19 ocakta ne olduğunu bilenlerin çoğunun bilemediği soru. popülizmin peşinden sürüklenen aydın geçinen kör mahlukların bilemeyeceği soru. faşizme karşı omuz omuza diyen, halkların kardeşliğinden dem vuran sözde solcuların cevabını bilemeyeceği soru.
eyy siz gençler, solcuyum diye okul kantinlerinde durmadan bundan bahsedenler, acaba 19 ocakta ne olduğunu herkese anlatırken 24 ocakta ne olduğunu hatırlıyor musunuz?
birkaç gündür yayınlanan futbol fedarasyonun hazırlattığı milli takım reklamlarında izleyebileceğimiz çağrı. aslında kısaca bir koltuk üzerinden prim yapma çabası demek daha doğru olur.
kısaca incelersek herkesin merak edebileceği gibi şimdi bu reklamların parası nereden geliyor? haluk ulusoy mu veriyor? elbette ki hayır. peki milli takım haluk ulusoy'un mu? hayır değil. o zaman reklamlarda bu ismin öne çıkmasının önemi ne? haluk ulusoy çağırıyor diye milli takımı mı destekleyeceğiz. haluk ulusoy'un vasfı nedir de milyonları peşinden sürükleyecek. ülkeyi mi kurtarmış. ne etmiş? hiç bi halt etmemiş. ee o zaman?
bol bol para yedirin.
üstüne başına güzel şeyler alın.
o bar senin bu bar benim dolaştırın.
güzel bir arabanız olsun.
ne dediğini anlamak için sabah programlarını izleyin.
kaprislerini çekin.
sevişmek istiyorum dediğinde atlayın üzerine.
bir karikatüre bakarak onun nedenlerini ve oradaki mizahı genelde kendi çıkarlarına ters düştüğü için anlamayan hatta daha da kötüsü anlamak istemeyen insanlardır. cehaletin başka kötü bir tarafı daha işte. espri algılamasını körelten bir başka neden.
bu tür insanları mesela sözlükte de görebiliriz. örneğin leman dergisinin kapağındaki abdullah gül karikatürüne aşırı tepkiyle yaklaşıyor bu tür insanlar en son olarak. hatta derginin kapatılmasın isteyecek hakknıda kapatılsın kampanyası düzenleyebilecek kadar. ne kadar acınası bir durum di mi? bence bu konu hakkında meclise önerge vermeleri lazım. ahaha.
neyse arada sizin içler acısı durumunuzu ortaya koyan esprimi yaptıktan sonra ortada özellikle bu konu hakkımdaki yorumumu da yapayım. ortada karikatürize edilmiş bir durum da pek yok gerçi. adamlar gerçeği hafif neşeli bir uslupla çizmişler. o nedenle ben buradan leman dergisi çizerlerine de sesleneyim:
''akıllı olun akıllı! zaten var olan şeyleri göstermeyin bizlere. tamam artık halkımız akp iktidarının insanlar üzerindeki değişik propagandaları ve ülke yönetimi içindeki yaptıkları değişik uygulamalar sonucu cahilleşiyor. ama düzelecek. benim inancım var. sizin de olsun.''
çok iğrendiğim tiplerdir bunlar. hayattan zerre zevk almasın bilmezler. spor salonlarından çıkmaz, ne yürüyen merdivene ne de asansöre binerler. spor da spor diyet de diyet. tamam anladık biliyoruz sağlıklı yaşamak lazım ama bu kadar da olmaz ki. tuzsuz da yemek yenmez ki. yani ne olacak biraz tuz atsan. çok mu zor senin için. hayattan biraz zevk alsan. yemek yemek kadar güzel birşey var mı hayatta? ama sen ne yapıyorsun patronunu ayartmak için zayıflamalısın ya onun için yemeğine tuz atmıyorsun. sana söylüyorum zilli. geçen gün yemeğine de tuz attın azıcık sen başka yere bakarken. inek gibi çatla emi..
çıtkırıldım tipler. ota boka aşık olup bunu her daim söyleyenler. karşısındaki insandan ''ayy çok haklısın?'', ''inşallah bulursun.'', ''çok üzüldüm ya.'' laflarını duymak isterler. bana ne lan sizin aşkınızdan. yok aşık olmam lazımmış, aşksız yaşayamazmış , otur dizime istersen ağla. böyle kişileri hiç anlamış değilim yani hayatta hiç mi derdin olmadı senin. yaşıyorsun ya kıymetini bil. millette bin türlü dert var sizin yandığınız derde bak. tamam güzel birşey her neye karşı olursa olsun ama oturupta yok diye zırlamak da bi o kadar anlamsız..
etrafınızda mutlaka görmüşsünüzdür hem aşırı derecede kıllı olup hem de uzun saçlı olan erkekleri. kızı geçtim yaşlı-küçük, kadın-erkek çoğu kişi tarafından yakıştırılmaz uzun saç bu kişilere. garip duruyor kaptan mağara adamı gibi. genelde uzun saç biraz daha kılsız erkeklere daha çok yakışıyor. zaten her tarafın kıllı bir de kafanda bir o kadar daha. hiç olmuyor hiç..
kurallar gereği sınavı iptal olacak kızdır. çünkü kurallar böyledir. eğer ki bunu bilerek sınava giriyorsa altında birşeyler aramak gerekir hele ki tam yeni anayasa üzerinde bunca tartışmalar var iken..
namerttirler. şurada ettikleri kelimeleri dışarda ancak gruplar halinde edebilen korkak kişilerdir. bu kişiler genelde haksızlıklara karşı da kendi grupları içinde küfür eder gerekli işlemler yapılmaya geldiğinde tırsıp kaçarlar. ''mahkemeye şahit olarak gelir misin?'' dersiniz, arkalarını dönerler. küfür ederek vatanı kurtarırlar ama iş askerlik yapmaya gelince tırsarlar. doğu olmasında neresi olursa olsun derler. o doğu dediğin yer sanki bu ülkenin toprağı değil mına kodumunun.
bakınız küfür ettim şimdi ne oldu? ülke mi kurtuldu!!!
aslında başlık olarak ankara'da üstgeçitlerde yürüyen merdivenlerin çalışmaması olacaktı fakat 50 karakter sınırına takıldık. olsun anlayan anlar okuyunca diyerek izahımıza geçiyoruz..
efendim malumunuz ankaralılar bilir üstgeçitlerde yürüyen merdivenler vardır, kolaylık olsun diye yapılmıştır. fakat bunların çoğu çalışmaz. işte bahsi geçen eziyet budur. o yürüyen merdivenler çalıştırılmayacaksa ne diye yapıldı bize eziyet için mi? çünkü yürüyen merdivenden inip çıkması normal merdivene göre daha yorucu oluyor. bu bağlamda benim kaybolan kalorilerimin hesabını kim verecek. soruyorum buradan. eki eki eki...
facebook'a durmadan hep aynı esprileri yaparak b.k atanlar için söylenmiş cümle. bir de hem üye olup saatlerce cirit atıp içinde sonra da abuk subuk konuşanları vardır. bu türlere de ''bu ne perhiz bu ne lahana tursusu'' diyebilirsiniz.
sağcılar tarafından ortaya atılan iddia. devamında da ''onlar hiçbir iş yapmazlar sadece konuşurlar.'' gelir. hani barlarda ülke kurtaran sözde solcuları düşündükçe bu lafı söylemelerinde haksız da değiller hani diye de düşünmüyor değil insan..
genelde küçük yerleşim bölgelerinde sıkça rastlayabileceğiniz yaşları oldukça geçkin kişilerdir. dükkanlarında malları uçuk kaçık fiyatlara satarlar. evlerinde altın, dolar gizlerler; sürüyle paraları vardır fakat çocuk okutmaya gelence birden çulsuz oluverirler. çocukları zor duruma düşünce ''bana ne'' derler. onlar için din herşeydir. onun üzerinden para kazanırlar. herhangi biri ters cevap verirse ''elhamdulillah müslümanım'' der işin içinden sıyrılırlar. ayrıca hacı olduklarını hep belirterek iş koparmaya çalışırlar.
çoğunluğu ''bak ben bu kitabı okudum. çok bilgili ve entellektüel bir insanımdır.'' demek isteyen tiplerdir. çok küçük bir azınlık olan, kitabı hava atmak için değil bilgi ve değişik bakış açısı elde etmek için okuyanları es geçerek diğer insanları hedef tahtama aldığımı belirtmeliyim bu yazımda. şimdi bu sözde okuyucuların profilini de çizmek istersek genelde sevgili bulma çabası içindeki kendilerini çirkin sanan kızlar ve erkeklerdir ya da bu şekilde alıntılar yaparak karşısındakini ezmeye çalışmak isteyen ne oldum delilerdir.
ilk önce bu sevgili bulma çabası içindeki kişilere gelelim. bu kişiler ilk önce kendilerine güvensinler. sadece laf olsun diye kitap okuyarak, oralardan alıntı yapıp etrafa hava atarak sevgili bulunmaz. şöyle bir etrafı süzün canlarım. insanları tanıyın.
diğer türlere gelince ise bunlar tam bir rezildir. kendilerini bir b.k sanan sözde solcu ve sözde aydınlar gibidir. okudukları kitabın daha ana fikrini bile anlamadan sağda solda duydukları yorumları sizin fikrinizi ezmek için kullanmaya çalışırlar. düzgünce bir açıklama yaptığınızda da '' ben öyle düşünmüyorum.'' diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışırlar. ''nerede karşı tezin ulan? nerede? boş yere mi okudun o kitabı.'' deyin hiç çekinmeden bu kişilere. bu tür insanlarla karşılaştığınızda ne kadar entel görünümlü olursa olsunlar dikkate almayın sevgili uludağ sözlük yazarları. onlarda sizin gibi insan. hatta sizden çok ve çok değersizler.
mektubumu hepinizi öperek sonlandırıyorum. havalar nasıl olursa olsun sizin havanız güzel olsun.. aşslfşasfladsfdsfk...
sözlüğümüzün olası fake(sahte) yazarı prof. dr.Ahmet Ercan'ın sazan avlama peşinde olabilecek son tespiti.
jeofizik mühendisi prof.dr. ahmet ercaniçmeler'deki bir madenin etrafında yapılan tatilin seks gücünü arttırdığını söyledi. sözde sözlük savunucuları panik halinde. yoksa ahmet ercan sözlüklerdeki sazan avı yapıyor denilenlerin son bir üyesi mi?
olası gerizekalı olarak nitelendirilen başlıklar açıp daha sonra bu şekilde nitelendirildiği için kendi de bu şekilde nitelendiren kişinin ilgi çekemediği durumda söyleyebileceği cümle.
ilkokul yıllarında erkeklerin kendi aralarında yağtığı esprinin sözlükte yazar-mod ilişkisi içinde yeni bir versiyonu.
başka bir versiyonu da şu şeklide:
dizüstü bilgisayar sahibi olanlarca olmayanlara karşı hissedilen bakış açısıdır genelde. malumunuz artık ne yazık ki kimi çevrelerde dizüstü bilgisayar sahibi olmak o kişinin iş durumunu, maddi düzeyini belirliyor. örneğin; dizüstü bilgisayarıyla işe gidene iyi bir işi var gözüyle bakılıyor. fakat aslında kim bilir ki o kişinin durumunu. o bilgisayarı şirket işlerini yaptırmak için geçici vermiştir genellikle. ne bilsin yurdum insanı durumun böyle olduğunu. bunu bilen kişiler de çaktırmazlar. ellerinde dizüstü bilgisayar b.k varmış gibi hava atarlar. yaptıkları da birşey olsa. verileri excele işle, sunum yap. bunlar da iş olsa. havanız batsın mına koduklarımın ellerinde dizüstü bilgisayarlı ceketli kişiler!
