üretim sektörünün başına gelen en büyük darbe. özel sektör patronları zaten çalışanlarını köle statüsünde tuttuğu(istisnalar hariç) için ekonomik olarak yükünü hafifletme derdinde. dijital sektör zaten evde çalışıyor. esnaf desen mecbur dükkan açıyor. bilimum kuruluşlar faaliyetlerini durdurmak ya da tedbirli/tedbirsiz çalışmak zorunda.
bugüne kadar alınan vergilerin hiç edildiği göz önünde bulundurursak zaten neden sokağa çıkma yasağı ilan edilmediğini de anlamış oluyoruz. dünya ülkeleri milyar dolarlık yardım paketleri açıklarken biz konut kredileri hede hödö'leri konuşuyoruz. ama durun!
kısa çalışma ödeneği diye hükumet bir uygulama çıkardı. iş yerinde üç ayı aşmamak üzere sigortalılara çalışamadıkları dönem için gelir desteği sağlıyorlar. bunun yanında son 60 gün sigorta primi yatan veya son 3 yıl içinde 450 iş günü sigortası yatan kişiler bundan faydalanabilecek. yani devlet diyor ki; "işlerin mi durdu kardeşim, iş yapamıyor musun? sen şirketi kapat, ben çalışanların maaşının 2/3'sini veririm ama bunu 6 aya kadar uzatabilirsin sadece" diyor.
ve evet!
ücretsiz izne çıkıyorum.
3 yıldır işsizim. işe 3 hafta önce başladım. afedersiniz yarrak gibi ortada kaldım.
tıpkı fazıl say gibi türkiye'de değeri anlaşılamayan, ismiyle müsemma kişilik. sinema bilgesi, müthiş bilgi birikimine sahip, cannes film festivalinde "bu ödülü tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkeme armağan ediyorum" diyebilecek kadar alçak gönüllü ve günümüz konjonktürüne hakim olarak hayatın içinde üç maymunu oynamayan, karakterli, hisseden, başarılı yönetmenimiz.
şaka mı bu? nerede yaşıyorsun bre deyyus, böyle dekolte mi gördün sen ömründe?
ee tabi çarşaflı kadının ayak bileğine bakıp hallenenler, gömleğin tek düğmesini açık görünce kişiyi teşhircilikle bile suçlarlar. bunlar böyle. yobaz!
vatan hainliği olarak bile nitelendirebilir hatta hipokrat yemini etmemiş gibi yapılan bu adilik vicdan muhasebesi yapamayacak kadar korktuklarını da akıllara getirmiştir.
nasıl bir savunma bekleyebilirsin ki bu çalışanlardan? ne diyecekler, 'aa bize böyle salgın falan denmemişti, o yüzden istemiyorum' mu diyecekler?
ne kamuda ne özelde bu sağlık çalışanlarının 'sağlık kuruluşlarında' çalıştırılmaması gerekir. kimse kusura bakmasın, doktor can kurtarır. bitti.
bugün 13:30 da bilim kurulu tarafından yapılan toplantı sonucu alınacak kararlardır. sabah saatlerinden bu yana bankaların sırasıyla paket açıklayıp kredi ertelemesi kararı alması, bu toplantı sonrası 'sokağa çıkma yasağı mı geliyor?' dedirtti. zira zemin müsait.
her ne kadar kendimi eski saymasam da sözlüğe girmeye girmeye dinozor olmuş bulundum. kıçımızın kılı pişmaniyeye dönmüş afedersiniz. tekrar merhabalar.
sözlükte çokça görmekteyim bu zihniyeti. genel itibariyle 2 cümleden sonra 'yol yabdı'ya çıkıyor bu insancıkların söyledikleri.
şimdi size sormak istediğim bir soru var;
bu amına koyduğum referandumunda tüm türkiye'ye fikrini soruyorlar değil mi? kim soruyor, parlamento(meclis, tbmm -sen şimdi parlamentoyu googleda aratırsın diye açıklıyorum), parlamento kim? senin benim, geçen seçimlerde oy vererek meclise gönderdiğimiz, vekilliğimizi yapan insanlar.
e peki be ananın amı, madem hayırcılar terörist de, sormazlar mı adama 'devlet neden teröriste fikrini soruyor?' he, amına kodumun evladı.
delirdim sinirden. bir de şöyle bir klişeleri var 'hdp,chp,pkk vs vs'
mesaj diyemeyen konyalı arkadaşları daha güzel bir gelecek ve eğitim için kings land'e gönderilmesi gerektiğini düşündüğüm ve akabinde başlatmış olduğum kampanyadır.
ekte belirtilen ters psikoloji tekniğidir. 100bin kişilik hayran sayfalarında paylaş, altında ne kadar yobaz varsa toplansın, hayır diye çığlık atacaklardır. deneyin.
önce cepheden cepheye koşup teğmenlikten mareşalliğe çıkmalı, dört dil bilmeli, kitaplar yazmalı, devrimler yapmalı, medeniyeti kurmalı, insana değer vermeli daha sonra atam izin verirse karşısına çıkabilir ancak.
yoksa öyle kolay mı lan derdini bölük astsubayına anlatmadan bölük komutanına çıkmak. silsile diye bir şey var.
ben de böyleydim 15 yaşındayken yeni okuduğum her şeyi hemen bir paragraf halinde ifade etmeliydim. muhabbetinden götünden girmek deyimi var ya. işte bu canlı ispatı.
bundan 4-5 sene önce twitter'da, 'moon walk yaparak kabeyi tavaf etmek' 'paraşütle döne döne inip kabeyi tavaf etmek' şeklinde iki tivitim olmuştu. epey linç yedim. dinsiz adledildim. baya baya gavur, kafir falan oldum.
bence komikti, eğlenmiştim ve bu yazdıklarım anlık yapılan üzerine düşünülmeyen bir espriydi. kurgulamadım. aklıma geldi 'aa komik lan' dedim ve tiviti attım.
aradan bir kaç sene geçti. facebook'ta bir video düştü ana sayfama. videoda arap bir abimiz, gingera binmiş kabeyi tavaf ediyordu. wow.
ardından bir kaç gün sonra ise karikateist minvalinde bir sayfada 'arapların müthiş icadı' diye bir haber gördüm. haberde iranlı bilim adamları(!) kabeye su kaydırağı gibi bir sistemle döne döne tavaf edilebileceğini ve aynı zamanda eğlenebileceklerini söylüyorlardı. vay amına koyim lan ben bunları götümden uydurmuştum kaç sene önce, bu adamlar bunun üzerine düşünmüş, kurgulamış, minyatürünü yapmış, projelendirmiş vs vs.
lan oğlum, soğuk suya basınca fatiha okuyup sıcağa basınca nas felak okuyan sebil yapsan nolur amına koyim?
yüzünü ortadoğuya, götünü batıya dönersen ancak böyle şeyler çıkar ülkendeki parlak(!) zekalardan.
adamlar marsa gidiyor marsa, gezegen olan. dingil.