sanki suçluymuş gibi üzerine gidilen olgu ya da yokluktur; halbuki her insan evladının farkında olup gözardı etmek için zevzek olduğu, insanın en gerçek parçasıdır, ruhtur..
bilen bilir, aliş vardı bi' zamanlar çarşamba'da, masaya ketçap mayonez koymayı akıl eden ilk tavuk dönerci..
o mayonezleri nasıl sulandırıyorlarsa artık, feci bi' burun akıntısı kıvamı.. tamam sustum..
bir önceki haftanın 3 puan ile kapatılması, (bkz: 18 ekim 2010 konyaspor fenerbahçe maçı)
bir önceki hafta maçında sakatlık kisvesi altında alex'in oynamaması,
bir önceki hafta maçında büyük bir sakatlığın gerçekleşmesi, (bkz: özer)
totem konularıdır..
"x kişisi maça yetiştirilmeye çalışılıyor" söylentilerinin henüz başlamaması, (niang'dan ümitliyim) luganonun gol orucunu bozması,
g-m-g-b-g serisinin arkasından g'nin gelmemesi,
ayrıldıklarında; mahkeme kararıyla mesajlar ve arkadaşlar 2 eşit parçaya bölünür..
hayran olunan fan sayfaları artık hayran olunmayan şeyler olduğu için 2 tarafa da verilmez, hayır kurumuna bağışlanır..
kulübü kasap dükkanı gibi yöneten yöneticilerini eleştirince bile,
o burnu havaya kaldırıp, gıdığı dışarı şişirip, hafif sola yönelerek sağ kaşı kaldıran tavırla;
"bu konuya girmek istemezdim ama, bizim uefa kupamız var" demeleri var ya..
işte o an, şu entry için kaç harf harcadıysam, herbiri için bir tekme vurmak şartıyla ağızlarını kanla doldurasım gelir.. evet, entry'yi biraz uzatıyorum, daha zevkli olsun dayak..
sigara içen insan, yılda 1 hafta, 6 ayda 3 gün, ayda 1 gün olmak üzere 3 şekilde ara vermelidir bu eyleme..
yoksa boğazda oluşan o katman katman balgamı gidermek için, lavaboyu anne eli değmiş gibi tertemiz yapan ve lavabo aç denen o karışımı içmeyi gerektirebilir. giderir mi? giderir.. ama neler götürür? bilemiyorum..
öyle bi' duruma gelmiştir ki artık o iki kişinin arasındakiler;
hani o ilk elele tutuşmanın, hani o üç dudağın, hani dördüncü dudak utangaçken henüz..
işte o masumiyeti kaybetmişliğin,o laçkalaşmış ve sadece yataktaki bi' görev haline gelen sevişmelerden biridir sadece bu..
* sadece ballı olunca pek tadı olmaz, ve insan doğasına aykırıdır, boğaz yakar, tahriş eder, uf olursun..
o yüzden daha güzelini ye sen evladım, süreyim mi sana tereyağlı ballı ekmek?
sadece aynı ses tonuyla seslenmektir efendim, çok zahmet gerektirmez..
uyandırılan şahıs erkekse diyaframdan, hafif bir ses tonu ile,
uyandırılan şahıs kadınsa gırtlaktan, olabildiğince tahrişsiz bir ses tonu ile..
ve sadece 12 saniyede bir adını telafuz ederek..
"yine bi' gün raylarda geziyorum" diye başlayan bi' hikaye olması lazım önce, yoksa niye rastlayasın raylarda oturan kıza.. hadi kız raylarda oturmuş diyelim: film ya da dizi çekimi vardır orada; radyo/tv okumuş kameramanı olsun, yönetmeni olsun, "karizma olucam" diye döt kırptıran o kadar adamın arasında bakar mı oğlum kız sana?
kısa cümleler kurmayı, en azından çok uzun cümleler kurmamayı çok acil yoldan öğrenmesi gereken falçata çiziği. yoksa cümlenin sonuna yetiştiremediği iki koca akciğer dolusu nefesi yetişmeyecek, "hı-hı-hık" diyip gidecektir canlı yayında. buradan salık verdim kendisine..
ha bu arada türkiye'de ender rastlanan genel kültür seviyesine sahiptir;
yiğidi nefes öldürür, gül ağlatır, hakkını ben yemem..
türkiye futbol federasyonuna muhalifliği tavan yapmış durumdadır. sürekli yolsuzlukları araştırır, "bir açık bulsam da eleştirsem, eleştiriyle dikkat çeksem" mantığındadır. ama haber kaynakları çok sağlamdır, federasyon binasında ne konuşulduysa ertesi gün haber olarak bulabilirsin. galatasaray'a çok yakın, beşiktaş'a seviyeli, fenerbahçe'ye tepkili ancak objektif olmaya çalışan, ama fenerbahçelilerce pek sevilmeyen bir sitedir. arda'ya laf söyletmez. mahmut özgener'i eleştirenin en büyük destekçisidir.
bakkala git, "vikeroy" desen de bunu verir "viseroy" desen de.. "viceroy" dersen ingilizce bilmez bedbaht olursun, o yüzden en temizi "vaysroy" diyeyim dersin, doğrusu da budur..