iç mekanı ile gövdesinde geniş miktarda kullanılan karbon fibere, sökülen arka koltuklarına ve ağırlık tasarrufuna yönelik yapılan diğer sayısız çalışmaya rağmen, standart mercedes clk 63 amg'den 60 kg daha ağırdır. bunun temel sebebi güçlendirilmiş arka aksı ve kurşun ile granit karışımı diferansiyelidir. sınırlı kaydırmalı diferansiyele, arka son dişli için ısı ayarlayıcı fana sahip bağımsız bir yağ soğutucusu eşlik eder. baştan aşağı yenilenmiş süspansiyonlarının sertliği, yüksekliği, kamber açısı ve toe-in'i dışarıdan ayarlanabilir. 14,2 inçlik fren diskleri karbon kompozittir, ön ve arka kule gergilerine sahiptir ve lastikleri yarı slick pirelli p zero corsa'dır
ilk japon supercar'ı olarak kabul edilen nsx r'ın ikinci nesli 2002-2003 yılları arasında yalnızca 160 adet üretilmiş ve hepsi japonya'da, standart nsx'ten yalnızca %15-20 oranında daha yüksek bir fiyat etiketiyle satışa sunulmuştur. v6 motoru standart modelinkiyle temelde aynı olsa da, dengelenmiş krank şaftı ve %4,1 oranında kısaltılmış son dişli oranı, tepkilerini hızlandırmıştır. arka spoyleri ve kaputu karbon fiberdir. 1270 kg'lık ağırlığı, zamanının 1350 kg'lık porsche 911 gt 3'ü ve 1280 kg'lık ferrari 360 challenge stradale'si göz önünde bulundurulduğunda son derece başarılı bir veridır.
dinlendiği ilk andan itibaren insanın içinde "aşık olmam ve bu şarkı eşliğinde o'nunla sevişmem lazım" nidaları doğuran, olağanüstü durulukta, saf; saf olduğu kadar da seksi olabilmiş, "yatak odası ilahisi" gibi bir michael bolton şarkısı.
- dsg'nin normal otomatik şanzımandan ne farkı var acaba?
- dsg olan arabada gaza basınca bi şey hissetmiyosunuz araba dümdüz gidiyor ve vites değiştiriyor ama siz anlamıyosunuz.
- peki.
mekan bu kez peugeot standı. arkadaşla etrafta dolanılır, 908 rc anında dikkati çeker. arkadaşınız size döner ve "baksana arkadan motorlu galiba!" der. siz de "aa harbi yaau" falan yaparken beklendiği üzere konu mankeni kızımız çıkagelir:
- evet arkadan motorlu, 700 hp! 0-1000 m'si 22 sn!
- peki 0-100'ü kaç biliyo musunuz?
- ııııı.. bilmiyorum amaa...
- ?..
- basit bi matematiksel hesap yaparsak; 0-1000'i 22 sn ise 0-100'ü 2,2 sn'dir...
- oy oy oy...
- bunun 1.6 versiyonundan ne gibi farkları var?
- motor hariç bi farkı yok sadece arkada kuyruk var bunda.
- ha kertenkele modeli yani, bırakıyo ara sıra kuyruğu..
- ?
- !
diğer çoğu türk otomobil dergisi gibi çeviri içerik zengin ve keyifli, bizimkilere ait içerikse içler acısı.
artıları; yerli içerik yüzdesinin diğer dergilere göre düşük olması - 130 sayfanın yaklaşık 20'sini türk'ler yazmış, dolayısıyla paranızın çöpe giden kısmı diğer otomobil dergilerinden biraz daha az. bir diğer artısı çeviri kalitesinin yüksek olması. ufak tefek acemilikleri ("cfrp bucket koltuk"?) saymazsak genel olarak özenli ve tecrübeli bir çevirmen bulmuşlar.
eksileri; pahalı. autocar 5 tl'ye , auto motor und sport 6 tl'ye satılırken bu derginin 7 tl olması için bir sebep yok. sayfa sayısı biraz daha fazla olabilir ancak her kuruşun hesabını yapan tüketicimize bunu anlatamazsınız. türk yazarların dili son derece bayağı, yavan ve sundukları içerik fakir. aslında önce bir içerik sunulmalı ki bu tür bir tanımlama yapabilelim; ancak "şurası güzel-burası çirkin-şu kadar para-bence alınır"ın ötesine geçemeyen sığlıkta yazılar için herhangi bir 'içerik'ten söz etmek mümkün değil. ne var ki auto motor und sport hariç diğer tüm otomobil dergilerinin türk kökenli yazıları bu seviyede seyrettiğinden, bu konuda hiçbir şeyin değiş(e)mediğini görmekten dolayı üzülmekten başka bir şey gelmiyor elden.
"birinci sınıf insanlar birinci sınıf insanları, ikinci sınıf insanlarsa üçüncü sınıf insanları yanlarına alırlar."
mesele şu ki, türk otomotiv basını ikinci grup tarafından yönetiliyor ve başka hiçbir sektörde tutunamayacak vasıfsız elemanlardan oluşan, iyi'nin ayağını kaydırma peşindeki bu güruh arasında, yukarıdaki tabloyu değiştirebilecek insanlar barın(a)mıyor. direnenlerse; dayanakları en sağlam olumsuz görüşler karşısında dahi işi test aracı vermemeye kadar götüren hazımsız firmaların gözünden düşmemek adına sabunlanan puan tabloları, yuvarlanan test yorumları, vıcık vıcık basın ilişkileri ve türlü dalavere karşısında, bulantılar içinde pes ediyor.
test aracını babasının malı gibi sömüren ve iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz gazeteci müsveddelerine sektörün saygı duymaması anormal mi? ya da gördüklerini söylediği için test aracından mahrum bırakılan yazarların gördüklerini söyleyememesi? bu kısırdöngüdür türk otomotiv basınını gün be gün dibe iten.
ne? ha top gear, evet. 21 liraya orijinali var, 250 sayfa. hem iki dil iki insan.