Yok bağırsaklarında gökkuşağı oluyomuş onun. Sonra her gece o uyurken bembeyaz unicornlar gelip emikleyerek alıp gidiyorlar o gökkuşağını. Ve bulutların üstünde scarletophia ülkesine, yani ertesi günün teslimatını heyecanla bekleyecekleri şatolarına dönüyorlar.
Mükemmel ötesi Athena şarkısı. Az önce Elvis Presley- My way dinlerken müzik altyapısını ondan aldıklarını farkettim. Sözleride anlam olarak benziyor aslında. Sonra o şarkının da Elvis'in değil Sinetra'nın olduğunu okudum. Falandır filandır. Güzel şarkı gerisi tamamen teferruat. Beynimin gereksiz çalışmaları.
yaşadığımdan emin değilim.
gittiğinden eminim ama bak,seni özlediğimden eminim.
yirmi beş yaşında bir hayal kırıklığı olduğumdan hiç şüphem yok mesela.
beceriksizliğimden,yalnızlığımdan,bu şehri sevmediğimden,düzensizliğimden,yorgunluğumdan,huysuzluğumdan,baltalarınızdan birine sap olmamışlığımdan hatta olamayacak olmamdan,kırgınlığımdan,bir gün bana ayrılan sürenin sonuna geleceğimden her tavşan kesildiğimde dünyanın dağ olma vaziyetinden filan eminim.
örnekleri çoğaltabilirim.örnekleri çoğaltabileceğimden eminim.
birileri namusum üzerine yemin edecek,
ölür müydün sanki sevsen beni.
günlerdir doğru dürüst uyuyamıyorum.ellerim parçalanıyor ne zaman yazmayı denesem.ağzım artık daha bozuk.
her tarafta pis bir koku;nefes alamıyorum.
çok bekledim seni.her halimle,her yerimle bekledim.
yetkiler verdim kendime;tuttum seni affettim.
aramanı bile bekledim bazen.ağır küfürlerle örtbas ettim sonra aramayışlarını.bunca zaman aramayışlarını biriktirdim.
seni bekledim ben çünkü
seni bekledim.
içtim..içtim..içtim...
kustum.
en çok giderken bıraktığın kelimeleri kustum.sanat filan dedi bazısı o kelimelere bazısı bunlardan bi bok olmaz dedi.
senin önemsediğin kadar önemsemedim ben o kelimeleri,senin danışma gruplarının önemsediği kadar önemsemedim.
kustum..kustum..kustum.
içtim.
ellerimle yaptığım cam evim kırılacak,
ölür müydün sanki sevsen beni.
içimden geç
içimi sil
artık özlemek istemiyorum.
neye el atsam piç ediyorum.
yine de fiyakalı durumlar peşindeyim hep.
en sert içkileri kaçırıyorum soluk boruma bilerek.her yıl ilkokula başlıyorum.her gün yeni bir krallık kurup öldürüyorum kralını gece yarısına doğru.
uzatmaya gerek yok;sen olmayınca yapamıyorum.
Dinleyen yok ki. Herkes duyuyor ama dinlemiyor. Kimse kimseyi dinlemiyor. O yüzden artık anlatmakta, karşımdakinin anlamasını beklemekte köre renk tarif etmek gibi gereksiz çaba.
Zaten psikolojimiz çökmüş. Daha niye göçürtmeyelim ki diye deli divane izliyorum.
1-masumlar aparmanı
2-kağıt ev
3-kırmızı oda
4-camdaki kız..
Ohhhh. Yansın kafalar..
Fonda Mustafa ceceli- hastalıkta sağlıkta çalıyor..
- şu kim senin akrabam mı? Bak tam dönünce bak ama. Yeşil kravatlı olan.
- he o benim büyük amcamın karısının eniştesi.
-çeyrek takar mı sence?
- yok anca 100 falan
-neden herkes bize bakıyor ki?
- e gelinle damat biziz, ondandır belki.
- o gelin-damat masasına oturmam ben, orada da herkes bize bakacak !
- tamam oldu. Sen git büyük amcamın karısının eniştesi ile otur o zaman. Belki utanır çeyrek takar!
- annemlerle otursak?
- Tamam canım sen git kendi annenlerle otur. Bende kendi ailemle nasıl fikir?
Büyüyerek değişerek. içimde insanlar öldürerek ve yeni kardeşler, arkadaşlar kazanarak. Daha çok kendime ve kızıma yönelerek. Ama en önemlisi hep şükrederek. Yaşadığıma nefes aldığıma., Allah'ın bana en güzel emanetine bakarak şükrederek geçti.
Harika bir alışkanlık. Kitap okumayan insanları anlamakta zorlanıyorum. Hayat zaten zor ve boktan ve elinize alacağınız bir kitap sizi kendi hayatınızdan alıp milyonlarca kilometre uzaklara götürebilir.
Her depresyona meyillendiğimde Harry Potter okurum. Peron 3/4'den biletimi alır Hogwarts'a doğru yola çıkarım. Seriyi komple okurum ve kendime içinde bulunduğum durumu düşünmemek için bir süreliğine mola vermiş olurum. Seri bittikten sonra yaşadıklarımı sakin kafayla düşünüp kızıma sarılırım. O sağlıklıysa herşeyin üstesinden gelebilirim ben.
Her kaçmak istediğimde kitaplara sarılırım vesselam. Darısı okumayı sevmeyenlerin başına. Bir kere deneyin. Ve hayatınızda nelerin değiştiğini görün.
"Ben bir vaka ile karşı karşıya geldiğimde kendime hemen şu 13 soruyu sorarım. Kaçta, hangi, ne ile, niçin, nolmuş, kimi, nerede, nasıl, ne zaman, kimden, neyi, NE BELLi, neye, kim?"
Dizlerimde dirseklerimde ayaklarımda. Ve en son göz kapağımda. Herkes bir gün bırakabilir sizi. Ama sedef? ASLA.. ilaçlar kremler losyonlar işe yaramaz. Geldi mi gitmez. Savaşmayın boşuna. Kardeş kardeş geçinin artık.
Un da yiyemez o zaman o da buğdaydan. Topraktan geleni yiyemez, hayvansal gıda yiyemez. O zaman labaratuvar ortamında kendine küçük kapsüller yaptırıp 2850 yılını şimdiden yaşamaya başlayabilir kendisi.