"insanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan, inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır."
bazen çok doğru konuşuyor. dur hemen eksileme, öyle değil. ara sıra doğruları söylüyor, ama hiçbir zaman söylediklerini yapmıyor. ya yaptığının farkında değil, ya da söylediğinin. insan bu kadar tutarsız olamaz çünkü. kendisinin tıbbi bi vaka olduğu konusundaki şüphelerim gittikçe kuvvetleniyor bu yüzden.
Bir bebegin parmaginiza sarilmis yumuk yumuk elleri, kucucuk ayaklarini uzatip kucaginizda uyumasi, ara sira derin bir soluk alarak mavi gozlerini aralayip size bakmasi, kokusu, uykusunda gulumsemesi...
sozun bittigi yer, diyorlar. sozun de, insanligin da bittigi yer.
sivas, guzelim sehir, 20 yil boyunca aciyla hatirlandi. en kucukleri menekse ve koray idi, iki kardes. birbirlerine sarilmis halde bulundular. anneleri simdi ne yapiyor, yasiyor mu, nefes alabiliyor mu, bir kizi olmustu yillar once ogrenmistim, ismi menekse can idi. "menekse, kizimin adi, can da sivas'taki butun canlar" diyordu. ne buyuk aci yasadin, nasil dayandin, nasil diyebildin, "yakanlarin vicdani sizlasin, ama hic kimse yasamasin evlat acisini" diye. ben olsam diyebilir miydim, bilmiyorum. sivas diyorlar, madimak diyorlar, yangin diyorlar, menekse ile koray gitmiyor gozlerimin onunden. sanki kucuk elleri uzaniyor, al beni, kurtar der gibi...
tam 20 yil olmus, davanin zamanasimina ugramasiyla gorduk ki, bu ulkeye adalet hicbir zaman gelmeyecek. faili mechul diyorlar, roboski gibi, maras gibi, ceylan'imizi paramparca eden havan topu mermisinin faili gibi... mechul diyorlar, oysa degil. biliyoruz. biz biliyoruz da, siz nasil yasayabiliyorsunuz kanli ellerinizle, sahiden, siz nasil unuttunuz insanliginizi? 33 can'i yaktiniz, canimizi yaktiniz, simdi mecliste, sozumona halkin vekili oldunuz... yaziklar olsun!
"cehennemde ates yoktur, her insan atesini bu dunyadan goturur" diyor pir sultan, bilir misiniz? ben inancsizim, ama cehennem varsa, ateslerin en buyugununu gotureceksiniz oraya. sivas'taki atesi gotureceksiniz, 33 can'i yaktiginiz atesi.
disarda suya en az elli kurus vermek istemeyen insandir. hem tutumlu hem de akillidir. susadiginiz an su bulamadiginiz yerler de oluyor. oyle bir anda cantandan suyunu cikarip afiyetle icersin, al sana mutluluk iste.
bu sozlukte fasizmin, irkciligin, adaletsizligin karsisinda durarak esitligi savunanlara, ben komunistim, sosyalistim diyenlere pkk'li deniyor cunku.
edit: yaptigim tanim, sozlukteki az gelismis beyinlerin yaptigi pkk'li tanimiydi. sizin gozunuzde ne oldugum zerre umrumda degil ancak azicik dusunme yetisi olan insan, yazdigim entrydeki ironiyi anlayabilirdi. nickaltima gelip sacmalayanlar, sozlukte pkk'yi ovdugum, savundugum bir entry gostersinler. komunistim, vatansizim, milliyetsizim, fasizmin tam karsisinda emegin yanindayim. bu, size gore pkk'li olmam icin yeter de artar bile, degil mi? zerre politik bilinci olmayan insanlarsiniz yemin ederim. simdi igrenc kufurlerinizi savurmaya baslayin hadi.
dersim'den sivas'a, maraş'tan çorum'a, gazi'den roboski'ye, kızıldere'den 16 mart'a, 1915'ten 19 aralık 2000'e... katildir türkiye cumhuriyeti, katliamlarıyla yüzleşemeyecek kadar da alçaktır. kürtlere, alevilere, ermenilere, rumlara yaptığı katliamların, kürt halkına ve alevilere dayattığı imha ve inkar politikasının hesabını verecektir bir gün. katil abd'nin işbirlikçi uşağı, dünya halklarına kan kusturan emperyalizmin kuklası olmanın, kürdistan'ın, suriye'nin hesabını verecektir. katildir türkiye cumhuriyeti, elleri de kanlıdır. 1 mayıs 1977'nin kanı vardır ellerinde. denizlerin, mahirlerin, ibrahimlerin kanı vardır.
"yaşamak, tabiatın en küçük kımıldayışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak... ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak... bundan daha ferah verici bir şey olabilir miydi? şimdi onunla beraber bu ıslak yollarda yürüyecek, tenha ve loş bir yerde oturarak göz göze gelecektik. ona birçok şeyler, şimdiye kadar hiç kimseye, hatta kendime bile söyleyemediğim şeyler anlatacaktım. bunların çoğu kafamda bir anda doğuyor ve beni hayrete düşüren bir süratle yerlerini yenilerine bırakıyordu. onun ellerini tekrar avuçlarımın içine alacaktım, uçları biraz kırmızı olan üşümüş parmaklarını ovuşturarak ısıtacaktım. bir kelime ile, ona yakın olacaktım."
alenen işlenmiş bir insanlık suçunu ödüllendirmek, bir halkın üzerine bomba yağdıranlara, çocukları mağaralarda yakanlara "aferin" demek kadar utanç duyulası bir şey yoktur, olamaz. bugün ben, kendi adıma, yeryüzünde işlenmiş bütün insanlık suçlarından utandığım gibi bundan da utanıyorum. sizler de kurşuna dizilen çocukları "hain" ilan eden zihniyetinizden utanın.
"hayatımı bir salkım üzüm gibi avucumda sıkmak istiyorum. suyunu, hayır, şarabını damla damla, gölgemin kurumuş boğazına akıtmak istiyorum, kutsal su gibi..." *