içinde '...ümit vermek istemem...' olan bir konuşma, ümit verilmek istenmeyen kişi için çaresizliğin üç kelimelik özetidir. çünkü konu bu cümlelere varacak kadar ilerlemişse çocuk yeterince ümitlenmiş, hatta bundan cesaret almış ve konuyu bir şekilde açmıştır. sonrasında bu cümle gelir ve yer yarılmaz.
eğer elinden gelen bir şey kalmadıysa, o işin akışını kader belirler kardeşim. çok takılmana gerek yok.
elinden gelen şeyler cüz-i iraden çerçevesinde gene kader resminin bir parçasıdır tabii. şuraya varacağım (alakasız bir geçiş oldu ama uzatsaydım illaki varacaktım); plan yapma kardeşim. bir insan plan yapınca, kader arkasından kıs kıs gülermiş.
ikidir kurada kendilerine köy takımları seçen ve bu iki takıma toplam dört maçta ancak üç gol atabilip güç bela turları atlayan fenerbahçe takımının taraftarlarının, galatasarayın başarısından huzursuzluk duyduğunu gösteren söylemdir.
edit: bir de manchester galatasaray'ya maçı hediye etti diyen arkaaşlar var. da aynı manchester cluj'ada maçı hediye etti onu nasıl yapalım?
en kötüsüde nedir biliyor musunuz? seni sevdiğini söylediği halde başkasıyla birlikte olur, ilişkisi uzun yıllar önce başlamıştır çünkü. sesini dahi çıkarmaya hakkın yoktur. sen ki sevgilisinden ayrılmasını aklından bile geçirmeyecek kadar saf duygulara sahipsindir. sadece beklersin, çaresizce. bir gün arkadaşlarının birinden bir haber alırsın. 'sevgilisinden ayrılalı iki hafta oldu.'. kendini engelleyemez ve ümitlenirsin, heyecanlanırsın, sazan gibi atlarsın ilk otobüse gidersin o üç saatlik yol bitmek bilmez ama. otobüsten inersin, arkadaşların karşılar seni. senin düşündüğün sadece odur, arkadaşlarını gözün görmez. o da vardır o ortamda. ama başka biriyle el ele tutuşmuş vaziyette. hemde sevgilisinden ayrılalı iki hafta olmuşken. sen yol boyu düşünürken 'sevgilisinden ayrılalı iki hafta olmuş, ne kadar şerefsiz bir adamsın tilki gibi tünedin kızın başına' diye, o eski sevgilisini ezip geçmiş, üstüne bir de seni ezip geçmiştir.
işte orada dersin 'yarıl yer, yarıl! yarıl da içine gireyim ve oradan bir daha çıkamayayım!'.
not: sabah sabah kafanızı şişirdiğim için kusura bakmayın, akşamdan kalmayım. kalmak denmez gerçi bittim ben; akşamdan bitmeyim.
pes oynarken ilk golünü atan kızın heyecanını anımsatır, saf ve masumdur. karıncanın zerre kadar bir ağırlığı kaldırmasını umursamazsınız ama o kendi ağırlığının ondört katını kaldırıyordur.
içinde çelişki barındıran bir cümle. ancak insanların mutsuzluklarıyla dikkat çekmeye, insanlar tarafından bütün ilgiyi üzerlerine toplamaya çalıştığı bir dünyada yaşıyoruz. insanlar tarafından ilgi gören bir insan bu durumdan mutluluk duyar. böylelikle insanlar mutlu olabilmek için mutsuzluk kıyafetini üstüne giyerler. tabii ki gerçekten mutsuz olan insanları kastetmiyorum, ki onlar zaten bu durumdan mutsuzdurlar.
bu arada mutluluk kelimesini bu kadar çok kullanınca kendi kendime 'mut ney lan?' diye sormadım değil. bilmiyordum doğrusunu söylemek gerekirse. tdk dede yardımcı oldu sağ olsun.
resme hiç bakmayıp, yanında bülent ersoy'dan daha çirkin biri var deseler sözlükten çıkış yapmaya kadar sebep olabilir. resmi açtıktan sonra bir giri girip sözlükten çıkmaya sebep olacaktır. hoşça kalın.
şu an ortamdaki insanlara ve muhabbete dahil olmamak için bilgisayarda birşey yapıyormuş gibi davranıyorum, klavyede sürekli tuşlara falan basıyorum öyle işte.