çok ender rastlanan bir rahatsızlıktır. "folie a deux" olarak bilinir. tanımı: önceleri sağlıklı bir kişinin, çok yakın ilişkide bulunduğu hasta bir kişinin etkisinde kalarak hastalanması ve etkilendiği kişinin sanrılarına benzer sanrılar geliştirmesi durumudur.
dikkat edilmesi gereklidir. şizofreniyle aşırı karıştırılır; ancak ayırıcı tanısında, o sırada yerleşik hezeyanı olan kişi yada kişilerin varlığı ve kişinin bunlarla yakın ilişki içerisinde olmasıyla hezeyanın gelişmesi önemli olmaktadır. içerik olarak da hezeyanlar örtüşmelidir. tedavisinde; hastanın çevresinden bir süre uzaklaştırılıp izlenmesiyle, yapılacak psikososyal destek ve tedaviler başarılı sonuç vermektedir.
cnn türk'ten fox tv' ye transfer olmuş, cnn türk'ün ankara ve iç anadolu haberlerini hazırlayan, şu anda ise fox tv' de abuk sabah programlarında kendi tarzıyla boy gösteren, gazeteci, haberci, yorumcu.
kızı paris, cenaze töreninde salya sümük ağlamış ve "dünyanın en iyi babası" demiştir.
evlatlık olmasına rağmen, michael öz babası olmamasına rağmen.
çocukları tarafından bu kadar sevilen bir insan nasıl tacizci olabilir.
tacizi orda burda değil, aile içinde arayın der pedagoglar.
bu kadar iyi ve sevilen bir babanın tacizci olması düşünülemez ki michael'ın çocuklara yaptığı yardımlar 300 milyon dolar gibi bir parayla ifade edilmektedir.
hepsi basının abartması ve üstüne gelmesidir, o kadar.
4 mart 2009 tarihinde, sevgilisi cem gariboğlu tarafından trajik bir şekilde öldürülen münevver karabulut'un babası.
öyle bir baba ki kızına doyamamış, çaresizlik içinde yanıp tutuşan, çektiği acıdan, hiçbirşey yapamamaktan dolayı kendini bile öldürmeyi düşünen, acılı, içi kor alev baba. allah ona ve tüm ailesine sabır versin.
özge özkan'ın in your heart isimli solo albümünün çıkış parçasıdır.
çok sağlam bir parça, çok çalışılmış,
melodisi, özge'nin sesi ile birleşince dinlenesi bir parça çıkmıştır ortaya.
tesadüfen bir arkadaşımın kuzeni olduğunu öğrendiğim, my cold one'ı da onun sayesinde keşfettiğim, kadife sesli hatun.
su gibi duru bir ses, enfes bir çalışmayla birleşince my cold one çıkmış ortaya. ben çok sevdim, yolları açık olsun.
ayrıca catafalque solisti, solo albümü de mevcut.
moschino 'nun parfüm piyasasına kazandırdığı yegane güzel, hem ferah hem sexi ( ikisi bir arada zor bulunur, adamlar yapmışlar) nefis parfümü. *
beyler gönül rahatlığıyla partnerlerine bu kokuyu hediye edebilirler. çiçek-şeker kokularından hoşlanan tüm kadınların beğeneceğini düşünüyorum.
bu kadar iddealıyım.
özellikle excalibur'u çekmeden önce yüzüklerin efendisi'ni beyazperdeye aktarmak isteyen yönetmen, kitabın haklarını satın alamadığı için, yaptığı tüm ön hazırlıkların boşa gitmemesi adına kral arthur efsanesini çekmeye karar verir. ortaya çıkan sonuç excalibur olur.
bitmeyen kavgalar, susmayan aileler, sorumsuzca davranışlar, ve ardından boşanma.
başka bir kadınla yeniden evlilik; yeni evlilikle gelen huzur...
ancak koca bir gerçek; eski eşini unutamamak, hala onu sevmek...
ilk aşk
ilk deneyim
ilk sevgili,
olma durumu unutamamanın nedenlerinden belki de...
daha da beteri eski esine bunu psikoloğun yanında itiraf etmek,( görüşüyorlar çünkü bir evlatları var)sonra bitmeyen keşkeler, içe akan gözyaşları...
keşke aileleri evliliğimize bulaştırmasaydık...
keşke daha makul davransaydık...
keşke çok küçük yaşta evlenmeseydik...
keşke...keşke...
bir aşkın, bir evliliğin heder olmasına mı üzülürsün, arada kalan kafası karışmış çocuğa mı dertlenirsin, başkasıyla evlenmiş ama eski karısını çok sevmiş, hala da seven bir adama mı içlenirsin,
tiffany arbuckle adında kadife sesli bir bayan vokale sahip grup. zamanında damaged adında bir albüm yaptılar.
şu günlerde ise in my arms adlı şarkıları sık sık radyolarda karşıma çılıyor. alıyor götürüyor sizi şarkı, dalıp gidiyorsunuz. öyle bunalım diyeceğim ama ben seviyorum yine de şarkıyı.
ahmet çakar'ın milli takımımız 2008 avrupa şampiyonası hırvatistan türkiye çeyrek finali sonrası maçı penaltılarla aldıktan sonra yarı finale çıktığımızda söylediği sözü ve makale başlığıdır. isviçre, çek cumhuriyeti ve hırvatistan maçından sonra allah'ın yardımıyla yarı finale yürüdüğümüzü ima eden söylemidir.
17 eylül 1962 doğumlu avusturalyalı yönetmen-senarist. moulin rouge ve romeo-juliet en ünlü filmleridir. az film çeker, her yıl bir film yapayım diyen yönetmenlerden değildir.
seneye gösterime girecek olan ve başrollerinde nicole kidman ile hugh jackman'ın rol aldığı australia adlı filminde yönetmenliğini yapmaktadır.
doç.dr. nazım çerkeş, rinoplasti (burun estetiği) ameliyatında, tüm dünyada otorite kabul edilen 5 plastik cerrahlarından biridir.
1959 istanbul doğumlu, evli iki çocuk babasıdır. hacettepe üniversitesi mezunu olup, uzmanlığını istanbul tıp fakültesinde yapmıştır. özellikle rinoplastide otor kabul edilen nazım çerkeş, ispanya, paris, melburne, ingiltere'de konferans ve seminerler vermiş, amerika'da prof. luis o. vasconez ve dr. gaylon mc collough gibi dünyanın en ünlü plastik cerrahlarıyla çalışmıştır.
underworld serisinin 2009'da gösterime girecek devam filmidir. ilk 2 serinin yönetmeni olan len wiseman, bu sefer yönetmen koltuğunu patrick tatopoulos'a bırakmıştır. üzülerek kate backinsale'in de bu filmde olmadığını belirtmek isterim.
yönetmenliğini batman begins ile blade serisini yazan david s.goyer'in yaptığı, başrollerini justin chatwin, margarita levieva, marcia gay harden'ın üstlendiği 2007 yapımı, tür olarak fantastik, gerilim, dram karışımı bir film.
düşük bütçeli olmasına ve bağlantılardaki kopukluklara rağmen başrol oyuncularının performanslarıyla ve senaryosunun sıradan olmamasıyla seyredilebilirliği artıyor.
31 ekim 1982 doğumlu kanadalı aktör.
kendisini tom cruise'lu dünyalar savaşı'nda tom cruise'un oğlu robbie olarak tanıdık.
aktörü 2007 yapımı son filmi the invisible'da nick powell karekterinde izlediğimde ise; bana donnie darko'daki jake gyllenhaal'ın performansını hatırlattı. donnie darko'dan sonra jake için de hissetmiştim, şimdi de aynı düşüncedeyim. justin chatwin, geleceğin en iyi karekter oyuncularından biri olmaya aday, yetenekli bir aktör. birkaç yıl içinde oscar yarışlarında bile görebileceğimizi iddia ediyorum.
take that grubunun lead vokaliydi. tüm şarkı sözleri ve besteleri neredeyse ona aitti. güzel, hoş bir sesi var ayrıca. grup dağıldıktan sonra, open road diye bir albüm yaptı. albüm güzeldi aslında; ama tutmadı nedense. talihsizlik olsa gerek hep robbie williams ile kıyaslandı.
en son, gary barlow grubu tekrar toplayıp (take that), patience diye bir albüm daha yaptılar.
2003 yılında dağılan lighthouse family grubunun vokali.
nijerya kökenli olup, ingiltere doğumludur.
2004 yılında çıkardığı tunde isimli solo albümü de mevcut.
sakin, huzurlu ses tonuyla soul/jazz türünün sevilen vokallerindendir.
"çok fazla param var ve ben paramı alkole, kuşlara (kadınlara) ve hızlı arabalara harcıyorum, geriye kalanı da saçıp savuruyorum" diyen, serseriliğin kitabını yazmış efsane futbolcu george best'in, 1981 doğumlu tek oğlu.
hık demiş babasının burnundan düşmüş denilesi, babasının fotokopisidir kendileri.
sadece fenotip olarak benzememekte; babasının kokain, alkol ve kadın alışkanlığını da devralarak, babasının oğlu olduğunu da kimseciklere unutturmamaktadır.
mesleğinin de mankenlik olduğu sanılmaktadır.
kadınları anlayamadığını düşünen erkek söylemidir.
oscar wilde " kadınları anlamaya kalkmayın hiç...kadınların gerçekten ne demek istedigini bilmek istiyorsanız yüzlerine bakın, sakin dinlemeyin " demiştir.