Kendi vatandaşı olduğumuz ülkede yolda gidebilmek için para veriyoruz. Yol özel şirkete ait. Köprüler de aynı şekilde.
Elektrik kullanmak için özel şirkete para verip elektrik kullanıyoruz. Buraya kadar her şey normal. Devlet gelip "vergi" alıyor. Neden? Hangi hizmet için? Elektriği veren başkası, benim yaşamsal ihtiyacımı verecek hizmetini özelleştiren sensin, benden neden vergi alıyorsun?
Cep telefonumuza Tl yüklüyoruz. Operatör kazancından vergi ödüyor. Biz harcamamızın vergisini her ay "telsiz kullanım ücreti" olarak ayrıyetten ödüyoruz. Peki neden? Bana iletişim hizmeti veren sen değilsin özel bir şirket, paramı ödediğim de o, onu özelleştiren de sensin, benden hangi hizmetin vergisini alıyorsun?
Köprü yapmışlar. Özel bir şirketle anlaşmalı durum. Devletin desteğiyle özel şirkete kredi veriliyor, özel şirket köprüyü yaptırıyor, daha sonra işletiyor. Bir de azami kâr üzerine anlaşma imzalatıyor ; "şu kadar kazanamazsam farkını devlet kasasından ödersin" devlet kasasını dolduran benim. Köprüden geçersem parayı verecek olan benim. Geçmezsem verecek olan yine benim. Marmara'ya yaptığın köprünün ettiği zararı Şırnak'ta Ankara'da Yaşayan vatandaş neden ödesin? Kaldı ki devlete de gitmiyor bu para.
Araba alıyorum, üretene 1 veriyorsam 1 de sen istiyorsun. Neden? Bu topraklarda arabayı sürebilmem için. E zaten yollar senin değil? Yolda giderken ayrıyetten geçiş ücreti ödüyorum. Sen kargo şirketi misin hükümet mi? Üret burada, direk sana 2 vereyim. Ama bu topraklarda da ücretsiz gidebileyim. Deli Dumrul olayını bilenler anlar, halt etmiş bunların yanında.
Peki bu kadar vergiyi neden veriyoruz? Çok büyük bir rahatlık içinde, mutluluk içinde yaşıyoruz da, bu ülkenin vatandaşı olabilmek için mi bunca vergiyi vermeye muhtaç kalıyoruz? Akla mantığa sığdıramıyorum.
Bu ülkenin vatandaşı olmak çok pahalı. Ayrıca ölmekten bahsetmiyorum bile. istiklalde yürürken, havalimanına yolculuk için giderken, okul okumaya maddiyatım yetmezse Suriye topraklarında can verebilirim. Çünkü burada doğdum. Yaşıtlarım Suriye'de ölüyor. Ben de şans eseri hayatıma devam ediyorum. Herkes gibi şehit haberlerine alışmış durumdayım. Güneş doğuyor, birileri tutuklanıyor, birileri ölüyor, biryerde bombalar patlıyor, birileri kandırılıyor, ve ben sıradan hayatıma devam ederken, sağda solda hükümeti eleştirdiğim için vatan haini olarak günü kapatıyorum. Yazıklar olsun...
Cocuklugumdan bu yana ilk kez karsilastigim agridir. Saat 06:42 itibariyle halen uyutmamistir. Saga don, sola don, yuzustu yat, masaj yap, krem sur, yok. Gecmiyor. Calismiyorum cok ayakta da kalmadim. Lanet olsun. Bu saatte forum forum gezdiren, hicbir yerden care bulamayip sozlukten medet umduran agridir. Herkese saglikli hayatlar diliyorum sozluk.
kronik ishal durumuma karşın genel cerrah tarafından şahsıma 40 tablet - 20 günlük kullanım(günde 2 adet) şeklinde yazılmış, 20 gün beni ishalden korumuş ilaçtır. 21. gün (ilaç içmediğim ilk gün) ün akşamı ishal oldum. kendime ikinci kutuyu gerekli gördüm.
ortada bu kadar ölü(!) varken siyaset yapan kemalisttir. kıçının üstüne oturup sadece dua etmek varken neden siyaset yapıp sorumluları arayıp hükümeti eleştirirsin ki? bırak acımızı yaşayalım, siyaset yapma. başımıza bir daha böyle şeyler gelsin, bir daha önlemler alınmasın, bir kaç yüz kişi daha ölsün, böylece iktidarımızın ve sayın başbakanımız rtenin ne kadar kudretli bir insan olduğu ortaya çıksın. bir de başbakanı eleştirirsiniz, adam sanki kendi patlatmış madeni. mecliste milletvekillerinin çalışma saatleri gibi önemli bir konu görüşülürken zaten yüzlerce olan sorunlu soma madenleri mi görüşülecekti? güldürmeyin. zaten başbakanlık müşavirinin yerde tekmelediği kişinin dhkp-c kökenli bir cehapeli olduğunu düşündüğümüzü bilmiyor musunuz? başbakanımızın markette yumrukladığı kişi kim bilir ne saygısızlık etti koskoca başbakana. karşındaki başbakanı kendinle nasıl eşit görürsün sen? bırakın siyaset falan yapmayın, sizi gidi ölü seviciler, kemalistler, pis kakalar. bırakın bizi kendi halimize. zaten bu beyinle çok yaşamayız.
iktidar partisi chp olsa idi 29 nisanda tbmm kayıtlarında görülen chpnin meclise sunduğu somadaki iş güvenliğiyle ilgili önergenin o gün görüşülmesi ak-itler tarafından kabul edilmese de, oy çokluğu iktidar partisi olan chpde olur ve sorun o gün görüşülürdü. Bu önerge akp tarafından reddedildikten sonra görüşülen konu neydi biliyor musun güzel kardeşim? Akpli milletvekillerinin kendi çalışma saatlerini düzenlemesiydi. Evet iktidarda chp olsa belki de önlemler alınıp böyle vahim bir kaza yaşanmayacaktı. Her ne kadar ölü(!) üzerinden siyaset yapıyorlar, bu chp yüz karası yine böyle bir olaydan kendine pay çıkarıyor, hükümetin ne suçu var... Gibi şekillerde havlasanız da, bu milletin aklını kullanabilen bir kesimi var ve gerçeklerin ne olduğunu çok ama çok iyi biliyor. Özel bir şirkete ait olan madenin patlaması sonucu şirket sahibinden hesap sorması gerekirken onları savunmaya geçen devletin amacı ne ola? Özel kurumun sahibinin eşinin akp Manisa milletvekili seçilmesi mi, yoksa kurumun Bülent arınçın ailesinden insanlara ait olması mı manidar. içeriden kurtulan bir madencinin söylediği gibi firma akpnin taşeronu ve içeride rtenin fotoğrafı asılı ise, "insan gerçekten hayret ediyor"
Maçı izlemeyen yazarın önermesidir. Her maçın kopma anı vardır. Hakem kendilerine karşı bir hata yaptığında ligden çekilmekle tehdit edip, rakip takıma karşı hata yaptığında "4-0 yeniliyonuz hakeme ağlıyonuz ahaha" diyen orospu çocukları olacaktır. Semih'e faul yapılmasa neyse, faulün bırak penaltı olarak verilip kırmızı kartla değerlendirilmesini, faul olup olmadığı bile tartışılır. Zaten sıkıntılı günler geçiren, hafta içi zor bir deplasman maçından dönüp rotasyona giden takım, sahadaki tecrübesiz, formsuz oyuncular, saha kenarında sırtını yaslayacak bir hocanın olmaması + maça 1-0 geride ve 1 kişi eksik başlaması sonucu alınan mağlubiyet, iki senedir sesi soluğu çıkmayanların dillerini pabuç yapmıştır. Görüldüğü gibi Fenerbahçe şampiyonluğu almamış, Galatasaray şampiyonluğu bu sezon yaşadığı düşüşten dolayı vermiştir. Ligimiz iki senedir zaten kötüydü. Bu sene biz de ayak uydurduk. Kanırta kanırta şampiyon dediğiniz takım daha dun arenada idi. Gol pozisyonu yoktu hani. Galatasaray taraftarı şampiyonluğu kaybedince stadını yakanlardan değildir, stadını yakanlar 4-0lık maçta "canım feda olsun sana" diye bağıran kadın-çocuk taraftarlardan arma sevdası dersi almalıdır. Hadi eyvallah.
Amaçlarının olmadığını seçim sonuçları vesilesiyle görmüş olmaları ümit edilmelidir. Direk adalet ve kalkınma partisine oy atmalarında bir sakınca olmadığını fark etmişlerdir.
iki kişilik bir öğrenci evinde yapılan 3 kiloluk hamsi ızgaradan yarım saat sonra "ben acıhtım laaağ" diye böğüren, şaşkın bakışlar altında dolaba gidip 8 dilimlik pınar aç bitir salamı bütün ekmeğin arasına koyup, içine 500 gramlık labnenin yarısını sürerek 2 lokmada yiyen hayvanımsıdır. Yedikten sonra toynaklarını yalamayı unutmamıştır. Ev bütçesinin adını koymuştur.
aylık geliri 650 tl olan bir çekirdek ailenin çocuğuna burs yerine öğrenim kredisi verirken, ailesinde yalnızca babasının aylık geliri 3000 tl olan ve üzerilerine arsa, daire kayıtlı olan bir öğrenciye burs veren kurumdur. *
Gaflet ve delalet içerisinde olanlar tarafından Müslüman bir ülke olarak anılmaktadır. Halbuki ülkenin resmi dini olamaz olmamalıdır ve yoktur, velhasıl beş vakit namaz kılacak olan sınırlara sahip toprak parçası değil üzerinde yaşayan insanlardır.
Tarafımdan tamamen desteklenen taraftardır. Ülkemizde maalesef futbol kulüpleri kendi taraftarını kazıklamaktadır. Örneğin gsstore'dan 129,00₺ ye aldığınız formayı herhangi bir nike bayisinden 90 tl'ye alabilirsiniz.
Her gün saat 10'dan sonra, cuma namazı saatlerinde ve ramazan ayı süresince Müslüman olmaktadır. Ayrıca padişahımızın uygun gördüğü üzere liseye giden kız çocuğunu 60 yaşındaki bir dedeye verebilmektedir. Anası bacısı padişahımıza feda olsundur.