romantizmi artırmak istiyorsanız kendinize bir sezen aksu listesi yapın. tecrübeyle sabittir. bir süre sonra değişik boyutlara geçiyorsunuz. çok acayip.
radikalde altına yorum yazıcaktım vazgeçtim. dedim allahından bulsun ama bi bitmiyosunuz yemin ederim, şimdide burda çıktı karşımıza bok kafalılar.
bakın arkadaşlar; sizin sanki hiç sayılacak noksanınız yokmuş gibi davranıyosunuz ya öncelikle şu huyunuzdan vazgeçin. bu durumun kadını erkeği yoktur, bu bir zihinsel gelişim meselesidir, düşünemeyen insan sorunudur ve maalesef sayacak olursak sizinde bu saydığınız erkek tiplerinden farkınız olmadığı ortaya çıkacaktır. bu olaya kadın veya erkek sorunları diyerek bakmak zaten en başta cehaletten gelir.
bu bir insanî gelişim problemidir.
tek tarafa yüklemek yine aynı problemin tezahürüdür. erkekler şöyle kadınlar böyle diye tartışmak yerine genel anlamda insanın nelerden mahrum kaldığını ve nasıl geliştirilebileceğini tartışmak gerekir. ve ne yazık ki bu tip saldırgan tutumlar sadece 'neden' olabilir, 'çözüm' olamaz. esas mesele bu tarz bir yaklaşımı desteklemek, bununla aynı zihniyeti paylaşmaktır. amacınız şikayet ettiğiniz tutumlardan kurtulmaksa zaten bunu yapmamanız sizin faydanızadır.
denecek çok şey var da boş vermek gerek; genel anlamda bu tip davranışların zihinsel problemler olduğunu, bu şekilde davranan erkek zihniyetinin aynısının kadınlarda da olduğunu, çünkü; ikisi de aynı toplumun ve yaşam koşullarının tesiri altında olduğunu bilmek gerekir. zehra yavuz sorunu maalesef cinsiyete indirgeyerek bakış açılarını daraltan tutum sergilemiş, ben bu durumu erkek düşmanlığına onuda kuyruk acısına bağlarım sadece. yani hiç bir etkisi yok böyle bir yazının.
bana kalırsa galeyana gelmenize gerek yok , biraz ağırbaşlı biraz mantıklı hareket ederek bu durumu atlatabilirsiniz kızlar. aksi takdirde sizin haklarınıza destek vermeye çalışan kişileri de yanınızdan uzaklaştırırsınız. dediğim gibi bu bir zihniyet meselesidir ve o tiplerin evlerindeki kadınlar da aynı zihniyete sahiptir, eleştirmemiz gereken durum bu.
komplo teorileri yalnızca gerçekleşmesi daha az mümkün olan teorilerdir, diğer teoriler gibi akla uygun olmak zorundadır.
bir tane de benden gelsin; 'kanal istanbul' projesi özerk istanbul projesidir. yuzyıllardır hatta binyıllardır stratejik öneme sahip olmuş bir şehri sadece balıkların geçişi kolaylaşsın ve transit gemi geçişi artsın diye ikiye bölerek milyar dolarlar harcamak akla dayalı bir bahane gibi görünmüyor. söz konusu hükümetin bu proje için ayıracağı bütçenin karşılığını bu kanal, iktidar partisinin mevcut ağırtoplarının ömrü boyunca veremeyecektir. bu durumda iktidar partisi geleceği düşünüp bir sonraki nesil için yatırım yapıyor olması gerekiyor fakat bahsi geçen hükümetin gerek ekonomik gerekse siyasi sorunlara getirdiği çözümler göz önüne alındığında böyle birşeyin mizaçlarına uygun olmadığı, hem parti önderlerinin hemde takım arkadaşlarının yaşam stiline uymadığı aşikardır. bu yüzden, şehre bağlı karanın yüz ölçümünü azaltmak ve suyla çevrelemek, şehre yük olan yerleri kopararak yaşamın yoğun olduğu yerleri birleştirmek, mecazi anlamda metropolün yoğunluğunu artırmak için oldukça verimli görünüyor (bkz: hong kong). bu şekil bir yoğunlaştırma ise herkesin üstünde söz sahibi olmak isteyeceği bir şehrin üstüne iştahları daha da kabartacağından, metropole kazandırılacak olan otonom yapı tüm potansiyel hegomonik güçlerin işine gelecektir. böyle bir bölgenin bağımsızlığı herkesin işine geleceği için daha şimdiden aklınıza bölgeyi tahakküm altına almak isteyecek birkaç ülke gelmiş olmalı.
hastanın bilinçaltı hakkında notlar elde etmek için, hastanın zihninden geçenleri o an söylemesiyle, dolaylı yoldan işaret eden verilere ulaşma yöntemi.
bazı cahil cühelanın ağzına sakız olduğu gibi tipi sikik olduğu her halinden belli yazarların da işe yaramadığını ilan ettiği teknik.
psikolojiyi ilk defa bilim olarak inceleyen kuşağın en kalıcı ismi olan freud bu yöntemle psikanalizin uygulama şeklini belirtmiş, aynı dönemde öncelikle sanatta ve şiirde sonra diğer bazı dallarda da yeni bir akımın başlangıcına kaynaklık etmiştir. bugün sürrealizm diye bildiğimiz akımın çıkış noktası bu 'serbest çağrışım'dır. bilinçaltını saf bir şekilde resmetme ve kelimelere dökme amacıyla dönemin sanatçıları serbest çağrışımla sanat icraası nasıl olur diye kafa yormuşlar, resimlerini ve şiirlerini anlık duygu ve düşünceleriyle oluşturmaya çalışmışlar. hatta o meşhur picassoların cezannelerin kübizminde bile aklın yanında bilinçaltının da önemsendiği, eserlere serbest çağrışımın ve bilinçaltının da yansıtılmaya çalışıldığı bilinir.
onun için 'işe yaramamış' falan, bunlar boş laflar, küçümsememek gerekir. ufacık bir uygulama ama sonuçları genişleyebiliyor.
kesinlikle, kadınlar erkeğin maneviyatına önem vermeye çalıştıkça erkeğin maddiyatı( araba, yakışıklılık, popülarite, karizma) onu erkeğe bağlar, aynı suretle maddiyatına yöneldikçe de maneviyatına( karakteri, ağırbaşlılığı, saygınlığı, nezaketi) dikkat kesilir.
bazen yazdıklarımız acı gerçekler olabiliyor, bu da bazılarına hoşuna gitmiyor tabi, herkes eleştiri kaldıramaz. bu yüzden basıyor eksiyi ve noluyor? puan düşüyor.
e oldumu şimdi; olmadı.
nerde kaldı nesnellik, gerçeklik, bilgi platformu...
ben puan kasıcam diye doğru olanı yazmıcaksam gidip bir partinin gençlik kollarında yer ediniyim, ilerde belki başbakan olurum. inşallah bir müeyyidesi olmaz da millet özgürce yazar, eleştirir; gelişir, geliştirir. şu halde belki bazı siyasi arkadaşlar birbirlerini puanlarından tanıyabilirler ama sözlük mantığına uymaz.
psikolojide buna pembeli kız tribi denir. kısaca yetişkinliğe erişene kadar cinselliğini ötelemiş kızları temsil eder.
odaları, çorapları, kıyafetleri, kalemleri,yatak örtüleri ve hatta telefonu veya bilgisayarı bile pembe olan, hala odası ayıcık ve envayi çeşit peluş oyuncakla dolu, güzel veya güzelmiş gibi yetiştirilen kızlardaki triptir. çocukluklarından bu yana aile ve çevresi tarafından sürekli pohpohlanmış, iltifat edilmiş olduğu için kendilerini o kadar güzel, temiz ve kusursuz hissediyolar ki yetişkinlikte seks ve cinselliği kendilerine yakıştıramıyolar, bunları aşağılayıcı ve saflıklarını bozan şeyler olarak görürler. muhtemelen vajinismusu da en çok yaşayan tiplerdir.
tabi hepsini bağlamayan bir durum. çirkin olan veyahut ayıcıklara hala ilgisi olmayan tiplerde de görülebilir. bu tiplerde ise yine aynı kendine yakıştıramama durumu geçerliliğini korumakla birlikte sadece nedenleri değişkenlik gösterir.
msj aşamasına gelmeden önce erkek üstüne düşen herşeyi yapar, kız da eğer biraz anlayışlı, istekli veyahut ayıp nedir biliyorsa ilk msj ı atar. ki zaten kızlar sanalda, yüzyüze olduklarından daha özgüvenli oldukları için msj ı atmak kolaydır. aynı şekilde onun için her ayrılmaya gittiği erkekten de ayrılamadan dönerler.
elif: şeyda naptın, ayrıldın mı çocuktan??
şeyda: görüşmeye çağırdıaa, son kez diyoo...
elif: ee noldu?
şeyda: yaa biz barıştık işte, çok ısrar ettiii, ee sen naptınn...
burda bile posta koyanlar var birde.
erkek: bitti...
kız: ben zaten dün son msj ımı attım taam mı.
eksik düz mantık yürütülmüş sorudur, zira islam bu iki ifadeden ibaret değildir. cehennemdekiler tam ve kısmi günahkarlar olarak ikiye ayrılır. inanmayanlar tam, inanıp günahkar kalanlar kısmi günahkarlardır. kısmi günahkarlar cezalarını çekerler ve cennete geçerler o zaman kimi istiyosan al yanına pezevenk sorumu şimdi. illa şimdi istiyorum diyosan o da allah'la senin aranda, ben bile ayıramam, çekilirim kan sıçramasın. hukuk kuralları gibi düşün sen en iyisi, maddeler birbirlerine aykırı olamaz veyahut maddeler birbilerini destekler ve açıklar gibisinden. baktın içinden çıkamıyosun içtihatlara, yargıtay kararlarına bak. fıkıhta izleyeceğin yol sırasıyla aşağıda;
keşke entellikten ölünse güzel kardeşim (bkz: bad trip) hanım arkadaşımızın belirttiği gibi düzenekler mevcuttur. insan, bu tarz şeyleri görünce işi felsefeye vurmasıyla meşhur bir varlıktır.