das şappurşuppur adlı eseri ve dünyaya kazandırdığı "dünyanın tüm malları birleşin!" sloganı ve "evrimi tersine çevirene kadar daima!" özlü sözüyle doğruluğu su götürmez olan önerme.
ülke gençliğine umutla bakmamı sağlamış bir konuşmayı duymamı sağlamış tarihi yapı.
mal 1 : bu cami kaç yıllıktır sence?
mal 2 : bence nereden baksan 100 yıllık vardır.
mal 1 : bencede rezerve yaptıklarına göre (restarasyon demek istiyor sanırım).
bugün gittiğim ice age 3 filminde başıma gelen elim, vehim, üzücü, kahredici olay. şöyle ki patria kişisi salona girer, bakar ki her erkek insanının yanında birde dişisi var. dahada kötüsü salona girmeye devam eden kişilerde çifttir. patria kişisi koltuğa gömülür. film esnasında duyulan diyaloglarsa "yapmayın kardeşim olan var olmayan var" dedirtecek türdendir.
seversen skilirsin, skersen sevilirsin özlü sözünün rakamlar dahilinde ispatıdır. acımıyorum bu ülke halkına, bu açıklanan zamma da kızmıyorum, siz seçtiniz bunları, siz başınıza getirdiniz.
benim ulaşamadığım hızda hem koşup hem çalım atıyor bu adam. futbol entrysi girmeyi sevmem ama adamın videoları izledim ve fb sana laflar hazırladım. *
scrabble oynarken taktik ihtiyacı duyduğum için açtığım, sözlükçülerin yardımına başvurduğum, scrabble da yazılacak en yüksek puanlı kelime önerisini almak için açtığım anket tadında başlık.
ben peşin peşin deyim sonra anket lan bu demeyin.*
hadi beş santim topuk nasırını sen özgüvenle millete gösterebiliyorsun, hadi kirden gözükmeyen parmaklarını "yıkayınca geçiyor" mantığıyla teşhir edebiliyorsun, hadi bakımı geçtim temizliğini yapmadığın ayaklarını göstermekte bir sakınca görmüyorsun, ama bizleri -göz zevkimizi, midemizi- hiç mi düşünmüyorsun? bunu bize neden yapıyorsun dediğim kadındır.
zira muhammed notere tescilletmiştir ayrıca tüm telif hakları ona aittir. iş bu yüzden yayınevleri yeniden basım yaparken orijinalini göz önünde bulundurmak zorundadır.
izinsiz tamamen yada kısmen kopyalanamaz, çoğaltılamaz.
insanda bir eksiklik yaratan işletmecidir. sadece işletmeci değil muavin, şöför, bilet kesen adam bunların hepsi için geçerlidir bu. yıllardır o kadar alıştık ki gömleğinden göğsü görünmeyen ulaşım sektörü çalışanı bize yabancı ve yalancı görünüyor (söz oyunu yaptım artı verin).
sıcak gelmeyen, milli değerlerimizle uyuşmayan, tarihimize-kültürümüze yüz dönmüş işletmecidir.
bu milliyetçi cephenin ilk ve en önemli gereksizliği değildir. bilindiği gibi bunların ülkücüleri büyük başlarına "reis" derler ki bu çok mühimsedikleri kelime bile arapça kökenlidir.
ülkemizde iki görüş hakimdir. birincisi dev-genç geleneğinden gelen dev-yol ve dev-sol kökenli grupların savunduğu; devrimci siyasette parlementer sisteme yer yoktur görüşü. bu düşünceye sahip gruplar parlementoyu mevcut oligarşi ve büyük burjuvanın yuvası olarak görür. onlara göre parlemento ve parlementer sistem yıkılması gereken bir şeydir. devrimin ancak halkın örgütlenmesi ve ayaklanmasıyla mümkün olabileceğini düşünürler.
ikinci görüş revizyonist kanada ve kökeni ülke dışında olan yapılara ait görüştür. bunlar parlementer sistemle birşeylerin değiştirilebileceğini savunan ve parlementonun devrim için kullanılabileceğini düşünen gruptur. kendi aralarında yine parlementoyu amaç olarak görenler ve araç olarak görenler olarak ikiye ayrılırlar. ödp ve tkp bu iki sisteme örnek verilebilir.
küreselleşen (gavurcasınıda söyleyim havalı olsun) globalleşen dünyada hala "devletim de devletim" diyebilmektir. hala nazıma "devlet düşmanı" diyebilmektir. nedir arkadaşım devlet? o sınırlar olmasa ne olur? gökyüzünün sınırı var mı? kuşlara pasaport soruyorlar mı? yada denizde balıklara? bulutların milleti var mı?
insan herşeyi aşıyor insanlar! şu devletçilik fikrini aşın artık!
hüseyin üzmez'in şu bizimkiler kitabını okuyan herkesin görebileceği gibi övgü duymak konusunda deliliğe varan bir reddeye ulaşmış üstünlük kompleksine ölçü biçilemeyen şair. ayrıca orada anlatılanları okuyanlar -üstelik onunla aynı görüşe sahip birinden- üstadın(!) o kadar abartılacak bir adam olmadığını, hatta yer yer komik bile olduğunu görebilirler.
bir örneklemeyle anlatabileceğimiz durum. söz gelimi siz bir futbol takımı kuracaksınız. size istediğiniz oyuncuyu alma imkanı tanıyorlar. takımın hepsini seviyorsunuz ama birini elbet daha fazla seviyorsunuz. yok, olmadı lan bu örnek, teknik direktör mü allah? hem bizim gibi sevgide derecelendirme hisleri mi var?
neyse, bende din kursam bende tanrı en çok beni seviyor derdim.