sözlüğü son 15 dakikadır takip etmeye devam eden, eski bir yazarın gördüğü sayısız troll başlığından birisidir. Ayrıca çok daha önemli bir tarihsel olayı, yüzde yüz doğru olmasa da, ana hatlarıyla öğrenebilmiş tiptir. Yüzyıllarca kitaplarda anlatılan hikayenin çakma dizisini izleyen de tiptir. Amacı anlaşılmayan başlık
+ bana neden inanmadın?
- bizim orda, sınavda boş kağıt verme hakkımız vardı, sonuçlarını ödesek de yapabiliyoduk. ben de bu hakkımı kullanmak istedim.
+ otur yerine "sıfır "
konu tecavüz olduğunda infazın değişmeyeceği bir gerçekse, farklı yorumlar katmaya gerek olmayan konudur.
(bkz: tecavüz etmek)
konuyu açan kişinin de abazanlığını ortaya dökmesine şahit olunan konu. dekolte giydiği için bir kıza kaşar, türban taktı diye bir bayana dinci, saçını uzattığı için de bir gence züppe demek ne kadar doğrudur? bir de açık açık tuvalete gidip kendini tatmin etmeyi anlatmak nedendir? bir erkeğin kıllı çatalı göründüğünde muslukçu olur, bu bir kız olursa da kaşar olur öyle mi? nerede şimdi insanlık, erdem?
(bkz: orhan çeker) (bkz: dekolte giyinene tecavüz sürpriz olmaz) bu zihniyet nasıl bir zihniyettir? nasıl bir mantık abidesidir?
eğer bir toplumda, bekaret bir erdem sayılırsa ve tüm erkekler " benim evleneceğim kadın bakire olmalı" gibi bir mantıkla hayatlarına devam ederse, ama aynı zamanda bunu söylerken, abazanlıklarının önüne geçemezse, ayrıca bir kadın tek bir erkekle bile sevişse ya da rahat giyinse, ona kaşar yaftası yapıştırılırsa, ayrıca evlenme yaşı da bu kadar yükselirse * bu tarz söylemleri ya da rezillikleri, " ben güzel bir konuya değiniyorum" edasında görmeye devam ederiz. ayrıca;
(bkz: nick entry uyumsuzluğu)
(bkz: git kendini becer)
(bkz: troll)
izmir' in asıl sorunlarına değinmeye yaklaşamayan söylem. izmir' in yaşadığı sorunlar 'akepe' hükumeti var olduğundan berimidir yalnızca? yoksa izmir' e yapılan yatırımların son 20 yılda yalnızca izmir' in kendi içsel dinamikleri tarafından olmasından mıdır? izmir dışlandıkça daha dik durdu, çağdaşlığını gün be gün kanıtladı herkese. ancak ben de izmir' in siyasi ya da başka anlamlarda kutsal gösterilmesine tepkiliyim, çünkü izmir halkı diğer bölgelerle olan uçurum gibi farkları kendisi de oldukça tetiklemiştir. bunu son yıllarda saçma add söylemlerinde bile görür olduk... *
kendi gıdalarımız ile oynattığımız gibi hayvanlarımızın da gıdalarıyla oynatıyoruz. bugünlerde yiğit bulut denen hoşlanmadığım adamın programında fruktoz ya da mısır şurubu şerbeti tartışılıp duruyor, aynı zamanda Amerika' nın mısır üretim kapasitesini %30 düşürdüğü haberini alıyoruz. Amerikalı bir kaç bilim adamının 90'ların başından beri uyardığı, mısırdan üretilen yemlerin büyükbaş hayvanlara zararlı olduğu gerçeği hala en ufak bir yankı bulmuyor, çünkü hayvanların işkembe yapılarına uygun olmayıp, hem aşırı bir canlı ağırlık artışına neden oluyor, hem de hayvanların ömürlerini kısaltıyor. sığırlarda muhtemel yeni bir hastalıkla karşı karşı olabilme ihtimalimiz hayli yüksekken, hatta bu hastalık ortaya çıkmış olsa bile, cânımız emperyal varlıklara para kazandırmaktan çok kaybettireceği için, belki biz bu hastalıkları duymuyoruz bile. hastalığı araştırmamış olmama karşın, bir hayvan adına yakıştırılmış H*N* vakası olduğundan ciddiye almıyorum, alamıyorum. umarım ispanya'da 80 yıl kadar önce ortaya çıkan kadar ciddi bir inflüenza ile karşılaşmayız.
"Uther olmeyecek lan galiba" dedirten dizi. "Nimueh" diye tanıdıgımız Michelle Ryan yalnızca insanlarin ilgisini cekmek icin ilk sezonda vardi * sonra da ayrıldı zaten hatuncağız. şu son bolum de beni son zamanlarda en çok gulduren olaylar silsilesiydi açıkçası.
uzay boşluğunda kaybolmak istemeyen, nerede olduğunu bilmek isteyen erkek tipidir. o uzay boşluğundansa fayans saymayı yeğleğen insandır.
ayrıca uzmanlara göre bir erkeğin hayatında ilk kez bir hayat kadınıyla birlikte olması kesinlikle önerilmez, çünkü orta yaş döneminde büyük travmalara yol açabilir. sonradan " kuş ötmüyo" diye gezeceğine eşeğini sağlam kazığa bağlayandır.
bu zamana kadar görmediğim, keşke görmemeye devam etseydim dedirten başlık. yahu ne alakası var yüzyılla yemek yeme mekanının? gelecekte 22 inci yüzyılda hala lokantada yemek yemek diye de başlıklar görür bu bahtsız toplum.
(bkz: liboş söylemi)
(bkz: seni anan doğurmadı da sıçtı mı)
ne olacak yani, masa, bir de şu batılıların yanyana bilmem 3 tane bıçak, 6 tane çatal, 8 tane kaşık koymalarını da mı uygulayacağız? adamlar bırkatı bu işleri boş diye, burda bön, özenti bünyeler devam ettirecek sanki.
kimse kusura bakmasın, bokunu pencereden sokağa atan bir toplumun kibarlıklarını uygulamam ben, ki zaten ortaçağda da batılıların yemek bulamayan serfleri bile -bulduklarında- masada yiyorlardı...
oturarak yemek yemek eğer doğru pozisyonda ya da başka deyişle dik oturmuyorsanız karnınıza baskı yapmanıza ve sindirim sisteminizin zorlanmasına neden olur. sağlığa zararı olabilir diye yapmaktan vaz mı geçecek bu toplum ya da japonlar şimdi? öyle olsaydı ben dahil birçok insan sigarayı bırakırdı...
duygularım bir kez daha belirtmemi söylüyor. "21 inci yüzyılda hala yerde yemek yemek" cümlesiyle bana gelen insanlara karşılık olarak söylenecek sadece tek şey var aslında: sanane.
bir entry' de görmüş olduğum bilgi üzerine araştırmaya başladım.
~(#7139442)~
önce sözlüklerle başladım, sonra evde bulduğum 6 adet ansiklopediye başvurdum. hiçbir bilgi yok. ardından google amcayla haşır neşir oldum. elde ettiğim iki sonuç var.
- ilk sonuç, yahudi yazmak isteyen insanların yanlışlıkla yahusi yazmaları sonucu, yaklaşık 10 sayfa google amcayı meşgul etmiş.
- ikinci sonuç, çin' de bulunan bir şehir. * yahusi' deki oteller diye bir çok sonuç çıkıyor. ne denmiş, ilim çin'de bile olsa gidip alınız, aradık hiçbir şey çıkmadı.
eğer bu sözcük hakkında bilgi sahibi olan arkadaşlar varsa, aydınlatırlarsa bizi bilgileriyle * , tabi ki kaynaklarını vererek, çok memnun olurum.
edit: * konusundaki ilk entry' de bulunan yanlış bilgilendirmeyi eleştirdim.
her ne duyguyla yazılmış olursa olsun, enişteye yazılan, ama yüzüne söylenemediği için sözlükle paylaşılan yazıdır.
örneklemek gerekirse;
"yahu enişte nasıl beceriyorsun tam sınavlara girdiğim anı, ya da final öncesi gününde fırsat bulup tam uyumaya karar vermişken, neden uykuma dalmama engel oluyorsun? ya da nasıl en özel anlarımda aramayı beceriyorsun? bırak bi boşalayım sonra ara yahu. * bu nedenlerden dolayı, teknoloji sağolsun, engelledim aramalarını, kasıtlı olarak açmamazlık yapmıyorum, telefon engelledi ne yapayım * "
sevgili sözlük, dikkat ediyorum, son girdiğim 30 entry' den en az 25' i ilk beş dakika içinde eksilendi. ama aynı zamanda artılandı. bugün karar verdim ki benim sag ve sol omzumda birer melek var * bunlar yazmayı bırakıp beni oyluyorlar sözlükte. itiraf ediyorum, bundan emin olmama karşın birşey yapmamaya devam edeceğim. karma derdim sadece çaylakken oldu ama hangi ara o insanlar entry'nin girildiğini gördü de, sonra okudu ve oyladı? artık eminim ki okunmadan oylanıyorum. sevgili sözlük, umarım yazdıklarımın okunmaması sorunsalı sana küsmeme neden olmaz.
edit: ne kadar güzel, bu entry' mde de 5 eksileyen meleğim var daha şimdiden *
(bkz: troll ne lan)
sözlüğe bir troll gelip, saçmalamaya başlayınca çileden çıkan insandır. ikiye ayrılır, yazar ya da ziyaretçi *.
yazar olan modellerimiz, troll kişisine öncelikle entry lerle ayar vermeye başlayıp, troll kişisinden yemleme devam ettikçe daha da çileden çıkıp, trolleyen kişinin aksi görüşte bir konu açıp, yine yetmezse iki konuyu birden entry ile yıkayıp, ** kendisi de bizzat troll' leşmeye başlayan bir ruh haline sahip olmaya başlar. işte asıl nokta budur, bu trolluk, şimdiye dek gördüğüm kadarıyla, sözlük yetkilileri tarafından affedildi, görmediysem affola, demek ki ben şanslıyım * .
ziyaretçi olan modeller ise, öncelikle yazarlığa başvurup çaylak olurlar, sonrasında ise troll' ün yazdıklarını görmediğini farkettikleri anda, tanıdıkları yazarlara sms, e- posta yolları ile haber verip ayar verme konusunda gazlarlar. başka bir yöntemleri var mı, bilemiyorum, varsa saygılar.
sanırım ben de bu konuda çok trollüyorum gibi görünüyor, o yüzden ara vermeye karar verdim troll konularına. *
kimseyi tatmin ettiğini düşünmediğim açıklamadır, tsk mensuplarını bile.
en çok merak ettiğim, darbe dönemi kapandı deyip, tsk' nın da bir sabrı var demek ne demektir? tsk sabrı taşarsa ne yapacaktır? darbe yapamayacağını aşağı yukarı hepimiz görüyoruzdur zaten. *
aynı şekilde darbe sözünden hicap duyuyorum deyip, "Darbe planlarını sızdıranlar ne fayda sağlıyor sorulmalı" sorusunu yöneltmek ne anlama gelir? ya da sızanlar nelerdir?
benim anladığım, eğer gerçekten darbeyle alakalı bir durum yoksa kişilerin konuşmalarında- ki olmadığını düşünüyorum- tsk' ya ait bilgilerin sızdırılmasını neden aynı konuşmada belirtiyorsun ki? hepsini aynı konuşmada vererek zaten daha çok şüphe çekmeye çalışıyorsun gibi...
tsk' yı karalama kampanyasının sürdüğünün farkındayız; ancak bana bu konuşma, bu kampanyalar sanki gkb' nın da işine geliyor gibi hissettirdi.
konuşmada katıldığım bir cümle var ama ilk sayfada göremedim. " yetki sahibi olmak, şikayet etmeyi değil, önlem almayı gerektirir. "
salı sabahını görmek üzereyken, tekrarını "halk tv" adlı televizyon kanalında izlemekte olduğum bir programa, emekli bir vatandaşımızın yolladığı mesajdır. türkiye' nin durumunun ne kadar vahim hale geldiğini anlamak için tekrar tekrar okunulması gereken cümledir. insanlar artık mezar yeri derdinde bile değiller, öyle ya bazılarının da yatacak yeri yoktu bu ülkede... yalnızca daha az acıyla bu ortamdan kurtulmak istiyor halkım. çok vahim ve kanımı donduran durumdur. türkiye zenginleşti diyen varlıkların duyması gereken sözdür.
oraya türkiye' nin en iyi dolandırıcısını da koysanız, akp hakkındaki şikayetlerini sayması en az 10 dakika alacaktır. ancak gerçeklerin doğrudan meclisteki kürsüden anlatılması ve bu denli açıklıkla söylenmesi insanı mutlu etmiyor değil. * özetle, güzel konuşma, saygı duydum, ama özlediğimiz milletvekili havalarına girmek de gerçekten saçma.
çekici bulmak aşık olmayı gerektirmediği için, normal, bildiğin türden, olması gerektiği gibi olan erkektir. bahsettiğimiz şey dış görünüş değil mi yoksa? *
hayatında sanat olmayan insan olamaz. mutlaka bir şekilde sanat onun hayatını tamamlıyordur, eğer tamamlayamıyorsa o insan ya yaşamında kaybolur ve intihar eder, ya da kendini tamamen kaybedip yine sanatın içince düşer. başka bir konuda yazmadığım ilgili tüm özdeyişleri de buraya eklemek istiyorum.
"sanat ve sanatçıdan yoksun bir toplumun canlılığı olmaz. " m. kemal atatürk
"sanatın düşmanı bilgisizliktir. " samuel johnson
"sanatta temel olan, yeni ve kişisel bir şey söylemektir. büyük sanatçı bununla belli olur. " tolstoy
"iyi bir sanatçı taklit etmez, araklar. " *
"güzel sanatlar, insanın kafasının, kalbinin birlikte çalıştığı şeylerdir. " bacon
"her büyük sanatçı, sanata kendi damgasını vurur. " victor hugo
"konuşma , insanın aklını kullanma sanatıdır. " eflatun
"toplumun insanlık özelliği, güzel sanatlarla beslenir. " ismet inönü
"tüm sanatlar kardeştir, hepsi de birbirinin ışığı altında ilerler. " voltair
"yaşam kısa, sanat uzundur. " hippokrates
"bilim ve sanat bütün dünyanın malıdır, milletlerin sınırlarını tanımaz. " goethe
"güzel sanatlar, insanın kafasının, kalbinin birlikte çalıştığı şeylerdir. " bacon
"kadın doğanın en güzel varlığıdır. güzelliğine iyi huy, aş ve sanat ilave olursa kapısını çaldığı erkeğin bulabileceği en büyük nimet olur. " (kaufman) *
"müzik sanatların en zevklisidir ama bir şey öğretmez. buna karşılık şiir hem ruhun gıdası, hem de iyi bir öğretmendir. " (kant)
üsttekilerden daha farklı ya da daha iyi bir şey söyleyebileceğimi düşünmüyorum. *
(#7007940)
(bkz: bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu)
buna denir ki sanat gereksiz unsursa, ateist olarak dinle uğraşma. *
ayrıca tekrar dikkat çekmek istiyorum:
" sanat, şiddeti ortadan kaldırmalıdır, yalnız o yapabilir bunu. " tolstoy
felsefe ve sanat kardeş gibidirler. ikisinin de birbirlerine ihtiyaçları vardır. eğer felsefe de gereksiz ise, neden sözlük var yahu? biz burada konuşmakla gereksiz bir şey yapıyoruz o zaman. hiç konuşmayalım, hangi nedenden dolayı insandık biz?
(bkz: yemedi oğlum başka konuya trolle)
(bkz: troll ne lan) *
birkaç özdeyiş araştırdım. buyurun bakın:
" sanatı olmayan bir ülkenin hayat damarları kopmuş demektir. " m. kemal atatürk
" sanat, doğaya eklenmiş insandır. " bacon
" sanat hem bir coşma, hem bir yadsıma işidir. " albert camus
" sanat, insanın doğaya eklediği bir şeydir. " alain
" sanat, özgürlük tarafından emzirildikçe büyür. " schiller
" sanat, şiddeti ortadan kaldırmalıdır, yalnız o yapabilir bunu. " tolstoy
" sanat, toplumsal bir çabadır; toplumdan gelir, topluma döner. fakat gelenle giden aynı şey değildir. " atilla ilhan **
tarihten aklıma gelen kesitler var. örneğin endülüs emevileri' nin sanatta yaptıkları ilerleme sayesinde bilimde çok fazla ilerledikleri bilinmektedir. rönesans hareketini tetikleyen en önemli etkenlerden. ya da ilk olarak fatih' in bir portre yaptırması sayesinde biz, fatih' ten sonra tahta çıkmış her padişahın nasıl bir yüze sahip olduğunu bilmiyor muyuz? nasıl bir yararı olabilir ki diyenler olabilir, şahsen ben yavuz' un bakışlarını görmeseydim o portrede, onun nasıl biri olduğunu bu kadar iyi anlayamazdım.
hep 'faşo' lara laf yetiştirdin bize de bir şeyler söyle diyen varsa da;
da vinci' yi düşün. kendisi o çağda istanbul boğazı'nda son yüzyılda yapılabilmiş olan köprüyü resmetmiş. hadi buna da hayal deyiverin. adam vidayı tasarlamış, hayatı boyunca yan gelip yatmış mı oluyor? ** *
beklenen durumdur. RTE gitmeyecektir ama birinin yollanacağı kesin. şuna ulaştım:
" davos zirvesi yönetimi 2010 toplantıları için başbakan erdoğanın yanı sıra başbakan yardımcısı ali babacan, maliye bakanı mehmet şimşek ve dışişleri bakanı ahmet davutoğluna davet gönderildiğini açıkladı. ancak 27 ocakta başlayacak olan zirve için yapılan davetlere henüz bir cevap alınamadı. dünya ekonomi forumu yönetimi, 2010 zirvesine katılacak isimleri 20 ocakta düzenlenecek basın toplantısında açıklayacak. "
babacan gider gibi geliyor bana. sakın hepsi gitmesin? daha az konuşup daha çok sinirlenirler sonra, aman ha. *
