3-4 aralık 2009 tarihlerinde istanbul'da olacak yüce insan. istanbul konferansı sebebiyle boğaziçi üniversitesi'nde udi aloni ile "post-ideolojik dünyada ideoloji" başlığı altında bir güzel konuşacaktır.
şu andır. zatım tarafından yalnız olduğum anlaşılmıştır. tatlı bir radyo çalmaktadır, bir iki site gezilmiştir, msn'den de bir arkadaşa laf atılmıştır, sol frame'in 6 sayfası da gezilmiştir... ee? işte burada tıkanmış kalmışım.
ey d-smart kullanıcıları, digiturk şifreleri açılmış bulunmakta. dolayısıyla lig tv'yi de kapsamakta. şu anki (galatasaray-sivasspor) maçı izlemek isteyenlere büyük bir zevk içinde duyurulur.
az önce final sahnesiyle beni gülmekten kırıp geçiren dizi.
o nasıl birşeydir ki öyle bir silah doğrultan genç, bir silah sesi, yere düşmesi gerekirken muazzam şekilde yerde yatan iki kişi. varın gerisini siz deyiverin.
belki bir zamanlar orjinal olduğunu düşündü bu insan. kendince birşey yapmıştı. lakin sonra bu eylem ayağa düştü, piyasaya malı oldu.gün geldi kendi de utandı bu yaptığından ve sonra da bir daha ortaya çıkamadı.
mario oynayan küçük kız modelindeki gibidir, aynı hırsı barındırır bünyesinde. sadece yetişkin olması sebebiyle ağlamaz, tutturmaz "yapıycaam!" diye lakin gözler aynı şekilde parıldar. ve maalesef her ikisinin de sonu aynı olur. acı vericidir. belki değildir, oh olsundur.*
reha erdem'in her filmde ayrı bir tat olarak sunduğu görüntülerini bu sefer kosmos'ta bir ödül* ile önümüze sermektedir.
gece gece mutlu ettin beni ey kosmos.*
tamam şimdi bu sabah güneşinin sidikliye gelmesinin bir öyküsü var; yok efendim bu sidikli insan sabah kimse görmeden üstünü başını değiştirir imiş, işediği çarşafı hemen toplar imiş gibi. bu mantıklı diyelim. lakin bu akşam güneşinin güzele vurmasının hikayesi nedir? burdaki amaç nedir? hani sabah sidikliye vuruyor ise akşam da güzele mi vurur mantığı var acaba?
gözyaşı gibidir şarkıları. öyle bir anda doldurur içinizi ve salıverir kendini; göz kenarından yavaş yavaş ilerler, geçtiği bütün hücreleri size hissettirir sanki var olduklarını yeni duyumsarmışcasına. fena dokunur!