bu tür kitapların ağa babası (bkz: fight club)tır.
sonra ütopya türünde yazılan kitapların çoğu da var olan düzene bir eleştiri niteliği taşır.
thomas hobbes ütopya'sında sıklıkla kapitalizme çakmıştır mesela.
mal derken ekonomide insan gereksinimlerini ve isteklerini gidermek amacıyla alınıp satılan somut araçlardan* bahsediyorum aklınıza başka şey gelmesin.
direk mevzuya dalmak gerekirse genellikle hijyenik mallarda* diş macunu, el sabunu hele sıvı olanları bir de deterjanlarda olmaz olmaz bu onay alma durumu.
diş macunu yapılacaksa "türk diş hekimleri derneği"nin bir görüp onaylaması lazım. hatta doğrudan o markayı tavsiye etmesi lazım.
sıvı sabunların "türk halk sağlığı kurumundan" uygundur, tavsiye edilir yazısı alması lazım ki hemen etikete yapıştırabilsinler.
tabi türk rezistanslar birliğinin önerdiği alo, omo, yumoş bilmem ne deterjanlarını da unutmamak lazım.
yakında telefonların bilgisayarların da üstünde görürüz "microsoft vesteli tavsiye ediyor." , "android samsung'dan vazgeçmeyin diyor" vs. vs.
game of thrones'ta lekesizler olarak bildiğimiz yiğit savaşçılar.
bu adamlar sadece savaşmaya yarar. küçükten komple hadım edildikleri için cinsiyet konusunda muallaktadırlar.
astapor'da eğitilirler. korkusuzca savaşırlar, sorgusuz itaat ederler. asla yağma yapmazlar, tecavüz etmezler.
Lady of Spears adındaki tanrıçalarına taparlar ve ondan başka kimseyle konuşmazlar. *
eğitimleri çok çetin ve acımasızdır.
hepsi gençken seçilir. bizdeki devşirmeler gibi.
eğitimleri 5 yaşındayken başlar ve gün doğumundan batımına kadar tüm gün sürer.
sadece dövüşmeleri değil tüm duygularından da soyutlanmalarına dayanır bu eğitimler.
eğitimler sırasında sadece 3 lekesizden biri hayatta kalır. diğerleri 3'ün birini alıyor haliyle.
kusursuz bir savaşçı olmaları amaçlandığı için eğitim sırasında hata yapan lekesiz öldürülür.
acıya aşina hale gelmeleri için "cesaret şarabı" denen bir iksir içerler. böylece daha az hisseder, daha az acı çekerler.
belirli bir isimleri yoktur. hergün rastgele isimler alırlar.
Daenarys Targaryen lekesizleri özgür bıraktıktan sonra bu adeti kaldırmış ve onlara kalıcı isimler vermiş.
acımasızca geçen eğitimlerinden daha kötüsü eğitim bittiğinde görev almadan beklemektir lekesizler için.
dizlerini bükerek ve yumruklarını göğüslerine vurarak selam dururlar.
lekesizler göründüğünün tersine gayet temizdirler. her akşam banyo yaparlar. eğer su yoksa kumla temizlenirler. bir nevi teyemmüm.
o da biziz. valla bak.
önceki entry'de biz türklerin ne kadar zor öğrendiğinden bahsetmiştim bu dili.
şimdi ise öğrenebilen kesimden bahsedeceğim.
bu arkadaşlar genellikle dili sokağında değil mutfağından öğrenmişlerdir.
tüm gramere hakim she deyince does, got deyince have geleceğini bilir.
bilir de elin amerikanı bilmez bunu ve de kullanmaz. sokakta diyaloğu geç. bu işin akademik kısmı daha acı verici.
bizim ingilizceyi sonradan öğrenmiş akademisyenimiz ingilizce bir makale yazar, üstüne türkçe'ye de çeviriysini yaptırmaz.
o makalede ne deyimler, ne bağlaçlar, neither nor'lar, have been ving'ler. maşallah, subanallah.
bizim yeni hazırlıktan çıkmış talebe genç işi yoksa okusun, anlayamasın, kelime çevirisi yapsın cümleyi bağdaştıramasın.
google translate'e kadar insin ama makalede ne anlatı anlamasın.
velhasıl kelam;
hoca hocaa bırak şu ağdalı dili,
sen çok seversin grameri,
ama anlamaz senin ağdalı metni,
65 alsam yeter diyen öğrenci milleti...
biziz olm biziz. uzaklarda aramayın hiç.
ingilizceyi öğrenemiyoruz biz. valla bak. argümanlarım da var.
birincisi diğer milletlere bir bakın. latininden arabına, japonuna kadar.
hepsi şakır şakır ingilizce konuşuyor. (ingilizce dil eğitimi almış kesim kastediliyor)
bir arap ülkesinde iken anaokulundaki * çocukların öğretmenlerinin derste ingilizce konuştuğuna şahit oldum.
normal üniversite öğrencisi şakır şakır ingilizce konuşuyor. arap bu dersin beğenmezsin ama sana fark atıyor.
çinlisi desen toefl itp, ibt'de deli puanlar alıyor.
bizim durumun sistemden kaynaklandığını düşünüyorum.
şahsen gramerin çoğuna hakim olsam da akıcı konuşamam. çünkü bizim eğitim sistemi gramere dayanıyor.
derste daya grameri, karşına turist çıkınca konuş bakalım "hello, where are you from?" dan öte gideme.
olacak iş değil!
öğrencide de sorun var yok değil. konuşma dersleri olur bazı okullarda, hazırlıkta filan. bu dersler zorunlu değildir.
öğrenciye git native ile konuş derler. ama unutuyorlar ki biz çekingen milletiz.
ne konuşucaz tanımadığımız gavur illerden gelmiş elin amerikanı, çinlisi ile.
velhasıl kelam;
dayamayın grameri bu gençlere,
onların da değsin dilleri dillere
yoksa öğrenilmiyor bu illet,
turist karşısında kalakalınca dalga geçiyor bizim millet.
preity zinta, Shah Rukh Khan ve Saif Ali Khan'ın oynadığı 2003 yapımı hint filmdir.
günü yaşa yarın ne olacağı belli olmaz felsefesi barından, shah rukh khan'ın oyunculuğunun tavan yaptığı filmdir.
oldukça duygusal, acıklıdır ağlatabilir. en azından gözlerinizi sulandırır.
kal ho naa ho'yu yarın hiç olmayabilir olarak çevirebiliriz.
iskandinav mitolojisinde savaşçı olarak yaşamayı seçen kadındır.
iskandinav destanlarında sıklıkla geçer. Valkyries dediğimiz odin'in yardımcıları olan bakire savaşçıların temelinde de shieldmaiden'ler vardır.
yüzüklerin efendisindeki rohanlı eowyn Pelennor Çayırları Savaşı'nda bir shieldmaiden olarak savaşmıştı. hatta cadı kral'ı da öldürmüştü.
nedense güzel ülkemin bertaraf olmamak için taraf olan vatandaşlarının;
- ekonomi çok iyi,
- dünyanın en iyi 16. büyük ekonomisiyiz,
- imf'ye borcumuz yok hatta biz borç verecek konumdayız vs. vs. diyerek hükümeti yücelten bir durumu mevcut.
burada alkışlanacak güzel gelişmeler elbette ki mevcut. fakat sorulması gereken bir soru mevcut. madem ekonomi bu kadar iyi, kişi başına düşen milli gelir yüksek * o zaman bu vergiler neden bu kadar yüksek.
benzine gelen zamlar, dünyanın en pahalı benzinini tüketmemiz vs.
vergilerin yüksekliğinin yanı sıra saçmalığı da cabası.
elektrik faturası bile en bariz örnek.
- trt payı
- dağıtım, sayaç okuma bedeli
- elektrik tüketim vergisi (tükettiğimiz malın parasını veriyoruz ayrıca tüketme işlemini gerçekleştirdiğimiz için para veriyoruz)
- kayıp kaçak bedeli (kaçak elektrik kullanmadığımız, bu sahtekarlığı yapmadığımız halde yapan kişilerin kusurunu biz örtüyor, onların verdiği zararı biz karşılıyoruz. türk milleti cömerttir!
- iletim sistemi kullanım bedeli (bunu uyduran kişi teknik çalışmış * )
- parekende satış hizmet bedeli (toptan çalışın arkadaş parekende de neymiş!)
artık orhan veli devri bitti! ne hava bedava ne su!
rusların meşhur yiyeceğidir. rus krebi de denilebilir.
üzerine vişne reçeli dökülerek, sürülerek yenileni makbul olsa da envai çeşit malzeme *ile yenilebilir.
1943 doğumlu, ingiliz yazar hanımefendi. lady mi deniliyordu ingiltere de. hiçbir romanını okumasam da "ingilizce kitap okuyorum ben" camiasında sıkça bahsedilen bir yazardır. hiçbir kitabını türkçe'ye çevirmemişler. kendi iyi, çevresi de iyiymiş, okuyucusu bolmuş. haberiniz olsun.
tarihi örnekleri mevcut ama yakın geçmişe bakalım.
avrupa ve amerika'nın ortadoğu coğrafyasında yaşayan halkları ne kadar geri kalmış, barbar olarak gördüklerini hepimiz biliyoruz. mesele bu değil.
mesele avrupa ne zaman yazılı, görsel olarak "müslümanlar çok barbar" dese araplar "sen bize barbar demişsin, seni öldüreceğiz" diye cevap veriyor.
son olaya bakalım.
malum hakaret içeren video. hazırlayanın Allah bin belasını...
biraz geniş düşünelim. video'yu hazırlayan belli değil ama batı kaynaklı olduğunu tahmin edebiliyoruz. batılı sızıntılar israil yaptı diye arapların kulağına fısıldıyor.
yani video "ortadoğu'da yeni bir yahudi-arap çatışması" çıkarmayı amaçlıyor. buna karşı itidalli davranması gereken arap dünyası * önce abd'ye ardından israil'e saldırgan bir tutuma geçti. el kaide intikam yemini etti.
yani video'yu hazırlayıp servis edenler şu anı tekrar yaşamanın gururunu yaşayacaklar: "mission accomplished" https://galeri.uludagsozluk.com/r/323769/+
malum abd 11 eylül ile afganistan, ırak ve pakistan'a dilediği gibi müdahalede bulundu. iran'a da el atmak istedi fakat iran direniyor ve abd'nin yemini henüz yutmadı. derken arap baharı patlak verdi. libya'ya nato güçleriyle birlikte müdahalede bulundu. hedef yine ortadoğu. libya'ya tekrar girecek bu artık açık.
"1998 Tanzanya ve Kenya'daki Amerikan büyükelçiliklerine saldırının arkasında olduğu gerekçesiyle, misillemede bulunmak amacıyla Sudan'a saldırı düzenledi. Kimyasal ve biyolojik silah üretim fabrikası olduğunu iddia ettikleri 2 tesis bombalandı ve yerle bir edildi. Daha sonra, fabrikalardan birinin oyuncak fabrikası, diğerinin ise, Sudan'ın ilaç ihtiyacının yarısını temin etme kapasitesinde bir ilaç fabrikası olduğu anlaşıldı. Bu terörist saldırısında 300'e yakın insan öldürüldü. Amerika, daha sonra tesislerin kimyasal silah ürettikleri konusunda herhangi bir kanıt olmadığını açıkladı."
yukarıdaki örnekte olduğu gibi abd 2003 yılında ırak'a da kimyasal silah bahanesiyle girmiş fakat birşey bulamamıştı. libya'yı da aynı kader bekliyor.
bu müdahale barışçıl başkanımız(!) obama'nın da işine geliyor.
abd kurulduğundan bu yana abd-ingiliz savaşları, iç savaş, dünya savaşları vs. abd tarihinde değişmeyen tek şey vardır o da savaş zamanı lider değiştirilmez. bizim deyimimizle abd halkı hiçbir zaman dereyi geçerken at değiştirmemiştir. obama da amerikan ulusundaki bu açıktan* yararlanarak tekrar başkan seçilme umudunda. bekleyelim görelim.
onların çoğu ortadoğu uzmanı değil, sadece gazeteci yada okullarda uluslararası ilişkiler dersi veren hocalar. ortadoğu uzmanı olmak isteyenler ben şahs-ı muhteremi takip edebilirler.
öncelikle tarih yada uluslarası ilişkiler bölümlerinden mezun olmanız, ardından tarih yada u.ilişkilerden y. lisans yapmanız tercih edilir.
sonra bu alanları doğru hocaların ellerinde başarıyla bitirmeniz gerekir. tabi bu sürede olaylara bakış açınız, muhakeme yeteneğiniz gelişecektir. olaylara doğru analizler, perde arkasında kalan amaç, çıkarları vs. görmelisiniz. bir nevi kahinliğe soyunacaksınız. en az 1 yıl abd'de bulunduktan sonra en az 2 sene de ortadoğu'nun bir yada bir kaç ülkesinde bulunulmalı. bir iş yapmanıza gerek yok. ama ortamı koklamanız açısından çok önemli. ben devrim sonra 3 ay mısır'da bulunmuştum. faydası olduğunu söyleyebilirim. tabi bu alan bereketli. ortadoğu'da çatışma hiç durmaz. bunlar yıllar sonra da devam edecek. bu sadece bir yolu. farklı yollarda vardır elbet fakat hiçbiri kolay değildir, emek ister.
amerikan halkıdır.
modern zamanların dünyasında "super power" dediğimiz süper güç amerikaya "dur hemşerim napıyosun" diyebilecek tek bir ülke bulunmamaktadır. bu yüzden istediği gibi borusunu öttüren amerika'ya dur diyebilecek tek ülke yine kendi halkıdır. tarihte örneği görüldüğü gibi amerika her seferinde halkını savaşa ikna etmeye çalışmış, genellikle etmiş fakat halk vietnam'da, ırak'ta neler döndüğünün farkına vardığında meydanlara çıkarak durumu protesto etmiş ve amerikan hükümeti halkın çağrısına kulak vermek zorunda kalmıştır. dolayısıyla amerikan halkı > 205 ülke, 2000 halk'tır.
Hitlerin fikirlerini oluşmasına kaynak sağlayan dergi, Ostara dergisiydi. Hristiyanlık karşıtı olan dergi, isanın bile Germen soylu bir prens olduğunu ileri sürüyordu.
1.Dünya Savaşından onursuzca çıkmış, yoksulluk ve sefalet içindeki, en kötüsü de göçmen istilasına uğrayarak kirlenmiş olan Almanların, savaştan sonra sürüklendikleri aşağılık duygusundan kurtulmaları gerekiyordu. Pan-Germenist düşünce bu derginin başı çektiği fikir adamları tarafından oluşturulmaya başlanıyordu.
Yalnızca Sarışınlar için ibaresi bulunan bu dergi, 24 sayı çıkmış ve Führerin ölümüne kadar özel arşivinde özenle saklanmıştı..
"Selçuklu Devleti -> Osmanlı Devleti -> Türkiye Cumhuriyeti" bağlamında değerlendirilmesi gereken olaydır. Hiçbiri birbiriniden kültür ve medeniyet olarak farklı değildir. Sadece ilk ikisinde hanedan değişikliği varken sonuncusunda komple rejim değişikliği vardır.(Ertuğrul Gazi soyunu Kutalmışoğlu Süleyman Şah'a dayandırmaktadır. Fakat bunun sadece maneviyatta olduğu özde ise böyle olmadığı aşikardır.)
selçukluyla filizlenen Kültür, yerleşim osmanlıyla tam olarak oturmaya başlamıştır. Bunlar birbirinin devamı olduğu için farklı bir bağlamda değerlendirmek anlamsızdır.
Son olarak Anadolu selçuklu devleti'nin kurucuları yine Selçuklu devleti hanedanı olduğu için aralarında pek bir yoktur!