'' TDK'ye atılan iftiralar 1970 yıllarda basın tarafından TDK'yi karalamak için gülünç türetimler yapmıştır. Bu türetimlerin kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor ancak, kamu içinde hızla yayılmış ve bunların gerçekten TDK tarafından türetildiği sanılmıştır, hatta sanılmaktadır. TDK başkanı ile yapılan ve Vatan Gazetesi'nde 17.05.2004 günayında yayınlanan bir söyleşide, TDK'nın "oturgaçlı götürgeç, ulusal düttürü, gökkonutsal avrat" gibi gülünç karşılıklar önermediği belirtilmiştir. TDK'nın türettiği söylenen sözcükler * Otobüs : Çok Getirgeçli götürgeç * Tren : Alttan ittirmeli üstten tüttürmeli çok oturgaçlı getirgeçli götürgeç * Yumurta : Tavuksal fırtlangıç * istiklâl Marşı : Ulusal düttürü * Hostes : Gök konutsal avrat * Uçak : Gökkonut * Restaurant : Sosyal Otlangaç * Fren : Durdurgaç * Fotoğraf makinesi : Şekil çeken * Minibüs: Kaptıkaçtı * Zil : Zırlangaç * Problem : Zorlangaç * Flüt : Öttürgeç * Ütü : Alttan püskürtmeli düzelteç * CD : Dönen Bilgi Tekeri * Gitar : Çok telli çalgaç Halk üzerindeki etkileri Bu sözcükler, kamu tarafından gülünç bulunup TDK'nın alay konusu olmasına neden olmasının dışında, dilimizdeki en güzel eklerden biri olan - geç,-gaç ekini de öldürmüştür. Bu iftiranın doğruluğuna inanlar, yapılan yeni türetimlere direnç gösterme eğiliminde olup bu sözcükleri neden olarak göstermişlerdir.'' alıntıdır.
Bavul getirdiler.
işte plan dediler.
Mahkeme inceledi, bu ne biçim plan dedi, tutukluların hepsini bıraktı.
Şak, mahkemeyi değiştirdiler.
Öbür mahkeme inceledi, öbür mahkeme de bu ne biçim plan dedi.
Şak, öbürünü de değiştirdiler.
Dava başladı.
Tutuklu sanık yok.
E bu ne biçim dava denildi?
Şak, emeklileri tutukladılar.
iyi de bu ne biçim cunta, hepsi yaşlı başlı, pijamalı adamlar denildi.
Şak, muvazzafları tutukladılar.
Tamam da, bu muvazzafların isimleri o planda geçmiyor ki denildi.
Şak, donanma basıldı.
Siidiler bulundu, aha işte yok denilen bütün muvazzaflar ordaydı.
Güzel ama, o siidilerde, o dönemde kurulmamış şirketlerin, inşa edilmemiş gemilerin isimleri niye var denildi.
Şak, internetten mektup geldi.
Şu şu adrese gidin, siidilerin son hali orda denildi, bi gidildi bakıldı ki, a-aaa, eliyle konulmuş gibi bulundu.
Hepsini anladık da, bu cuntanın silahları nerede birader demeye kalmadı, ki, zaten TRT kameraları eşliğinde kazılar yapılmış, bulunacak silahlar henüz topraktan çıkarılmadan liste halinde son dakkalanmıştı.
Bu sefer avukatlar kıllık yaptı.
Siidilerdeki 2003 tarihli belgeler, henüz icat edilmemiş 2007 Microsoft fontlarıyla nasıl yazılmış denildi.
Şak diye cevap verilemedi...
Soru önergesi verildi.
Savunma Bakanı itiraf etti.
Hakikaten yahu, 2003 tarihli belge 2007 fontlarıyla nasıl yazılabilir, benim de kafam basmadı dedi.
Şak, siz ne konuşuyorsunuz hemşerim, bütün belgeleri bizzat Genelkurmay gönderdi denildi.
Hadi bakalım, Genelkurmay çıktı, bizde belge melge yok, mahkemeye de bi şey göndermedik dedi iyi mi.
*
Görünen o ki...
*
Şimdi sıra geldi, Genelkurmay karargâhının bahçesinde siidi bulup, Bill Gatesin evini basmaya.
dünya çapında sözü geçen, ülkelerin seçim sonuçlarına bile etki edebilen, istediği partiyi başa geçirip istemediğini deviren uluslararası eli kanlı güçlerin en büyük silahı basındır.
bu silahın kullanım aşaması şu şekildedir:
emperyalizim ve siyonizm doğrultusunda hareket edilerek dünyaya kan, siyonizme para getirecek savaşlar planlanır,
savaşacak ülkelerin başlarına getirilen piyonlar* harekete geçirilir.
halk kışkırtılır, ülkede huzur kaçırılır* böylece ülkelerdeki savaş çığırtkanlıkları için altyapı oluşturulmuştur.
sonra sıra basının asıl görevine gelir.
yalan yanlış haberlerle önce savaşacak ülke halklarının sonra dünya kamuoyunun desteği alınır. çok küçük bir kıvılcım ile savaş çıkar.
sonuç mutlu son. ölen çocuklar, yok olan aileler ve en önemlisi bunlara sessiz kalarak insanlığını kaybeden *insanların bunları normal olarak karşılaması.
harbiyeli genç pilotlarımızın hava harp okulu'nun bu sene ki mezuniyet töreninde, 10.yıl marşımıza ve cumhuriyetin kurucularına dil uzatanlara** verdiği mesajdır.
tören alanına girişlerde yıllardır harbiye marşı kullanılırdı.
bu sene 10.yıl marşı kullanılması ve 'demir ağlarla ördük' mısralarında es verilmesi yani 2 kere söylenmesi ve durak kullanılması mesajın yerine ulaştığının garantilenmesi için yapılan bir yenilikti.
not: video her zamanki gibi makaslanmıştır, tam 'demir ağlarla ördük' mısralarında.
ama dikkatli izleyenler verilen es i ve sesteki kesinliği, uyarıyı fark edeceklerdir.
daha fazla dayanamayarak, dünya barış gününde sokaklara dökülen halktır.
suriyeden ülkemize sokulan teröristlerin(türk basını ağzıyla muhaliflerin) şehirde çıkardıkları huzursuzluk ortamı ve kaos ortamına daha fazla dayanamayarak isyan etmişlerdir.
ve tabi ki türk basını siyonizmin emperyalizmin çıkarına aykırı olan bu ayaklanmayı provokatörler çıkardı diyerek türk milletinden gerçeği saklamaktadırlar.
hatay şehri hatay halkına ve tüm türk milletine; hasta yatağında, ömrünün son günlerinde hatay ı ülke topraklarına sokma pahasına ölümü göze alan mustafa kemal atatürk ün emanetidir.
son günlerde yüksek formuyla takımını sırtında taşıyan pablo martin batalla ya bursaspor taraftarlarının gönderdiği destek mesajlarıdır.
örneğin:
-"Bayram" ol "Kurban"ın olalım Batalla.:)
-devlet kur vatandaşım olalım batalla.:)
-tarikat kur müridin olalım batalla.:)
-kredi çek biz ödeyelim batalla.:)
-''bir dakika özel konuşucam'' de stadı boşaltalım batalla.
BU TiPiK BiR CiA-MOSSAD OPERASYONUDUR!! CiA GAZETECiLERi SURiYE'Yi SUÇLAYACAKLARDIR!
Aylardır Türkiyeyi operasyona ikna etmeye çalısan küresel katiller, yönetimi çoktan avuçları içine aldılar ama Türk milletini ikna edemediler..
Güneydoğuya konuşlanmış tetikçiler şimdi iş başında!
Washington Enstitüsü Ramazan öncesi yol haritası vermişti:
Ramazan ayında Suriye ve Türkiyede akacak kan Suriyeye müdahale için ikna edici olur! demişti.. Küresel memur Soner Çağaptay Haziran ayındaki makalesinde önerileri sıralamıştı:
1) Ramazan ayında Suriyedeki batı beslemesi katiller daha fazla adam öldürmeliler!
2) El Kaide, Özgür Suriye Ordusu, Libya islami Cihad gibi terror imalatçılarına PKK da katılmalıdır ve Türkiyeye Suriye üzerinden saldırılar yapmalıdır!
3) PKK saldırıları doğrudan Esadın üzerine atılmalıdır.. Bu, Türk milletini, Esada karşı girilecek bir müdahaleye psikolojik olarak hazırlayacaktır.
4) Washington ilerde Suriye ile diplomatik temaslarını arttırabilir. Ama Türkiyenin Suriye ile işi bitmiştir. Bu iki ülke sadece savaşabilir!
5) Yaz boyunca gerek Suriyede gerekse Türkiyede saldırılar yapılmalı şehitler gelmeli ve Esad suçlanmalı, Amerikan seçimleri sonrası Türkiye ABD NATO yardımıyla Suriyeye dalmalıdır!
Küresel memurlar ve ağababaları, Suriyenin içine düşürüldüğü durumu Türk milletinin ANLADIĞINI gördüler.. Küresel güç odakları, bağımsız bir ülkeyi , terör marifetiyle krize sokarak işe başladılar ve Suriyeden sonra iran, Türkiye, Rusya ve Çine kadar olan Avrasya çoğrafyasını adım adım çökertmek istiyorlar..
Bu savaşa kendileri girmek istemiyor, Türkiyenin öncülüğünü tetikliyorlar...
Savaşa ikna olmayan Türk milletini PKK-Esad formulü ve artan kan operasyonlarıyla iknaya çalışacaklar! Böylece Türkiye, önce Suriye sonra iranla savaşacak sonra tüm bölge kan kaybına uğrayacaktır.. Kaos bu küresel sırtlanlar için FIRSATTIR..
Gazi Antep ve Kahraman Maraş Halepe kadar olan bölgenin uzandığı doğal coğrafyadır. CIA ve Mossad tetikçileri bu bölgeyi Filistin, Lübnan, Irakda şahit olduğumuz saldırılarla kana boyama kararlılığını bu gece göstermişlerdir..
Bölge halkı yabancı ajan ve tetikçilere karşı kendini korumaya almalıdır!
Banu AVAR, 20 Ağustos 2012
banuavar@superonline.com
tanım: gaziantep'te ki terör saldırısı üzerine yapılan açıklamadır.
çoğu müslümanın kendini inandırmış olduğu yalandır.
orucun islamiyetteki maneviyatını biliyoruz. durumu iyi olmayan her gün bizim gibi beslenemeyen insanları anlamak, kendimize ve nefsimize hakim olmak. 30 gün boyunca günde 17-18 saat oruç tutarak müslüman olunmaz. hele de hak din olarak en son islamiyetin indirildiği dünyada şu görüntüler yaşanıyorsa kusura bakmayın dünya üzerinde 1 tane müslüman var dedirtemezsiniz bana. https://www.facebook.com/...28&type=1&theater
hızlı okunduğunda akıllara cem yılmazın gösterisindeki para-çokomel eğrisi esprisini getiren, aile bütçesine direk katkı sağlayan, günümüz türkiyesinde bol bol kullanılan iktisadi yöntem.
Yıl 1943. Genç Mustafa'nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi'ne çıkar. Devlet memurluğu o dönemde süper bir şey, çünkü özel sektör falan yok. Bizimki kütüphanede heyecanla okurları bekler; bir gün o
lur, beş gün olur, gelen giden yok. Etraftakilerle konuşur, herkese anlatır:
"Bakın kütüphane bomboş duruyor, gelin kitap okuyun." Gelen giden olmaz. Amirlerine durumu bildirir.
- Kardeşim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyon mu, almıyon mu ?
- Alıyorum.
- Eee, o zaman ne karıştırıyon ortalığı, gelen giden olsa maaşın mı artacak ? Başına daha fazla bela alacan, o kütüphaneye yıllardır kimse gelmez zaten.
23 yaşındaki genç memur "Ne yapayım, ne yapayım?" diye düşünür durur.
Sonunda aklına bir fikir gelir, eşine söyler.
Eşi önce "Deli misin bey?" der, ama kocasının bir şeyler üretme, işe yarama çabasını yakından görünce fikri kabullenir.
O dönem devletteki amirlerinin çıkardığı tüm engellerin tek tek, binbir güçlükle üstesinden gelir.
Çünkü o zaman da şimdiki gibi, "Aman bir şey yapmayalım da başımıza bir iş gelmesin.
Çalışsan da aynı maaş, çalışmasan da" zihniyeti aynen var.
iki tane sandık yaptırır. iki sandığa, kalınlığına göre 180-200 kitap sığar. Sandıkların üstüne "Kitap iade Sandığı" yazar. Kitapları eşeğe yükler ve köy köy gezmeye başlar.
Kütüphaneye de bir yazı asar:
"Sadece Pazartesi ve Cuma günleri açıyoruz."
Köydeki çocuklar şaşırır.
Eşeğe bir sürü kitap yüklemiş bir amca, o gariban çocukların küçücük ellerine kitapları verir. Düşünün, Noel Baba gibi. Noel Baba yalan, Mustafa Amca ise gerçek. Geyikler yerine eşeği var.
Eşek de daha gerçek, Mustafa Amca da.
"Çocuklar bunları okuyun, aranızda da değişin. On beş gün sonra aynı gün gelip alacağım. Aman yıpratmayın, diğer köylerdeki arkadaşlarınız da okuyacak" der.
Mustafa artık Ürgüp'teki kütüphanede bir iki gün durmakta, diğer günler eşeği Yüksel'le köy köy gezmektedir.
Köylerdeki çocuklar Eşekli Kütüphaneciyi her seferinde alkışlarla karşılarlar. Kalpleri küt küt atar heyecandan, sevinç içinde yeni kitapları beklerler. Mustafa Amca'nın ünü etrafa yayılır. Diğer devlet memurları makam odalarında sıcak sıcak oturup iş yapmazken, Mustafa'nın eşeği Yüksel yediği otu hepsinden fazla hak etmektedir.
1920 de yaşını bile doldurmamışken en ihtişamlı en dirayetli kararlı kurucu meclisin, 100 yaşına yaklaşırken geldiği hal ve yitirdiği nitelikler göz önüne alındığında film olabilecek bir senaryo.
çoğu abd de ortadoğu üzerine yüksek öğrenim veren üniversitelerde eğitim almış birisi şehit kubilay ın başını kör testereyle kesenin torunu bakan, bir çoğunun akrabası dağda, yahudi lobilerinden alınan üstün hizmet madalyaları, haçlı şovalyesi ünvanı alan devlet büyükleri.. vs vs
--spoiler--
atatürkün, kendi varoluşsal amacını ifadeye koyan cümleleri, benim ve akılcı-kurancı birçok selefimin varoluşsal amacının da aynen ifadesidir. burada sadece üç sözünü verebileceğim:
bu milletin şimdiye kadar arapların, acemlerin din maskeli iğfalleriyle aldatılmış olduğunu ispat etmek isteyen bir adamım.
kuranla uyarmak istiyorum!
dini yozlaştırıp yalan ve hurafeyi din diye pazarlayarak halkı perişan edenlerle mücadelenin gereğinden söz ederken de şöyle diyor:
tek başıma kalsam yine de gider onları tepelerim.
elli yılını kuranı anlayıp anlatmaya adamış bu satırların yazarının varoluşsal amacı bu sözlerde ifade bulan idealden başka nedir ki?! atatürk, imanı ve eylemleri bakımından benim, aynen imamı âzam gibi, kadı abdülcebbar gibi, necmuddin tûfî, izzüddin bin abdüsselam gibi akılcı seleflerimden biridir. dahası, atatürk, akılcı din bilginlerinin hasret ve ideallerini hayata geçirmede başarılı olmuş tek selefimdir.
--spoiler--
söylediği sözler ve yazdığı kitapların çoğunda yukarıdaki düşünceleri doğrultusunda laflar eden, türk insanının özellikle gündüzleri televizyon başında zaman geçiren gerçek dindar türk kadınının dikkatle izlediği ve bu yüzdendir ki belli çevrelerce sürekli eleştiri ve hakaret yağmuru altında tutulan önemli bir ilahiyat profesörünün yazısıdır.
''bu kitapta, özgürlük aşığı bir adamın destansı dünyasına adım atacaksınız...'' sloganı ile ortaya çıkan roy brock imzalı başyapıt.
roy brock'un hem mustafa kemal'in hem de atatürk'ün karakterini ve düşüncelerini, derin araştırmalarının sonucunda, tarihi gerçeklerle beraber edebi anlatımla süsleyerek ortaya çıkardığı eşsiz bir kitap. *
FBI Resmi Sitesinden Fethullah ile Beraber Çalıştığını Açıkladı!
Amerikan iç istihbarat örgütü FBI kendi resmi sitesinde açık açık Fethullah Gülen Örgütü ile beraber çalıştıklarını söylediğini. FBI Web sayfasında 'Houston sosyal yardım programı' kamuflajı altında işbirliği yapılan kurumlar arasında Fethullah Gülen Örgütü de sayılıyor.
FBInın resmi sitesinde işbirliği içinde oldukları sosyal, etnik ve azınlık grublarını sıralarken ABD'deki Fethullah Gülen Örgütünü de sayıyor. işbirliği yapılan ilk sıradaki örgüt, meşhur ADL örgütü. Bu örgüt yahudilere karşı en küçük bir itirazı hemen susturmak üzere kuruldu ve Fethullah Gülen Örgütü de bu örgütle beraber yazıldı.
FBI Houston Community Outreach adresinde söz konusu çalışmanın ayrıntıları anlatılıyor.
FBI'nin işbirliği içinde olduğu kuruluşlardan bazıları:
ADL
NAACP
Gülen Örgütü
Yağmur damlası türk evi
Güney asya ticaret odası
inanmayanlar FBI'nin Fethullah Gülen ile işbirliği yaptığını itiraf ettiği resmi sitesine bakabilir:
ülkelerinin üzerine oynanan oyunların farkında olan bunlarla mücadele eden suriyeli gençler her yerde takip ediliyor, istihbahratçılar eliyle tehdit ile muhaliflere (teröristlere) katılmaya zorlanıyor. https://www.facebook.com/photo.php?v=337013999715477
futbol devrimini, 16 mayıs 2010 tarihini daha da anlamlandıracak olaydır. eğer bunu bir kez daha başarabilirse bursaspor; devrim tam anlamıyla gerçekleşir.
trabzon da dahil üzere herhangi bir anadolu takımının şampiyon olması da aynı anlama gelmektedir.