ramazan ayının son on gününde aranması gereken gecedir. bir güne ve geceye sıkıştırılmaması gereken. rahmet ve merhamet geceleridir. rabbim islam aleminin birleşmesine, tek yumruk, tek yürek olmasına vesile eder. hakkıyla idrak edenlerden eyler.
çok fazla samimiyetli gelmeyen. bir ağlayan, hemen kendini toparlayıp hiç bir şey olmamış gibi konuşmaya devam eden. yahu insan öyle hıçkırarak ağlayınca boğazına kelimeler düğümlenmez mi? nutku tutulmaz mı? garip?
masının altında sürekli soğan doğrandığı izlenimi veren bir cemaat lideri.
aklıma mezar soyguncularını getiren hadisedir.eskiden ölü soyucular savaşlardan sonra ölülerin değerli eşyalarını takılarını alırlarmış sonra bu iş ilerlemiş artık mezarlık açmaya kadar vardırmışlar işi.
çıkarcı ve fırsat düşkünüdür ama hiç olmazsa aleni yapıyordur, yahu belki de oldukça ihtiyaç sahibidir de etrafına bakmıştır bir açaba kimin sahibi yoksa benimdir diye kimbilir diy mi?
bir de bunların çıkarcı ve fırsatçı görünmeyip de arkadan kuyu kazanları vardır ki düşman başına, sel felaketinde yağma yapan insan yanında melek kalır hani varın siz düşünün artık.
terbiyesizlikte ve haysiyetsizlikte sınır tanımayan asıl gizli gizli insanların duygularını ve sevgilerini yağmalayan insanlardır..bu da geçer.
evet her ikisi içinde gayet nahoş bir durum fakat, anlayamadığım tek nokta neden olmasın?
bir erkek karısını aldattığında affoluyor, hatta affetmek farz oluyor ve dahi bu erkek adam, el altından sırtı sıvazlanıp
- vay kerata! olur mu olm öyle şeeey!
- hadi bari belli etme diymiiii!
diye aptalca bıyık altından sırıtmalara vesile oluyor..
e neden bir kadın bir hata yapmış ( ki asla tasvip etmediğimdir) eşi de buna kucak açmış kime gidecek ki yeri mi var gidecek. boynuz muamelesi görülüyor.. of bırakın yaa allah aşkına.
kız/erkek çocukları arasında ayırım yapan toplumun yetiştirilme tarzıyla yakından alakalıdır. dört beş kız çocuğunun üzerine illa ısrarla belki erkek olur diye bir üç dört çocuk daha dünyaya getiren aile hatta sülaledir. bu insanlar çocukların yiyecek, giyecek, eğitim, ahlak gibi unsurlarını ikinci, üçüncü plana iterek sadece tek dertlerinin erkek çocuk olduğunu göstermişlerdir ki bu zihniyet elbette onaylanmayacak yanlış bir zihniyetin ürünüdür...
ki bana eminim kızacaklar genellikle doğu tarafındaki ailelerde oldukça yaygın bir bekleyiştir illa da erkek çocuk... kızları hakir ve işe yaramaz görmek demektir bir nevi... oysa çocuklarınızdan hanginizin hayırlı olacağını bilemezsiniz, illa erkek olur dersiniz sonucunda belki de "seni doğuracağıma taş doğursaydım" nidalarını duymuyor muyuz hayatımızda?
yalnız sanıyorum ki artık bu şekil bilinçsiz aileler pek aza indirgenmiştir. şu an da yetişen nesil daha önceki geleneklerine sıkı sıkıya bağlı töre ve adetlerin nerdeyse birer vahiy gibi görüldüğü nesiller değildir çok şükür.
daha eğitimli, daha bilinç düzeyi yüksek zihniyetler her geçen gün artıyor. kaybettiğimiz kötü örf ve adetlerin yanı sıra kaybettiğimiz bazı değerlerimiz de var ki sanıyorum bu konu daha da içler acısı hale geliyor..
bakış açın, dünya görüşün, hayranlık izlenimi uyandıran kişiye oluşturmaya başladığın yakınlık. ilk anda antipati duyduğun kişilere asla besleyemeyeceğin ayrıca sunamayacağın yüreğinin bir bölümü.
olaylarda sürekli ayıp kusur araştırmayı artık bir adet haline getirmiş bünyelere diğer yönden başka bir bakış açısı kazandırmayı amaçlayan emir/tavsiye nidası.
mutlu anların tadına varmak, nahoş olayların ise sonuçlarında çıkabilecek iyi durumları düşündüren söz birikimidir. yazıda çok kolay fakat uygulamada ise karaktere göre zorlanılabilecek.
ortada ciddi bir kalp kırıklığı yoksa;
iki gün sonunda aradığında suratına telefonu kapatmanız gereken sevgilidir. günde en az iki kez eşler bile birbirlerini arıyor, bunların ki artık başka mecralara kaymış arayışları.
kişiliği ve kimliğini bütünleştirememiş ses var görüntü yok, yahut görüntü var ses yok modunda olan kızlar/erkeklerdir.
kıyafetlerine bakıp uzaktan gelişlerine hayran kalırsın fakat onlar büyük ihtimalle elbise giyinmiş kütük olma ihtimalleri yüksektir... ya bir kaç dakika sohbet edip, dünya görüşlerini alman, ya bir yemek yemen, ya bir yolculuk yapman gerekir.
bir kişilik bozukluğudur, kendini yetersiz görme ile ifade edilebilecek, dünyanın merkezinde "ben" olmalıyım hissiyatının verdiği beyin yaşı olarak henüz 3-9 yaş arasında gel gitler yaşayan şahısların kendini yetiştirememiş olmalarının sonucu sinirden tırnaklarını yemesidir...