afiyetle yenilesi. o zeytin yagi, sarimsak ve biberin ortak tadini lop lop yemek kadar guzeli yok. tereyagli yumurta, tavuk pilav basta olmak uzere kahvaltida bile oneririm. canim cekti pezevenkler!
''bu şarkıyı kimi düşünerek dinlesem lan?'' diye düşünülen, ama bir türlü uğruna şarkı bile dinleyecek bir kişinin olmadığı ve insanın belli bir zamana kadar ''böyle iyiymiş yahu.'' dediği o fevkalade dönemdir. herkese tavsiyemdir.
son 60 saattir ugrasiyorum. sadece 30 saat bu eylemi yapsaydim su anda butun dersleri bitirmis, yuzlerce tekrar yapmistim. ama olmuyor olduramiyorum, kacinci kahve bilmiyorum. (bkz: zeki ama calismiyor)
can dündar 'ın 2005 yılında çıkan, nazım hikmet 'in 1950 'den sonraki hayatını anlattığı, belgeseli de olan kitaptır. nazım hikmet 'in bugüne kadar pek bilinmeyen fotoğraflarını içeren kitapta o dönemlerde yanında bulunan kişilerle yapılmış röportajlar da bulunmakta. kütüphanede gördüğüm gibi kaptığım bu kitabı soluksuz okuyup bitirmemek elde değil. her zaman okuduğum nazım şiirleri anılarla birleşince tüylerim kat be kat ürperdi. nazım hikmet vakfının öncülüğünde dündar 'a tarık akan ve kıymet coşkun 'un yardımlarının yanı sıra, belgeselin müzikleri fazıl say 'a, şiirlerin seslendirilmesi ise genco erkal 'a aittir.
--spoiler--
1953 'ün nisan ayında birgün ansızın nazım 'ın kalbi durdu.
hep korktuğu enfarktüs, onu peredelkino 'da, evde yakalamıştı.
bereket, yanında doktor galina vardı.
galina nazım 'ın hayatını kurtarmıştı. ama eski hayatına da son vermişti.
artık içki, sigara, kadın yoktu. düzenli yaşayacak, heyecanlanmayacak, üzülmeyecek, sevinmeyecekti.
işte o zaman yolun sonuna geldiğinde, kurtuluşu göremeden öleceğine inanmaya başladı.
....ve Vasiyetini yazı.
yeşil ya da mavi gözlüydü tam hatırlayamıyorum. sarı saçlı tatlı mı tatlı bir veletti kendisi. birlikte bisiklet sürerdik, oyun oynardık masum masum. bir anda taşınıp, gittiler. çok üzülmüştüm. günlüğüme yazdığım ilk aşkımdın be anıl, nerelerdesin, kiminlesin şimdi kim bilir?
çocukken, insan daha bir salak oluyor. dünyayı bilmemezlikten gelen bir salaklık. çocukken, ben merkezli olmanın en güzel zamanlarını yaşıyor aslında her insan.
biraz lustral, biraz da damla. antidepresanla kol kola. kış kış cinler yallah! kısmıyla kendimi kaybettiğim, harikulade bir büyük ev ablukada şarkısı. ayrıca neden bu kadar kısa diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
rakı sofrasında sesli sesli şarkı söylerken, komşularınızın şikayeti sonucunda kapınıza gelen polisle birlikte karakola gitmeniz, 1.5 saate yakın beklemeniz ve kişi başı 88 türk lirası cezadan sonra, polis otolarıyla tekrar eve getirilmeniz olabilir. (cezayı yedikten sonra, eve dönerken polis amcaya çakarları yaktırmayı unutmayın. namınız yürüsün en azından.)