merakla beklediğim yayındır.
bugüne kadar hükümetten birilerinin katıldığı bir canlı yayını izlemedim. önceden izliyordum ama baktım ki hep aynı telden çalıyorlar aman koy götüne gitsin dedim.
en son ekrem bey ile 1000ali beyin (bkz: eheheh) yayınını izlemiştim.
uzun bir aradan sonra yarın ilk defa hükümetten birinin canlı yayınını izleyeceğim.
bakalım süleyman bey neler diyecek.
ayrıca "köpek tasması bağlayıp gezdireceğim, işemene bile müsaade etmeyeceğim" kısmına cevap vermesini bekliyorum.
ayrıca gazetecilere inanılmaz yükleniyor.
abi bu memlekette var olan her şeyin sorumlusu yarınki yayına katılacak gazeteciler mi?
ismail saymaz senelerdir tehdit alıyor.
yarın süleyman soylu'ya gerekli soruları soracağını düşünüyorum.
Anne with a E
Belki başlarda uzun diye sarmayabilir ama zorbalık nedir ve nasıl baş edilir kısmını tane tane anlatan dizidir.
lütfen izleyin.
hayallerinden öperim çocuk.
geç yayınlanan gazetedir.
ya gerçekten resmi gazetede süleyman soylu'nun görevden alındığını göreceğinizi mi zannediyordunuz?
bu ülkede yolsuzluk yapan insanlar çıkıp her şeyden tayyip bey'in bilgisi vardı diye açıklama yaptı, sonra otobüs tepelerinden elleri havaya kalktı.
geçiniz efenim.
biri gider biri gelir.
efkan ala için de herkes olumsuz şeyler söylüyordu. o gitti, yerine süleyman bey geldi.
ne fark etti?
kraldan çok kralcılar bu ülkede söz sahibi oldukça biz daha çok resmi gazete takip ederiz.
bu yaşta resmi gazete takip ediyoruz, delireceğim gerçekten.
bugün 1.dozunu vurulduğum aşıdır.
yaşım 29, kronik bir rahatsızlığım yok.
biraz reflü var sadece.
sol kolumun çevresi biraz ağrıyor. ancak çok şiddetli değil.
ateşim pek artmadı.
aşı olduktan 2 saat sonra halsizlik başladı. Hala devam ediyor ama öyle rahatsız edecek şekilde değil.
alkolle ilgili kısmı test etmek amacıyla 2 tane bira içtim, şu an için olumsuz bir durum söz konusu değil. ancak bu olmayacağı anlamına gelmez.
imzalatılan evrakta bir uyarı görmediğim için alkol kısmını kendim test etmek istedim.
farklı üç kaynaktan okuduğum kadarıyla "aşı olduktan sonra fazla miktarda alkol tüketmeyin" diyordu. fazla miktarda alkol oranını kim belirliyor?
şu an için bir sorun yok, yarın akşam üzeri tekrardan editlerim.
solda görünce istifa etti diye heyecanlanmıştım.
ancak bu memlekette her şey olabilirsiniz, rezil asla.
ortaya çıkan sürüsüyle rezilliğe rağmen bu istifa olayı tekrar etmeyecektir.
anksiyetem var...anksiyete bozukluğu....anksiyetem azdı...
en temelde kaygı durumudur evet ama farklı farklı belirtilerle ortaya çıkar.
daha önce bir arkadaş açıklamış alt başlıklarını o yüzden onlara değinmeyeceğim.
en temelde bir duygu durumudur.
bazen düşünce öğretir.
bazen yaşantı öğretir.
ama bir şekilde tedavisi mümkündür.
tedaviden kastım terapi tabii ki.
sizi korkuttuğu kadar da uzun sürmez terapi süreci.
evet , bazı durumlarda travmatik yaşantılar eşlik ettiyse tabii ki uzun sürer.
ancak genel anlamda üstesinden gelinecek bir durumdur.
lütfen size karşı "öldün bittin çok kötü allah sabır versin" diyenlere aldırmayınız.
güven duyduğunuz bir ruh sağlığı çalışanıyla gerçekten uygun şekilde atlatabilirsiniz.
tabii ki bazı durumlarda ilaçlı tedavi de gerekebilir.
bu tür durum söz konusu olursa psikolog ya da psikolojik danışman mutlaka sizi yönlendirecektir.
korkmayınız efenim!
insan eseri olan bir şey ise ortadan kalkar!
nörobiyolojik bir şey ise ilaçlı tedavi ile kontrol altına alınır.
lütfen korkmayınız
dağı kar tutmuş,
o şehirden dön, bu nasıl sevda
acılar kusmuş
o şehirden dön
bu nasıl kavgaaaaa
durduk yere lise yıllarıma döndürüyorsun beni ozbi.
şu sikko salgın bitse de dinlemeye gelsek seni.
"o kadar çok özledim ki bana bi şeyler anlatmanı"
bu arada gülce'ye çok selamlar.
iyi ki var.
insanlar göt korkusundan rakıyı masanın altına koymazdı.
evet, adaletsizlikler olurdu ama insanlar gidip dava açabilirdi. hukuka güven vardı.
en azından alım gücü vardı.
korku bu kadar kol gezmezdi.
uludağ sözlük görmeyeli akp yuvası haline gelmiş.
inanılmaz gerçekten.
yas insanı olgunlaştırır.
bu yas birinin ölümü olmaz her zaman.
bazen bir ayrılık da yas tutmanıza sebep olur.
tabii başka şeyler de olgunlaştırır.
ama temelde bu ikisi yatar.
yeniden normalleşme diye tabir edilen durumdur.
Ancak olan şey yeniden normalleşme değil köleliğe devam etmektir.
1 sene boyunca sadece 2 kere sahile gidip oturabildim.
bir kere caddebostanda oturdum, bir kere maltepe sahilde.
gerçekten o günleri özlüyorum.
devlet memuruyum, sanılanın aksine gereğinden daha fazla çalışıyorum.
zaten herkes darda, vatandaş mağdur olmasın diye evden işlerimi tamamlıyorum. yazılacak raporları yazıyorum. Bayramda kuruma gidip eksik kalan işleri tamamladım. Çünkü bir tane bile çocuğun yatağa aç girmesinin benden kaynaklanmasını istemem.
Ancak yapılan şey asla normalleşme değil.
intihar eden bir sürü vatandaş var.
inanın içim kan ağlıyor.
eğlence sektörü yerle bir oldu.
lokantalar perişan oldu.
daha da fakirleştik ve muhtaç konuma düştük.
bugün bosna hersek'in normalleşmesini gördüm.
asıl normalleşme bu.
ruh sağlığı alanında eğitim aldım ancak ben bile bir yerden sonra neler oluyor acaba diye düşünüyorum.
psikolojik iyi oluşumuz sınanıyor resmen.
gerçekten bunları yaşadığımız için çok üzgünüm.
normalleştirmeyin çünkü yapılan şey normalleştirme değil.
çalışmaktan bi hal oldum.
umarım en kısa zamanda esnek çalışma kalkar da rahat rahat çalışırım.
vallahi bıktık bu ak partisinden.
ak partisi yüzünden uyuyamıyoruz aşkolar.
Özellikle salgın zamanında daha fazla ön plana çıkmış terapi şeklidir.
Bazen insanların aklına "online terapi ile yüz yüze terapi aynı etkiyi yaratıyor mu acaba" sorusu geliyor.
Açıkcası 6 senedir aktif olarak danışan görüyorum, bir uzman olarak da yüz yüze terapi online terapiye göre daha etkili. Danışanı tam olarak karşımızda görmek, beden hareketlerine odaklanmak , ses tonunu daha iyi yakalamak açıkcası bizler için de oldukça faydalı.
Çünkü bazen ses tonundan bile bazı sorularla farklı öykülere yolculuk yapabiliyoruz.
bu arada terapi tavsiye ya da öneri vermek değil, danışanın yolculuğuna eşlik etmektir. Tavsiye ya da öneri vermemiz danışanı terapi sürecine daha fazla bağlar, açıkcası bir ruh sağlığı çalışanı olarak danışanı kendine bağımlı hale getiren kişileri şikayet etmenizi özellikle rica ediyorum.
Bu dediğim hiçbir şekilde öneri verilmez anlamına gelmesin ama. Evet, bazı yerlerde tavsiye verilebilir. Örneğin uyuyamıyorum diyen bir danışana uyumasını kolaylaştıracak bazı şeyler tavsiye edilebilir.
Bazen kitap tavsiye edilebilir ki bu durum oldukça faydalıdır.
Ancak "eşine karşı bunu söyle, arkadaşlarına böyle davran" cümleleri etik değildir. O yüzden bu konuda dikkatli olmanızı öneririm.
Diğer yandan online terapi kaygı, panik atak, uyum problemleri, ilişki problemleri, aile problemleri, okb gibi pek çok alanda etkilidir. Yüz yüze terapi kadar etkilidir diyebilirim.
Ama diğer yandan kişinin kendine zarar verme düşüncesi varsa tabii ki yüz yüze terapi daha uygun.
Online terapinin aslında en büyük avantajı ekonomik olarak daha uygun olması.
Danışma merkezinde bir danışan gördüğümüzde ofisler genelde komisyon alır, ayrıca vergi ve stopaj psikolog ya da psikolojik danışmanın sorumluluğundadır. Bu durum oldukça maliyetli oluyor haliyle. Ancak online terapide ofis komisyonunu çıkarırsak, o yüzden seanslar çok daha uygun maliyete geliyor.
Keşke devlet bu konuda vatandaşa destek olsa ve ruh sağlığı alanında bir adım daha öteye gitsek...
Çünkü ülkemizde gerçekten bu mesleği özverili şekilde yapan psikolog ve psikolojik danışmanlar mevcut.
Örneğin ücra bir köydesiniz ya da ilçedesiniz. Bulunduğunuz yerde bir terapist yok, sizi rahatsız eden duygulara nasıl ulaşacaksınız? Devlet hastanelerinde maalesef psikolog ya da klinik psikolog randevusu almak çok zahmetli. Ancak online terapi ile bu hizmete çok daha kolay şekilde ulaşıyorsunuz.
Bu konuda ruh sağlığı yasasının çıkması da özellikle çok önemli.
Örnek bir online terapi sitesi için http://www.evimdeterapi.com adresini tavsiye edebilirim.
Siteye bir göz atıp inceleyebilirsiniz.
Aklınıza takılan soruları da sorabilirsiniz. Ruh sağlığı alanına ya da online terapi alanına dair olabildiğince yardımcı olmaya çalışırım.
Mutlu günler dilerim efenim.
epeydir buraya girip yazmıyorum. bir şekilde söylemek istediğim şeyleri bir yerlere yazmam gerekiyor. Yaşanan dört yılın bedeli mesajla ayrılık olmamalıydı. Evlenmek için adım atılan bir süreçte hemde.
Bir eğitimde hocanın özgeçmişini incelerken bağlanma kuramına nasıl gönül verdiğini fark ettim. Ayrılık diyordu, ardından gelen akademik kariyerin çöküşü, bolca kilo verme, bolca sigara, bolca alkol, az uyku, çok keder diye tanımlamıştı kariyerinin başlangıcını.
her zaman yan yanaydık, koptuğumuzu inan hiç fark etmedim. Ben sanıyordum ki bu zorlukları atlatmak için elimizden geleni yapıyoruz, ikimiz de geleceğimizi planlamak için çabalıyoruz. Ben nerden bilebilirdim ben evliliği planlarken sen ayrılığı planlıyordun. Son hafta yanına gelmek istediğimde gerek yok demiştin, zaten ortalık kalabalık, seninle ilgilenemeyiz. Ben ilgi görmek için değil sizlerle ilgilenmek için gelmek istemiştim.
Hatta sen gitmeden bir gün önce aradığımda annen de baban da oğlum demişti bana, neyin oğluydum ki? Sen çoktan kararını vermişken, bana oğlum demeleri içimi daha da acıttı. Var mı bir ihtiyacınız, geleyim demiştim. Belli ki geleceğimiz için veremediğin tüm kararları ayrılık için çoktan almıştın.
Öfkeliyim, kızgınım. Ayrılık her ilişkide olabilir, saplantılı bir şekilde "ille de ben" demiyorum. Ancak bir neden söyleseydin, yanımda olmadın deseydin, ilişkiye sahip çıkmadın deseydin, kıskandın deseydin, engelledin, özgür bırakmadın deseydin. Sadece ayrılmak istiyorum diyerek ilişkiyi bitirmen ne sana yakıştı ne ilişkiye.
Bu ilişki böyle bir ayrılığı hak etmemişti. Ben böyle bir ayrılığı hak etmemiştim.
Sanırım eğitimde "lan bu kadar da olmaz" dediğim hocanın izinden gidiyorum.
Bolca alkol, bolca sigara, bolca okuma, bolca keder, bolca düşünce, bolca dert, bolca hayal, bolca beklenti, bolca acaba, bolca bolca bolca... Yüksek lisans tezimi bağlanma üzerine yapacağım. Sen bilmesen bile senin için çalışıyor olacağım. Okuduğum, yazdığım, araştırdığım her şey ilişkide neyi eksik yaptığımı öğrenmek için olacak. Unutmak diye bir şey yok, gerçekten başka birini seveceğime inandığım ana kadar seni bekleyeceğim.
Sevgili olduktan bir gün sonra da sen terk etmiştin. Belki de o an fark etmeliydim her şeyi. Olsun, keşke demiyorum hiçbir zaman. Öfkeliyim, kızgınım ancak pişman değilim. iyi ki tanıdım seni, iyi ki tanıdık birbirimizi. Umarım kendinle ilgili her şeyi halledersin ve güzel bir geleceğin olur. Bana gelirsek, ben unutmayacağım. Zaten unutmak diye bir şey yok, unutamazsın da. Geceleri gel artık yanıma demeni de unutmayacağım, sabahları erken uyandığında beni uyandırmanı da. Ne yardım isterken yüzündeki masumiyeti unutacağım ne de beni sevdiğini söylerken gözündeki şefkati. Fazla uzun bir yaşamım yok ancak sen yaşadığım süre içindeki en çok değer verdiğim, en çok sevdiğim ve en çok önemsediğim insan olarak kalacaksın. Umarım bir gün beni gerçekten önemsediğini hatırlarsın ve ayrıldığımızı yüzüme söylersin. Böylece kendi hayatıma dönerim.
Güldüğün her an güller açıyordu penceremde ki sen çok severdin bu şiiri. Okumamı da isterdin.
Güldün, güller açıldı penceremin demirlerde. iyi ki geçtin hayatımdan.