2020'nin kapanış töreni ile ilgili başlığı şimdiden açabilen zihniyetteki izleyicilerle birlikte son yılların en dandik olimpiyatlarından birinin kapanışı olacaktır.
imkan varsa ev olmalı, yok yurt daha rahat demelerine bakmayın. ama eve çıkılacaksa da evi kümese çevirmeyin, temizleyin, yemek yapın, sorumluluk alın biraz. ayrıca evin kuralları olsun.
uzun süredir okumak istediğim ama okul kütüphanesine bir türlü iade edilmediği için gidip kendime
aldığım ve ancak okumaya vakit bulduğum sabahattin ali'nin usta kaleminden çıkmış uzun öykü ya da roman.
romanda raif efendi ile maria puder arasındaki aşk hikayesini görebilmek ve duygulanmak pek mümkün.
ancak tabi sabahattin ali'nin kaleminden çıkınca bu öykü sizi düşündürecek ve duygulandıracak başka başka noktalar ile karşınıza çıkıyor.
burada raif efendi'nin pek çok aşk romanı havasında kuru bir aşk acısı çekmesinden ziyade insanlığını ve yaşama olan bağlılığını
sorgulaması, toplumumuz içinde birbirlerini tanıyamayan pek çok insanın arasında sadece bir insana olan bağlılığı ile yaşama sevincini
hissedip bu kısa birlikteliğin sonunda bütün yaşama amacını kaybetmesi ve makineleşen kendisini tüm dış dünyaya kapatan bir birey haline
gelmesi asıl vurucu noktasıdır sanırım romanın.
aslında bu roman bir aşk romanından öte bizi ve insanlığımızı kısaca insanı sorgulayan eleştirileriyle birlikte toplumcu ve bireysel yanları
bulunan çok yönlü bir eser. okurken raif efendi'nin kürk mantolu madonnası'na olan aşkı ile hüzünlenip, zaman içinde içine gömülen ve silinen
kişiliğine bakarak insanı sorgulmaya başlıyorsunuz.
romanın sonunda ise acı bir tebessüm bırakıyor insanda sadece ve kaç tane raif efendi gelip geçmiştir bu dünyadan diye düşünüyorsunuz.
hiç umrumda olmayan insanlardır, istedikleri gibi giyinsinler efendim.
ancak sakın sokakta açık saçık dolaşan birisine karışmaya kalkmasınlar lütfen.
neticede o tarz bir vatandaş öyle giyinmek istiyorsa keyfi bilir,
ama başka türlü dolaşana da karışmaması gerektiğini bilmelidir.
çok büyük bir üstattır kendileri. tabi dünya görüşünden dolayı bazı kesimler pek dinlememiştir bu büyük sanatçıyı.
ama herşeyi geçtim kendine has ve o sakin türkü yorumlamasıyla, o saygın tavırlarıyla türkiye'de gerçek sanatçı
kavramını doldurabilecek sayılı insanlardan birisidir ruhi su.
ayrıca en sevdiğim yorumlamalarından birisi,
(bkz: drama köprüsü)
vatan sağolsun derler sonra da. ulan sen zannediyor musun bu olaylar böyle çözülecek, herifler pisi pisine ölüyorlar.
sonra da bizimkileri uyutuyorlar vatanı savunurken can verdi diye. herifler masa başında satıyorlar vatanı bunlar hala böyle vatan sağ olsun derler.
savaşta silahlar patlar ancak hiçbir savaş silahlarla sona ermez, birilerinin çıkarları gereği masa başında biter veya patlak verirler. ha tabi biz gidip soykırım yapalım diyorsanız o da farklı bir seçenek. ancak tarih iyi analiz edilirse görülebilir ki hiçbir savaşın kazanımı olmamıştır.
zaferle sonuçlananlar bile yıllar sonra yıkım ve ölüm getirmiştir taraflara.
ha teröre gelince terör birilerinin çıkarlarına yarıyorsa asla sona ermez ancak birilerinin işine gelmediği zaman sonlandırılabilir.
öyle dağa çıkıp onun bunun kafasına sıkıcaz demekle de hiçbir şey çözümlenemez.
tek tek şu bu diye suçlayarak içinden çıkılamaz bu durumun.
bir kere bizim insanımızda spor diye bir olay en azından çoğunlukta yok.
bundan ötürü profesyonel olarakta bu işle uğraşanlar az, ilgi az, altyapı neredeyse yok,
sonrada 4 yılda bir televizyonu açıp aman biz böyleyiz işte gidip rezil olup geliriz dememek lazım.
belki de kaç tane yetenekli insan spora profesyonel anlamda yönelemiyor bu ülkede bunları da düşünmek lazım.
acaba kaç aile ciddi anlamda çocuğunun bu işlerle uğraşmasını, her şeyi geri plana atıp
kendini spora vermesini istiyor bu da ayrı bir mesele. elin avrupalısı kurmuş akademileri antrenör fazlalığı var adamlarda
başka ülkelerden gelen sporcuları da eğitiyorlar. yok hocam bizim insanların zihniyeti farklı baştan kaybediyoruz,
bundan dolayı öyle pek birşey beklememek lazım olimpiyatlarda falan.
ben 2008 pekin olimpiyatlarını pek takip etmemiştim ama duyduğuma göre londra, açılıştan tutun kırılan rekorlara kadar pekin'in biraz gölgesinde kalmış diyorlar, bilemiyorum. ne olursa olsun 4 yılda bir tüm spor dallarında en iyileri izleyebileceğimiz bir organizasyon, beğenerek takip ediyoruz efendim.
bu kız madalya kazansın ya da kazanmasın tebrik etmek lazım.
diğerleri gibi stresli gözükmüyordu çünkü, tam aksine kendine güveni tam bir şekilde konuştu.
çok güçlü rakipleri var tabi, finale çıkar çıkamaz, madalya alır alamaz, ne olursa olsun,
en azından inanarak elinden geleni yaptı demek lazım.
kamera şakası olmasını ümit ettiğim karşılaşma.
ama şaka bir yana murray bugün gerçekten iyi oynamış anlaşılan, sevmesem de bu adamı ne diyelim helal olsun.
federer batırdı bugün durumu, sorarlar adama senin neyin eksikti de golden slam yapamadın diye, neyse.
an itibariyle totem yapıp izlemeyi bıraktığım karşılaşmadır.
bir kaç saat sonra internete girip roger federer'in sevinç görüntülerini izlemeyi umuyorum sevgili sözlük.
federer'in ilk seti verdiği karşılaşma.
ama yıllarca oynadığı maçlara bakıcak olursak ilk seti kaybetmesi hiçbir şey ifade etmiyor tabi, hala federer'in maçı alacağına olan inancımız tam.
hırsla gelen edit: gerçi olimpiyatlar olduğu için, britanya köylüleri basmış kortu, mübarek futbol maçı izliyorlar sanki, bir susun da adam oynasın di mi?
efsane bir maç olmasını umut ediyoruz federer açısından.
murray wimbledon'dan ders çıkarmıştır muhakkak, ayrıca britanyalıların desteği de arkasında.
ancak tüm bunlara rağmen karşısında roger federer efsanesi var ve bu adam baskı altında zorlu maçları kazanabilmeyi çok iyi beceriyor.
gönlümüz federer'den yana, hem zaten bu maç federer'in büyük ihtimalle son şansı bu ünvanı alabilmek için.
murray'in daha görebileceği bir kaç olimpiyat var, bu derece başarılı bir şekilde oynamaya devam ederse ileride daha pek çok şampiyonluk görücektir elbette.
ne olursa olsun iyi olan kazansın diyoruz tabi ki.
(bkz: go roger)
nerede olduklarını merak ettiğimiz gençlerdir.
ulan 15 yaşında litvanyalı kız altın madalya alıyor bizim ülkemizden bir tane bile derecelik adam çıkmaz mı yahu.
kendisine fazla yüklenilmemesi gereken milli sporcudur.
keşke türkiye'de rekorlara imza atabilecek, madalyalarla eve dönebilecek seviyede başka yüzücülerde katılsaydı da
sadece derya'ya umut bağlamasaydı insanlar demek gerekir bu durumda.
bu durum bize 6 olimpiyattır (ki bu en az 20 yıl demek) türkiye'den daha iyi bir yüzücü çıkmadığını göstermektedir.
bu aslında ülkemizde spora verilen değerin ne derecede olduğunu da göstermektedir.
şöyle birşey olabilir:
hemen başlayalım,
şimdi bilgisayarın başından kalk ve doğruca lavaboya git, soğuk suyu aç ve yüzüne çarp.
umarım kendine gelmişsindir bir daha da böyle saçmalama.
1988 doğumlu alman tenisçidir kendileri. 2005 yılında profesyonel tenis kariyerine başlamıştır. henüz grand slam şampiyonluğu bulunmamaktadır.
şu anda wta tekler sıralamasında 24. sıradadır. ayrıca bugün olimpiyat oyunlarında dünyanın 2 numarası olan agnieszka radwanska'yı yenmiştir.