Daha açık olmak gerekirse, bugün ABD'de yönetimden uzak kalan ve trumpın "değişik" siyasetine maruz kalan küreselci kanat mendersten bu yana ülkemizden elini çekmedi. Yani bildiğiniz memleketi onlar yönetti. Bunu da yerli liberal maşalarla beraber yaptılar. Son beş yıldır istediklerini yaptıramayanlar yeni aktörleri piyasaya sürüyorlar. Yine liberal arkadaşlar iş başındalar. Biri sağdan biri soldan yürüyor. Babacan ve imamoğlu...
Küreselcilerin üzerinde etkili olan yahudi ve Kürt lobisi dolayısıyla abdde iktidardan uzak kalmaları bizim yararımıza. Ancak para bu adamlarda. Ve abdde de gelecek seçimlerde muhtemelen cumhuriyetçi trumpı devirecekler gibi duruyor. Orta doğuya tekrardan bir kepçe atacaklar gibi duruyor.
Zafer Yemini anlamına gelmektedir. geçenlerde twitterda gezinirken karşıma çıkan interaktif entelektüel site. kaliteli bir yazar grubu ile çalıştıklarını düşünüyorum. birçok yazıyı-makaleyi inceledim ve gerçekten ilgi çekici bir yapı olduğunu söyleyebilirim. ingilizce makalelerin de yazılması misak-ı zaferi farklı kılan etken. https://twitter.com/misakizafer buradan siteye ön erişim sağlanabilir.
Bakıyorum da, sözlükteki tüm kızıl komünistler bu başlık altında kin kusmuşlar. Yazık ulan size... Gel iki kelam et, görüşünü savun desem; ık mık edip kalacaksınız. Popüler kültürün oradan oraya savurduğu basiretsizlersiniz. Allah ıslah etsin..
Kafa dinlemek istersin, her hareketi batmaya başlar, konuştuklarını dinlemek istemezsin. O da bunların az çok farkındadır aslında. Ayrıldığında mutlu olacağını, kafanın rahatlayacağını düşünürsün. Tabi, uzun süreli bir ilişki üzerine konuşuyorum.
Ayrıldığınızda neler olabileceğini düşünürsün. Onu küçük bir ihtimal de olsa, başkasının yanında görebileceğin aklına gelir. işte bu noktada, kafa sikilir. Ne yapacağını bilemezsin. Kendine de karşıdakine de işkence yapmaya devam etmek zorunda kalırsın. Diyemezsin ona da; ayrılalım ama başkasıyla olma diye. Öylece durursun. Hem üzer hem de üzülürsün...
bir yandan suriye, diğer yanda doğu akdeniz ve zayıf ekonomi... türkiye cumhuriyeti devlet başkanı ne yapıyor? belediye başkanlığı seçimlerine hazırlanıyor. bütlere hazırlanması gereken bir öğrencinin sabaha kadar batak oynaması gibi bir şey...
1951 yılında fransa'nın avrupa madenlerini kontrol ve kıtada yeni bir savaşı önleme planı doğrultusunda altı ülkenin (batı almanya,, italya, fransa, belçika, hollanda, lüksemburg) anlaşması ile avrupa kömür ve çelik topluluğu adı altında kurulmuştur. 2013'te hırvatistan ın da katılmasıyla bugün 28 üye ülke vardır. amaç ilk baştakine göre zaman içerisinde değişmiş, ab tüm organları(parlamento konsey, zirve, komisyon vs..) ile birlikte ekonomik ve siyasi bütünlüğü sağlamak için çalışmaktadır. ne nato gibi klasik bir uluslararası örgüttür ne de federal ya da konfederal bir yapıdır. her ikisinden de izler taşımaktadır. üye ülkeler de ne olması gerektiği konusunda anlaşmaya varamamışlardır. zira bir kısmı federatif yapıya geçmeye razı gibidir. ancak ingiltere, almanya gibi ülkeler ise bir zaman sonra küçük ülkelerin kendilerine ayak bağı olacaklarını görmüşlerdir. ve ulusçuluk aslında avrupada hala sonu gelmeyen ve gelmeyecek olan bir akım durumundadır. avrupa ülkelerinde son zamanlarda yapılan seçimlere bakıldığında görüyoruz ki, milliyetçilik forsunu korumaktadır. bu da demek oluyor ki ab hiçbir zaman hedefine ulaşamayacak, homojen yapıyı sağlayamayacaktır. o gün geldiğinde ab imparatorluğu da diğer çok uluslu yapılar gibi tarihe gömülecektir...
Kendileri cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip çıkacağını vaadediyor. Tebrik ediyorum.
Ancak unutulmamalıdır ki; Türk devletinin en önemli kurucu değeri Türk milliyetçiliğidir.
Ekrem imamoğlu, etrafındaki Türk düşmanlarından uzak durmadığı sürece, onlara fırsat verdiği sürece sözünü tutmamış olur. Her fırsatta siyasetini yaptıkları Başbuğ Atatürk'ün de kemiklerini sızlatmış olur.
üç büyükşehrin muhalefetin eline geçmesi ile birlikte, halkın iktidara bir ders verdiği kamuoyunda konuşuluyor. ancak bana kalırsa ders verme gibi bir durum yok. çünkü akp-rte seçmeni yine her zaman yaptığına devam etti. rte ye sadakatini yineledi. yakın dönemlerdeki diğer seçimlerde de olduğu gibi bu seçimde de belirleyici seçmen mhp seçmeni olmuştur. aslında mhp seçmeni demek yanlış olur çünkü, bu seçmenin çoğunluğu mhpye devamlı oy verse de, bir kısmının da chp ve akpye de oy verdiği dönemler olmuştur. o yüzden milliyetçi seçmen diyelim.
milliyetçi seçmen referandumda genel itibarıyla hayır bloğunda yer aldığı için referandum rahat kazanılmadı. (%51) ardından yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi de aynı şekilde %51 civarında bir rakamla sonuçlanmıştı. mart 31 deki yerel seçime baktığımızda, milliyetçi seçmen ile liberal-muhafazakar seçmeni birleştireceği sanılan ittifak aslında çok da işe yaramamış, millet ittifakına karşı istanbul, ankara, izmir, adana, mersin, gibi büyükşehirler kaybedilmiş olduğu, diğer yandan ittifakın bulunmadığı illerde akpye karşı mhpnin, muhalif seçmen tarafından asıl ittifak yeri olarak görüldüğü gözlemleniyor. gerçekten de milliyetçi hareket ittifak yapıp da aday çıkarttığı (akpnin mhpye bıraktığı) her yerde kaybetmiş, ittifak yapılmayan bir çok ilde ise akpye karşı kazanmıştı. yani muhalif seçmen-hangi partiden olursa olsun- akpye karşı birleşmiş ve bunu parti yönetimlerinden bağımsız bir şekilde yapmıştı.
milliyetçi seçmen her zamana belirleyici durumda, ancak şöyle de bir durum var ki, mhpye küskünlüğünü sandığa gitmeyerek gösteren çok fazla insanımız bulunmakta. ve bu milliyetçi seçmen diye adlandırdığımız kesim - kim ne derse desin - ortalama entellektüelitenin üzerinde insanlardan oluşmaktadır. buraya kadar yazılanlardan bir çok kişi çıkarım da bulunmuştur. açıklamaya gerek görmüyorum.
geleceğe odaklandığımızda, bu seçimde olanlarla birlikte hem mhpnin hem de akp in ittifaktan memnun olmadığı ortada. ancak ittifakı bozanın zararlı çıkacağı da gün gibi ortadadır. aynı zamanda yakından takip eden birisi olarak söylüyorum ki, mhp seçmeni ittifaktan çok rahatsız durumda, akp seçmeni ise memnun. ittifakın iki tarafı da karşı tarafın zararlı çıkmasını arzu edecektir. ancak bence yakın zamanda bozulacak olan ittifak, zaten bölünecek olan liberal-dinci sağı, gittikçe zayıflatacak düzeylerdeyken bozulmasıyla yıpratacaktır. yeni kurulacak parti ile, akpnin dağılması durumunda geçmişteki bölünmelere çare sağlayan mhp büyük bir sürpriz yapacaktır. iktidar olacak diyemeyiz ancak mecliste sağlam sayılara ulaşacaktır. erken seçim olmadığı taktirde-ki umarım olmaz- 2023 cb seçimleri türkiye'de çok şeyi değiştirecek gibi görünüyor.
bu dakikada beş yıl sonrasına kadar, umuyorum ki tüm türk vatandaşları, ortak değerimiz olan türklük ve demokrasi bağlamında yapması gerekeni fazlasıyla yapar ve büyük ulusun büyük ülkesi türkiye çağdaşlarının seviyesine ulaşır
Milliyetçi toplumculardır. Türk toplumunun her bir bireyini kucaklamaktır amaçları. Altını çiziyorum; Türk toplumunun!! işçisinden köylüsüne, işvereninden memuruna, kadınından çocuğuna, yaşlısından gencine her bir Türk insanının hakettiği değeri görmesini arzular, o yönde çalışma yaparlar. Ülkücü düşünce her zaman toplumun birleştirici gücü olup, ayrıştırıcı düşüncelere set olmuştur. Nesnel bir bakışa sahip olan kimse bunu inkar edemez.
Bu başlığa bir açıklama getirmeye çalışmak kabulden başka bir şey değildir. Bu da hakarete girer, yetkilileri göreve çağıralım!
Diğer yandan; şimdi bırakın bu saçmalıkları da şahsınız ne kadar kaliteli? Onu söyleyin. Kaç akademik makale yazdınız? Kaç seminer konferans verdiniz? Kaç panelde, söyleşide dinleyici olabildiniz? Kaç sanat eserine imza attınız? Kaç kişiye gerçekten yararınız dokundu? Klavyeden sidik yarıştırmak çok kolay. Yetmiş yaşındaki dedem de biliyor klavyeden yazı yazmasını. Önce kendinizi geliştirin. Sonra da siktirin gidin kime kalite katmak istiyorsanız onun için çalışın.
Ersun Yanal geçmişte şampiyon yaptığı takımla neler yapabileceğini gösterdi. Onun futbol görüşü ve kalitesi hakkında karar verebilmek için gelecek seneyi beklememiz lazım.