üniversite ortamında şıkça karşınıza çıkacak olan tipik kızdır.
içimi dökecem valla. açılın bakim !*
abi bir kız var birinci sınıfta, tamam belki o kadar çirkin değil ama güzelde denilemez benim kriterlerime göre. başta; zayıf, ne öle kemik torbası gibi demi? kız dediğin şöyle hafif etli olcak abicim. yanılıyor muyum? neyse abi kızın adı pınar ve böle okulda falan görünce beynime kan gidiyor böyle, sinirden elim ayağım titriyor.
ilk olaya gelelim.
voleybol oynuyorduk, neyse buda geldi bizim takıma geçti. gerizekalı kız oynamayı bilmiyor, sözüm ona pasor bide. oynamayı bilmiyor bide gelmiş bana laf atıyor, nasıl atıyon sen pası falan? ya sabır ! öküzbaşlıantilop işte abi. cevap veriyorum kıza ama kızdaki jest ve mimiklere bakıyorsun, cevaba bakıyorsun, sanki ona asılıyorlarda o yüz vermiyormuş gibi. malak işte! yani bana o saatleri ve o oyunu zehir etmişti.
ikinci olay:
kafede arkadaşla amerikan bilardosu oynuyoruz, bu da orda nete giriyor. başka bir arkadaş geldi. adı süleyman.
süleyman: s
kerim:k (oynadığım eleman) pentagram35: p35
pınar: p (öküzbaşlıantilop)
s: bizde oynayalım mı?
p35+k: nasıl olcak o? biz zaten oynuyoruz olum?
s: eşli oynuyacak olum. siz ikiniz, biz pınarla ikimiz.**
k: tamam olur.
p: ( sırıtıyor) beyinsiz kendince 3 erkeğinde ona karşı koyamadığını düşünüyor galiba.
neyse başladı. bende diyorum ki belki o gün yanlış tanıdım kızı. kötü günündeydi. dur bakalım. valla asılmak gibi bir düşüncem yok !
p35: pınar topa öle vuramazsın, stakayı şöyle tut.
p: bıdıdı bıdıdı ne çok biliyorsun sen !
p35: pınar kendi toplarınıza vururken bizim topun yerini elinle değiştiremezsin !
p: sen susar mısın !
p35:iç ses (senin beynini ben emi !!)
ya iyide kural böle.
p: ben kendi kurallarımla oynarım ! sen bana karışamazsın!
p35: kes sesini oyna be! gerizekalıııı....
sonra oyun dağıldı...
sözlükteki yazar çeşitlerine bakıldığında kendisini hissettiren gerçektir.
sözlükteki yazar çeşitleri:
1) kemalistler,laikler
2) dini bütün yazarlar
3) apolitik yazarlar ( bunlar genelde bagyan yazarlardır- eğer bagyan yazar varsa tabi )
4) milliyetçiler
5) solcular
6) ergenler
bu benim sınıflandırmam tabi.
ama nedense satanist bir yazar yoktur ! nerde kardeşim bu satanist yazarlar, neden bize kendi görüşlerini sunmazlar, sözlüğe renk katmazlar!
(bkz: satanist yazarlar göreve)
atatürk ilkelerini ilkokulda öğrenen bünyenin, daha sonra bu ilkeleri sadece ilkokul bilgileriyle ezberleyip koyu bir kemalist olarak ortada dolanmasıdır. keza bu şahıs milliyetçiliğin, laikliğin, cumhuriyetçiliğin ,halkçılığın vs vs.. gerçekden ilk defa atatürk tarafından akıl edildiğini sanarlar.
ee ben ne diyim size şimdi arkadaş?
sadece durum tespitidir. bir genelleme değildir. böyle insanlar var yani.
derhal kurulması gereken, mümin yazar kardeşlerimin de derhal üye olması gereken dernektir. neden bizim de sözlük olarak adımıza camimiz yok ? neden? bunu bana kim makul gerekçelerle izah edebilecek sayın yazarlar. görüyoruz hergün sol sütunda dinimize ve dini değerlerimize ateist ,pişkin yazarlar saldırıyor. ne zaman birlik kuracaz. ne zaman içine nurların yağacağı bir camimiz olacak?
neden bu kadar kendimizi saldık, nerde benim aklı hür, yüreği hür ve bir o kadar da mümin yazar kardeşlerim?
bence bi an evvel silkelenip kendimize gelmemizin zamanı geldi. ya sizce?
azrail in kendine verilen yetki ve görevleri yerine getirirken yediği nanedir.
olayı dün itibariyle bir internet haber sitesinde okudum. olay şöyle olmuş aynen alıntılıyorum;
--spoiler--
azrail den beklenmedik görev suistimali: evet bir çok kişi bu başlığa bakarak ilk anda olayın vahametini kavrayamamış olabilir lakin durum gerçekden ahiret ve fani hayatımızı derinden etkileyecek boyuttadır sevgili okurlar. artık bacılarımız, analarımız (özellikle ananız güzel ve gençse ) görmediğimiz bu azgın meleğin kirli seks oyunlarına alet olabilir ve bunu sizin ruhunuz bile duymayacakdır. bildiğiniz gibi cennet ve cehennemde işim gereği yakın dostlarım var ve bu bağlantılarımı zamanı gelince kullanmasını, yılların bana verdiği gazetecilik tecrübemle çok iyi bilirim. bizler, ahiret haber sitesi olarak daima tarafsız, duyarlı ve ilkelerinden ödün vermeyen bir avuç gerçek gazeteciyiz. bu reklam naralarını sarfettinden sonra geçelim haberimize.
olayı bende ilk duyduğumda inanamadım, bunu azrail in koltuğuna göz dikmiş bazı meymenetsiz ve densiz meleklerinin uydurması olduğunu sandım ama işi biraz derinden incelediğimde hiç de öle değildi. azrail ile ilgili bu tür duyumları çoktandır alıyordum lakin kendisinin görev bilinci, görevine aşık olması ve samimi kişiliğine bunları hiç yakıştırmamaktaydım. meğer azrail hiç de bizim, sizin sandığınız gibi sütten çıkmış akkaşık değilmiş. özellikle rusya, ukrayna, ve doğu avrupa ülkelerinde görev için gittiğinde, görevinin gereğini yapmamış, alması gereken canları almış gibi göstermiş sayın okuycular. gittiği bu ülkelerde özellikle canını alması gereken genç, güzel, alımlı hatunlarla türlü cinsel münasebetler kurmuş, edindiği bu menfaat karşılığında da canlarını almamıştır. ayrıca kurduğu bu çirkin ilişki de sadece kadınlar yok, erkekler de var.
peki seks kasedi, alacağı canları sadece kendisi ve allah (cc) tarafından bilinirken nasıl kayıt edildi?
uzun süredir bu durumdan hoşnut olmayan diğer melekler ise, her nasılsa ukrayna da canı alınacak hoş ve genç bir bayanın adres bilgilerini ele geçiyorlar. azrail görev yerine gitmeden bayanın yatak odasına gizli kamera koymayı başarıyorlar ve ordan ayrılıyorlar. azrail kasette de görüleceği gibi kadına ilkin konuyu açıklayıp kendini tanıtıyor. çok korkan kadın bir an bayılıyor. verdiği hayat öpücüğüyle tekrar ayılttığı kadına kendi pis planından bahsediyor ve ölmesinin gerekmediğini, kendisiyle sevişirse hayatını almayacağını söylüyor. kadın genç ve güzel. azrail efendi ağzının tadını biliyor vesselam. neyse konuyu dağıtmıyalım. kadın durumu sineye çekip mecbur öneriyi ya da dayatmayı mı desem kabul ediyor. gerisi malum . saatlerce süren bir seks alemi. işte kasetten iç burkan dialoğun bazı kısımları.
----azrail: a , kız: k
a: bana güvenmelisin katyana, ölmek mi istiyorsun yoksa? şurda iki saat sevişcez, yiyişcez, emişcez hem sende zevk alacaksın bebeğimmmm. ne güzel şeysin sen öle. off yerim seni yerimmmm.
k:ama ben bakireyim henüz.
a: biliyorum yavrum. korkma hiç acımıycakk. katyanam, sarı bebeğim benim. çıkarsana üstündekileri.!?
k: söz acıtmıycaz demi? benim deneyimim yok, lütfen ( kız burda ağlamaklı).
a: yok yavrummmm yok. sinek ısırığı gibi. seni zevkten uçurcam. benim adım azrail kızım.
k: yaaaa.. kaç cm seninki peki? ( gördünüz demi oruspuyu, nasıl gevşedi yayları)
bundan sonrası iyice bayağılaşıyor, yayın ilkelerimiz gereği yazamıyoruz sayın okurlar.
sonuç olarak artık rüşvet ahirette bile geçerli olmuşken türkiyenin ve bu dünya nın nereye gittiğini varın siz düşünün sayın okurlarım.
mücahit namlucu
görüş ve önerileriniz için: mucahitnamlucu@ahirethaber.com
--spoiler--
eski jitem mensubu, susurluk davasında yargılanan ayhan çarkın isimli şahşiyetsizin itirafıdır. çarkın cnn türk kanalının beşnbirk adli programına katılıp, özellikle 90 lı yıllarda güneydoğu ve doğuanadoluda sürdürülen kirli savaş taktiklerini ve kendilerinin yapıp pkk ya mal edilen katliamlarını anlatmaktadır. bebekleri öldürdüklerini, kendilerine yemek veren yaşlı teyzenin canını nasıl aldıklarını bir bir anlatmaktadır. keza 90 larda kürt işadamlarının sapanca-izmit-istanbul üçgeninde kaçılıp öldürülmesininde jitemin işi olduğunu açıklamaktadır. ayrıca sadece güneydoğu ve doğu anadolu da değil istanbulda da jitem ve mensuplarının yaptığı sayısız yargısız infazı da anlatmaktadır.
ama bu insan bunları itiraf etmesinden öte, senelerdir kirli savaş oyunlarını örtbas eden, devletle bu kirli savaşta güç birliği yapan medyanın ikiyüzlüğü daha dehşet vericidir. peki bu adam yargılanak mıdır? ben kendi adıma buna pek inanmıyorum. yine susurlukta ve daha düne kadar güneydoğu ve doğuanadoluda açılan toplu mezarlar gibi örtbas edilecektir. çünkü bu devlet in tüm planları '' imha, inkar'' unsurları üzerine şekillenmiştir.
keza hala ergenekon denilen örgütü yönetmek ve üye olmakla suçlanan birçok bürokrat, gerek gata hasta gösterilerek gerekse başka ayak oyunlarıyla adalete hesap vermemektedir. ülkedeki adalet mekanizması bu kadar boktandır işte. bir ekmek çalana yıllarca hapis cezası verirken, yıllarca devlet adına ve sözüm ona devlet bekası için onlarca sivilin kanını dökenler hesap vermemektedir. bir diğer örnekse güneydoğu da 15 yaşındaki çocuğa polise taş attığı gerekçesiyle, örgüt üyeliğinden yargılayıp ona 15 yıl hesap vermesidir.
facebook sitesinde %99 unu türklerin açtığı, ''hayat, aşk, ayrılık acısı, boynuz acısı, sevgi'' vs... konularında kafiyeli bir cümleyle ahkam keser gibi paylaşım yaptığını sanan sikimsonik, işe yaramaz, beş para etmez sayfaların alayıdır.
örneğin: sevdiklerimizi tekmelemeye anne karnında başlarız. bu ne şimdi bilader, ne bu? yani bu nasıl bir beynin ürettiği cümledir bre ebesi güzel dostum?
ayrıca bunları beğenip paylaşan arkadaşlarınızda doludur.. vay ben böle işin taaaa....neyse bişey derdim şimdi ama ..
isimleride bir enteresandır. mesela: karşılıksız sevmek damla damla ölmektir. aşk acısı çekenler. aşka dair herşey. güzel sözler. götü büyükler gibi..
mutfağı mesken eyleyen hamamböcekleridir.
bir ara bizim mutfakta bunlar kamp kurmuş mutlu mesut yaşıyordu. ben gecenin ilerleyen saatlerinde uyanıp su içmek için mutfaga gider bunlarla karşılaşırdım. heryerdeydiler. artık onlarla arkadaş gibi olmuştur. bardakların içinde, şekerin içinde, raflarda cirit atıyorlardı. bardağı alıp su içmek istedigimde bardaktaki hamamböceklerini temizlemem gerekiyordu ilkin. sonra bir ara toplu katliam yapmaya başlamişdim. hergece gördügüm yerde öldürüyordum keretalari, bir müddet sonra köklerinin kuruyacagini düşünmüştüm lakin hergece yine ordalardi. adeta yüzüme vuruyorlardi çaresizliğimi ve benle dalga geçip şöyle diyorlardı ^^ bir ölsek bin geliriz biz^^. sadece artık boyutları daha ufaktı,demekki ben kaçamayan yaşlı ve savunmasız hamamböcüklerine ecel oluyor onları pervasızca ezip sadist çığlıklarla kendimden geçiyordum. gençliğimin kötü zamanlariydi, bir ara bunlar madem bu kadar çok neden tayvanlilar gibi bunlarla beslenmiyorum diye düşünmeye bile başlamışdım. artık düşman hatlarında canlı ele geçirdiğim esirleri tavada pişiyordum. hamamböceği pişirme tariflerini bilmeme rağmen bir gurme kadar keskin olan damak tadıma güveniyordum.
azcık yağ atıyordum tavaya, yağ kızarınca böcükleri tavaya atıyor, pişince kendime mayonezle servis ediyordum. itiraf etmeliyim sonuç pekde umduğum gibi değildi, tadını pek sevmemiştim. evet kıtır kıtır oluyor tadıda patates cipsine benziyordu ama bilemiyordum, damak tadıma uygun değildi. bu denememden sonra gidip ilaç almış ve daha bilimsel savaş metodlarını uygulamaya geçirmiştim.
sol framedeki başlıklara bakarak yazarlara öncülük etmek amacıyla şahşi girişimimle sözlükte başlattığım kampanyadır.
ciddi konularla ilgili, ciddi başlıkların açılması, artması ve bu amaçla tüm yazarların yek vucüt olması dileğiyle kampanyamız vatana millete hayırlı uğurlu olsun.
lisedeyken ( ki bayağı fazla bir zaman geçti üzerinden ) vatandaşlık bilgisi dersi hocamızın (şimdi varmı o ders bilmiyorum ) derste söylediği sözdür.''tek kural var, o da kural yok '' cümlesiyle bir kuralsızlıkdan bahsediyor lakin, bunu kabul ettiğimizde de kural olmaması kuralını kabul etmiş olmuyor muyuz?
kongar ve barlas'ın sunduğu program olan yorum farkı programına ve dolayısıyla onlara tahammül edemeyen narin bünye sahibi kişinin sessiz haykırışıdır.
adamların boş konuşmadığı doğrudur ama bir türlü tahammül de edip izleyemiyorum, iki insan yan yana gelince bu kadar mı itici görünür arkadaş tv ekranında. ülkenin gündemine olan merakımı 2 ay boyunca felç edip etkisiz hale getirmekteler ne zaman izlesem. ntv'yi bu program dolayısıyla kınıyorum.
dünyadaki en büyük yalanın din olduğunun yadsınamaz bir gerçek olarak karşımızda bulunmasına rağmen, hala bazı kesimlerce görülmemesinin, görülmek istenmemesinin verdiği, içimizi burkan olaylar silsilesidir.**
yüce kitabımız kuran ı kerim de de geçtiği söylenen, kadınların iz bırakmayacak şekilde dövülmesinin caiz olduğu gerçeğidir.
ben dövmedim, sanırım günahkarım.
günah çıkardım bu arada, fark ettin mi bilmem. ayrıca bizim mahalledeki imama sordum, o da evlenirsen oğlum, karını dövebilirsin dedi. içim rahat, tüm hemcinsleriminde bu gece aynı huzurla uykuya dalmalarını, ve bol şiddetli günler diliyorum.
dünyadaki tüm abazaların güç birliğine gidip, imkanlarını; abazanlığın değerlerine ve kültürüne sahip çıkarak, yozlaşmayı engellemeyi amaç edinmiş yeni bir abazan oluşumunun sloganıdır.
amerika da doğmuş bu yeni oluşum, küreselleşen dünyanın nimetlerinden de faydalanarak kısa sürede hızla büyümüştür. şuan için amerika da kayda değer bir lobi güçlerinin olduğu söylenmektedir.
hz. adem' den önce tanrı tarafından ( kimisi yine tanrı değil lan- allah yazsana diyecektir kesin, bende onlara diyorumki; (bkz: bsgçk) )yaratılan meleğin ( ki o ateşden varedilmiş şeytandır ) , kendinden sonra yaratılan adem' e ( ki o da çamurdan varedilmiştir ) secde etmeyerek, asaleti tüm güzelliğiyle bünyesinde barındırdığını gösteren melektir. keza kibirlenmekde haklı. ateş nerde, çamur nerde?
şimdi tanımı yaptıkdan sonra gel gelelim işin özüne ...
---yezidilik'in önceki ilahi dinlerde anlatılan, düşmüş meleğin, yaratıcının buyruğuna rağmen insan karşısında eğilmeyip saygı göstermemesi, onun aslında ne kadar asil olduğunun tüm evrene ispatıdır ve yaratıcı tarafından sınanmıştır. işte bu sınavı başarı ile verip tüm insanlığın ve dünya işlerinin başına geçme hakkını kazanmıştır diye düşünülür.
ancak burada düşmüş meleğin sahip olduğu özellikler diğer dinlerden farklıdır. yezidilikte tanrı dünyanın sadece yaratıcısıdır, ancak sürdürücüsü değildir. tanrısal iradenin vücut bulması için düşmüş melek bir nevi aracılık rolü üstlenmiştir. düşmüş melek olan melek tavus (ki bence melek-i tavus çünkü özel isimler çevrilmez başka dile ) olarak adlandırılır ve bir tavus kuşu ile simgelenir. tanrı özünde iyilikle dolu olduğundan ibadet edip onun gönlünü kazanmak gerekmez.(yani mantıklı bence ) aksine ibadetin ona değil içi kötülüklerle dolu olana, tavus'a yapılması ile kötülüğün en büyük kaynağından korunulur. bu anlamda iyilik ve kötülüğün kaynağı aslında melek tavus'tur. ahiret inancı gibi sonradan hesap verilecek bir yerin varlığı söz konusu değildir. (cennet de huri var diyip öle şey yapmaya gerek yok yani ) insanın inanışına ve yaşayışına göre dünya cennete de cehenneme de dönüşebilir. (yani olayın felfesi yönüde budur işte baba. ne denilebilir ki? ) melek tavus bütün bu işlerin denetleyicisi ve tanrının bu dünyadaki gölgesidir---bu kısım alıntıdır-----kaynak wikipedia--
melek-i tavus 'u aratırken melek tavus başlığının karşıma çıkmasının akabininde, özel isimler çevrilir mi sorusundan yola çıkarak aklımı meşgül eden sorudur.
zira şimdi melek-i tavus yezidilerin kutsal saydığı meleğin ( ki o şeytandır ) adıdır. şimdi bunu alıp melek tavus demek mi doğrudur, bilemiyorum, sözlük ahalisinden filologlar varsa konu hakkında beni bilgilendirsin efendim.
''insan sevdiği kişiyi siker mi ?'' sorusuna hayli kafa yormuş erkek bireyin, tüm bu arayış ve duygu bunalımlarımdan sonra silkelenip,
- hayır, bir insan sevdiği kızı sikemez / sikmemeli demiş erkektir efendim. çok sevdiği için erekte olamıyorda olabilir, belki böyle bir sav ileri sürerek kendi iç dünyasını rahatlatma yoluna gitmiştir bilemiyorum.
herkesin milli duygularla çoşup, tüm içtenliğiyle bağıra bağıra istiklal marşını söylerken, genç abazanımızın kızımızı taciz etmesiyle oluşan durumdur.
kız esas duruşta olduğundan ve milli marşımıza saygısından dolayı tacize ses etmez ve marşı söylemeye devam eder efendim. geçmiş olsundur.