbir savaşta mağlup olmadığı göz önünde bulundurulursa kağıt üzerinde desteksiz kalan önermedir.
(bkz: kurtuluş savaşı)
(bkz: kıbrıs barış harekatı)
öte yandan kara kuvvetleri'nin teçhizatının büyük bölümü yerli yapımıdır, tank gibi ağır sanayi ürünü silahlarının da yerli olması tahminen 2025'e kadar tamamlanacaktır. diğer bir ağır sanayi ürünü olan saldırı helikopterleri de italya ile ortak olarak üretilmektedir.
(bkz: t-129 atak)
(bkz: altay)
deniz kuvvetleri'nde ise bu millileştirme çok önceden başlamış, kısa süre önce ilk türk savaş gemisi suya indirilmiştir. şu an itibariyle donanma biraz yaşlı kaçsa da bu yerli gemilerin üretimi devam etmekte, donanma gençleştirilmektedir.
(bkz: milgem)
(bkz: tcg heybeliada)
hava kuvvetleri'nde ise 240 f-16 ile dünyanın en büyük 3. f-16 filosu hizmet vermektedir. ayrıca bu uçakların bir kısmı amerika ile ortak olarak üretilmiştir. lakin deniz ve kara kuvvetlerindeki gibi tamamen milli teşebbüslerle genel maksat savaş uçağı üretimi kısa vadede planlanmamıştır. fakat Tai Anka gibi bazı projelerle milli uçaklar üretmektedir. fakat bunlar saldırı özelliği barındırmamaktadır. ayrıca yerli eğitim uçağı projesi devam etmektedir.
(bkz: hürkuş)
(bkz: tai anka)
temmuz 2010- adını brüksel'de toprağa yazışım ve onunla erken buluşabilmek için paris'e gitmekten vazgeçişim.
...
..
.
kasım 2010- bir süre ara vermek istediği gün..
aralık 2010- benden nefret etttiğini söylediği gün..
yine aralık 2010- benden iğrendiğini söyleyerek beni terk ettiği gün.
yaaaa. hayat çok acayip. hayatımın en güzel yılının kısacık bir özetini okudunuz. ve ben bundan sadece birkaç ay önce, hayatımda kesin olan tek şeyin ''o'' olduğunu sanıyordum. çok fena yanılmışım.en kötü tarafı da ne biliyor musunuz? insanların asla değişmem deyip, bu denli değişebilmesi. yani ''her zaman yanındayım'' diyen kişinin bitkaç ay sonra size ''senden nefret ediyorum iğrençsin'' diyebilmesi. bir de ironi'ye gel, ayrılma sebebimiz, onu değiştirmek istememmiş... pehh..
1 yıl boyunca biriktirerek kurduğum hayaller, 1 günde, 1 gecede tüm anlamını yitirdi. ama onun için anlamını yitirdi.
o hayaller hale bende, benimle. hala da bu hayallerin öznesi ''o''. ama onu yavaş yavaş ait olmadığı bu senaryodan çıkartıyorum. vücutttaki bir tümör gibi şu an. oraya ait değil, ama orda. ve ben neşterimle onu yavaş yavaş çıkartıcak, ve o yaraları dikeceğim. tamam kolay olmayacak, acılı, sancılı olacak ama.. hayatta kalmanın tek yolu, o tümörü çıkaartmak olduğundan, her ne olursa olsun onu çıkartıcam. ve gün gelecek, kalbimde kalan boşluğa uyan bir ''doku'' bulucam, ve o yara, bir daha kanamamak üzere kapanıcak. ya da kanasa bile, çözümünü bildiğim için artık hiç endişe duymuycam.
fransızca, hintçe gibi dillerdeki şarkıların anlamlarını bilmeden ve kesinlikle türkçelerini araştırmadan dinliyorum. zira o anki ruh halime göre şarkılara anlam yüklemek bence en iyisi.
okulum sebebiyle her sabah 6'da kalkıyorum ama hiç şikayetçi değilim, zira gökyüzü beni o kadar harika tablolarla karşılıyor ki her sabah, ne saati ne servisi hatırlıyor, hayranlıkla o şaheseri izliyorum.
genelde ilkokulda sınıf başkanlığı seçimlerinde ''örtmenim örtmenim ben ben ben '' diyerek parmağını öğretmenin gözüne sokanlardan çıkmaktadır bu elemanlar.