16 kasım 2012 tarihli türkiye kupası kura çekiminde oluşan eşleşmedir. fenerbahçe nin yılların intikamını alma zamanı gelmiştir. gün birlik beraberlik günüdür. (bkz: 14 aralık 1999 pendikspor fenerbahçe maçı)
kendisini gangnam style ile karşılamak istediğim hoş gelmiş 9. nesil yazardır. güzel nick iyle sözlükte koşturması pek mümkündür. hadi hayırlı tıraşlar.
yaptıkları icraatlar ve başarısız yöneticileriyle vizyon ve misyonuyla çelişen kurumların yazarların güvenlerini derinden sarsmış ilk üçünün sıralamasıdır. şahsi kanaatim ösym, tsk ve meb üçlüsüdür.
üç tarafı denizlerle çevrili ütopik ülkeyi yöneten parti ve ona bağlı silahlı kuvvetlerdir. parti üç beş paket makarna ve birkaç çuval kömürle, dillerinden (muhtemelen gönüllerinden değil) allah allah nidalarını eksik etmeden coşarlar seçim meydanlarında. fakir fukara derler cahil cühela şakşakçılarına, duble yol derler, imf nin ırzına geçtik derler gözlerinden yaşlar akıtırlar istedikleri oyları kolayca alırlar. bağlı bulundukları güden cemaati ile virüs gibi yayılırlar tüm devlet kurumlarına. kendilerine götlerini dayayanlara çıkar atarlar da birkaç kemik aç bırakmazlar. ergene-don adlı soruşturmayla tüm muhaliflerini özellikle de tırt silahlı kuvvetleri nin başını çeken başarılı yöneticilerini sivrili cezaevi ne tıkarlar. en yakın alçak askeri şurada yandaşlarına orduyu parsellerler. bir de zkk adında orospu çocuklarından kurulu örgütle mücadele ederler bunlar bokyanus ötesinden gelen emirlerle. atarlar körpe yavruları piç döllerinin ateşi içine. gariptir ki hiçbirinin evladının adı geçmez haber bültenlerinde şehit oldu diye. zira trencikleri vardır onların çufçuflarlar ülkeyi. silahlı kuvvetler öyle bir hale gelmiştir ki zkk'dan daha fazla askerini zayi eder olmuştur başarılı yöneticilerinin elinde. yüzde elliye yakın koy oranıyla ülkenin anasını sikenler bir de beraber yürümedik mi biz bu yollarda diye günahlarına alet ederler sizi de. tabi yaa her şey züğürdiye için elbet. not: bu yazıdaki kişi ve kurumların tamamı hayal mahsulüdür. edit: genç güdenciler rahatsız.
aklı uçkur seviyesinden yukarı çıkamayan erkek beyanıdır ayrıca ideal insan bulunduğu takdirde hayatın şahane olacağının bilincinde olmazlar ve fırsatlar bir bir yitip gider.
son gelişmelerle daha da belirginleşmiş durumdur. arkadaş sen orta sahanda kangren olmuş futbolcu açığını kapama, yersiz tartışmalarla türkiye ye gelmiş ender futbolculardan birini yıprat, şerefli adını lekelemiş başkanını her fırsatta savun, selçuk şahin e 9 yıldır göz yumup sabri ye takılmaktan geri durma, sadece soyadı kocaman olan teknik direktöre güvenmeye devam et sonra vay efendim yüz yıl önce doğdu şanlı efsane. bu gidişle sadece galatasarayla da kalmayacaktır.
not: ölümüne fener taraftarıyım ve galatasaray a şampiyonlar liginde başarılar diliyorum. kazandığınız kupa da para da sonuna kadar helaldir.
tanım: bireyin dünyaya ilk geldiğindeki masumiyetini geçen zamana karşı koruyabilmesi yeteneğidir.
Karşısına çıkan cinin "Dile benden ne dilersen" şeklindeki üç istekli sorusuna "şeker, şeker, şeker" diye yanıt veren çocuk saflığına sahip olduğum zamanlarda "Büyüyünce ne olacaksın?" sorusuna da hiç şaşmadan "muavin" derdim hep. Nedenini sorduklarında "Çünkü onlar hep geziyor" şehirleri şeklinde imla kurallarına kafa tutan sözcükler silsilesi dökülürdü dilimden.
Şimdi daha iyi anlıyorum neden kanaatkar bir yapıya sahip olduğumu. "çok para kazanıp tüm dünyayı gezeceğim." diye hırs yapmamıştım mesela. Ya da bir çok köleye sahip modern burjuva hayallerine de bulaşmamıştım o zamanlar. Şimdilerin samimiyetsizliğine inat "muavin" diyebiliyordum hep. Keşke büyümeseymişim de hep o saflıkla masumiyetimi koruyabilseymişim.
Ama şu da bir gerçek ki; o cin şimdi bir tenhada kıstırsa beni, yine aynı soruyu sorsa "iyi bir eş, iyi bir iş ve etrafımdaki samimi dostların eksik olmamasını" dilerdim.
Hayat çok da bozmamış mı beni acaba? Hırsımı ellerimle boğup başkalarını düşünebiliyor muyum hala? Galiba evet. Ya da çok mu çok oldum yine?
peşinen edit: beni bana anlatırken çok da mütevazi takılmam beklenmiyordur sanırım.
güney kore nin olimpiyatlarda madalya alan sporcularını 2 yıl zorunlu askerlik hizmetinden muaf tutmasıdır. spordan sorumlu bakan suat kılıç ın da bu konuyu gündeme getirmesi gerekmektedir zira vatani görevini yerine getirmemek için bin takla atan bedelli için hükümet yetkililerinin kucağına oturmakta sorun görmeyen insanlar belki bu yolla ülkeye madalya getirebilir. her boka seve seve koşan milletim söz konusu askerlik olunca götünü kurtarmak için türlü yollara basvurur. vereceğiniz 30 bin tl yalnızca ceplerini doldurmakla uğraşan hükümet yetkililerini sevindirir ama belki bu yolla rezil konuma düşmüş milleti madalyanızla sevindirirsiniz.
ters orantılıdır. onca zaman hazırlanıp emek verdiğin bir sınav çıkışında bu sefer oldu diye içinde barındırdığın umut parçası ösym nin sikimsonik uzatmaları sonucu yitip gider. sevgilin bana biraz zaman tanı dediği anda o ilişkinin sürme ihtimali türkiye nin olimpiyatlarda madalya sıralamasında birinci olmasıyla eşdeğerdir.
sevgili elin oğlu. yıllar yılı sabah akşam ders çalışmama rağmen bana örnek gösterildin. ilkokulda okuma yazmayı öğrenmenin verdiği mutlulukla ağzım kulaklarımda iken senin benden aylar önce neredeyse ansiklopedi yazacak derecede okuma yazma bildiğini ailemden öğrendim sineye çektim. binbir emekle aldığım takdir belgesini eve gururla götürürken senin onur belgesi aldığını duydum yıkıldım yine. lisede güçlükle edindiğimiz porno cd lerle 31 ayini yaparken senin uygulamalı deneyimlerini arkadaşlarımdan duydum gözyaşlarıma hakim olamadım sabunlu ellerimle gözlerimi sileyim dedim bi daha ağladım. dersaneye gittim o kadar didindim kıçı kırık bi bölüm kazanmanın verdiği saadetle içim kıpır kıpırken sen ya doktor oluyordun ya mühendis. şimdi umutla kpss sonuçlarından bi memurluk elime geçirip mütevazi bir hayat geçirmek niyetim kurbanın olam bi daha çıkma karşıma beni benimle bırak.