Kate winslet'ın muhteşem oyunculuğu olan 2001 yapımı film. Almanların ikinci dunya savasinda kullandigi enigma sifreleme makinesinin sifrelerini cozmeye calisan iki sevgilinin maceralarinin anlatildigi guzel filmdir. Film biraz ilk etepta sıkıcı gelebilir. Yinede sinema tarihinin guzel filmleri arasinda bence.
Eskisehir barlar sokaginda bulunan canli muzikte yapilan gayet guzel bir mekan. Fiyat performans araligi orta sayilabilir. Ama aperetifler ve yemekleri harika. Hatta sokaktaki en kaliteli 3-5 mekandan birisi diyebilirim. Ama canım barlar sokağınıda ankara pavyonları gibi yaptılar ya ona yanarım sokakta hala ankara oyun havaları çalan mekanlar var. içler acısı bir durum.
Akpartinin paralı yalakaları. Nasıl facebook, instagram, twitter gibi paylaşım ağlarında propaganda yapan akçomarlar var bunlarda talimatla kalemleri kirlanmış insan soyundan olmayan pislikler nefret ediyorum hepsinden. Bir an önce güzide sözlükten temizleyin şu pislikleri.
Sanata sansür uygulamaları rtük'ü arka bahçeleri yapmaları en bilinen örneğidir. Diziler ve sinema sahneleri sansürleniyor bip'leniyor marka ismi veremiyoruz sanal reklama giriyormuş. Konuşamayan kendini ifade edemeyen bir toplum olduk. Heryerde otosansür. Hele birde akçomarların bunu desteklemesi. Eyyy akçomarlar kıçını yaladığınız adam 2002'den beri sanat için ne yaptı.
40-50 yaş arası göbekli, kıllı, saçları dökülmüş görücü usulü ile evlenip iki çocuk sahibi olmuş bıyıklı fabrikadan emekli eşine ilgisi azalmış tofaş yada renault marka arabası olan iftardan sonra sahura kadar kıraathanede okey oynayan klasik türk anadolu erkeğinin giyim modeli.
35-50 yaş arası gayet kültürlü elit rakı seven bakımlı geneli ikinci kocayı eskitmiş. Menopoza girmek üzere olan hatunlardır. Naughty america'daki my friend's hot mom aynı başlık altında incelenebilir.
Az önce gerçekleştirdiğim eylem. Arkadaş tam uykuya dalıcam. Başladı dan dan dan çalmaya. Hayır bir ritm eşliğindede çalmıyor resmen kafa ütülüyor. Bende sinirlendim aldım birtane patates çıktım balkona lap diye salladım patatesi tam davula isabet ettirdim 4. Kattan.
iyi bir kavun yemek istiyorsanız almadan önce kavunun altının koklanması olayıdır. Eğer güzel kokuyorsa kavun iyidir.
Karpuz seçerken ise. Karpuza tokat veya fazla sert olmayan bir yumruk atılır. Eğer tok sıkı bir ses geliyorsa o karpuz kıpkırmızı bal gibi tadı vardır.
Edit: rivayet edilen hiç denemedim. Ama birgün alırken test edicem özellikle bakalım nasıl çıkacak.
Her sabah yerim. 1 saat sonra o eşsiz kahvaltımı yapacağım. yanında demli sıcak bir çay, beyaz peynir, siyah zeytin, domates, salatalık, kızarmış ekmek. Güne bu şekilde sabah proteinleri ile başlamak. Ama önemli olan 3 yumurta ile yapılan acılı omlet olmazsa olmaz. Kırmızı pul biberli değil. Yeşil taze biberli omlet.
Şu an yaptığım meslektir. Zorluğu varmı tabikide var. Eğlenceli yanları varmı tabikide var. Eğer araba sürmeyi seviyorsanız güzeldir. Güzerhah bilginiz olması şart. Ben avrupa yakasında şişlide yapıyorum. Kısa mesafe falan almamazlık hiç yapmadım değişim saati yemek ve ihtiyaç haricinde herkesi almışımdır kimseyi mağdur etmedim şimdiye kadar. Günlük 200 lira yevmiye verirsiniz yaptığınız kilometre kadar yakıt alır yani depoyu dolu alır dolu teslim edersiniz. Arabayı gececi yıkatır. 12 saat iki vardiya çift şöför çalışır. Değişim saatleri öğlen 15:00 gece 03:00 tür. 200 lira yevmiye ve yakıttan kalan para günlük sizin kazancınızdır. Parayı tabiki plaka sahibi ve araba sahibi kazanıyor ceremesini cefasını şöför çekiyor sefasını onlar.
Gece çalışmak zordur. Tarlabaşı, hacı hüsrev, dolapdere pek tekin değildir. Ama bela bulduktan sonra heryerde bulur. Başıma geldimi birkere tarlabaşında bıçak çekip 100 liramı gasp etmişti iki kişi. En azından cana geleceğine mala geldi. Zevkli yanları istanbulu sokak sokak gezersiniz. Arabanıza ünlüler biner hoş sohbetler geçer. Hiç ummadığınız insanlarla tanışırsınız. Son olarak şunu söyliyim istanbulda 12 saat o trafikte direksiyon sallayıp taksicilik yapmak hekesin harcı değildir.
Edit: taxi driver filmini izlemeyi unutmayın. 1976 yapımıdır. Çok iyi filmdir. Robert de niro. Saygıyla.
Çocukken çok yapardım. Sehpayı ters çevirirdim içine oturup oyun oynardım. Ulan şöyle bakıyorumda o zamanlar ne led tvler vardı ne akıllı telefonlar nede internet bırak dvd'yi daha cd bile o kadar yaygın değildi. Ama mutluyduk. Canımız sadece yere düştüğünde acırdı. Kalbimiz sadece hızlı koşunca çarpardı. Keşke zaman makinesi olsa yine o sehpayla oynadığım günlere geri gitsem ve orada kalsam keşke.
8 mart 2014 tarihinde girdiğim ve 11 mart tarihinde uyandığımda kendimi eskişehir yunus emre devlet hastanesi reanimasyon bölümünde bulduğum olaydır. Nasıl olduğuna gelecek olursak. Eskişehir barlar sokağını bilenler bilir. Eskişehirde yaşadığım dönemde. Akşam saatlerine doğru 16-17 gibi 35'lik yeni rakıyla alkol almaya başladım. Kahvaltı dahi yapmamıştım. Ardından hangover adlı barda 5 adet bira. En son olarak belki hatırlayan vardır sünger pub'ın yanında cehennemin dibi diye bir mekan vardı mekanın önünde shot atardın. Orada 70'lik olmeca tekilayıda içtikten sonra (hala tekila tadı ağzıma geliyor) kanatlı avm'ye gireyim derken tramvay yoluna düşüyorum. Çevredeki insanlar 112'yi arıyorlar ambulansla doğru hastaneye. Uyanma anı çok kötüydü aga böyle birşey olamaz. Gözümü açtım diyorum ulan bana noldu benmi birine birşey yaptım birimi bana. Çırılçıplak soymuşlar bez bağlamışlar. Allahım birde sonda takmışlar offf çıkarırken felaket bir acı vardı anlatamam. Hemşire'ye çok ağrıdı dedim istersen çıkartayım demişti bide demezmi ben sana ördek tutarım diye. Dedim kalsın. Yani diyeceğim o ki ağzınızla için etiket olmaya hiç gerek yok. Bu arada yıllardır alkol alan biri olarak söylüyorum aç karına içmeseydim en azından hastanelik olmazdım aç karına içtiğim için çarptı.