orta yaşlı ,doğma büyüme istanbul'lu olarak ilk kez katıldığım organizasyondu. yağmurlu ve serin havaya rağmen kalabalık, fakat bir o kadar keyifli oldu benim için.
hatırı sayılır sayıda turist katılımı, korelisinden ispanyoluna fotoğraf çeke çeke yürüdüler.
diğer dikkat çekenler ise birçok kişinin üzerinde seni unutmayacağız yazılı, muhsin yazıcıoğlu fotosu baskılı tişörtler, itfaiyeyi sembolize eden küçük çocuk grubu, üstü resmi ama altında eşofmanı olan polis grubu , kktc bayraklı grup , termiksiz hayat oh ne rahat sloganlarıyla gerze'sine nükleer santral istemeyen çevreci gençler, kısım kısım fenerbahçe formalı taraftarlar, kısmen köprü korkuluklarında fotoğraf çekmeye izin veren güvenlik görevlileri , başbakanın annesinin vefatıyla ilgili pankart taşıyan bir grup akp'li gençler idi.
bir de sanırım saat 10:30 -11:00 civarı ufak bir sarsıntı oldu , köprü kısa bir süreliğine hissedilir şekilde sallandı.
çok kişiyi bir şeyler atıştırırken görmedim fakat tipik bir türk olarak , bir bardak çay ile bir poğaca yemeyi de ihmal etmedim köprünün üzerinde tabii ki.
finish noktasında koşu numaramı kaşelettikten hemen sonra , tabii ki ilk iş tişörtümü , sertifikamı ve madalyamı almaya gittim, gururluyum *
heee bide sertifikanın üzerinde asya'dan avrupa'ya koşusunu başarıyla tamamlamıştır gibisinden bir yazı var, ben koşmadım ama koşsam geçerdim olm o kenyalıları *
alınan ligden çekilme kararının arkasında duracağını düşünüyorum , olası çekilme durumunda maddi gelirin büyük kısmı sekteye uğrayacaktır ki bunu üzerine kulüp tarafından kombine bilet sahipleri aranarak , durum izah ediliyor ve rica olarak fenerbahçe dergisine aylık cüzi bir bedelle abone olup olamayacağımız soruluyor.
kendisi pek kibar olan hanımefendiye , kulübümüzün aldığı kararın arkasında durması halinde , sadece dergi aboneliği değil, basketbol , yüzme , voleybol ne kadar branşımız varsa hepsinin kombinesini almaya talip olduğumu , sadece ben değil bunu uygulayabilecek 10 kadar arkadaşım oldğunu ve isterlerse telefon numaralarını verebileceğimi söylediğimde , ilk başta telefonda durgun ses tonuyla konuşan hanımefendi kısmen neşelenerek, gerçekten mi ? demiştir.
sizler taraftarlarımızı sakın küçümsemeyin , benim söylediğimin kat ve kat fazlasını yapacak onbinlerce fenerbahçe aşığı var. sizler yeter ki aldığınız bu karar ile gösterdiğiniz tepkinin arkasında durun. bizler zaten 104 yıldır desteğimizi hiç kesmedik.
saat 18:00 civarı şaşkınbakkalda toplandık , sayımız yaklaşık 2-3 bin kadardı ve bende hayalkırıklığı yaratmadı desem yalan olur.
yalnız 18:30 a doğru bostancı ve kızıltoprak tarafında gruplaşmaların olduğu haberini aldıktan sonra , tahmini 10-15 bin üzeri olacağımızı düşündük ve yürüyüş başladı.
taraftarların serserilerden ziyade , çoluk çocuklu çiftlerinden , gencinden, yaşlısından oluşması herhangi kötü olayların olmayacağının habericisi gibiydi.
kötü olaylardan kastım , 90 lı yıllarda olan gençlerbirliği maçı sonrası birçoğunuz tarafından hatırlanır, kadıköy yağmalanmış ve bir sürü dükkan zarar görmüştü.
kadıköye yürüyüş esnasında en çok dikkat ettiğim noktalardan biri , polis barikatı yahut güvenlik güçlerinin eşliğinde bir yürüyüş olmamasıydı, ki böyle olsa bir nevi kalabalığı provake etmek gibi olacak ve istenmeyen olaylar yaşanabilirdi, şükür böyle birşey olmadı.
yürüyüş sırasında, takım lehine tezahüratlar, başbakan, fethullah gülen ve hükümet aleyhine tezahüratların yanı sıra, 10.yıl marşı ve atatürk sloganlarıyla aslında tepkinin ve bu şike olaylarının siyasi kimliğinin olduğunun da farkında olduğumuzu göstermiş olduk.
zaman zaman yaktığımız meşaleler, yürüyüşe katılamayan ( gerek işi gerek yaşı dolayısıyla ) balkonlarından destek veren taraftarlarımıza alkışla destek vermemiz de yürüyüşün keyifli yanlarından biriydi.
kadıköy de stadımıza yaklaştığmıızda yükselen " fenerbahçe köprüye " tezahüratlarıyla gazımız tavanmış fakat " lan ! " da dedirtmiştir. lan ! dedim çünkü kadıköy sınırlarında müdahalede bulunmayan polis , köprüye yürüdüğümüzü duyunca tedbirini alacaktı illa ki. nitekim söğütlüçeşme köprüsü , fikirtepe , uzunçayıra kadar tezahüratlar ve şarkılarla geldik fakat polis biraz ileride barikat kurmuş , paşa paşa kucaklarına gelmemizi bekliyolardı.
aslında polis barikatı stratejik olarak yanlış yerde değildi, çünkü biraz daha ileriye yani biizm geldiğimiz yöne kurulsa, sağımız da çok yüksek bir duvar solumuzda otoban ve teller olacağından, orada polis tarafından yapılacak bir müdehalede , millet birbirinin üzerine çıkıp öyle kaçmaya çalışır ve büyük bir arbede olurdu. bu yüzden barikat sağı ve solu açık , örnek mahallesi sapağı olan bir noktada olması uygun hamle olmuştur.
fakat;
ben arkadaşlarımla bu büyük grubun orta sıralarında seyrettiğimizden, sadece ön saflarda patlayan biber gazlarının dumanlarını gördük, rüzgarında etkisiyle birkaç saniyede gaz bulutu içerisinde kaldık. şu biber gazı olayında söylecek bir şeyim var , onu icad edenin ta götüne koyim. arkadaş bu nasıl birşeydir, zaten o kadar mesafeyi katedip terledik ,ne sülük birşeymiş bu gaz her terli gözeneğime değdiğinde sanki her yanımı dağlıyorlarmış gibi hissettim.
ön saflar hakkında pek bişi bilmiyorum fakat tahminim o dur ki , çocuklu çiftler kadar , bazı it sürüsüleri ( gfb gibi amaçları aslında asla taraftarlık olmak olmayan kişiler ve gruplar ) de o taraftaydı ve yine sanırım " dağılın " uyarısına karşılık küfür ve pet şişe ile cevap verdiler ise , bizlerde bu gazı yedik . yalnız olan ön taraftaki küçük çocuklara oldu. ben şunu anlamıyorum arkadaş bu ülkede doğu ve güneydoğuda polise taş atan çocuklara ne gaz ne de başka bir müdehale yapılıyor. fakat söz konusu bu olay olduğunda bir an bile duraksamadan gazı yedi bu çocuklar ve yaşlılar.
tabii ki köprüye yürüme olayını doğru bulmuyorum, sonuçta infial yaratacak bir eylem olurdu bu. fakat bunca tecrübeli amir ve başkomiserler varken daha usturuplu bir kararla dağıtılabilirdi bu güruh.
yinede herşeye rağmen eğer sevgi eylem gerektiriyorsa , biz bu eylemi yaptık , biz tepkimizi olabilecek en efendi yöntemlerden birisiyle gösterdik.
umarım bu davalar ve mahkemeler haklıyı haksızı iyi tartarak kararlarını verirler, ne adalate olan güvenimiz sarsılır ne de eğer fenerbahçe haksız bir karalamayla karşı karşıya ise hakkı yenir.
bizler skor yada rant taraftarı olmayacağız , bizler hükümetçi yahut fethullahçı olmayacağız. bu taraftar atatürk çocuklarıdır, torunlarıdır öyle kalacaktır.
opera kullananlar yukarıdaki linkten , image preview popup adlı eklentiye erişebilir, google görseller yahut uzantısı .jpg - .png gibi olan linklere tıklamaya gerek kalmadan içerdiği resmi - görseli görebilirler.
2010 - 2011 sezonunun ortaları , kasım ayının 12. günü türkiye kupası grup maçlarının ilki olan denizli deplasmanındaydık.
sezon başı kadroya bir kaç takviye yapılmış, yolumuza hem lig hem avrupa da emin adımlarla ilerlerken,
yedek ağırlıklı başladığımız denizli maçında , istediğimiz skoru ilk yarı yakalamış, artık önümüzdeki maçları düşünmeye başlamıştık.
dakikalar 60 ı gösterdiğinde yeni golcümüz eren derdiyok, orta sahanın kendi yarım alanına bakan diliminde rakibini çekmesi sonucu hakem faulü çalmıştı.
bu sırada 4. hakem , oyuncu değişikliğini işaret ediyor, kenara gelen eren ,yerini mamadou niang'a bırakıyordu.
oyuncu değişikliğinin ardından, denizlispor vakit kaybetmeden oyunu başlatıyor, atak yönünü sağ kanada ahmet cebe'ye doğru çeviriyordu, korner çizgisine inerek içeri orta kesen ahmet cebe, trabzonspordan yeni transferimiz ceyhun gülselam'ın iyi yer tutuşu ve zamanında müdahalesiyle, denizli atağı fenerbahçe kontra atağına dönüşüyor ve olaylar gelişiyordu...
pc versiyonu çıkmıştır malum sitelerde. fakat "crack" in nuke yediği söyleniyor, şöyle ki 2. bölüme başlandığında , karakterinizin gücü çok az olarak başlıyor ve hemen ölüyormuşsunuz. cracki yapan skidrow, 1-2 güne kadar yeni cracki çıkartacaktır.